GÜNAYDIN!

GÜNAYDIN!

İletigönderen Feza Tiryaki » Cmt Eyl 18, 2021 21:56

GÜNAYDIN!

Türkçemizin en güzel sözü: Günaydın.

Günle aydın birleşmiş, bu güzel söz gün yüzüne çıkmış.

Gün, güneş demek. Kırda, dağda, denizde, gün batımı, gün doğumu izlemek ömrü uzatırmış. Özellikle gün batımı üzerine ne şiirler yazılmıştır. Kaç yaş yaşadığını, ömrünü nasıl geçirdiğini bilmek için kimi, kaç bahar yaşadın der, kimi de, “Kaç gün batımı izledin, kaç gün doğumu gördün? diye sorar. Gün, (gündüz – gece) yirmi dört saatlik süre. Gündüz, ayrıca günün aydınlık zamanı, güneşin doğuşundan batışına kadar olan sürenin adı.
Aydın; aydınlık. Işıklı, bilgili, görünür olan. Göz aydınlığı, muradına ermek, istediğine ulaşmak.

Bilge, gönlü varsıl, kendi varsıllık yaşamış kişiye güngörmüş kişi deriz.

Sabahları da evde, okulda, işyerinde, sokakta gördüklerimize ilk sözümüz günaydın sözüdür.

Günün aydın olsun, aydınlık, ışıklı, sevinçli, güneşli, ümitli… Kaygı, karanlık yanına uğramasın…

Öğretmenler sınıfa girerler: “Günaydın çocuklar!” “Günaydın!”

Hatır gönül alırken:

“Günaydın, nasılsın?” Geç akıllanana, tembele, bir şeyi geç anlayana da; “Günaydın” derler. O iş çoktan bitti, tren kaçtı anlamında.

Gün, Türk destanlarında çok önemli bir sözdür. Türkân Hatun gün doğarken güneşe yalvarır dileklerinin yerine gelmesi için. Ey Güneş! diye seslenir. Oğuz Han’ın ilk eşinden üç oğlu olur: Gün, Ay, Yıldız.

Duyunca bu sözleri nasıl da içimiz açılır:

“Günaydın,

Günün aydın olsun,

İyi günler…”

Sevdiğimiz için dileriz: “Her günün aydın olsun.”

Beklenen mutlu haber “Gözün aydın!” diye muştulanır. Tasa çekenlere umudunu yitirenlere: “Gün doğmadan neler doğar!” “Daha ne günler göreceksin!” derler. “Gününü gün etmek” bencillerin, boş verenlerin işi.

Güngörmez Köyü, Tekirdağ Saray ilçesinin ormanlık bir köyü. Güngörmez, güneş görmeyen, anlamında. Pek çok yöremizde (Bursa, Iğdır, Çorum, Erzurum) bu adla köylerimiz var. Güngören İstanbul'un ilçesi.

Ayçiçeğine Trakya'da "gündöndü" derler. Günebakan, günçiçeği, aydınçiçeği, gün boyu çiçekleri güneşe dönen bu yağ bitkisinin diğer adları.

Aydınköy Trabzon'un bir köyü. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Güzelyurt yöresinin en güzel köylerinden biri Aydınköy.

Bir zamanlar Rusya’da bir araştırma havuzundan kaçan, Karadeniz’i yüzüp geçerek Sinop / Gerze’ye ulaşan beyaz balinaya orada, çok sevildiği için “Aydın” adı verilmedi miydi?

Aydın çok sevilen bir erkek adıdır ülkemizde. Anlamı güzel, söylenişi güzel…

Aydın Bey’in kurduğu Aydınoğulları Beyliği 1400'lü yılların beyliği.

Aydın Boysan, Cumhuriyetten önce doğmuş, altmış yaşından sonra kitap yazmaya başlayan, ünlü, sevilen bir yazarımızdı, üç yıl önce yitirdiğimiz.

İstanbul Aydın Üniversitesi, bir vakıf üniversitesi. Aydın ili Ege bölgemizin bir ili. Ege’deki güzel ilimiz, efeler diyarı Aydın’la bu üniversite adının bir ilgisi yok. Küresel, İslamcı, bölücü bir vakfın “Aydın”ı burası. Aydın adını da karartabiliyoruz demek ki. Açılım yıllarında (2013) öğrencilerine dağıttığı skandal Türkiye haritasıyla anılan üniversite. Ülkemizin doğusunu güney doğusunu bölmüşlerdi haritada.

“Gün güne uymaz” diyemeyiz, "gündüz külahlı gece silahlı" olanlara. Onlar günde kırk yalanın belini bükerler.

“Gün bu gün”, gecikmeden bir işe girişmek, girişilen işi bitirmek…

“Ak gün ağartır kara gün karartır…”

Gelecek günlerimiz aydın olsun…

Her güne “Günaydın!”

"Gün gider geldiğinden, el utansın dediğinden." Günaydınımıza söz atan karalamaya kalkışan, günün birinde ulustan yanıtını alacaktır…

Gelelim bu yazıya neden “Günaydın”la başladığımıza:

Diyanet İşleri Başkanının bir gazetede 2015 yılında Ramazan ayı boyunca yazdığı yazılar sonradan “Ramazan Günlükleri” adıyla, Diyanet eliyle kitaplaştırılmış. Bu kitaptaki bir bölüm son günlerde yeniymiş gibi gündeme getirildi. Her kesimde tartışılıyor. Orada yazdığına göre “ Aranızda Selamı Yayınız” adlı bölümde Ali Erbaş demiş ki (ilgili bölümü 2015 tarihli Yeni Şafak gazetesinden alıntılıyorum):

“Cahiliye döneminde birinin evine vardıkları zaman mahremiyete saygı göstermez, dünya ve âhiret saadetini temenni etmek olan selamı da bilmezlerdi. “Sabahınız hayat olsun”, “akşamınız hayat olsun”, “aydın olsun” gibi sözler söylerlerdi. Bizde bazı kimselerin kullandığı “günaydın”, “tünaydın” ifadelerine benzer ifadelerdi bunlar.”

Bu konu tartışmaya açılınca Günaydın sözümüze cahiliye dönemi selamlaşması denildiği bunca yıl sonra duyulunca hemen Ali Erbaş savunmaya geçmiş, Ahmet Hakan’a savunmasını göndermiş. Savunması, dediğinin arkasında durduğunu o sözleri dediğini gösteriyor. Bakınız:

“Selamın tarihini anlatırken cahiliye dönemindeki selamlaşma adetinden Peygamberimizin selam tavsiyesine geçiş sürecini ifade etmiştim. Konunun anlaşılması için günümüzden örnek vermiştim. Herhangi bir yerme niyetim asla olmamıştır diyerek sözlerini şöyle bitirmiş:

“6 sene önceki bir yazıdan zorlama yaparak böyle bir kanaate ulaşmak ve sanki ‘Günaydın demeyin’ demişim gibi algı oluşturmak büyük haksızlıktır.”

(Türkçede anlatı yazılarında bir tümce sayıyla başlatılmamalıdır. Oraya 6 değil, yazıyla altı yazılmalıydı.)

Yani dediğini bir kez daha tekrarlıyor, cahiliye dönemi selamlaşmalarına, o zaman selam bilmezlerdi diyerek bizim güncel selamımızı, en güzel selamlaşma sözümüzü (Günaydın) örnek vererek kınıyor. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok.

“Bunun dışında hiçbir yerde ‘Günaydın demek cahiliye adetidir’ ya da ‘Günaydın demeyiniz’ gibi bir sözüm asla olmamıştır.” Savunmasına bunu da eklemiş:

“Kaldı ki ben de zaman zaman aynı hitap şeklini kullanıyorum.”

E... kitaplara geçmiş, gazete köşe yazısından kalıcı kitap yazısına dönüşmüş bu sözler nasıl yok sayılabilir?

Bunun dışında hiçbir yerde böyle bir sözü olmamış. “Bunun dışında…” Zaten tartışanlar bu sözü tartışıyor. Bu sözü ben yazmadım, yalancısınız, denilebiliyor mu?

Cemil Kılıç (İlahiyatçı yazar) bu tartışmaya anında son noktayı koymuştu:

"Selamün Aleyküm demek 4 bin yıllık Yahudi selamı... Bundan haberi yok."

O alıntıladığımız 2015 tarihli Yeni Şafak'taki yazıda selam için yazılanlar, Türkçeyi bırakın Arapça selamlaşın demek değil mi?

“Selamın en kısa olanı “selamün aleyküm” ya da “esselamü aleyküm” dür. Kendisine bu şekilde selam verilen kimse “ve aleykümüsselam verahmetüllahi” şeklinde karşılık vermelidir. Kendisine “esselamü aleyküm verahmetüllahi” şeklinde selam verilen kimse “ve aleyküm selam verahmetullahi veberakatühü” demeli ya da ilave yapmadan aynıyla karşılık vermelidir. İlave yapmak daha sevaptır.”

Türk Ruhu Hareketi kurucusu M. Candan Çakır’ın 2015 yılındaki bir açıklamasını buraya alırsak:

“Şalom Aleyke” İbranicedir. Anlamı da “Sana selam olsun, selam üstüne olsun” demektir. Selamün Aleyküm de oradan alınmadır. İslamiyetle de Arapların kullanmasından başka zerre kadar alakası yoktur. Ve anlamı da söylendiği gibi Allahın (c.c) selamı da değildir. Sadece “sana selam olsun”, ya da “selamım üstüne olsun” anlamı taşır.”

Bunlar konuşulurken “Osmanlıca Türkçe” sözlüğümüze (Mustafa Nihat Özön) bakmadan olur mu?

“Aleyküm, Arapça, edat. (Aley-küm) Sizin üzerinize olsun. Selâmün aleyküm, ve aleyküm selâm. Selâm, Arapça, isim. Barış, rahatlık, hayırlı olma. (Osmanlıca- Türkçe sözlük, s.24, s.644)”

Şimdi konumuza başka yönden girelim. İçimiz aydınlansın.

Nuri Kurtcebe ünlü bir çizer, karikatürist, 68 kuşağının aydını. Her gün yazısına şöyle başlıyor bilgi ağında, kendi yazı sayfasında:

“Günaydın canım vatanım.
Günaydın asil ve büyük milletim.
Günaydın koca Mustafa Kemalim.”

*
Cahit Sıtkı Tarancı, “Gün Eksilmesin Penceremden” şiirinde:

“Ne doğan güne hükmüm geçer,/ Ne halden anlayan bulunur;” der.

*
Orhan Veli Kanık’ın, “Gün Olur” şiiri nasıl güzeldir:

“Gün olur, alır başımı giderim, / Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda”

*
Ataol Behramoğlu, “Bir Gün Mutlaka” adında bir şiir yazmış. Şiirden:

“Bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz!”

*
Deyişlerimizden:

“Seyyah oldum şu âlemi gezerim / Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkârımca okuryazardım / Bir dost bulamadım gün akşam oldu”

*
Pir Sultan Abdal, “Gün Tutuşur” der:

“Gün tutuşur canım gece tutuşur / Zindanlarda tutsak canlar tutuşur
“Gülüm toprak olur yele karışır / Yürür gelir canlar yollar tutuşur”

*
Süleyman Bektaş, “Gün Batımı Sevdaları” şiirine;

“Ömür kısa, sanki bir gün batımı,” diyerek başlar.

*
Mehmet Gazi Yıldırım’ın şiiri; “Günaydın”.

“Günaydın can dostum / Sana güzel bir gün diliyorum / Ne kadar güzel dersen /
O kadar güzel bir gün / En beğendiğin şiirin / En etkili dizeleri kadar / Güzel bir gün”

*
Barış Manço çocuklara şarkısında “Günaydın” diye seslenir:

“Günaydın Çocuklar

Hey, hey! Günaydın çocuklar! Günaydın!
Hep güler yüzle karşılarsınız beni / Hey, hey! Günaydın çocuklar! Günaydın!”

*
Popçu Yalın, Günaydın’ı tersten anlatmış:

“Yasaklandın, hep saklandın / Bu kalpten kovuldun sen /Isınıp uyumayı unut /
Sarılıp ağlamayı da / Günaydın gittim ben / Günaydın gittim ben / Günaydın...”

*
İlhan İrem seksenli yıllarda okumuş bu şarkısını:

“Günaydın, günaydın, insanlara günaydın / Günaydın, günaydın, sevenlere günaydın
Işıl ışıl bakışan gözlere / Cıvıl cıvıl uçuşan sözlere /Sıra sıra uyanan kalplere /
Güzel olan her şeye, herkese / Günaydın, günaydın, sevenlere günaydın”

*
Halil Sezai’nin de (komşusuyla dövüşüyle gündem olan, hapse giren popçu) yetişkin kıza - kadına Amerikan usulü bebek diye seslendiği bir “Günaydın” şarkısı varmış:

“Günaydın bebek / Günaydın bebek yüzlü yârim, günaydın / Günaydın çiçek /
Günaydın çiçek kokulu yârim, günaydın”

*
Bu da yeni moda çocuk şarkılarından biri:

“…
Sabah erken uyanınca / Mutfağa koşarım hızlıca / Aileme yardım ederim ben /Kahvaltı boyunca / Günaydın anneciğim / Günaydın babacığım / Günaydın kardeşim / Herkese günaydın”

*
Böyle saçmalayan çocuk şarkıları da varmış, yenice gördüm. “Lalala” şarkıları imiş adı:

“Günaydın ellerim / Günaydın ayaklar /Günaydın parmaklar /Günaydın /Günaydın kaşlarım / Günaydın kulaklar / Günaydın gözlerim /Günaydın /Günaydın günaydın / Sana bana hepimize günaydın /Günaydın saçlarım /Günaydın yanaklar / Günaydın burnuma…

*
“Dombidi”nin şarkısıymış bu da. Yeni kuşaklara, zamanımızın çocuklarına vur deyince öldür şarkıları düzülmüş sanki, çocuğa, kendine günaydın dedirtiyorlar:

“ Günaydın! Bana Günaydın!/ Güzel bir güne daha uyandım /Uçsun kuşlar, kelebekler /Dönsün güneşe bütün çiçekler”



Buradan Türk Sanat Müziğine geçelim, sözler Feyzi Halıcı’nın, içimizi temizleyelim:

“Günaydınım Narçiçeğim Sevdiğim” sevilene seslenilen şarkının çok sevilen nakaratı…


*
Bu da eski kuşakların ezbere bildiği bir şarkıdan, söz; Vecdi Bingöl:

“Günaydın sevgiliye günaydın / Gönül aydın gün aydın”

*
Eski şarkıların yanında günümüzün böyle şarkıları da var, alaycı, yeni tarz, irkiltici:

“Teldeki güvercin, yalıdaki çapkın / Kaldırımda baygın, sana da günaydın / Şarkıdaki serçe, camdaki teyze/ Uykusuz aşık, sana da günaydın.”

*

Seçimlerimizde yanılmamak, sorunlarımızı iş işten geçmeden henüz vakit varken çözmek için bir araya gelmek, güçlerimizi birleştirmek, denilenleri, yapılanları anlamak…

Çok geç olmadan ayınmak, derin uykumuzdan uyanmak, ülkemizin yaşarken beğenmediğimiz, şimdi ise mumla aradığımız eski aydınlık günlerine yeniden kavuşulması dileğiyle…

Herkese günaydın!

“Gün doğar, âlem görür.”

“Günün iyisi ileride!”

Feza Tiryaki, 18 Eylül 2021
En son Feza Tiryaki tarafından Prş Eyl 23, 2021 10:38 tarihinde düzenlendi, toplamda 7 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 986
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: GÜNAYDIN!

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Pzr Eyl 19, 2021 12:28

Ezeli ve ebedi anadilimiz Türkçe'nin en tatlı sözcüklerinin başında gelen GÜNAYDIN ile ilgili tarihsel ve güncel özlü ve anlamlı, ŞAHANE hatta DAHİYANE teşhisler, saptamalar, düşünceler, yorumlar, teşhirler, sonuçlar, öngörüler. Sevgili Feza TİRYAKİ'ye ve bu en güzel ve kutsal, özel ve ulusal sözcüğün tüm ölü ve diri hayranlarına ve kullanıcılarına sonsuz sağlık ve bağışıklık dolu bir GÜNAYDIN ve tebrikler, selamlar, sevgiler, saygılar, en iyi dilekler, utkular ve umutlar.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02

Re: GÜNAYDIN!

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzr Eyl 19, 2021 14:10

Gönül Hanım, siz de sağ olun var olun... Sevgiler, selamlar...

"Güzel olana gölgesi bile düşmandır."
"Güzel göz için akıllı gönül için."
*
Güzel sözlerimizin değerini bilelim, "Günaydın"ı dilimizden eksik etmeyelim!
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 986
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x