
Gelecek hafta açıklanacak İlerleme Raporuna ABnin din gayreti amgasını vurdu. Rum papazının ekümenikliği için emrivaki deneyen rapor, bu kez ekümenikliğin tanınmasını değil engel çıkarılmamasını isteyen bir ifade içeriyor.
Hristiyan kulübü!
Rapordakİ talepleriyle Hristiyan kulubü olduğunu bir kez daha gösteren AB, Ruhban Okulunu açın, misyonerleri rahat bırakın, protestan kiliselerini ibadet yeri olarak kabul edin gibi dayatmaları peş peşe sıraladı.
Lozan da neymiş!
Dİnİ içerikli dayatmaların ağırlıklı olduğu raporda, Lozan Anlaşmasını geçersiz kılacak dayatmaların hayata geçirilmesi isteniyor. Raporda misyonerlerin, ülke bütünlüğü ve İslama yönelik bir tehdit olarak algılanmasıda eleştiriliyor.
Yine Haçlı zihniyeti
AB, İlerleme Raporundaki talepleriyle Hıristiyan kulübü olduğunu bir kez daha gösterdi: Ekümenikliği tanıyın, Ruhban Okulunu açın, misyonerleri rahat bırakın, kiliseleri ibadet yeri kabul edin.
Avrupa Komisyonunca gelecek hafta yayınlanacak olan İlerleme Raporu, ABnin Haçlı zihniyetini birkez daha gözler önüne serdi. Dini içerikli dayatmalara yer verilen raporda, Lozan Anlaşmanı geçersiz kılacak dayatmaların hayata geçirilmesi isteniyor.
Unvanını rahat kullanamıyor
Çeşitli illerde gayrimüslim din adamlarına ve ibadethanelere yönelik saldırılar olduğunun hatırlatıldığı raporda, misyonerlerin, ülkenin bütünlüğü ve İslama yönelik bir tehdit olarak algılandığı ifade ediliyor. İlerleme Raporunun son taslağında ayrıca gayrimüslimlerin din adamlarının yetiştirilmesinde hala sorunlarla karşıladığı kaydediliyor. Bu çerçevede Ruhban okulunun hala kapalı olduğuna dikkat çekiliyor. Bu arada, Ekümenik Patrik, her zaman ekümenik unvanını kullanmaya özgür değil deniliyor.
Vakıflar Yasası uygulamaya geçmedi
Din özgürlüğü da, raporun siyasi kriterler bölümü altında da ele alınan konulardan birini oluşturuyor. İbadet özgürlüğüne genel olarak saygı gösteriliyor denildiği raporda, Vakıflar Yasasının TBMM tarafından benimsenmesinin bir ilerleme olarak değerlendirilmekle birlikte uygulamasına ilişkin zorluklar olduğuna da işaret ediliyor.
Zorunlu din eğitimi kalksın
Hükümetin Aleviler ile diyalogu iyileştirme girişiminin devamının gelmediği kaydedilirken Genel olarak Aleviler, özellikle eğitim ve ibadet yerleri konusunda eski sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor görüşü dile getiriliyor. Avrupa Komisyonu, AİHMnin zorunlu din eğitimine ilişkin kararının uygulanması gereğine vurgu yapıyor. Cem evlerinin yanısıra iki Protestan kilisesi ile Jehova Şehitleri yerinin, ibadet yerleri olarak kayda alınmasına izin verilmediği de belirtiliyor.
Casus belli hâlâ duruyor
İlerleme Raporunun bölgesel sorunların barışçıl bir biçimde çözümlenmesi ne ilişkin kısmında da Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyileşmeye devam ettiği, Yunanistan Başbakanının Türkiyeyi ziyaret ettiği, iki ülke arasında 24 güven artırıcı önlemler konusunda anlaşmaya varıldığı gibi atılan çeşitli adımlar anımsatıldı. Raporda şöyle denildi: Türkiye Büyük Millet Meclisince 1995de kabul edilen kararda yer alan, Yunanistanın kara sularının genişletilmesi olasılığına ilişkin casus belli (savaş nedeni) tehdidi hala duruyor.
Kürtçe öğrenme fırsatı yokmuş!
İlerleme Raporunun azınlık hakları na ilişkin bölümünde Türkiyenin azınlık haklarına yaklaşımı değişmedi ifadesini kullanıyor. Kürtçe yayınına izin verildiği ancak bu konuda sınırlamaların bulunduğu kaydediliyor. Öte yandan, Türkiyede 2003 yılında açılan Kürtçe kurslarının kapatıldığı da belirtilerek Sonuç olarak da ne kamu ne de özel öğrenim sisteminde Kürtçe öğrenme fırsatı yok deniliyor.
Polise eleştiri
Avrupa Komisyonunca gelecek hafta açıklanacak olan 2008 İlerleme Raporuna ilişkin son taslakta toplantı özgürlüğü ne ilişkin yasal çerçevenin genel olarak Avrupa standartlarının doğrultusunda olmasına rağmen uygulamada keyfi sınırlamalar getirildiğinin altı çizildi. Bu çerçevede, 1 Mayıs gününün Taksimde kutlanması yasağını göz ardı eden göstericiler ve sendikacılara karşın orantısız güç kullanıldığına dikkat çekildiği raporda, ayrıca Nevruz kutlamaları sırasında da birkaç ilde göstericilere karşı şiddet uygulandığı da savunuldu.
301i unutmadılar
Avrupa Komisyonunca hazırlanan taslakta ayrıca TCKnın 301. maddesinde yapılan değişikliğine dikkat çekilirken maddenin büyük ölçüde eskisi gibi kaldığı, dava açılması için ön iznin alınması şartının da maddenin siyasi değerlendirmelere tabii tutulması olasılığını doğurduğu vurgulandı. Bu arada, Nisan ayında TBMMde onaylanan değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra Eylül ayına kadar Türk mahkemelerince dava açılmasına izni verilmesi amacıyla Adalet Bakanlığına 257 başvurunun yapıldığı kaydedildi. Aynı süre içerisinde Bakanlığın, 163 dosyayı incelediğini ve bunlardan 126sında onay vermeyi reddettiğine dikkat çekildi.
Kaynak