Grönland ve Kıbrıs -1-

Kıbrıs müzakere süreci tam gaz devam ediyor. Tencerede kazan kaynıyor ama tadını bilen yok. Hatta ne pişirildiğini... Aşçılar dışarıdan gelme özel bir tarif ile yemeği pişiriyorlar. Aslında menü belli... Gündemde garantiler ve güvenlik konusu var. Galiba toprak konusunu da bitirdiler. Al-ver sürecinde bizim tarafın ne aldığı ne verdiği de muallakta. Zira AB yetkilileri, Amerika ve diğer dış unsurlar bu meselenin bu yıl sonuna kadar tamamlanmasının peşinde.Bunun içindir ki sessizce görüşmeleri tamamlayarak bizleri 2010da referanduma götürme peşindeler...
Aslında, öyle bir duruma düştük ki Avrupa artık Kıbrıs meselsine burnunu sokan taraflardan biri haline geldi. Bir bakıyorsunuz ki ABli yetkililer Kıbrısa gelmiş ve taraflara beyanatlarda bulunuyorlar, bir bakıyorsunuz ki bizim gençlerimiz AB fonları ile yaz kampları ve eğitim bursları ile AB üniversitelerine yazdırılmış...hedef belli Kıbrıs Türk gençliğinin beyinleri yıkanacak ki kolay sindirilebilinsin!
Peki Avrupanın göbeğindeki bir ülkenin Kıbrıs meselesi ile ne alakası olabilir? Düşündünüz mü? Avrupadan bir devlet düşünün. Örneğin, Danimarka. Monarşi ile yönetilen ancak, şartlı AB üyesi olan bir ülke. Meşhur Kopenhag da baş şehri. Hatırlayacak olursanız Kıbrıs görüşmeleri bir ara Kopenhagda gerçekleşmişti. Yani Kopenhag şehrine pek yabancı değiliz...
Acaba batının herşeyini takip ettiğini idda edenler şimdilerde Danimarkanın özerk bölgesi olan Grönland adasının bağımsızlığa doğru yol aldığından ne kadar haberdar? Ya da burada yanan bağımsızlık kıvılcımı ile ilgili AB ülkelerinden birinin Grönlanda giderek hiç açıklama yaptığını duydunuz mu?
Maalesef Batının kendi içerisinde var olan bağımsızlık mücadelesi elde etmek için kavga veren özerk toplumların sesini duymanın ne kadar zor olduğunu anlamak o kadar da zor değil. Zira, batı sınırları dışında yaşayan etnik grupların bağımsızlık mücadeleleri haklı-yada haksız kavgaları Batının dosyaları arasında en üstte yer almakta ve karşı unsurlara kendi çıkarları doğrultusunda dersler vermeye çalışmaktadırlar. İşte en basit bir örnek;Kıbrıstır.
Şu bir hakikattir ki ABnin kendi içerisinde barındırdığı birçok devlet içerisinde sayısız sorun var. Ama nedense hep batılı olmayan unsurlar üzerinde "anti-milliyetçilik ve anti-self determinasyon" öğretisi baş gösteriyor! Örneğin Türk Azınlıklar sorunu Yunansitanda bitmek bilmeyen konulardan biri. Durum içler acısı olsa da hangi AB ülkesi Yunanistanın bu ahlak dışı siyasi tutumunu gündeme getirerek müdahalede bulunuyor? Makedonya da ABne üye olma peşinde ama onun dahi Yunanistan ile isim sorunu var. Sadece isim sorunu değil tabi, tairihi ile de anlaşmazlıkları var. Örneğin Kıbrısa taraf ülkelerden biri İngiltere bile yıllarca İrlanda ile sorun yaşamadı mı? Kuzey İrlanda tarihi de ortada! Bugün özerk konumda olan birçok ülke ise bağımsızlık savaşı vermiyor mu? Mesela bu savaşı verip de zafer kazanan ülkelerden biri de Kosova! Kosova ABnin de tam desteği ile bağımsızlığını dünyaya ilan etti. Hem de Rusyanın itirazlarına karşın! Ki Rusya bir BM ülkesi.BMnin 5 daimi ülkesinden biri. O denli güçlü bir ülke. Ama kimse onu takmadı. Çıkarlar kavgasında bölgede AB zaferle çıktı.


Grönland ve Kıbrıs -2-

Bağımsızlığını 1983te elde eden Kıbrıs Türkleri halen batılı unsurlar tarafından haksız yere dünyadan soyutlanmaya ve kendi devletlerinden vazgeçirilmek için sahte yalan vaatlerle avutulmaya devam ediliyor. Örneğin bir Danimarka. Kendine bağlı Greenland yani Grönland adası özerk bir yönetimde. Birçok konuda Danimarkadan ayrılmış durumda. Onlara ses çıkaran yok! Kasım 2008 yılındaki referandum ile yerli halk daha geniş özerklik elde etme yolunda adımlar attılar. Ve halkın %75i bu referanduma "evet" dedi. Yani Grönland bile tam bağımsızlık yolunda ilerlemeye devam ediyor. Görnlandın nüfusu ise yaklaşık 57.500 civarındadır. Grönlandlılar şuan sadece dışişlerinde ve devlet başkanlığı seviyesinde kraliçe 2. Margretheye bağlılar. Ancak yerel halk tam bağımsızlık yolunda adımlar atmaya devam ediyor.
Özellikle belirtmekte fayda vardır ki 2009 Haziran ayı başında Grönlandda seçimler yapıldı. Seçimleri sol kanattaki muhalif parti İnuit Ataqatigiit(İA) kazandı. 30 yıl iktidarda kalan sosyal demokrat hükümet yenilgiye uğradı ve oy oranını %44e taşıyan İA seçimlerden zaferle çıktı. Yeni hükümet Danimarka ile önce petrol düzenlemeleri ile ilgili konuları kendi himayelerine almak için görüşmelere başlayacak. Daha fazla özerklik için harekete geçen İA, öyle gösteriyor ki tam bağımsızlığa doğru daha ciddi çalışmalar yapacak.
Aslında çok da uzaklara gitmeye gerek yok. Avrupada daha 1993lü yıllarda Çekoslovakya ve Slovakya kendi bağımsızlığını dünyaya duyurmamışlarmıydı? Karadağ Parlamentosu 3 Haziran 2006da kendi bağımsızlığını dünyaya ilan etmedi mi? Ardından Kosova gelmedi mi? Bunlara BATIDAN ses çıkaran oldu mu?...
Bağımsız ülkelerin himayesinde ya da onlara karşı bağımsızlık mücadelesi veren özerk ülkelerle bugün dünya çalkalanıyor. Daha kısa bir zaman önce Gürcistanda Abhazya sorunu yaşanmadı mı? Bunlara ilaveten bugün birçok ülke ki Amerikan Samoa, Başkortostan, Çukotka, Doğu Türkistan, Fransız Guyanası, Gagavuzya, Galler, Grönland, Kırım Özerk Cumhuriyeti, Makao, Tokelau, Yakutistan bağımsızlık mücadelesi vermiyor mu? Yani birilerinin iddia ettiği gibi dünya küreselleşip küçük bir köy haline gelmiyor. Herşey bütünleşmiyor. Ulus devlet kavramı ve milliyetçilik gittikçe güçleniyor!Etnik kökenli talepler daha da hız kazanıyor. Peki bunları niye örnek verdim? Batılı unsurların ne denli taraflı siyaset güttüklerini göstermek için.
Tüm bu gerçekler ışığında BATI halen adada Kıbrısta ki Türk halkının tarihten gelen egemenlik hakkını görmezden gelirse burada bir taraflılık söz konusudur! Kimin kime çanak tuttuğunu iyi anlamak lazımdır!
Konuyu çok uzatmaya gerek yok aslında. Olay kısa ve basit. Batılı unsurlar Rumlarla birlikte Kıbrıstaki Türk egemenliğine tahammül edemiyorlar. Var olan egemenliğin nasıl ortadan kaldırılabileceğinin planlarını yapıyorlar. İşte şimdi bizlere sunulacak planın özü de budur. Aksini düşünen varsa bunun böyle olmadığını kanıtlasın. Çünkü "birileri" BM parametrelerinde Kıbrıs anlaşmazlığının çözümünde "siyasi eşitlik, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon" olacak açıklamasını gündeme getirerek nelerden taviz verdiğimizi göz ardı ediyor! Bugün Danimarkada dahi adamlar bağımsızlık yoluna gidiyorlarsa durum düşündürücüdür. Dikkate alınması gereken bir konudur. AB deyip geçmeyin bir Fransa bile halen zoraki baskı ile Yeni Kaledonya adalarını kontrol altında neden tutmaya çabalıyor?inceleyiniz... Fransa acaba Cezayirde Müslümanlara yaptıklarından utanmıyor mı? Kuzey Irakta yaşanan acılar kimin eseridir? düşünmekte fayda var... O halde şimdi kimler kime insan hakları ve demokrasi dersi vermeye çalışıyor iyi anlamak lazımdır. Örnekleri ise çoğaltmak mümkündür.
İşte tüm bu tarihi gerçekleri görmezden gelerek Batıdan "ders alma ve batı medeniyetini üst görme tutkusunda olanlara" diyecek sözüm şudur ki; Yolundan giden yorulmaz! Anlayana...

Emete GÖZÜGÜZELLİ CİVAN
Kıbrıs Türk Gençliği Çözüm Hareketi Derneği Başkanı