Anadolu coğrafyasında yaşayan insanlarımız, tarih sayfasında çok ama çok az insan yaşamında uzun zaman sayılabilecek 87 yıl önce yönetim biçimi olarak Padişahlıktan Cumhuriyet rejimine geçti. Biz ‘Çok yaşa Padişahım’ derken ‘Yaşasın Cumhuriyet’ demeye başladık. Batılılaşma yolunda çağdaş kurumları oluştururken beyinlerimiz Osmanlı, Arap-Ortadoğu kültüründe kaldı. Kapitülasyonlar sonucu ekonomisi azınlıkların yani yabancıların elinde olan halkımızın durumu, okuma yazması olmayan, baskıcı kültüre sahip, okul, aile, askerlik ve iş yerindeki hiyerarşik yapıdan kaynaklanan, kaderci, şükürcü, tepkisiz, kendine güveni olmayan çözümü başkasından bekleyen toplumsal yığın olarak karşımıza çıkmaktadır. Cumhuriyetin kazanımları devrimler bu ortamda devam ederken demokrasinin gereği 1950 de muhafazakâr söylemle iktidara gelenler, halkımıza demokrasiyi 5 yılda bir oy verme olarak algılattılar. O günden bu güne 5 yılda bir oy vererek fukaralıktan kurtulabileceğimize inandırdılar.
GEÇEN AY REFERANDUMDA NEYE OY KULLANDIĞINI BİLMEYEN SEÇMENLERİMİZİN, GENEL PROFİLİNE BİR GÖZ ATACAK OLURSAK;
- - Seçmen listeleri aylarca askıda kaldığı halde merak edipte muhtarlığa kadar gitme zahmetinde bulunmayan sorumsuz seçmenimiz,
- ‘’Ben parti marti tutmam benim partim ekmek partisidir’’ diyen seçime bilerek katılmayan umursamaz seçmenimiz,
- Son elli yıldan beri değişime hiç uğramamış babası ölürken çocuklarına yemin ettirmiş benim tuttuğum partiden başka partiye oy verirsen hakkımı helal etmem diyen ve bunu uygulayan yani kendi hür idaresiyle oy atamayan zavallı seçmenimiz,
- İktidardaki partiye oy vermez isem köyümün asfaltı, yolu, içecek suyu yapılmaz diye korkan ve oyunun sadece asfalt ve su dan ibaret olduğuna inanan korkutulmuş ve kandırılmış seçmenimiz,
- Yaşadığı topraklardan göç edip geldiği yerde kim olduğunu önemsemeden hiç görmeden benim memleketlimmiş hemşerimmiş diye hemşerisıne oy veren seçmenimiz,
- Etnik ve dinsel öğeleri ön plana çıkarıp bir ekonomik programı dahi olmayan partilerin söylemlerine inanıp yönlenen güdümlü seçmenimiz,
- Televizyonlara gazetelere anketlere bakarak oy veren medyatik seçmenimiz,
- Seçim süresince yapılan etkinliklere ve konvoydaki arabaları sayarak etkilenen görsel seçmenimiz,
- Verilen oy boşa gitmesin diye son saniye fikir değiştirip oy kullanan fikirsiz seçmenimiz,
- Seçim sürecinde kendisine sunulan hediye paketlerinden hangisini beğenirse ona oy verecek olan tercihli seçmenimiz. vs…
İşte tablo bu !!!! Bu tabloyla Halkımız özgür(!) iradesini kullanarak seçimlerde oy kullanacak yani geçici bir süre için geleceğini başkalarına emanet edecek. Biz bu olumsuz süreci daha uzun yıllar yaşayacağız.
Peki cumhuriyeti özümsemiş, demokrasiyi içine sindirmiş ülkelerde seçim nasıl algılanıyor? “Ben seçeceğim insanı çok iyi bilmek zorundayım. Seçildiğinde benim düşüncelerimi, haklarımı en iyi temsil edeceğine inanırım. Oy verdikten sonra zamanımı eşime, işime, çocuklarıma, dostlarıma ayırırım.’’der . Peki bizde , Pazaryerinde domatesi, biberi seçerken manavla kavga eden seçmenimiz acaba kendi geleceği ile ilgili karar verirken aynı duyarlılığı gösteriyor mu?
Yüzyıllarca Ortadoğu kültürünün etkisinde kalmış ümmet topluğu olarak yaşayan Anadolu insanları Cumhuriyet rejiminin kurulmasıyla demokrasinin gereği çok partili siyasi yaşama girdi Biz çok partili yaşamı oy kullanmayı daha yeni öğreniyoruz Osmanlı İmparatorluğu zamanında doğmuş ve halen hayatta olan insanlarımız bu iki rejimi de görmüş geçirmişlerdir.Bu yaşanması gereken doğal süreçtir Önümüzdeki yillarda sabah erken kalkanın parti kurduğu ülkemizde adını kaç tane olduğunu bilmediğimiz tabela partileri tarihsel süreçte bir bir yok olacak ve günümüzün sorunlarına ışık tutan çağdaş, modern, toplumun ayırt etmeksizin her kesimine hitap eden yeni seçim yasalarıyla seçmenimiz kimi niçin seçtiğini çok iyi bilecektir…
Diş Hekimi
Özay ERDOĞAN