
Toplantı bitiminde Beyaz Saray kaynaklı bir bildiri yayınlandı.
Bu tür kalabalık toplantılarda iki gerçeğin altını çizelim.
Birincisi, katılımcıların konuşma süreleri çok kısıtlıdır. On dakikayı geçmez. Bu sürede de herkes düşündüğünü açıklayamaz. Bize benzer ülke temsilcilerinden, lisan bilenler, yemeklerde ya da özel sohbetlerinde görüş paylaşımına giderler, havayı koklarlar ve kendi stratejilerini çizerler. Lisan bilmeyenler ise, tercüman aracılığı ile, muhataplarını ülkelerine davet ederler, ne kadar lezzetli yemekleri olduğundan dem vururlar.
İkincisi, toplantının baş aktörleri, daha önceden bildiriyi hazırlarlar. Küçük rötuşlarla toplantı sonrası basına dağıtırlar. Son G-20 toplantısında da benzer yaklaşımın hakim olduğu kanısındayım. Bildiri 5 sayfayı aşkın bir metin. Kısa sürede hazırlanamaz. Üzerinde uzun süreler düşünülerek ve de güçlü iki üç ülke ile anlaşarak oluşturulmuş olduğu kesin. Toplantılara katılanlara da önceden sorup, görüşlerini alırlar.
BİLDİRİNİN İÇERİĞİ
Bildiride kanımca üç nokta öne çıkıyor.
1. Dünyadaki uygulaması süregiden ekonomik sistem değişmiyor. Liderlerin piyasa kurallarına dayalı sisteme inancı tam. Küçük rötuşlar yapılacak. Bu gurubun içinde Rusyanın da olduğu düşünülürse, sosyalist ya da plana dayalı ekonomik sistemlere dünyamızda yer olmadığı bir kez daha yineleniyor.
2. Dünya liderlerinin süratle bir araya gelip krizlerin olmaması için nelerin yapılması konusunda görüş birliğine varmaları gerçekten şaşırtıcı. Böylesi toplantılarda aykırı fikirler her zaman ortaya çıkardı. Ancak bu kez ya anlamadıklarından, ya da başka seçenek olmadığından bildiri süratle yayınlandı.
3. Ortaya konulan program oldukça kapsamlı. Alınacak önlemleri derhal ve orta vadeli olarak iki bölüme ayırmak hem akılcı, hem de pragmatik.
ŞEYTAN DETAYLARDA GİZLİ
Önlemlerde global yaklaşım benimsenmiş. Piyasalar global olunca, önlemlerin de global olması doğası gereği bir şart. Bu bağlamda düzenleyici kurumlara, finans kurumlarına ve ülke yöneticilerine önemli görevler düşüyor.
Brezilya, İngiltere ve Koreden oluşan koordinasyon grubu 31 Mart 2009a kadar çalışacaklar. Öncelikle hemen alınması gerekli önlemleri masaya yatıracaklar. Orta dönemli reformların temellerini yansıtacaklar.
Ancak bu önlemlerin detayı önemli. Örneğin,
- · Finans sistemi ve kurumlarının denetlenmesindeki yapı ve yaklaşımların nasıl uygulanacağı henüz belli değil. Sert mi yoksa piyasa uyumlu mu olacak?
· Sadece krizden alınan derslere göre mi düzenleme yapılacak?
· Makroekonomik dengesizlikleri yaratan ABD gibi güçlü ülkelere nasıl söz geçirilecek?
· IMF ve Dünya Bankasına verilecek yeni görevler ve misyon ne olacak?
· Uygulanacak döviz kuru rejimlerine kim karar verecek?
· Uluslararası finans kuruluşları yine ABD ve ABnin direktifleri ile mi hareket edecek?
· Sarkozynin aylardır süren düşünce bombardımanından bildiriye yansıyanların oldukça az olduğu dikkate alınırsa, oyunu bozanlar yine ortaya çıkacak mı? Çıkınca sorunlar nasıl çözümlenecek?
Detaylar uzayıp gidiyor. Dünyada her koyun kendi bacağından asılır prensibinin yerini global dayanışmanın almasının önemini gösteren bu toplantı ve bildirisi önümüzdeki dönemleri şekillendirecek.
Türkiye açısından ise, bize global düşünmeyi öğretecek. Her toplantıdan sonra bize ne etkisi olacak? sorusunu daha az sormamıza yardımcı olacak.
Kaynak