Hatırlarsanız Başbakan gecen ay bizleri açıkça tehdit etmişti. “Bitaraf olan bertaraf olur..” demişti. Bilsin ki, bizim tarafımızda rengimiz de bellidir. Kendisi ve yandaşları gibi bukalemun değiliz!
Bir Başbakanın ağzına yakışmıyan beyanatlar ve halkı iki ucuruma sürüklemesinden dolayı ulaşılan noktada “evetçi” ve “hayırcı” iki bloğun çatışması var. Ve tüm bunların ötesinde, vatandaşların önemli bir kesimin seçim sonuçlarının gerçeği yansıtacağına inanmıyor. Daha önce yapılan hileleri, bulunan oy pusulaları, kesilen elektirikleri hatırlamamız yeterlı sanırım!
Peki aslında vatandaş kime inanmıyor?
Vatandaş Devlete, yani hükümete inanmiyor. Adalete inanmıyor. Adaletin bağımsız ve adil sonuçlar ortaya koyacağına inanmıyor (daha doğrusu yargıçlara, savcılara ve özellikle de Adalet Bakanlığı’na inanmıyor!)
Böyle bir durumda vatandaş kendi geleceğine de güvenmiyor. Çünkü ekonomi çökmüş, işsizlik hat safhada. Sokaklarda adalet yok, güven yok. Her hafta şehit haberleriyle icimiz parçalanıyor. Yeni yolsuzluk, hırsızlık ve hatta devletin sınavlarında kopya ve hile olaylarının artması, vatandaşın yarınlara olan umudunu her geçen gün daha fazla yitirmesine sebeb oluyor. Ve sonucta hayata böylesine olumsuz bir gözlükle bakıyor.
İşte vatandaş bu durumdadır! İşte Türkiye bu durumdadır!
Peki, yarın ne yapıyoruz?
İşte songünlerin en önemli sorusu budur. Gönlünüzde vatan sevgisi ve bu ülkenin sorumluluğunu taşıyan her yurtsever oyunu vermek zorundadır.
Ey halk.. karar senin, vicdan senin!
Hep birlikte hayırlı ve güzel günler görmek dileğiyle..
Ümit Doğancı
11 Eylül 2010