CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeler gündemden düşmüyor.
Kılıçdaroğlu, bu çok konuşulan ve AKP'nin Meclis araştırması açılmasını engellediği belgeleri kamuoyuyla paylaştı. Şimdi bu olayı özetleyecek olursak:
Belgeler için, önce adı geçen iş adamlarının avukatı "sahte" iddiasında bulundu. AKP Grup Başkanvekili ise, "Bunlar rutin, ticarete ilişkin belgeler…" diye konuştu. Ardından AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan'ın avukatları bunu yalanladı. Daha sonra ise Erdoğan "Ticaret suç mu?!" diye çıkıştı. Belgelerin sahte olduğunu öne süren Bellway Ltd şirketinin sahibi ise yaptığı suç duyurusunda, "Bankacılık ve ticaret sırlarımız ifşa edildi" dedi.
Bu suç duyurularına CHP'li Levent Gök, "ifadeler açıkça suçun ikrarıdır." sözleriyle karşılık verdi. CHP'liler "Yurt dışına para gitti" derken Erdoğan, "Bir tomar kâğıdı sallayarak, 'Dekontları da bunlar' dedi. Ne gazetecilere, ne adlî makamlara vermedi. İddia edildiği gibi yurt dışına giden tek kuruş yok. Mevcut şirketlerini satmaları sebebiyle onlara para geldi. Oraya da para gitmedi." diye açıklama ihtiyacı duydu.
Erdoğan'ın bu sözlerine CHP'li Tezcan, "Dediler ki 'Şirket satışı için verildi.' Biz para gitti mi diye konuşurken, 'Para geldi.' diyor. Daha vahimmiş ya. O zaman şu sorunun cevabını vermek zorundasınız: Hangi şirketi sattılar? Bu şirketin ortakları kim? Sattıkları şirketin sermayesi ne kadar? Bu şirketin bilançosu ne, varlıkları ne? Bunları kamuoyunun bilme hakkı var." şeklinde yanıt verdi.
***
Şimdi gördüğüm şu:
Ortada bir para var ve buna kimse itiraz etmiyor. Tartışmalar ise şu sorular etrafında kümeleniyor:
Para geldi mi, yoksa gitti mi?
Geldiyse neden, gittiyse neden?
Ne gibi bir ticarî faaliyette bulunuldu?
***
Bunlar gündemi meşgul ederken benim dikkatimi çeken Erdoğan ve AKP'li yöneticilerin ilk açıklandığı andan itibaren belgelerin adlî makamlara verilmesi talebiydi. AKP'li yöneticiler ısrarla belgelerin adlî makamlara teslim edilmesi gerektiğini söylediler. Hatta bir AKP milletvekili, Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunarak, söz konusu belgelerin savcılığa teslim edilmediği takdirde evinde, işyerinde, CHP genel merkezinde arama yapılarak el konulmasını talep etti.
***
Kılıçdaroğlu belgelerin fotokopisini basınla paylaştığında ise AKP sözcüsü çıkarak, "Dağıtılan dekontlar fotokopiler. Fotokopi üzerinden gündemi mi konuşacağız?" dedi. Fakat iktidarları döneminde "Ergenekon", "Balyoz" ve diğer devalarla ilgili darbe hazırlığı niteliğinde olduğu öne sürülen belgelerin fotokopileri ülkede haftalarca gündem oluşturmuş, paşalar içeri tıkılmıştı. Uzatmayayım. Belgeler AKP'li yöneticileri kızdırdı ve CHP'yi Fetö uzantısı olmakla, Kılıçdaroğlu'nu ise Fetö'nün kaset kumpasıyla iş başına gelmekle suçladılar. Oysa kaset kumpasını seçim meydanlarında "Özel değil bu genel genel!" diye dillendiren ve kumpasın gereğini yapmayan iktidarda olmayan Kılıçdaroğlu değildi herhâlde!
***
AKPlilerin yargı taleplerine Kılıçdaroğlu ve CHP'li yöneticiler "Belgeleri yargıya vereceğiz." şeklinde yanıt verdi. Oysa belgeleri teslim edeceğini açıklamadan önce;
"Dokunulmazlık kaldırılsın denildiği zamanlarda 'ben bu yargıya güvenmiyorum.' dediğiniz yargıya mı?
'Bu karara uymuyorum saygı da duymuyorum.' dediğiniz Anayasa Mahkemesi'ne mi?
Askeri sanık, teröristi tanık yapan yargıya mı?
Habur'da çadırda kurulan seyyar yargıya mı?
Söyleyin nereye teslim edelim?
'Yargıya ben de güvenmiyorum.' diyen bakanın olduğu bir ülkede biz nasıl güvenelim? Adalet Yürüyüşü'nü biz bu yüzden yapmadık mı?" diyebilirdi.
Yani Kılıçdaroğlu "Sizin dönemimizde ben de bu yargıya güvenmiyorum yine de Türkiye'de vicdanlı, ülkesini milletini seven hâkim ve savcılar olduğuna inanıyorum ve belgeyi teslim ediyorum" dese sanırım Adalet Yürüyüşü kadar etkili olurdu.
***
Son olarak Mersin'de Erdoğan ve yakınlarının yurtdışına para transferi iddialarına ve Sarraf davasına ilişkin konuşan CHP lideri "Bankanın dekontuna sahte diyorlar. Banka sahte dekont mu düzenler? Efendim savcılığa verin diyorlar. Savcılığa vereceğiz. Arkasında da duracağız. Sonuna kadar da takip edeceğiz. Salı gününe kadar Erdoğan'a izin veriyorum Zarrab'a devletin sırlarını kim teslim etti çık anlat." diyerek yine gözleri partisinin grup toplantısına çevirdi. Anlaşılan yeni iddialar ve belgeler ile bu hafta da hararetli siyasi tartışmalar devam edecek.
Levent BULUT