Güzel Kuzu, Çirkin Kuzu

Güzel Kuzu, Çirkin Kuzu

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum Eki 03, 2014 21:54

Güzel Kuzu, Çirkin Kuzu


Okuduklarıma, olan bitene bazen öyle şaşırıyorum ki, şaşkınlıktan ağzım bir karış açık kalıyor.

Önce kendi aklımdan, sonra yazanın aklından, olmadı okuyanların aklından şüpheye düşüyorum.

Gazete Türkiye’nin en çok satan gazetesiymiş: Posta.

Baş yazarı Rauf Tamer. Yılların gazetecisi. Son yılların da, ne şiş yansın ne kebap tarzı yazı yazan yazarlarından…

Dün öyle bir yazı yazmış ki, olursa bu kadar olur. Bu kadar, okuyan aptal yerine konabilir.

“Güzel kuzu” yazının adı. Gazete haberi üzerine yazılmış bir yazı. İki gündür haberi yapılan, sesli görüntüsü çekilen, isteyene bilgiağında (internet) izlettirilen bir haber bu. Hürriyet gazetesinde de gördüm. Tezkereyi beklerken dün, sıkıntıdan eminim siz de izlediniz. Veya gördünüz, şöyle bir göz attınız, en azından kulağınıza çalındı.

Adamın biri altı ay önce kurban bayramında kesmek için bir kuzu alıyor. Evinde besliyor, bakıyor, hayvanla arkadaş oluyor. Sonunda onu kesmekten vazgeçiyor.

Bu konu her kurbanda gündeme gelen, her çocuğun anılarında yer eden, bilinen bir konudur: Bakıp büyüttüğü hayvana kıyamamak, kestirmemek.

Burada, bu bayat konuyu şekere batırmışlar, allamışlar, pullamışlar, sunmuşlar.

Önce düzeltelim, bu bir kuzu öyküsü değil, koyunun öyküsü. Kuzu çoktan koyun olmuş. Koyunun dişisi de değil, koç. Bakılıp beslendiği yer, bahçe, avlu, sokak, kapı önü, balkon, teras, komşunun bağı, bahçesi de değilmiş. Ya neymiş?

İnanırsanız, apartmanın beşinci katı. Peki oranın neresinde hayvana altı ay bakılmış? Burası biraz masalımsı. Gerçek dışı:

“Adam evde hayvana bakmış. Yatak odasında yatağının yanında yatırmış, sabahları mutfakta kahvaltıda çatalıyla beslemiş. Sokağa, alışverişine koyunla birlikte çıkarmış, birlikte gezermiş. Tatile bile birlikte gitmişmiş, denizde birlikte yüzmüş koyunuyla."

Bütün bu ballı anlatımlardan sonra konuyu şöyle bağlamış haberciler. (İHA kısaltmasıyla İhlas haber ajansının adıyla yazılmış bu haber.) Adam hayvanını kesmekten vazgeçmiş, yerine başka bir koç almış.

“Aldığında iki aylıktı.” “ Aynı odada uyuyorlar.” Bunlar haberin iki ayrı konu başlığı. Ana başlık: “Kurban olurum sana.” Büyük harfle yazılı. Hemen yanda daha küçük boyutta harflerle: "Bayramda kesmek için aldı, en iyi arkadaşı oldu.” Demek ki “Kurban olurum" başlığı koyuna deniyor. İnsan sevdiğine öyle demez mi? Haberci dalgasını geçiyor, tezkere günü dikkati başka şeylere çekiyor.

Bakalım, bu konuda Rauf Tamer ne demiş?

“Bursa’da yaşayan Teyfik Gülay adındaki vatandaş, 6 ay evvel 2 aylık bir kuzu alıyor. Niyeti kuzuyu iyice besleyip Kurban Bayramı’nda kesmek.
Fakat o kadar seviyor ve alışıyor ki, arkadaş oluyorlar. Evin içinde beraber yaşıyorlar. Çarşıya pazara beraber gidiyorlar. Kurşunlu sahillerine inip denize beraber giriyorlar.
Sonuç: Teyfik Bey, Koç’u kesmekten vazgeçiyor. “Kıyamam” diyor. “Asıl ben sana kurban olayım” diyor.
İşte… Bu adam da Müslüman, birbirlerini boğazlayanlar da Müslüman.”
Yazar daha sonra, kaynakları nefret olan Müslümanlar da gördük diye örnekler veriyor. “Türk siyaseti Müslümanın Müslümanı Kırması’ndan ibaret bir hale geldi.” diye yazıyor. Son tümcesi: “ -Çok şükür… Teyfik Bey gibi insanlar da var.”


*
Bunları okuyunca dedim ya söze başlarken, ağzım açık kaldı. Tevfik adının yanlış yazılmasına yanarak mı yazmaya başlayalım, yalan ve uydurma haberin böyle ilgi çekmesine mi, can simidi gibi üstüne atlanılmasına mı, düşünce yetimizi yitirdiğimize mi, neye üzülelim, neyi anlatalım bilemiyorum.

Tam “Kurban Bayramı” öncesinde uydurulan bir haber. Bu uyduruk haberde başrol oynatılan, beslediği hayvanı değil de, onun yerine başka bir hayvanı kesecek olan adam da iyi Müslüman olarak tanıtılıyor.

“İyi Müslüman” tanımının gülünçlüğünü önce bir yana koyalım. “Tevfik” adının “Teyfik” diye yanlış yazılmasına da aldırmayalım. Adlarımıza, Türkçe doğru yazıma kim aldırıyor ki… Gelelim haberin uydurukluğuna…

Bu haber neden mi uyduruk? Akıl ve mantık dışı da ondan. Zaten böyle olduğunu habere eklenen kısa filmi izlerseniz hemen görüyorsunuz.

Evinde hiçbir hayvan beslemeyen bile, değil altı ay, bir gün için olsun böyle bir hayvanın evde tutulamayacağını bilir. Kuş nasıl pislik yapar kafesinde, küçücük bedeniyle, bilirsiniz. Bir gün temizleme kafesini evi kokutur. Kuş pisliği böyleyse koca koyunun dışkısı sidiği ne yapmaz? Evde tavşan besleyenler, tavuk beslemeyi deneyenler, bunun olmayacağını yaşayarak bilirler. Evde böyle hayvan beslemeyenler, eğer okula gitmişlerse, az bir akılları varsa, hayvanlar nasıl yaşıyorlar, hayvan nedir, koyun nedir, nasıl işerler, nasıl pislerler görmüşlerse, bu yazılanlara doğal olarak inanmazlar.

Çocuğun bile inanmayacağı böyle bir şeye koskoca yaş yaşamış, güngörmüş bir gazeteci inanabilir mi?

Boş bulundu, derin düşünmedi, inandı diyelim. Böyle bir adam tipine, iyi Müslüman benzetmesi nasıl yapar? Birbirini boğazlayan Müslümanlarla, yeni türeyen IŞİD- eli kanlı PKK örgütüyle bu adam neden kıyaslanır?

İnsanlık ölçütlerimiz bu kadar düştü mü? İyi – kötü, güzel- çirkin kavramlarının ne zaman içi boşaldı?

Kesmek için kuzu almış, büyütmüş. Adam zaten sesli filminde, “Bu hayvanı kesecek misiniz sorusuna:” Bakalım, kısmet!” diyor. Daha da zorlanınca, sorular art arda gelince,“ Bilmem, kıyamıyorum.” diye ağzının içinde zoraki mırıldanıyor.

Altı ayı bırakın, bir evde bir hayvanı bir gece tutamazsınız. Belki banyoda, balkonda özel bakımla, yere naylon örtüler sererek, muşambalar koyarak, hayvanın altına kovalar tutarak evi pisliğe batmaktan kurtardınız diyelim, ikinci gün, üçüncü gün ne yapacaksınız?

Koyun bu, canı isteyince pisleyecek, sık sık istediği yerde, istediği zaman işeyecek. Şakır şakır sulayacak bastığı yeri. Ne yapar sahibi o zaman? Bu habere göre geceleri adam yatağında, koyun yatağın dibinde yatarmış. Hay maşallah yalanın büyüğüne bakınız! Odanın tabanı toprak olsa, tek katlı yer evi olsa, insan da kafayı bir güzel yese, hayvanından ayrılamasa, hadi bir gece yatar belki. Toprak hayvanın pisliğini çeker, sen de süpürürsün ot süpürgesiyle, hastalanmazsın, sinek, koku olmaz, bir mucize olur mikrop bile üremez ortalıkta, inandık diyelim. Ağılda yatsa, adam koyunun yanına demir karyola koyup yatıyor deseler, tamam, olur. Olmaz ama olur… Eski köy evleri gibi evin bir yanı, evin altı ağıl olsa ona da tamam. Ama bir apartmanda, kent içindeki bir apartmanda, üst katlardaki bir yatak odasında hayvan kalabilir mi? O, odada serili halı bir iki saatte ne hale gelir? Altı ayı siz düşünün! Filmde göstermişler. Canlandırmışlar olayı. Adam bir gecekondu içi görünüşlü, oda benzeri yerde bulunan divana uzanıyor. Yerde desenli makine halısı. Yanda yataklar, yorganlar yüklük üstünde. Belli bir gariban evi. Adam koyunun ayağını silip içeri alıyor. Filmin senaryosu eksiksiz hazırlanmış. Apartmanın girişi daha bir âlem. Kenteki yaşama tutsak edilen, köyünden koparılan köylümüzün, Türk insanının aç gözlülerce nasıl soyulduğunu, aşağılandığını gösteriyor bu bina girişi. Mağara girişi gibi uzun upuzun, daracık bir koridordan koyunla birlikte giriyorlar. Git git giriş bitmiyor. Sonra merdiven geliyor. Korkulukları olmayan merdiven. Basamaklar beton, yarım kalmış inşaat alanı gibi evin merdiven kısmı. Neyse bu yatak gösterisinden sonra (Adam koca gövdesini girdiği odadaki yatağa devirdi, halının üstünde, yanında şaşkın şaşkın bakınan hayvan…), koyunla adam evden çıkıyorlar, paspası aşıp başka bir kapıdan içeri giriyorlar. Burası sosyetik bir evin mutfağı. Yerler parke taşı. Modern bir evin mutfak rafı. Diğer yoksul, bakımsız, derme çatma gecekondu içiyle bu mutfağın bir ilgisi yok. Kimin aklıysa bu çekimler… Bu yalan haberi düzmek… Burada adam koyununa çatalla bir şey yedirme gösterisine kalkışıyor. Kendisi mutfak masasında duran tabaktan bir şeyler alıyor, hayvana uzatıyor, hayvan oralı değil. Adam sandalyesine yayılmış, pek bir rahat…

Dışarda gezmeleri de ayrı. Hayvanın adamın arkasından gelmesi alışılmış bir görünüş. Her hayvan, onu dövmezsen, yemini, yiyeceğini sen verirsen seni sever. Belli bir süre sonra arkandan da gider. Bunda şaşacak bir şey yoktur.

Sonra denize girme yalanı iyice uçuk bir yalan. Köpek olsa denize girer de koyunlar girmez. Suya bırakır atarsan başka… Bu filmde de öyle yapılmış. Uzaktan, hayvanı suya bırakıp yüzüyor diyerek çekmişler.

En büyük uydurma, apartmanda altı ay bakıldı sözü. Beşinci katta baktı yalanı filmi izlerseniz hemen ortaya çıkıyor, adam, koyun için beşinci kata da çıkar diyor. Evim beşinci katta demiyor. Öyle bir merdivenli ev beş kat olamaz, çocuk bile kanmaz bu yalana. Korkuluksuz merdiven, hadi tek kat için yaptın, öyle bıraktın, bunu beş kat için yaptırırlar mı? Ortak mülkiyetin kuralları yok mu? Düşmez misin o merdivenlerden? Burası dağ başı mı? Belediyesi yok mu? Nasıl göz yumulur böyle bir yapıya. Böyle bir yapıda insanların oturmasına nasıl izin verilir?

Akla gelen diğer sorular:

Evinde koyun besleyeni duyunca, kokular çevreye saçılınca “ İl Sağlık Müdürlüğü” harekete geçmez mi? Hayvan haklarını koruyan dernekler aylar boyunca uyumuş mu?

Beslediği hayvan yerine başka bir hayvanı kesmenin iyi Müslümanlıkla ilişkisini anlayan varsa anlatsın lütfen.


Bu tıpkı, kendi oğlunu askere göndermeyen, çürük raporlarıyla onu askerden kaçıran anlayışın övülmesi gibi. Kendi oğlunu askere göndermiyor, vatandaşın çocuğunu el savaşına göndermeye kalkıyor. PKK teröründen kendi çocukları, yakınları uzak tutuluyor. Vatandaşın askere giden oğulları, teröre, teröriste teslim… Gün geçmiyor ki, “Askeri araba devrildi, kaza oldu, askerler çatışma ya giderlerken, falanı korumaya arabayla giderlerken, arabaları yolda belde operasyona giderken devrildi…” denilerek askerlerimizi öldürenler gizleniyor. PKK terör örgütü arkalanıyor.

Ülkemizi Arap batağına çekmenin, Mehmetçiğimize kıymanın ilk adımı atıldı dün gece. Kılları kıpramadan 298 kişi onayladı bunu. Suriye’ye girme, yayılmacı ülkelerle işbirliği etme, PKK’yı yasallaştırma, yabancı askere vatan toprağını açma, işgal ettirme tezkeresine evet denildi, Meclis’in vekillerince. Terör örgütünün temsilcileri de ben almayayım, sen yan cebime koy diyerek, sözde oy vermediler ama bu duruma pek sevindiler… Terör örgütünün eski başı, İmralı Adası’nda hapiste yatanı, katil değilmiş bir siyasi kişilikmiş gibi Türkiye’nin Meclisi’nde mesajını okumuşlar yine dün.

Bizi ise şarlatanlarla, sahte habercilerle, yalancılarla, acımasız soyguncularla oyalıyorlar.

Bayram öncesi, tutsak edilmiş algılarımız daha da körleşiyor…

Güzel kuzuyu, çirkin kuzuyu tartışıyoruz.

Güzel insanla çirkin insan karıştı belleğimizde, seçileceklerin hepsi birbirinden çirkindi, seçim adlı son kurmaca oyunda.

Milletin güzel vekili zaten kalmadı. İyi Müslümanlık beslediği hayvanı değil de başka hayvanı kesmekse, onu değil bunu kesmekle iyi Müslüman olunuyorsa, bunu öğretiyorlarsa yaş yaşamış yılların gazetecileri, belli oldu, bizde güzel gazeteci de kalmadı…

Başkasının evladına acımamak, kendi evladını pamuklar içinde korumak…

Kendi cebini doldurmak… Yalan söylemek… Rüşvet almak, vermek… Çıkarı için yasaları tanımamak, yasaları çiğnemek…
Kanla irfanla kurulan bu güzel Cumhuriyeti gericilere, bölücülere, savaş çığırtkanlarına teslim etmek…

Güzel kuzu, iyi kuzu, onun kuzusu, bunun kuzusu … diye kuzuları ayıranlar, onları çayırlarından koparanlar, doğal ortamlarından uzaklaştıranlar, onları şimdi kesmeseler yakında mutlaka kesecekler…

Bu bayramda bari birazcık ayınsak…

Gücümüzü bilsek…

Soytarılara dersini versek…

Beş çocuk babası bir kocamış adam, bir küfe üzümü sermiş yere, köylü pazarında söyleniyordu bu sabah:

“Bu milleti aptal diye harbe sokacaklar! Tezkereyi geçirdiler. Ben bu işten bir şey anlamadım. Yakacaklar yine ana kuzularını! Sana ne Suriye Irak? Sana ne Arap Esat?”

Kuzuların sessizliğine aldanılmasın… Herkes olan bitenin ayırdında. Güzel kuzu güzellemeleri boşa gidecek gibi…

Feza Tiryaki, 3 Ekim 2014
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1013
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: Güzel Kuzu, Çirkin Kuzu

İletigönderen Feza Tiryaki » Prş Eyl 24, 2015 9:12

Bir yıl öncenin "Kurban" yazısı. Güzel kuzu-çirkin kuzu" anlayışı hiç değişmemiş... Kuzuların sessizliği de aynı...
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1013
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x