Güçlendirilmiş Parlamento Sisteminin Gerekçesi

Genel & Güncel Konular

Güçlendirilmiş Parlamento Sisteminin Gerekçesi

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Oca 03, 2021 23:16

Türkiye’nin istikbalinde hayati onemi olan siyasi tedbirlerin,artık hiç vakit kaybetmeden alınması gerektiği ‘Güçlendirilmiş Parlamento Sistemi
Resim

Güçlendirilmiş Parlamento Sisteminden (GPS) ne anlamalıyız? Parlamenter sistem kime veya kimlere karşı güçlendirilmelidir? Parlamenter sistemi tehdit eden unsurlar nelerdir? İşte bu sorulara doğru yanıtları bulduğumuzda izleyeceğimiz yol haritası ortaya çıkacaktır.

Türkiye’de 38’i devlet, 35’i vakıf ve 11’i Kıbrıs’ta olmak üzere 84 hukuk fakültesine rağmen bir zamandır gündeme oturmuş konu hakkında en başta çalışma yapması gereken hukuk fakültelerinden bir ses çıkmaması bu ilim yuvalarının ne işe yaradığı sorusunu akla getiriyor. Neyse biz işimize bakalım.

Hemen şunu ifade edeyim ki GPS yeni bir Anayasa yapmak, yeni kanunlar çıkarmak veya hukuku yeniden dizayn etmek değildir. Adı üstünde Parlamentoyu güçlendirmek;YürütmeorganınakarşıYasamaorganınıgüçlendirmektir. Her halükarda sorunları yaratanyasama organı değildir.

GPSiçin modeli hazırlamada en dikkat edilmesi gereken nokta, halkın meclisi dört yılda bir ortaya konan sandıkla denetlemesi yerine doğrudan meclise girerek siyasi partilerin faaliyetlerini yerinde ve anında izlemesini sağlayan bir mekanizma olmalıdır. Düzgün çalışan iktidar partisinin yanında yer alarak destek veren, yoldan çıkma eğiliminde olanlara ise vakit geçmeden kırmızı kart göstermekle halkı, kurumları, ekonomiyi kısaca devleti yıllar sürenmaddi ve manevi yıkıntıdan kurtaran bir sistem olmalıdır. Türkiye, stratejik bakımdan dünyanın en önemli ülkesi olması bakımından devamlı saldırı altındaki demokrasisini en etkin ve kıskanç bir şekilde koruyan bir ülke olmak mecburiyetindedir.

GPS, demokrasiyi her türlü darbelerden ve vesayetten koruyabilmelidir. Bunlar:
1-Askeri darbeler. Geçmişteki 1960, 1971,1980 ve 2016 darbeleri belli başlıbilinen örnekler.

2-Halk darbesi. Bizde görülen bir halk ayaklanması olmadı ve pek kolay da olmaz.

3-Siyasi darbe veya siyasi partilerin vesayeti. En tipik örnekleri Menderes zamanında ve günümüzde yaşadığımız demokrasiyi ortadan kaldıran veya kaldırmaya yeltenen iktidarlar.

İktidarı denetlemeyi AKP devrinde gördüğümüz gibi Anayasa Mahkemesi, Anayasa, kanunlar, meclis, Danıştay, Sayıştay, Muhalefet partileri ve ne de anlaşmalarla bağlı olduğumuz AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) etkili olabildi.

4-Dinci kesimin vesayeti. Demokrasiye geçtiğimiz 1950 yılından beri ülkemizde %20-25 paya sahip Allah ile aldatılan dinci kesimin oyları genellikleiktidarları tespit eden en büyük etken olmuştur. GPS, bu kesimin seçimlere etkisini minimuma indirmelidir.

5-Demokrasimiz, dış güçlerin/emperyalist güçlerin iktidar ve hatta muhalefet partileri üzerinde kurduğu vesayetten kurtarılmalıdır. Bu güçlerin siyasi partilerimizi dizayn etme etkisi ancak GPS ile tamamen ortadan kalkar.

Türkiye Emperyalist güçler tarafından yönetiliyor.İktidar Partileri olduğu gibi Muhalefet Partileri de bu güçler tarafından dizayn ediliyor.Bir defa görevi aldıktan sonra bu parti liderleri tuttukları yoldan geri dönmek isterse kendi iradeleriyle bulundukları makamı terk etmelerine dahi müsaade edilmez. Buraya kadar yazdıklarım yurt içinde ve yoğunlukla dışında vatansever Türkler arasında yaygın olarak kabul görüyor. Peki buna inanmamız için dayanacak bulgular/olgular var mıdır?

Önce 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu ve ardından 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri ile birlikte Parlamenter rejime son verildi ve özü tek adam yönetimine dayanan Başkanlık Sistemine geçildi. Bunun adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’olarak belirlendi.

ilk cümleyi doğrular mahiyette.
Amerika’nın Ortadoğu’da CIA Türkiye masası Şefi Paul Bernard Henze’nin 2006 yılında Beyaz Saraya sunduğu rapora dikkatle bakmak yeterli olur sanırım.
‘BAŞKANLIK REJİMİNE MUTLAKA GEÇİLMELİDİR’
Raporda Türkiye politikalarına yön vermekte sıkıntı çektiğini anlatan Paul Türkiye’de hayata geçirilen sistemin aslında ABD projesi olan tek adam yönetimi olduğunu net bir şekilde belirtiyor.


“Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız. Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar.Hükümeti ikna ettiğimizde, meclis; meclisi ikna ettiğimizde, ordu; orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor.Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, meclis ve hükümeti tekelde toplayan BAŞKANLIK REJİMİNE geçilmelidir.Bir kişiyi ikna etmek birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.”

Atatürk’ten rahatsızlığını dile getiren CIA raporu hakkında konuşan kıymetli Hoca eski Kültür Bakanı, Akademisyen ve Yazar Prof.Doktor Ahmet Taner Kışlalı bu rahatsızlığın nedenlerini detaylarına kadar anlatmıştı. 1999 yılında arabasına yerleştirilen bir bomba ile maalesef hayatını kaybetti.

Ben bunu kısaca ama çok önemli olması nedeniyle sizlere aktaracağım.CIA ajanları Atatürk’ü ve Kemalizm’i yıkmayı,Türkiye’yi ABD’nin çıkarlarını sağlamada control altında tutmak için vaz geçilmez olarak görüyorlardı. Bazı ABD’li yazarlar da Kemalizm’e karşı‘Ilımlı İslam’ı öneriyor ve Türkiye’nin Batı ile bütünleşmesine karşı çıkıyorlardı.Çıkarlarının bunu gerektirdiğini savunuyorlardı. CIA Türkiye ve Ortadoğu masası şeflerinden bir diğeri Graham Fuller ise Kürt sorununa el atarak Türkiye’nin Kürtlere özerklik verdiği takdirde Kuzey Irak’taki Kürtlerle bir bütünleşme sağlanırsa her zaman ABD’ye muhtaç olacağı için Ortadoğu’da en Güvenilir bir devlet kurulmasının çıkarlarına olacağı kanaatini taşıyordu.

Bunların dışında Ortadoğudaki petrol zengini ülkelerinde süregelen çağdışı rejimlerin korunması için Türkiye’nin Demokratik, Laik, Kemalist Modelin bu ülkeleri özendirmesi tehlikesine karşı yarı çağdaş bir Türkiye’nin ABD çıkarlarına uyacağı Kabul görmüştür.Kemalizmin temelinde olan Ulusal Birlik veTam Bağımsızlık ilkeleri ABD’nin ve Batının .Türkiye Ortadoğu’dabüyük bir güç olmamalı, Türkiye ne yıkılmalı, ama ne de bağımsız hareket edebilecek kadar güçlenmelidir.

Yeni dünya düzeninde, uluslararası sermayenin karşısında kalan tek engel“ulusaldevlet”lerdir.Türkiye’de Atatürk yıkılmadan ulusal devletin yıkılamayacağı ise birgerçektir.

İşte Türkiye üzerinde oynanan melon senaryoları anlattığım bu bilgilerin ışığında bütün oyunların bozulması ancak ortak akılla yönetilen Güçlendirilmiş Parlamento Sisteminin ne kadar gerekli olduğuve yurt içinde emperyalizme hizmet edecek güçlerin iktidarı ele geçirmesini kaynağında önlemekleolur. Bu asırda yoğunlaşanama daha önceki yıllarda da yaşadıklarımız bir kaç ajanın tezgahladığı oyunlar ülkeyi bugün küfeci duruma getirmedi mi? Başkanlık Sisteminin gerçekleşmiş bir CIA projesi olması tesadüfmü?Yutulur mu bu? O halde yapılması gereken bugüne kadar başarılı olan BOP’ni tersine çevirip kendi başarımızı ortaya koyalım.

Türkiye’de 1950 yıllarından bu yana otoriter rejimleri temsilen gelen hükümetlerin rahatlıkla iktidara gelmeleri ve iktidardan düşmemek için her türlü yola başvurmaları tesadüf değildir. Atatürk’ün CHP’si 70 yıldır tek başına iktidara gelemiyor olmasını neye bağlayabiliriz!

İşin ciddiyetinin farkında isek öyle bir sisteme sahip olmalıyız ki Türkiye Ankara’nın TBMM’sinden yönetiliyor olsun.Demokrasinin ‘Güç/Kuvvet Merkezi’ TBMM’dir.Devlet mekanizmasını öyle bir donatmalıyız ki her türlü iç ve dış saldırıya dayanıklı,sağlam bir sistemin kurulması şüphesiz dünyanın en stratejik noktasında konumlanan ülkemiz Türkiye’nin kaçınılmazıdır.Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin dünyanın bütün mazlum ülkelerine örnek olması gibi önümüzde hararetle tartışma konusu olacaktır.‘Güçlendirilmiş Parlamento Sisteme’ geçişte hata yapma lüksüne sahip değiliz.

Güçlendirilmiş Parlamento Sisteminde Siyasi Partilerin iyi niyetli konuşmalarına, demokrasi anlayışına güvenerek ülke yönetimi teslim edilemez. İktidar Partisi mahallenin kabadayısı olma yoluna kolaylıkla gidebiliyor. Günümüzde yaşayarak gördüğümüz gibi iktidar ne kanunları, ne de Anayasayı takıyor. AKP’nin yaptığı gibi bildiğini okuyor. Konu, güven reytingi çok düşük olan siyaset erbabına bırakılamıyacak kadar hassas bir konudur. Benim sunduğum model ‘Doğrudan Demokrasiye’ açılan bir kapıdır. Siyasi Partilerin Meclisteki sayılarını üçte bir azaltacağı için Siyaset Baronlarının itirazlarına hedef olacaktır. Onlarca rağbet görmeyebilir. Ama Türkiye Cumhuriyetinin temellerini düşmanca emellerden koruyacağı ve sigortası olacağı için ben bu modele modern düşünceye sahip görünen başta‘Z Gençliği’ olmak üzere demokrasiye inanan, ülkede huzur isteyen, TBMM’nin ahenkli bir şekilde çalışmasını isteyen herkesin sahip çıkmasını beklerim. Bir Meclis düşünün ki üyelerin çoğunluğu Partisi için değil, Milleti için çalışsın. Hükümet ülkenin çıkarlarını koruyup kolladığı sürece her zaman desteği yanında bulsun. Ama çizginin dışına çıktığında Millet bir dahaki seçimlere kadar yıllarca beklemesin. Muhalefet Partileri kanunlardan, Anayasadan, reformlardan bahsedip uygulamaya niyeti olmayan iktidarla vakit geçirmesin. Hatta Anayasa Mahkemesine başvurup kapatılma kararı çıkartmaya çalışmasın. Çünkü yolunu şaşıran iktidar her zaman karşısında kendisine tokatı indirecek güçte olan Muhalefet ve halk koalisyonunu bulacaktır. Muhalefetin,soruönergesi, gensoru, genelgörüşme, meclisaraştırması, meclis soruşturmasıgibi sorgulama isteklerini geri çeviremesin. Ülke yararına kanunlar olumlu tartışmalardan sonra vakit geçmeden en kısa zamanda Meclisten çıksın.

TBMM duvarlarında yazılı olan ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ ilkesi maalesef Başkanlık Sistemine geçişle beraber Milli İradenin de Meclisten saraya kaymasına neden oldu. Bundan büyük bir dersçıkarırsak ileride tarih tekerrürden ibarettir sözünü yeniden yaşamamak ve hükümetlerin ileride bunu aklından dahi geçiremeyeceği sistemi kuracak şekilde Parlamentoyu derhal tahkim etmeliyiz.

Gene İstanbul ve Ankara Belediyelerini kazanan CHP’sini çalıştırmayan AKP – MHP Cumhur İttifakının halktan önce partilerinin menfaatini gözeten engellemeleri ortadan kaldırmak için GPS’deki yöntem Belediye Meclislerinin yapılanmasında de uygulanırsa ileride bir daha tekrarına kapılar tamamen kapanmış olur. Belediyelere de çok yararlı olacağına inanıyorum.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana geçen asırlık zamandan alınacak en büyüküç ders şunlar olmalıdır:
Ekonomi sahasında Karma Ekonomi Modelinin ülke için en yararlı sistem olduğu.
‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ilkesinin en iyi Dış Siyaset olduğunun anlaşılması.

Bütün bunların zararlarını tekrar yaşamamak için size sunduğum Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme hep birlikte sahip çıkalım.Aklın ve Bilimin ışığında yol alalım. Her türlü saldırıdan uzak yaşayalım.BUNUN İÇİN DEMOKRASİ, SİYASİ PARTİLERİN VESAYETİNDEN KURTARILMALIDIR. BU, ANCAK PARTİLİ MİLLETVEKİLLERİ İLE MİLLETİN DOĞRUDAN TEMSİLCİLERİNİN İTTİFAK HALİNDE BİRLİKTE ÇALIŞMASIYLA OLUR. MECLİS SERT ÇATIŞMALARDAN UZAK HUZUR İÇİNDE ÇALIŞIR.

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN İLELEBET PAYİDAR KALMASI ANCAK, DEMOKRASİYİ SAĞLAM TEMELLERE OTURTAN BİR SİSTEMİN TBMM’DE ESAS ALINMASI SONUCUNA DAYANAN EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR İLKESİYLE OLANAKLIDIR.

Saygılarımla
Erol Başarık

Erol Başarık
Ekonomist, Siyasetçi, İş Adamı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme – Maliye bölümü mezunu. 1970 yılından beri Londra’da yaşıyor. 1997 yılında İngiliz siyasetine Bağımsız Milletvekili adayı olarak girdi. 2000 yılında Reform 2000 Party’sini kurdu. Halen aktif olarak başkanıdır. Dört Parlamento, bir Avrupa parlamentosu ve bir de Londra Büyük Şehir Belediye Meclis Üyeliği olmak üzere altı büyük seçime girdi. İngilizce yazıları İngiliz Milli ve yerel gazetelerinde yayınlandı. Halkın yararına kanun çıkarılması yolunda mücadele verdi. Türkçe yazıları Cumhuriyet Gazetesi de dahil olmak üzere Türkiye’de çeşitli yayın organlarında, Londra’da Türkçe Gazetelerde, internet sitelerinde yayınlandı. 2002 Yılında Sadettin Tantan’ın Yurt Partisinden İstanbul 1. Bölge, 2007’de Bağımsız aday olarak İstanbul 3. Bölgeden Milletvekili adayı oldu. İngiltere Atatürk’çü Düşünce Derneğinde Yönetim Kurulu azalığı yaptı. Halen ADD’nin Danışma Kurulu üyesidir. Bütün dünya insanlarının güvende ve ekonomik refah içinde yaşaması, Müslüman Ülkelerin çağdaş düşünceye kavuşması en büyük ideali. Hak, hukuk ve adalete dayalı bir demokrasiyle, Güçlendirilmiş Parlamentosu olan, insanların refahiçinde yaşadığı bir Türkiye için mücadele vermeye devam ediyor.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x