Gün, Çağdaş Uygarlık Düzeyinin Üstüne Çıkma Günüdür!

Gün, Çağdaş Uygarlık Düzeyinin Üstüne Çıkma Günüdür!

İletigönderen Deli Haydar » Çrş Haz 30, 2010 15:00

Gün, Çağdaş Uygarlık Düzeyinin
Üstüne Çıkma Günüdür!



Osmanlı İmparatorluğu göz göre göre ve kendi kendine erir iken, kimileri -işin sonunda başlarına geleceğini bile bile- ellerini ovuşturuyordu. Tıpkı bugünkü gibi...

O gün birisi, türlü yokluk ve olanaksızlık içinde -Allah'ın izni ile- "yok" denileni var; "olmaz" denileni olur kıldı. Sonra cehennem ateşinden yarattığı cennetinden, bugün yine cehennemde kavrulan çocuğuna seslendi...



Büyüklük odur ki kimseye yaltaklanmayacaksın; hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek ülkü ne ise onu görecek ve o amaca yürüyeceksin. Herkes senin karşında bulunacaktır, seni yoldan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen burada direneceksin. Önünde sonsuz engeller yığılacaktır. Kendini büyük değil, küçük; araçsız, "hiç" sayacaksın.

Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacak; ondan sonra sana "büyüksün" derler ise, bunu diyenlere güleceksin.




Gençler,

Yiğitliğimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve ekin ile, insanlık ve uygarlığın, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız.

Ey yükselen yeni kuşak, gelecek sizindir!
Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz!




Gençlerimiz ve aydınlarımız ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını öncelikle kendi düşüncelerinde iyice kararlaştırılmalı; onları halkça iyice benimsenip kabul edilebilir bir hale getirmeli; onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.

Ben çok umutluyum ki, gençlerimiz bunu yapacak ölçüde yetişkindir. Biliyorum ki yaşlılarımız gibi gençlerimizin de deneyimleri vardır. Öyle ki ulusumuzun yakın yıllarda gördüğü acı dersler, yakın yılların en yoğun olaylar ile dolu oluşu, devrimizin gençlerini eski dönemlerin yaş-almışları kadar ve belki onlardan çokça olayın tanığı; dolayısı ile gençliğimizi yaş-almışlar kadar deneyim sahibi yaptı.

Herhangi bir gencimiz yaşadığı dönemin belki üç katı oranında olaya tanık olduğu için her gencimiz üç katı yaş sahibi sayılabilir; onları da yaş-almışlar gibi deneyimli sayabiliriz.

Gençliğimizin iye oldukları bu deneyimlerden yararlanarak, çalışkan, ülkeye yararlı ve büyük imanla donatılmış olarak görevlerini hakkı ile yerine getireceklerine eminim.




Her şeye karşın kesinlikle bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan güç, yalnız kutsal ülke ve ulusumun hakkındaki sonsuz sevgim değil; bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde yalnızca yurt ve "hakikat aşkı" ile ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.



Arkadaşlar!

Gençliğe bakın, Türk'ün ulusal yapısındaki soylu kanın dışavurumuna dikkat edin.




Gençlikle övünüyorum ve gençliğe güveniyorum.



"Yorulmadan beni izleyeceğinizi" söylüyorsunuz.
Fakat arkadaşlar, "yorulmadan" ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız.

Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek; yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni izlemektir. Yorgunluk her insan, her yaradılmış için doğal bir durumdur. Ancak insanda yorgunluğu yenebilecek tinsel bir güç vardır ki; işte bu güç yorulanları dinlendirmeden yürütür.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç çocukları!
Yorulsanız dahi beni izleyeceksiniz.

Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.
Türk Gençliği amaca, bizim yüksek ülkümüze durmadan, yorulmadan yürüyecektir.




Yurdun bütün umudu ve geleceği size, genç kuşakların anlayış ve erkesine bağlanmıştır.



Biz her şeyi gençliğe bırakacağız...
Geleceğin umudu, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün umudum gençliktedir.




Gelecek için hazırlanan yurt çocuklarına, hiçbir güçlük karşısında yılmayarak tam bir sabır ve dayanıklılık ile çalışmalarını; ve öğrenim gören çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin tamamlanması için hiçbir özveriden çekinmemelerini öneririm.



Ulusun bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacak.



Sizin gibi gençlere iye bulundukça bu yurt ve ulusun, şimdiye kadar elde etmeyi başardığı zaferlerin üstüne çok daha büyük zaferler koyabileceğinden kuşku duymuyorum.



Türkiye Cumhuriyeti'nin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına sesleniyorum:

Batı senden; Türk'ten çok geri idi. Manada, düşüncede, geçmişte bu böyle idi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu: O suç da senin değil, senden öncekilerin affedilmez savsamasının bir sonucudur.

Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Bu belli... Fakat zekanı unut! Sürekli olarak çalışkan ol...




Bir gün ulusu, "sizin gibi beni anlamış gençliğe" bırakacağım için çok kıvançlı ve mutluyum.



Sırların meydana serildiği bir çağda, "ulusal bir sır" gibi vicdanımızda sakladığımız ülkümüzün artık dile gelmesi memnu olmadığı gibi; tersine memnuniyet verici olmalıdır. Türk Gençliği'nin yakın zamanda inşallah yeniden kuracağı Türkiye Cumhuriyeti'ne, ateş ile son kez sınandığımız şu günlerde şöylece bir göz gezdirelim...

Evrenin şaşmaz düzeninden-oranından esinlenen kent gibi kent, köy gibi köyler...
En yetenekli tasarımcıların elinden çıkmış -dikine değil- enine uzayan "doğa ile bir" yapılar...

Yüce ağaçların gölgesinde uzanan, "petrole bulanmamış" türlü yolların üzerinde "tütmeden gidebilen" türlü araçlar... Yurdun dört köşesinde kullanılan güneş, yel, dalga ve tatlı-sorgum erkeleri...

Üzerlerinde yelken açılıp kürek çekilen dupduru göller; "bir içim su" gibi tertemiz denizler...
Yemyeşil ovalar, vadiler, yaylalar... Artık yırtılması gerekmeyen yüce engin dağlar...
Çağlayan ırmaklar... Kara toprağı, ak bulutlardan kıskanan yeşil ormanlar...

Yükselen yeni kuşaklara aklı ve vicdanı öğretip gerçeği gösterecek, güle-oynaya gidilesi okullar:
Başöğretmen'in aklı ve vicdanı hür öğretmenleri...

İnsanın dışarıdan baktığında dahi hastalanası gelen; yaralı sinekleri sağaltan hastaneler:
Lokman'ın hastalıkları daha belirmeden önleyen hekimleri...

Varlığını, sorulmadan duyurmayan özdek; ancak yine "kimsesizin kimsesi" yüce ve kutsal devletin çatısı altında, ne öksüz-yetim, ne aç-susuz, ne de yersiz-yurtsuz kalan canlılar:

Gözü doymuş, kendini bildiği için huzurlu; "Mustafa Kemal"e ermiş mutlu insanlar...

Başını sık-mak ya da eteğini mini-ltmek zorunda kalmayan bayanlar...
Zamanın ruhunu ıskalamak için Rolex'e geresinim duymayan baylar...
Çocukluğunu doyasıya yaşayanlar; gençliğinin hakkını verenler; biriktirdiği yaşların tadını çıkaranlar... Önlerine yığılan türlü engelleri kaldırılmış "özel insanlar"...

Teknoloji ile kolaylaşan yaşam...
Sanat ile uğraşan beyinler; spor ile dinçleşen testiler...

Suya-toprağa doymuş, güzellikte birbirleri ile yarışan doğasından koparılmamış bitkiler...
Karnı tok-sırtı pek kediler-köpekler; kelaynaklar-yunuslar; kucağa gelen ceylanlar ile aslanlar...
Sofralarda tüketilsin diye kıygı içinde üretilmeyen danalar, kuzular, piliçler ve balıklar...

"Evren'in ulu mimarı"nın ruhuna testilik eden insana yaraşan bir gezegen ancak böylesi bir devlet ile sağlanabilir... "İnsanlığı bize öğretmeye kalkışanlar" yeterince "ah"ını aldı bu gezegenin bugüne kadar...

Tek dişi kalmışların "muasır medeniyetleri"ni yeterince gördük:
Gün, artık çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma günüdür!


Çok mu yükselmişiz, "Türkiye Cumhuriyeti'nin özü"nü tanımlar iken peki...
Hiç sanmıyoruz, çünkü şöyle diyor, "Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir ulusun çocuğu kalmalıyım" diyen Gazi Kemal Atatürk: "Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin sınırı yoktur!"

Ve ekliyor Birinci Mustafa Kemal, "İkinci Mustafa Kemal"leri tanımlar iken: "Ben, onların düşünü yansıtıyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeylerin doyumu içindir. O 'Mustafa Kemal' sizsiniz, hepinizsiniz! Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"

Bu anlamda bugün yanıtlanması gereken soru oldukça yalındır:
Tehlikesini geçtik... Türkiye Cumhuriyeti'nin yanında mısınız?
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Gün, Çağdaş Uygarlık Düzeyinin Üstüne Çıkma Günüdür!

İletigönderen Sarıgelin » Çrş Eyl 15, 2010 2:48

Merhaba Haydar Bey,

Şu saatte, şu satırları okumak o kadar iyi geldi ki. Emeğinize, gönlünüze sağlık.

Mustafa Kemal demiş ki; Ben onların düşünü yansıtıyorum.

Bu düş var mı şu anda bizde? Özellikle gençlerimizde?

Umutsuzluk dolu bulutların güneşi örttüğü bugünlerde, bu düşten ne kaldı beynimizde, hayalimizde, ülkümüzde?
Yılgınlık değil, ülküye bağlılık zamanındayız aslında şimdi. En çok safları sıklaştırmaya, demir bir set gibi dimdik durmaya ihtiyaç duyduğumuz günlerde hatırlamayacaksak bu düşü, ne zaman hatırlayacağız ve birbirimize hatırlatacağız ki?

Büyük engel büyük kapı açtırır derler.

Bu zamanlar, böyle engelli engebeli zamanlar işte. Bilenlerin bile yıldığı, kapıyı yolu unuttuğu günlerde, bize ilkokuldan beri bildiğimizi hatırlattığınız için teşekkürler.

Ülküm; Yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım, Türk varlığına armağan olsun!
Kullanıcı küçük betizi
Sarıgelin
Üye
Üye
 
İletiler: 16
Kayıt: Sal Eyl 14, 2010 23:25

Re: Gün, Çağdaş Uygarlık Düzeyinin Üstüne Çıkma Günüdür!

İletigönderen Deli Haydar » Çrş Eyl 15, 2010 4:13

Merhaba Sarıgelin,

Biliyoruz ki, gecenin en karardığı an günün ışımasına en yakın olduğu andır.
Kaygı duymayalım, Hakk'ın sözünü verdiği günün doğuşu yakındır...

Kuşkulanmayın lütfen, bu süreçte anımsaması gerekenler anımsayacaktır.
Kapıyı-yolu hepten unutan, zaten hiç bilememiş demektir.

Bütün umudumuz gençliktedir. O gençler için de bir yaş sınırı yoktur...
Mustafa Balbay'ın kulakları çınlasın: Heyecan yaşlanır mı hiç?

Yine bizimki bağlasın sözümüzü. Mart 1933:

"Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu uluslarının uyanışını da öyle görüyorum. Bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşacak çok ulus vardır. Onların yeniden doğuşu, kuşkusuz ki, ilerlemeye ve gönence yönelik olacaktır. Bu uluslar, bütün güçlüklere ve engellemelere karşın kazanacak ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır.

Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine uluslar arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı egemen olacaktır.
"
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Gün, Çağdaş Uygarlık Düzeyinin Üstüne Çıkma Günüdür!

İletigönderen Sarıgelin » Çrş Eyl 15, 2010 10:22

Bütün umudumuz gençliktedir. O gençler için de bir yaş sınırı yoktur. (Haydar Bey'den alıntı)


Benim anladığım gençlik, bu devrimin fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim gözümde yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır, yetmiş yaşında bir idealist de güçlü bir gençtir.
M.Kemal
(Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk'ün İdeolojisi, Bayram gazetesi, 14. 11. 1978)
Kullanıcı küçük betizi
Sarıgelin
Üye
Üye
 
İletiler: 16
Kayıt: Sal Eyl 14, 2010 23:25


Şu dizine dön: Haydar Bey

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x