Hasdal'daki tutsak subaylar

Hasdal'daki tutsak subaylar

İletigönderen Urunguj » Pzt Mar 22, 2010 0:50

"Tahliyesinden iki gün önce “Hepimiz beraat edeceğiz ama bunun bedelini kim ödeyecek?” diyen Kurmay Albay Mustafa Koç, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi ve CHP Sivas milletvekili Malik Ecder Özdemir’e Hasdal Askeri

Cezaevi’nde “Burada toplum mühendisliği yapılıyor. Kimlerin yaptığını da biliyoruz” mesajını iletmişti. Koç, Cuma

günü tahliye oldu. İçeride kaldığı sürede maaşının üçte ikisi kesilmiş, ailesi mağdur olmuştu. Gidenlerin geri

gelmeyeceğini bile bile tahliyesine sevindi arkadaşları. Henüz yargılama safhası bitmediği için kurmay olan Koç’un

terfi etmesi de söz konusu değil. Oysa devre arkadaşları yıllarca Koç’un generalliğine garanti gözüyle bakıyordu.

Malumunuz TSK’da komuta kademelerinin belli bir prosedürü vardır. Neredeyse 10-15 yıl sonrasının Kuvvet

Komutanları’nın, Genelkurmay Başkanı’nın kim olacağı aşağı yukarı bellidir. Yandaş medyanın üflediği isimlere dikkat

ediniz. Malum davada tutuklanan, soruşturulan isimler TSK’da önümüzdeki yılların en önemli makamlarına getirilecek

kimselerdir. Türk Ordusu’ndaki bu emir komuta zincirini koparabilmek için yapıldığına inandığım operasyonlar ne yazık ki büyük ölçüde başarılı olmaktadır.


Hasdal’a dönelim yeniden. Jandarma’nın en önemli biriminde görev yaparken tutuklanan Kurmay Albay Mustafa

Önsel: “18 yıl dağda gençliğimi kaybettim. Bir an olsun pişmanlık duymadım. Yorgunluktan göz kapaklarım

kapandığında bile ’öf’demedim. Ama burada özgürlüğümü kaybettim” diyor Malik Ecder Özdemir’e. Önsel’in de tıpkı

tahliye olan Mustafa Koç gibi daha ne kadar hapiste kalacağı belli değil. Ailesinin, çocuklarının hangi psikolojiyi

yaşayacağı meçhul.

Erzincan’a giderek Eskişehir Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu ve diğer tutuklularla görüşen Malik Ecder

Özdemir’in sorgu sırasında, “Aynı mezheptensiniz. Sen de Alevisin. (Bu sırada Recep Gençoğlu ’Hayır Ben Alevi

değilim’ diyor) Ama savcı, mezhebiniz farklıysa neshebiniz aynı. Saldıray’ı da seninle aynı yere tıkacağız” tespitleri

üzerine tepemden kaynar sular dökülmesine sebep oldu. Gazeteci olarak değil, her şeyden önce insan olarak,

“Böyle bir şey mümkün mü?” diye tepki gösterdim. Özdemir, TBMM’deki odasında dosyalar arasından emekli Albay

Hasan Atila Uğur’un İnsan Hakları Komisyonu’na gönderdiği mektubun fotokopisini uzattı. “Ali Aydın paşanızı da

tutuklayacağız göreceksiniz” yazısıyla beraber, “Seni iki yıldır takip ediyoruz. Emekli olup bir süre rahat etmeni

bekledik” türünden sözleri insanın tüylerini ürpertiyor. Atila Uğur’un bir bölümü medyaya yansımış olan mektubunu

önümüzdeki yazıya bırakıp, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Zafer Üskül’ün bırakınız arkadaşların

müracaatını, milletvekillerinin resmi dilekçelerini yok sayarak kabul etmeyişiyle yaşanan dramın öteki yüzünü yansıtalım. Seçilmiş milletvekilinin bile bile alınmadığı İnsan Hakları Komisyonu’nun “vay haline” dedikten sonra CHP

Milletvekili Özdemir’in yüreklere hançer saplayan, kafalara çivi çakan sözlerini paylaşalım:

“Yüreklerindeki vatan sevgisinin yüzlerine pırıl pırıl yansıdığı Türk subaylarının düşürüldüğü durumu görmenizi isterdim. Komisyonumuzla görüşmeyi kabul etmeyerek havalandırma alanına onurlu, dik duruşlarıyla çıkan adamların sırtlarında parka vardı. Kiminin elinde tespih, kiminin eli cebinde volta atıyordu. Terhis edilmiş, esir edilmiş ordunun subayları gibiydiler... Onların bu durumu Sayın Genel Başkanımızın ’Malta Sürgünleri’sözlerini hatırlattı bana. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları için verilen idam kararını düşündüm. Sevr’de alınan ordunun terhisi ve silahların toplanma kararı geldi aklıma. ’Bu devran böyle gitmeyecek, bu zulüm sürmeyecek’sözleri ile teselli etmeye çalışsam da aklım ve yüreğim Hasdal’da kaldı...”
Gönülleri Hasdal’da kalanlara selam ile, Ahmet Ersin, Canan Arıtman ve Malik Ecder Özdemir’e kamuoyunu aydınlattıkları için teşekkürü borç sayıyorum."

Yavuz Selim DEMİRAĞ, http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=12536
Kullanıcı küçük betizi
Urunguj
Üye
Üye
 
İletiler: 222
Kayıt: Cmt Ara 05, 2009 0:44

Re: Hasdal'daki tutsak subaylar

İletigönderen Urunguj » Pzt Mar 22, 2010 1:11

Bence PKK ile savaşan her kurmay subay'ın yükselişi bir şekilde önlenmeye çalışılıyor.

PKK'yı (gizlice) destekleyen en büyük dünya gücü hangi devletse, subaylarımızı (görevde ya da değil) Hasdal ve benzeri mapushanelere hapsediyor.

Çünkü o subaylar, PKK terörü gibi, bu ülkeye yüzlerce milyar dolar kaybettiren (Bizim kaybettiklerimizi kim kazandı sizce) bir terör olgusunu bizzat yaşadılar, kimin düşman olduğunu yaşayarak gördüler.
Kullanıcı küçük betizi
Urunguj
Üye
Üye
 
İletiler: 222
Kayıt: Cmt Ara 05, 2009 0:44

Re: Hasdal'daki tutsak subaylar

İletigönderen avrasya » Pzt Mar 22, 2010 9:39

"HAPİS YATMAK DA BİR GÖREV"

Balyoz tertibiyle tutuklandıktan bir süre sonra tahliye olan Deniz Kurmay Kıdemli Albay Ali Türksen Hasdal Askeri Cezaevi'ndeki hapis günlerini bir mektupla anlattı.

Türksen, Erdek Mayın Filo Komutanı Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz'le aralarında geçen bir konuşmayı şöyle nakletti:

Her havalandırma saatinde, tüm Komutanlarımızın ama özellikle Cem Gürdeniz Komutanımın gülen yüzünü gördükçe su soruyu sormadan edemedim: "Komutanım, siz kesinlikle bizim bilmediğimiz bir şey biliyor olmalısınız, hapishanede her gün bu coşkuyu nereden buluyorsunuz?"
Onun yanıtı şöyleydi:

"Ali'ciğim bu da bir görev, bizim görevimiz su anda hapis yatmak, bundan utanç duyacak olan son kişiler bizler olmalıyız."

Kurmay Albay Ali Türksen kendine has espirili üslubuyla yazdığı mektupta, Türk Ordusu'na yapılan çeşitli tertiplerden tutuklu bulunan askerlerin moralinin gayet yüksek olduğu anlaşılıyor.

Türksen'in mektubu, "Şanlı Bahriyemiz çetin bir sınavdan daha alnının akı ile çıkacak, çıkıyor" cümlesiyle başlıyor. Ali Türksen'in, mektubunun satırbaşları ise şöyle:

Deniz Kuvvetleri karargâhında tek bir koridorda aynı anda bulamayacağınız sayıda amiral, albay, yarbay, binbaşı ve teğmenlerle, Yavuz sınıfı firkateynlerimizde mevcut helikopter pistinden bile ufak bir alanda volta atmaktan geliyorum.

Deniz Okullarımız, gemilerimizdeki yaşam şartlarımız bize nasıl bir disiplin verdi ise, daracık bir alanda, günde iki saat havalandırma ile, dışarıda bir güne sığdıramayacağımız çok şey yapılabiliyor, gayet de güzel yaşanabiliyor. Nete batarya yani mıntıka temizliği günlük faaliyetlerden. Bizim koğuşta teğmenden yarbaya tüm subaylar, tuvalet, bulaşık, ortak alan ve yatakhane kısımlarının temizliğini vardiyalı olarak paylaşmışlardı ve bu sayede bir mayın tarama/avcı bot yaşam alanı kadar bir yerde pırıl pırıl yasamak mümkün olabiliyor. Bu arada; askeri hapishanede bir elimiz yağda bir elimiz balda yaşadığımız yalanını yayacak olanlara şimdiden duyurmak isterim; bizim yatakhanede Albay'lara saygıdan temizlik vardiyası yazılmazken, Amiral / General koğuşunun tüm temizliği Komutanlarımızın kendilerindeydi.

Sevgili Eren Güney'in yaşama olan bağlılığı ve heyecanından sonra şuna karar verdim. Buradaki insanların bir kısmını değil hapishaneye, kibrit kutusuna koysanız hayatlarını güle oynaya devam ettirirler.

Her birinin, şu halde bile birbirleriyle; "sana 36 yıl mı istiyorlar bende iki müebbet var oğlum" diye takılabildikleri bir ruh halinden ya kaçık oldukları ya da çok sağlam bir ruha sahip olduklarını çıkarabilirsiniz. Elbette bu, Türk askeri olmanın, Bahriyenin bizlere kazandırdığı eşsiz disiplinin bir eseri. Bu ruh haline sahip ve her biri iftiraya uğramış bu insanların, hapiste sevdiklerine hasret kalmalarına sebep olan hainler, bir ömür bu insanların ayaklarını yıkasalar günahlarının kefaretini ödeyemezler, ödeyemeyecekler.

Şunu unutmayın; bir yangın size ne kadar uzak görünürse görünsün hiçbir şey yapmadıkça gelip muhakkak sizi bulacaktır. Bir şeyler yapmak niyetinde iseniz, az da tanısanız bir gününüzü ayırıp Hasdal'da birini ziyaret edin ya da ona mektup yazın. Hiç tanımadığınız birini ne kadar mutlu edeceğinizi ve ona dayanma azmi vereceğinizi tahmin edemezsiniz.

Tutuklandığımda çok üzülmedim; yaklaşık bir yıldır göremediğim SAT kardeşlerimi görecektim. Tahliye edildiğimde çok sevinmedim, içeride kardeşlerim, arkadaşlarım, Komutanlarım kaldı. Bir gün üzerimizdeki tüm bu uğursuzluk kalktığında, bize bu oyunları oynayanlar bulunduğunda, bu oyunlara bilerek ve isteyerek alet olanlar adaletle yargılandığında, tüm sevenlerimizle dışarıda buluştuğumuzda, sevincimiz tam olacak.

Bir gün tüm gerçekler ortaya çıktığında kazanan yine Türkiye, ülkemiz, insanimiz, Bahriyemiz olacak. O güne kadar inanmaktan ve bu inancı yaymaktan vazgeçmeyin.

Deniz Kurmay Albay Ali Türksen'in mektubuna Hasdal'daki askerlerin ruh hali yansıyor. Bu durumu en iyi ifade eden bölüm ise Erdek Mayın Filo Komutanı Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz'in biraz önce okuduğunuz sözleri. Bir kez daha bakalım:

Ali'ciğim bu da bir görev, bizim görevimiz şu anda hapis yatmak, bundan utanç duyacak olan son kişiler bizler olmalıyız.

http://ulusalkanal.com.tr/index.php?opt ... 0&Itemid=4
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

Re: Hasdal'daki tutsak subaylar

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt Mar 22, 2010 13:00

''...
O duvarlar,
o duvarlarınız,
vız gelir bize vız.
...''

Nazım Hikmet
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x