Geç Yeni Yıl Geç, Şöyle Geç

Geç Yeni Yıl Geç, Şöyle Geç

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzr Oca 01, 2012 2:43

Geç Yeni Yıl Geç, Şöyle Geç

Resim
Yeni yılda herkes iyi dilekler diler. Ailesi için, kendisi için, tanıdıkları için, ülkesi için ve insanlık için.

Bu dileklerin çoğu gerçekleşmez, yine de bıkmadan usanmadan hep iyi dilekler dileriz. Geçen yıl şunları dilemişiz:

“Yeni Yıl”, hain plânları bozma, doğruyu bulma, halkımızla bütünleşme yılımız olsun!

“Yeni Yıl”, yurdumuzun milletimizin aydınlığa çıkacağı yıl olsun!”


Bu dilekler gerçekleşti mi? Ne gezer… Daha da beter durumdayız. Yolun sonu yıllardır görünüyordu ama sonun bu kadar yakınına gelmemiştik.
Geleneksel olarak bütün dünyada eğlenilerek kutlanan bu günde sizlere birkaç fıkra anlatmamı ister misiniz? Hem geleneğe uyarak içimizden gelirse eğlenelim, hem de hâlimize yanalım. Yanalım, yakılalım acınacak hâlimize ama pes etmeyelim, diri kalalım. Umudumuzu yitirmeyelim. Bize biçilen el elbisesini giymeyelim. Atalarımız bakın neler demişler, bize sözleriyle yol göstermişler:
Resim

“Gün doğmadan neler doğar. “
“Demiri nem, insanı gam yıkar.”
“Dünyanın ucu uzundur.”
“ Evdeki hesap pazara uymaz. “
“Görünen dağın uzağı olmaz.”
“Güneş balçıkla sıvanmaz."
“Haddini bilmeyene bildirirler. “
“Hak yerini bulur.”
“İki el bir baş içindir.”
”Kele köseden yardım olmaz!”
” Körler memleketinde şaşılar padişah olur."
”Nerde birlik, orda dirlik.”
” Otu çek , köküne bak!”
“Rüzgâr esmeyince yaprak oynamaz.”
” Sinek pekmezciyi tanır.”
“Su yatağını bulur.”
“Şimşek çakmadan gök gürlemez.”
”Türk’ün aklı sonradan gelir.”
”Yel gibi gelen, sel gibi gider.”
“Zararın neresinden dönülse kârdır.”

*
(İtlerden korkup kaçanlar üzerine)

Geç Yiğidim Geç!

Nasrettin Hoca bir gün mezarlıkta dua ediyormuş. Bakmış ki köpeğin biri bir mezara işiyor. Hemen sopasını kaldırmış, köpeğe vurmaya kalkmış. Sen misin köpeğe kızan? Köpek havlayarak hocanın üstüne gitmiş. Paçasını kaptı kapacak, Hoca’yı parçalayacak…

Bunu gören Hoca sopasını havaya kaldırmış, köpeğe yan dönerek önünde eğilmiş:

“Geç yiğidim geç!”
Resim
(Toz duman üzerine )

Kuyruk Koparsa Görürsün!

Nasrettin Hoca’nın kuzusunu bir kurt kapmış, almış inine götürmüş. Hoca kuzusunun arkasına düşmüş, yanında mollası, kurdun inini bulmuş. Bakmışlar in boş, kurt görünürde yok, Molla içeri girmiş, kuzuyu alıp geleyim, demiş. Tam bu sırada Kurt inine gelmez mi? İçeri girmek üzereyken Hoca kurdun kuyruğuna yapışmış. Kurt içeri girmek ister, Hoca kuyruğunu çekermiş.

Molla içerden seslenmiş:

“Hocam, bu ne toz duman? Tepinip durma öyle, önümü göremiyorum!”

Hoca: “ Kurdun kuyruğu bir koparsa sen görürsün o zaman tozu dumanı! Dua et de kuyruk kopmasın!” demiş.
*
(Ben ne bileyim bahanesine sığınanlar üzerine)

Ben Daha İyisini mi Bileceğim?

Hoca’nın bir sıkıntısı varmış. Şu işim olursa şu kadar para vereceğim diye adak adar. Bir zaman sonra da işi gerçekleşir. Hoca hemen bir kese altını alır memleketin en zengin, en acımasız adamına hayır diye verir. Görenler şaşırırlar:

Hoca sen aklını mı yitirdin? Madem hayır yapacaksın sadakanı bir fakire versene!”

Hoca da cevap hazır:

“Ben Allah’tan akıllı mıyım? Allah zenginliği, parayı, şanı şöhreti ona vermiş. Ben de ona verdim. Ben Allah’tan iyi mi bileceğim!”
*
(Katırları ürkütenin başına gelenler)

Fincancı Katırları

Hoca bir gün mezarlıkta dolaşırken nasıl olmuşsa olmuş, ayağı kaymış, yeni kazılmış açık bir mezarın içine düşüvermiş. Üstü başı toz toprak içinde kalmış, her yanı yaralanıp berelenmiş. Sırtüstü düşünce, “Dur bakayım ölü taklidi yaparsam ne olacak? Sorgu melekleri gelecek mi? demiş. Sırtüstü uzanmış öyle beklemiş.

Bu sırada mezarlıktan, yol oradan kestirme diye fincancı katırlarını geçiriyorlarmış. Çanların, çanakların seslerini, ayak seslerini duyan Hoca korkmuş, kıyamet mi kopuyor diye can havliyle mezardan fırlamış. Fırlamasıyla fincancı katırlarıyla yüz yüze gelmiş. Katırlar korkup sağa sola sıçramışlar, taşlara çarpmışlar, kaçışmışlar. Bu arada taşıdıkları fincanlar, tabaklar, çanaklar kırılmış, ortalığa saçılmış. Bunu gören katırcılar sopayı kaptıkları gibi Hoca’yı tutup sorgulamışlar:

“Sen kimsin? Nerden çıktın?”

Daha Hoca ağzını açmaya fırsat bulamadan adamlar ellerindeki sopalarla Hoca’yı bir güzel dövmüşler. Sağlam bir kemiğini bırakmamışlar.

Güç belâ adamlardan kurtulup kendini yola atan Hoca, perişan bir durumda eve varmış. Kapıyı açan karısı sormuş:

“Hoca bu ne hâl? Ne oldu?”Hoca omuz silkmiş:

“Ne olacak, öldüm de öteki dünyadan geliyorum.” Karısı saf saf:

Öteki dünyada ne var ne yok?” diye sorunca Hoca cevap vermiş:

“Fincancı katırlarını ürkütmezsen bir şey yok!”
*
Resim

(Her kafadan bir sesin çıkması, yeteneksiz kişilerin yönetimi üzerine)

Bir Bok Yediğimiz Yok!

Üç arkadaş bir trafik kazasında ölürler. Çok geçmez Azrail bunların ruhunu alıp götürmeye gelir:

“ Bana bildirildiğine göre siz cehennemlikmişsiniz. Ama biraz iyilik de yapmışsınız. Bu yüzden size iki seçenekten birini seçme hakkı tanıyoruz: Türk Cehennemi’ne mi, Avrupa Cehennemi’ne mi gitmek istersiniz?”

Üç arkadaş bu işe şaşarlar. İçlerinden biri sorar:

„ Bu iki cehennemin arasında ne fark var?“

Azrail :

« Türk Cehennemi’nde hergün bir kova, Avrupa Cehennemi’nde ise her gün bir kepçe bok yiyeceksiniz. Seçim sizin ! »

Üç arkadaştan ikisi hiç düşünmeden :

“ Türk doğduk,Türk öldük, sonsuzlukta da Türk olarak kalalım,Türklerin arasında olalım!” derler.

Biri ise Avrupa Cehennemi’ni tercih eder.

Aradan aylar geçer. Avrupa Cehennemi’nde kalan kişi her gün düzenli olarak « bok yemekten » bıkmıştır. Acaba Türk Cehennemi’ndeki arkadaşlarım ne yaparlar, nasıl yerler kova kova boku, diye içine bir merak düşer. Zebâni’nin birinden özel izin alır, arkadaşlarını ziyarete gider.

Aman o da ne ? Arkadaşları hayatlarından memnun, çalıp söylemekte, zil takıp oynamaktadırlar. Sorar:

“Arkadaşlar bu nasıl iştir, ben günde zorla yedirilen bir kepçe boku hazmedemiyorum, içim dışıma çıkıyor! Siz kova kova boku yiyip de böyle nasıl oynayabiliyorsunuz? Ne bu neşe, ne bu oyun? »

Bizimkiler cevap vermiş :

„Arkadaş, adı üstünde burası Türk Cehennemi! Bir gün kova bulunur, bok bulunmaz. Bir gün bok bulunur, kova bulunmaz. Bir gün ikisi de bulunur bunu yedirecek görevli bulunmaz. Görevli bulunur, başka görevli bunun işine karışır. Karışanı görevden alırlar, yenisi işini bilmez. Tam öğrenecek, hayda yerini değiştirirler. Anlayacağın herkes her boka karışır . Bizim de bu yüzden aylardır bir bok yediğimiz yok!”


Feza Tiryaki, 31 Aralık 2011
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: Geç Yeni Yıl Geç, Şöyle Geç

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzt Oca 02, 2012 1:21

Yazıma bu konuya uyan resimleri aramamda bulmamda, yazıya eklememde yardımcı olan oğlum Eren Tiryaki'ye teşekkür ederim.... Ellerine sağlık...(Ne kadar bu teknik işleri öğrenmeye çalışsam da bir türlü öğrenemedim. Bu da bizim kuşağın kusuru mu acaba?)
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x