‘HARBİYELİ’NİN KILICI

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

‘HARBİYELİ’NİN KILICI

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Sal Eyl 03, 2024 22:56

‘HARBİYELİ’NİN KILICI
‘Millî Savunma Üniversitesi’ mezunları ‘Mustafa Kemal’in askerleyiz’ demişler.
Deyim yerinde ise ortalık toz duman.
‘Darbe’ söylentileri mi dersiniz, ‘Askerî disiplin’den dem vuran mı dersiniz, laf çok.
Bir kez, bu teğmenler ne kadar ‘Harbiyeli’?
Bitirdikleri okul ‘Millî Savunma Üniversitesi’, rektörleri ise Sakarya Mühendislik Fakültesi Metalurji Mühendisliği Bölümünden mezun olmuş bir mühendis.
Askerî rütbe karşılığı ise ‘Korgeneral’!
Ondan önceki mi sonraki mi ne ise o da, Murat Bardakçı’nın çırağı Erhan Afyoncu idi.
Dekanlar ise, bakabildiğim kadar, ‘Tarihçi’.
Ki bir tanesi de, ayrıca ‘Beşeri Bilimler’ mi ne hocası imiş.
‘Bilimsel yeterlikleri’ ne olursa olsun, Dr Recep tayfasının önerisi üzerine Dr Recep’in dolma kemiyle ‘atanmış’lar.
Yani ‘Asker mesleği’nin içinden süzülerek gelmiş değiller.
Efendim günümüzün teknolojik, stratejik gerekleri falan…
Yani ‘palavranın daniskası’.
Özde ‘Türk Subayı’nın, ‘Türk Subayı’ gibi yetişmemesi için ne gerekiyorsa yapılmış.
Bütün bunlara karşın, Simon Weil’in ‘köken’ dediği şeye benzer biçimde, bu genç teğmenler ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ deme cesareti göstermişlerdir, ki kutlamak gerekiyor.
Ve eğer bu köken biraz daha geriye götürülecek olursa, Harbiyeli büyüklerinin diğer üniversiteli arkadaşlarıyla birlikte;
“Olur mu böyle olur mu ?
Kardeş kardeşi vurur mu ?
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı ?”
Diyerek Atatürk Bulvarındaki yürüyüşleri görülecektir.
Karacı kadın teğmenin ilk sorgulamasında, ‘efendim hakkımızda ‘tarikatçı’ söylentilerine karşılık olarak, böyle olmadığımızı göstermek amacıyla öyle haykırdık’ dediğini duydum.
Ee biz teğmen Mehmet Ali’yi de görmüştük, değil mi ama?
Koç olacak kuzu örneği, bu çocuk ‘Genelkurmay Başkanı’ olacak kalibrede denilmişti.
Şimdi bu genç teğmenleri eleştirmek gibi bir niyetimin olmadığını baştan söyleyeyim.
Ancak ve ne var ki, Yılmaz Özdil gibi alelacele bu genç teğmenlerin ‘Z Kuşağı’na ait olduklarını söyleyemeyeceğim.
Kaldı ki, Z kuşağı da neymiş?
Ta başa dönüp, o ‘köken’in tohumu olan Mustafa Kemal’in II.Abdülhamid tarafından hapislere atıldığına da bakmak gerekmez mi?
Ülke, devlet ve millet düşmanı olduğunu yüzlerce kez kanıtlamış olan III.Abdülhamid’in sözde ‘Millî’ olan ve kendisi ve takımını ‘savunma’k için kurduğu üniversiteden mezun olmak ‘gerekli’ olsa bile ‘yeterli’ değildir.
Bu genç teğmenlerin ‘Komuta Kademesi’ne geleceği günleri bekleyecek kadar zamanımız mı var?
Ya da CHP’nin iktidara gelirse kurtulacağımızı sanmak gibi bir ‘iyimserlik’le mi oyalanalım diyorsunuz.
O günler geçti.
Köprülerin altından çok sular aktı diyelim.
Bu ‘faşist diktatörlük’ her geçen gün ‘yumuşak inişten’ biraz daha uzaklaşıyor.
Tarih, coğrafya, strateji ve ‘Millî Savunma Üniversitesi’ rektörünün uzmanlık alanı olan metalürji ne derse desin, Türkiye’de iktidar değişikliği ‘yumuşak iniş’ seçeneğini tüketmiştir.
Bu güncel konulara pek girmek istemiyordum ama dayanamadım.
Bir ‘Çıkış yolu’ önerecek biri varsa, Z kuşağına güvenmek dışında bir seçenek söylesin.
Öyle Çetin Altan gibi ‘enseyi karartmayın’ demekle olmaz.
Çeyrek yüzyıl oldu, ensemiz kararmakla kalmadı, morardı.
Yıkılası diktatörün ‘yıkılması’ için daha ne olması gerekiyor acaba?
‘Harap’ olmasın deniyorsa, ‘Basra zaten harap’ olmuştur.
‘Küllerinden doğmak’ için ise slogan atmak yetmez ve evet illa ‘dişe diş mücadele’ gerekir diyorum.
Örnek olsun, bu teğmenlerden birinin kılına zarar gelecek olursa, ayağa kalkmayacak olan, asker/sivil, her kim olursa olsun ona ‘lânet olsun’! diyerek bitireyim.
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1599
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x