Gülenin Tuncayı...
Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmazın Cumhuriyete yaptığı açıklamayı okudunuz.
Yılmaz, Türkiye Cumhuriyetinin eski başbakanlarından birisiydi. Pek çok konuda bilgi sahibiydi. Ümraniye, Gazi Mahallesi olaylarına ve Susurluk davasına ilişkin bildiği çok şey vardı.
Bugün, dün yazdıklarımın devamı olacak.
Biliyorsunuz Tuncay Güney Ergenekon soruşturmasının önemli bir ayağı. Onun 2001 yılındaki ifadeleri, elindeki belgeler korku tünelinin dünü ve bugününü oluşturuyor. Ancak Güney, yaşadığı Kanadadan Türkiyeye getirilip yargı önüne çıkarılmıyor. Tuncay Güney, kendi deyişiyle Beni bu konuda kimse arayıp sormuyor diye de yakınıyor.
Ergenekon iddianamesinde şüpheli firari olarak geçen Tuncay Güney hakkında bugüne dek ne kamu davası açıldı ne de tutuklama kararı verildi.
Bir ayağının MİTte, öteki ayağının JİTEMde olduğunu herkes biliyor Güneyin.
Eh, Güneyin Fethullahçılarla bağlantısı da ortada; dün, neler yaptığını, ilişkiler zincirinin nasıl oluştuğunu anlattığıma göre, fazla bir şey yazmama gerek yok.
***
Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, arkadaşımız Meltem Yılmazın sorularını yanıtlarken ne diyordu:
O dönemde eski başbakanlardan Tansu Çillerin buyruğuyla MİT içinde yasadışı kontr-terör örgütü kurulmuştu. Başında Mehmet Eymür vardı.
O dönem MİT bünyesindeki yasadışı yapılanma bugün polis örgütünde bulunmaktadır. Doğrudan doğruya hükümetle değil başka yerlerde de bağlantısı olan F tipi organizmalar oluştu.
Mesut Yılmaz 1996 yılından söz ediyor, MİT içindeki kontr-terör yapılanmasını anlatırken...
Tansu Hanımın o ünlü açıklamasını anımsatmakta yarar var bu arada:
Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir, kahramandır!
Ergenekon soruşturması tek başına değildir, daha önce çok yazdım. Arkasında CIAnın, kimi eski MİT elemanlarının, Fethullahçı Gladyonun olduğu son günlerde tartışılmaya başlandı. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlının paniği de bu yüzden.
Tuncay Güney 1972 doğumludur. 1994-95 yıllarında 22-23 yaşında olan Tuncay Güney, Fethullah Gülenin buyruğuyla Kuzey Irakta iki okul açmış, Mesud Barzani, Celal Talabani ve Hizbullah lideri Fadlallah ve Hasan Nasrallahla görüşmüştür.
İşte kördüğüm buradadır ve çözmek çok kolaydır. MİT ve CIA desteği olmadan (1994-1995) Habur sınır kapısından girip yukarıda adlarını saydığım bireylerle Güneyin konuşması olanaksızdır.
Görüldüğü gibi Ergenekon davası bir çıkmaza doğru kayıyor... Mesut Yılmazın deyişiyle dava sulandırılıyor...
Susurluk Raporunda adı sıkça geçenler bu davada var, bilinmeyen bir şey değil. Şimdi yargı heyeti Susurluk Raporunu istiyor.
Benim bir önerim var yargıç ve savcılara:
Bir de TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonunun (1994) raporu istensin, ilişkiler zinciri tümüyle aydınlatılsın...
***
Tuncay Güneyin her yerde bülbül gibi şakıması, 2001 yılında sorgulamayı yapan istihbaratçı polis şefini bile şaşırtmış...
Ne diyor polis şefi:
Her şeyi biliyordu ve sormadan anlatıyordu. Sanki birileri tarafından özel olarak gönderilmişti...
Bu operasyon Türkiyede üzeri örtülmüş pek çok olayı, kanlı cinayetleri aydınlatabilirdi. Öyle olmadı. Olay siyasileştirildi, Fethullahçı Gladyo devreye girdi.
Olayla ilişkisi olmayan pek çok isim gözaltına alındı, tutuklandı.
AKPye muhalefet eden, evinin balkonuna Türk bayrağı, Atatürk posteri asan bireyler susturulmak istendi.
Tüm bu gelişmeler olurken Gülenin Tuncayının gerçek yüzü de ortaya çıktı...
Fethullahçı Gladyonun zaten 28 Şubatın rövanşını almaktan başka bir amacı yoktu!
Ne zaman Tuncay Güney-Fethullahçılar konusuna girsem, Ekrem Dumanlı tir tir tiremeye başlıyor; öğrendiğim kadarıyla Fethullah Gülenin şekeri yükselip, kalp atışları hızlanıyor!
Haber kaynağım öyle yazıyor gönderdiği mektupta...
Evet!.. Ergenekonun bağları birer birer ortaya dökülsün; faili meçhul cinayetleri işleyenler, darbeciler açığa çıksın!..
Çıkar mı? Sanmıyorum!.. İş iyice sulandırıldı...
Hikmet ÇETİNKAYA, 5 Aralık 2008