HAYDUT

HAYDUT

İletigönderen Feza Tiryaki » Prş May 28, 2015 16:26

HAYDUT


Haydut, Macarcadan (hayduk) dilimize gelen bir ad, dağ soyguncusu, kırsal alanda insan soyan anlamına geliyor. Arapçası eşkıya, şaki. Şaki (çoğul), her türlü günahı işleyebilecek olan, azgın, yol kesen demek.

Önce, cumhurbaşkanı adayı yapılarak bir güzel parlatılan, cilalanan, sonra da yasal-ulusal yapıda bir partinin başkanıymış gibi bu seçimde topluma sunulan, göz boyayıcı, baş bölücü, terörist sevici Demirtaş, dün ne olmuşsa olmuş, bir anda havaya girmiş, kendini, partisini ünlü bir İngiliz hayduda benzetivermiş, üstelik bununla da övünmüş.

Gülecek miyiz bu duruma, ağlayacak mıyız bilemedim. Adamın benzetmesine bakınız, aynen şu sözlerle;

"HDP bir Robin Hood hareketidir. Zenginden alıp, fakire veren bir harekettir" , demiş.

Boş fıçı çok langırdar. Gürültünüz yeri göğü tuttu…

Doğruymuş; “Dilin kemiği yok…” “Söze bak, hizaya gel!” Bu sözün neresini düzelteceksin, neresine ne diyeceksin!

Bunlar, uçsunlar diye arkalarından üflene üflene, vatan hainlerince yüzlerine sen neymişsin be abi dene dene, kafadan atma, algı karıştırmaya dönük yüzde on seçim sınırını aştılar, aşacaklar abartmasını, büyük yalanını duya duya, epey şişinmiş olmalılar ki, vicdanlarından sonra, başlarından olanca akıl da gitmiş.

Sen Pkk (pekaka) adlı terör örgütünün siyasetteki temsilciliğini yapacaksın, bu örgütün hapisteki başına, on binlerce canın kanlısına, devletine başkaldıran işbirlikçiye, uyuşturucu kaçakçısına liderim diyeceksin, her yaptığın bu eli kanlı katilbaşının buyruğuyla olacak, sonra çıkıp Türkiye’nin partisiyim deyip oy isteyeceksin! (Hem bunu size herkes diyor; bir televizyon yayınında, partinizin kan akan musluk reklamına gönderme yapılıyordu iktidar partisi tarafından. Seçim numarası da olsa, kanlı, gizlenen asıl yüzünüz ilan ediliyordu. )

Oy isterken de akıl sınırlarını zorlayan benzetmelere girişeceksin!

Robin Hood denilen o İngiliz haydudu on üçüncü yüzyılda yaşamış. Belki yaşamış, belki yaşamamış… Neden derseniz, bu bir öykü kahramanı. Düşsel bir kişilik. Tarihsel bir kişilik değil. Haçlı seferlerinin yapıldığı döneme denk gelen bir zaman diliminin öyküsü yazılmış bu adla. O dönemin İngiltere’sini, İngilizlerin uluslaşma sürecindeki sancılı olayları yazmış bir Amerikalı yazar (1853- 1911). Öykü 1883’te yazılmış. Kahramanı olmayan Batı’da, bu öyküye sarılınmış, öykünün başkişisine kahraman denmiş. Hırsızlık-talan taçlandırılmış, üzerine filmler çevrilmiş. Öyküye göre Robin Hood ( kapşonlu, başlıklı Robin ), bir soylunun oğluymuş. Babası haksızlığa uğratılmış, öldürülmüş. Robin, hakkını yasal yollardan arayamadığı, sonra da ormanda kaçakken ormancılardan birini okuyla öldürdüğü için haydut olmuş. Bu kişilik, Robin’in çetesi, aynı zamanda, o dönemdeki Britanya’da, İngiliz adında tek ulusun oluşması sürecine katkı sağlayan yurtseverlerden, ülkede birliği sağlayan unsurlara yardım edenlerden sayılıyor... Saray halka baskı uyguluyor, zulüm ediyormuş. Derebeyler, kentsoylular (burjuvazi) birleşerek bu baskıyı kırmışlar, sonunda ulusları kazanmış, ulusal bilinçleri güçlenmiş, ülkelerinde ulus devlet bilinci kalıcı olarak yerleşmiş… Bugünkü İngiltere doğmuş. “İngilizler kralı yasalara uyan bir memur, kiliselerini ulusal bir kilise, yönetimlerini ulusal çıkarları için çalışan, ulus kimliği için çalışan bir duruma çevirdiler” diye anlatıyor bir yazısında yazarımız *Ziya Gökalp. Sonunda ulus kimliği güçlü İngiltere, dünyayı acımasızca sömürdü, güçlendikçe güçlendi diyor.

Tek bu özelliğe baksak bile, bizdeki katil sürülerinden bu kişiliğin ve bu hareketin ayrımını, birbirlerine hiç benzemediklerini hemen görürüz.

Orada saraya, haksızlığa karşı bir örgütlenme, karşı koyma var.

Ey, bölücü tayfası, sizin hareketinizde ne var?
Unutmayın, “Ağlatan gülmez!”

Hangi hak için ayaklandınız? Türk ulusuna verilen, size verilmeyen hak neydi? Ermeni terör örgütü ASALA’nın bitirilişinden hemen sonra sizin terörünüzün başlatılması bir rastlantı mıydı? Hangi, ağanın baskısına karşı çıktınız? Toprak ağalığı sizi bir günden bir güne rahatsız etti mi? Bu konuda hangi çalışmayı desteklediniz? Kadınlara yapılan baskılara karşı bir söyleminiz oldu mu? Toplumun iyiliğine, ülkemizin gelişimine, emekçinin geçimine, insan haklarına yönelik bir karşı duruşunuz, eyleminiz var mı?

Size ayrımcılık yapıldı mıydı hiç, söyleyin? Siz devletin asıl unsuru değil miydiniz? Meclisin neredeyse yarısı, ayrılıkçı kökendenim diyenlerden, yani sizden diyorlar, öyle değil mi? Ya bakanlar nasıl? Neden, niçin ayrılacaksınız o halde? Neden başkanlık sistemine geçilmesini, ülkemizin bölgelere bölünerek yönetilmesini, ulus devletin yıkılmasını istiyorsunuz?

Başkanlığa karşıymış gibi görünmeniz de işin numarası. Başkanlık olmadan şimdilik ilk adımda istediğiniz “Eyalet sistemi” de olamaz, yalan mı?

Size sormalı:

Yasalar tüm yurda, bütün vatandaşlara eşit uygulanmadı mı bugünlere dek? Her yere yükselmediniz mi? Kaç kez Cumhurbaşkanı, başbakan oldunuz unuttunuz mu? İstediğiniz okula gittiniz, istediğiniz mesleği edindiniz, istediğiniz yere yerleşmediniz mi? Tavuğunuza kış diyen mi oldu?

Robin Hood çetesi haydutlarının bir özellikleri de şu: “Hiçbir çocuğa zarar vermemek, hiçbir kadına kötülük etmemek.” Kısaca kadın – çocuk öldürmemek, bebek kurşunlamamak…

Ne o? Neden sustunuz? Gözünüzün önünden, terör örgütünüzün acımadan, gözünü kırpmadan kırıma uğrattığı delik deşik edilmiş bebek bedenleri, kanlar içinde yerde yatan, boğazlarından kesilmiş, başlarından kurşunlanmış çocuklar, yakılmış, bıçaklanmış, vahşice canları alınmış kadınlar, kızlar mı geçiyor… Görevleri başında köylerde kurşunlanarak öldürülmüş öğretmenlerimiz, mühendislerimiz… Yoksa otobüslerden indirilip kurşuna dizilen silahsız askerlerimiz mi canlandı birden gözünüzde? Otuz üç askerimizin yol kesen teröristlerce (1993) kurşuna dizilmesinin yıldönümüydü dört gün önce.(Hepsi otuz altı askermiş, üçü öldü sanılarak bu toplu kırımdan yaralı kurtulmuş.) Karakollarda yurdunu beklerken, vatan görevindeyken Pkk’lı hainlerce pusu kurulup öldürülen, yolda giderken, yoluna mayın döşenip havaya uçurulan askerlerimiz, öldürülen sivillerimiz, kolsuz bacaksız, gözsüz kulaksız bırakılan insanlarımız mı göründü bir an gözünüze?

İşlerine giderken, kentte, ensesinden kurşunlattığınız sivil giyimli askerlerimiz, gencecik astsubaylarımız mı belirdiler, manavdan aşeren eşine meyve alırken vurduğunuz subayımızın hayali mi çıktı gözünüzün önüne bir an?

Otobüste giderken, teröristlerce yakıIarak kömüre çevrilen 17 yaşındaki Serap’ın görüntüsünü kim unutabilir?

“İki elleri yakanızda, ahı üstünüzde kalanlardan” kimler gözünüzün önünden bir bir geçtiler?

Mayınlarınızın parçaladığı dağdaki çoban çocuklar mı? Kuş gibi avlattığınız, çarşıda pazarda kurşuna dizdirdiğiniz korucular mıydı yoksa onlar? Daha dün Van Erciş’te bir teröristiniz herkesin içinde bir korucuyu öldürdü. Son günlerde yüzlerce terörist teslim olma numarasıyla serbestçe halkın arasına karışıyor, sizlere seçimlerde yardım ediyorlarmış. Melih Aşık köşesinde yazdı. Bu durumda, korkutarak, gözdağı vererek oy devşirecekmiş partiniz. Karşısında teröristi gören, hele hele bunların yasal yoldan serbest bırakıldıklarını öğrenen vatandaş ne yapacak? Can güvenliğini nasıl koruyacak, ailesini nasıl sakınacak eli kanlılardan, vatan düşmanlarından?

Sizin durumunuz ne, benzettiğiniz öykü kahramanının, çetesinin durumu ne? O dönemin İngiltere’si nasıl? Günümüzün Türkiye’si nasıl?

Ziya Gökalp, İngiliz tarihini incelemiş, kendini sürgüne gönderen İngiliz’i araştırmış, ta Kurtuluş Savaşı yıllarında koymuş sonucu ortaya:

“Vatani ahlak ve milli terbiye noktası nazarından İngiliz milletine kıymet vermeliyiz ve hayatını iyice tetkik etmeliyiz. Fakat beynelmilel (uluslararası, genel) hayatta ve beynelmilel siyaset âleminde onu bir vahşi, bir canavar telakki ederek (sayarak) ondan son derece sakınmalıyız.”

Siz ise, tutmuş, eli kanlı, yurduna ulusuna düşman terör hareketinizi, Robin Hood’a benzetmişsiniz, size kim akıl vermişse. Elma ile armutları karıştırmışsınız. İngiliz’in ulusalcı hareketiyle, bu hareket sonucunda tek dilde, tek amaçta birleşmesiyle, bütünleşmesiyle, güçlenmesiyle, sizin bölücü, yıkıcı, yok edici, gerici, çağdaşlık- insanlık karşıtı, özünde hiçbir insanlık değeri barındırmayan, adi terörünüzü bir tutmuşsunuz.

Ne diyor bir filminde Robin Hood: “Ben yalnızca adaletsizlikten nefret ediyorum, Normanlardan (İngiliz ulusunu oluşturan bir ırk) değil.”

Sonra günümüzde aynı İngiliz, kendi keyfi gıcır ya, sizi destekleyen bir haber yazmış gazetesinde.

Uluslararası ilişkilerde canavar kesilen, ülkesinin çıkarı için yapamayacağı şey olmayan İngiliz’in gazetesi Times yazmış bu sözleri:

“Karmaşık seçim hesaplarında anahtar HDP’nin elinde. Türk siyasetini sarsan HDP, kendisini bir Kürt partisinden, hem Kürt hem de Türklere hitap eden liberal bir partiye dönüştürdü. 76 milyonluk nüfuslu Türkiye’de 15 milyon Kürt yaşıyor.”

Bak sen neler de biliyormuş bu İngiliz! Robin Hood adlı haydut kahramanlarıyla övünen bu ırkın çocukları günümüzde de haydutluktan el çekmemişler. Başka ulusları batırmaya yönelik kullanıyorlar tüm bilgi ve becerilerini. Ulusumuzun geleceğini çalıyorlar. Kürt diye bir köken varmış gibi olmayan bir ırkı Türk ulusuna ortak koşuyorlar, hem Kürt(?) hem Türklere hitap ediyormuş bu Pkk’nın partisi… Bak sen! Öyle mi? Üstelik böyle bir kökeni, sayısıyla saymış gibi diyorlar. Kimi nasıl ne zaman saydınız beyler? Ne sordunuz da Türk ulusuna bu sonuca vardınız? Kaç çeşit yerel ağız konuşanları, birbirinin yerel ağzını anlamayanları nasıl bir ırk sayıyorsunuz? Bir olsalar tek bir dilleri olmaz mıydı, nedir o zaman Sorani, Zazaki, Kurmançi, daha bir sürü bilmem neci denilen ağız? Gazetede, daha yeni gördüm, Diyarbakır’da ilan vermişler, aynen böyle yazmışlar: Kürtçe(?)(Kurmançi, Sorani, Zazaki) kursları.

Bunu İngiliz bilmez mi? Neden kendilerinin tek dili var, bütün diğer diller İngilizcede erimiş gitmiş… Tek dilleriyle güçlenmişler, ulus kalmışlar…

Teröristin sözcüsü Demirtaş’ın dediğine bak, İngiliz’in yazdığına bak:

Demirtaş: “Başkan Apo’nun emeğini iktidara taşıyıp, Türkiye’yi değiştireceğiz!”

Yine İngiliz’in gazetesi devam ediyor, terörist seviciyi parlatıyor, mübarek film çevirecek, başımıza artist yapılacak:

“Yakışıklı, karizmatik ve sadece 42 yaşında.”

Demin, haber verdiler. CNN denilen TV kanalında Demirtaş’ı yayına çıkarmışlar yine geçen akşam. Neyle mi? Elinde sazla. Ben izlemedim, izleyenler anlattı. Terörist başını, eli kanlıyı temsil ettiğini, ona liderim diyerek, saygısını belirterek gösteren bu ağız, halk türkülerimizi söylüyormuş…

Bütün cilalar az gelmiş, son çareye başvurmuşlar.

İngiliz’in vatansever, halkını, doğruyu, adaleti sever, merhametli (acıyan) hayduduna benzediğini sanan bu cilalı, ya bu ulusu aptal sanıyor, ya kendine akıl verenler aptal!

Robin, zenginden alıp yoksula verirmiş…

Sizin yoksullukla, işsizlikle bir işiniz yok ki... Sizin işiniz vatanla!

Siz, vatanı ulustan alıp yayılmacıya, Amerikalı’ya, İngiliz’e, İsrail’e ve diğer yayılmacı Avrupa ülkelerine vermeye kalkışıyorsunuz! Doğu bölgemizde gözü olan Ermenilerle ilişkiniz kardeşlikten öte, göz yaşartıcı! Adalarımıza el koyan, Kıbrıs’ı almayı kendine görev bilen, gözünü İstanbul’dan, Trabzon’dan ayırmayan Yunan’ın genç başbakanı, hızlı solcusu neden bir anda kankanız oluverdi bir söyleyin? Aranızdaki çekimin nedeni ne?

Neden İngiliz sizi karizmatik (çekici, etkileyici) buluyor? Terör bağlantılı partinize liberal diyebiliyor?

Bütün paragözler, dönekler, köçekler, tarihteki hainlerin torunları, kuyruk acılılar, Türk olmayanlar, kendilerini Türk saymayanlar, kendilerine aydın diyen karanlıklar, yobazlar, Cumhuriyet düşmanları neden sizin kuyruğunuz oluverdiler?

Size bu ilgi, bu sevgi neden?

İngiliz bilmez mi sizin ne cevizler kırdığınızı, neler yapacağınızı, hangi dağın gülü bülbülü olduğunuzu?

Robin Hood’muşlar! Hadi canım sen de! Gidin işinize!

Dağ soyguncuları!

Can alıcı teröristin sevicileri!

Azgın yol kesiciler!

“Kul azmayınca Hak yazmazmış…”

Ata sözlerimiz uyarıcıdır:

“Hekimsiz hâkimsiz memlekette oturma!” Sağlığın, güvenin önemini bundan başka nasıl anlatırsın?

“Haklı söz, haksızı Bağdat’tan çevirir.” “Hak yerini bulur!” “ Hak denince akan sular durur.”

Nerede insan hakları? Öldürülenlerin, şehitlerimizin hakkı aranmayacak mı?

Siz ulusu can damarından yakaladık, aldattık sanıyorsunuz, ekranlarda saz çalıp oynuyorsunuz…

“İngiliz Haydut”, haydutluğuyla ülkesini birleştirmiş, adaleti kurmuş; dili, ulus birliği güçlenmiş… İngiliz’in haydudu, adaletin savunucusu olmuş. İyilerin dostu, kötülerin (katillerin, işbirlikçilerin, acımasızların, çıkarcıların) korkulu rüyası imiş.

Peki, siz kimsiniz?

İngiliz’in çetesi ülkesini bütünleştiriyor. Siz ise böleceksiniz, bölmeye çabalıyorsunuz, olmayan bir dili, kültür dili olmayan bir sürü yerel ağzı güzel dilimize ortak koşuyorsunuz. Adınız bile ulus devleti yasalarına ters: Halkların bilmem ne partisiymişsiniz… Halkların! Neymiş o halklar?
Dilleri de var mıymış dilleri? Peki ya bülbülleri?

İngiliz, yüzlerce yıl önce, Haçlı seferleri döneminde, Ortaçağ karanlığında bile dilinde birleşmiş, ulus devlet yapısını kurmuşken, siz ne yapıyorsunuz? Tam tersini! Türkçemizi yaralıyorsunuz! Ulus devletimizi çökertmekle uğraşıyorsunuz! Neden? Başka uluslara ülkemizi peşkeş çekmek için. Bunun için de ulustan onay bekliyorsunuz, utanmadan sıkılmadan oy istiyorsunuz!

Robin Hood, haksızlığa karşı geldiği için başı beladan kurtulmazdı diye anlatılır… Siz haksızlarla bile değil, daha beteriyle, kan dökücülerle birliksiniz!

Türkiye Cumhuriyetini “hâk ile yeksan etmek”(temelinden yıkmak) asıl amacınız!

O pek sevdiğiniz, kucak kucağa resimler çektirdiğiniz terör örgütünün, örgüt üyelerinin işlediği cinayetlerin hesabını soralım demekten bile acizsiniz… Terör örgütüne bir kez bile terör örgütü diyemediniz! Kendinizi teröristten ayırmadınız!

Sureti haktan (göz boyamak, kendini iyi niyetli göstermek) görünmenize kanılacak sanmayın.

Atalarımız ne demişse doğru demiş:

“Hak yerde kalmaz!”

“Sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner!”


Feza Tiryaki, 27 Mayıs 2015

• Ziya Gökalp (1876-1924) Türk düşünür, yazar, şair, toplum bilimci(sosyolog). Ziya Gökalp’ın 1922 yılında sürgün dönüşü yazdığı yazıları Küçük Mecmua’da yayınlanmış, sonra bu yazılar 1980 yılında Kültür Bakanlığınca yeniden basılmış, 1982’de de kitaplaştırılmıştır. “Türk Medeni Tarihi” adlı kitabı da, 1976 yılında, yazarın doğumunun yüzüncü yıl anısı nedeniyle Kültür Bakanlığı Ziya Gökalp Yayınları’nın sekizinci kitabı olarak yayınlanmıştır.
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x