"-Hayy!.. Celalileri şevke getürür!.." Celaliler saldırır, Devşirmeler üstüne:

Genel & Güncel Konular

"-Hayy!.. Celalileri şevke getürür!.." Celaliler saldırır, Devşirmeler üstüne:

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Nis 26, 2020 7:38

"Boğar sabileri Hırvat canisi
Bilir ki oldukça bu saz, bu avaz;
"-Hayy!.. Celalileri şevke getürür!.."
Bu saz başkaldırı, başkaldırı saz!"

Hanifi Altaş, 1996 yılı Nisan

Osmanlı'nın resmi tarihçilerinden vak'anüvis Naima, Türk'ü kaba, nobran, cahil, eşkiya, saldırgan, vahşi diye tanımlamıştır. İşte onun tarihinden yorumsuz bir alıntı: Celali isyanlarını bastırıyorum diye çıktığı Anadolu seferinde on binlerce günahsız Türk'ü katl ettirip kuyulara doldurttuğu için Kuyucu Murat Paşa diye anılan Hırvat devşirmesinin bir Türk çocuğunu nasıl kendi elleriyle boğup kuyuya attığını anlatıyor Naima:

"Bir gün otağın üstünde iskemle üzerinde oturup kazılan kuyuya gelen adamları katlettirip doldurmağa meşgul idi. O sırada gördü, halk arkasında bir atlı sipahi, bir çocuğu kardından getirip geçup gide. Paşa emreyledi varıp çocuğu at arkasından indirip huzuruna götürdüler. Oğlancığa:

- Sen ne yerdensin? Celali arasına neden düştün?, dedikte, sabi doğru söyleyip,
- Falan diyardanım, kıtlık sebebinden babam beni alıp bunlara katıldı. Boğazımız tokluğuna yanlarınca gezerdik, dedi.
- Baban ne idi?, deyu sorıcak,
- Şeştar çalardı ve anınla doyunurdu. Vezir-i Azam Murad Paşa başını sallayarak acı acı güldü.
- Hay, Celalileri şevke getürürdü, deyup, çocuğun katline işaret etti. İşaret üzerine çocuğu cellatlara verdiler. Fakat cellatlar;
- Bu sabi masumu nice öldürelim, deyu çekilip her biri bir tarafa gidip göz yumdu. Murad Paşa emrinin neden geciktiğini sordukta, cellatların çocuğu merhamet edip istinkaf ettiklerini bildirdiklerinde, Paşa:
- Yeniçerilerden birisi öldürsün, deyü buyurdu. Yeniçeri dilaverlerine teklif olduklarından onlar dahi, sabiye bakıp;
- Biz cellat mıyız? Cellatlar bile merhamet etti. Vezir kendi iç oğlanlarına emretti ki sabiyi öldüreler. Anlar da ki huzurundan dağılı kabul etmediklerinden oğlancık meydanda kalıp onu öldürecek adam bulunmadıkta, ihtiyar vezir arkasından kürkünü bırakıp ve kalkıp sabiyi kendi eliyle alıp, kuyunun kenarına getürüp başını vurup boğazını sıkıp helak ve kendi eliyle kuyuya ilkaa etti (attı)."

Kuyucu Murat Paşa'yı bilmeyen Türk ırkçılığını da anlayamaz. Devşirme Kuyucu Murat Paşa isyan bastırma bahanesiyle anadoludaki Türkmenleri öldürüp kuyulara atmasından dolayı bu adı almıştır. Tarihin birçok hadisesinde görüldüğü gibi Türk'ü katleden Kuyucu Murat Paşa Islav olduğu için ırkçıyız.

İsmail Hakkı Danişmend ise, hakkında şu ifadeleri kullanmaktadır: "Anadolu Türkü'nün ebediyyen lanetle anacağı Kuyucu Murat ihtiyarlığından dolayı "Koca" lakabıyla da tanınan 90 lık bir zalimdi. Kuyucu yalnız asilerle taraftarlarını değil, onlara her nasılsa ekmek ve su vermiş zavallılardan başka civarlarda bulunan komşularını bile kılıçtan geçirtecek derecede kana ve bilhassa Türk kanına susamış bir canavardır."
Kuyucu Murat Paşa 90 yaşına kadar istikametli bir hayat yaşamış ve padişah'ın baba iltifatına mazhar olduktan sonra ölmüştür.

Ermeni bir rahip de Kuyucu Murat Paşa'dan övgüyle söz etmekle birlikte, katledilen köylülerden oluşan tepeleri de yazmaktadır: "Görenlerin bize bizzat anlattıklarına göre Murat Paşa bütün konakladığı yerlerde önceden kuyular kazdırır ve bütün Celalileri, muzir adamları öldürüp bu kuyulara attırır, oraya indirilen birkaç adamda atılanları istif ederdi. Vakadan dört sene sonra kış mevsiminde oradan geçerken ev büyüklüğünde olan kuyuları görmüştük. Birkaç tanesi çökmüş olduğundan odun ve toprakla kapatılmıştı. İşte böylelikle ortadan kaldırılan melunlar duman gibi yok olarak Allah'ın şanından mahrum kaldılar." Bu şekilde, Canbulatoğlu'yla olan karşılaşmasından sonra 26 bin kişinin başını kestirerek tepe yaptığı iddia edilir.

Kendisi de bir devşirme olan o devrin tarihçisi Naima; Hırvat devşirmesi Kuyucu Murat Paşanın Anadolu'da çıkan Türkmen Celâlî İsyanlarını bastırırken (17. Asır başları) Türkleri parmak kadar çocuğuna dahi acımadan nasıl katl edip kuyulara doldurduğunu anlatıyor. Bugün Osmanlıcılık, safsatasıyla Türkleri uyutup yeniden etrak-i bi idrak (Kafasız, idraksiz, anlayışsız Türkler) konumuna sürüklemek isteyenlerin kim olduklarına da artık dikkat ediniz!

Celaliler saldırır,
Devşirmeler üstüne:
Türkler başa Türk ister,
İstanbulun kastı ne ?
Devşirmeler milleti,
Kuyulara tıktılar.
Feryat figan içinde,
Acımadan yaktılar.

İstanbul Enderunda,
Devlete beka arar.
Millet zulme uğrarken,
Saltanat neye yarar.

İstanbul hiç ummasın,
Devlet-i ebed müddet,
Devlet zulüm eylerse,
Yıkılıp gider elbet.
Resim
En son İlteriş Kağan tarafından Pzr Nis 26, 2020 7:45 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!

@MK-Müzik.Kutusu

Müzik Kutusu Müzik Kutusu
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2572
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: "-Hayy!.. Celalileri şevke getürür!.." Celaliler saldırır, Devşirmeler üstüne:

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Nis 26, 2020 7:43

“Arnavud devşirmesi Gedik Ahmed Paşa, Karamanlı Türkler'i kesmekten büyük zevk duyarken; Arnavudluk'a sefer çıkmıyor. "Herhâlde, Anadolu Türklerine karşı bu gibi tereddütlerle ihmâllere kapıldığı hiç görülmemiş olan Gedik Ahmet'in Arnavutluğa karşı bir sefer açılınca Fatih'in emrini bile dinlememesi bu devşirme vezirin ruhî vaziyeti bakımından bilhassa dikkat edilecek bir noktadır.”

“Akıncılar efrâdı umumiyetle Türk ırkından olan, iki buçuk asırdan beri Avrupa'yı titreten şanlı bir tarihe sahipti. Koca Sinan denilen fecî devşirmenin sebep olduğu en büyük felâketlerden biri de işte bu şanlı ocağın sönmesinde gösterilebilir.”

"Türklerin Viyana kapılarına dayanması İbrahim Paşa'nın iktidarından değil, tarihin tekâmül kanunundandır; İbrahim Paşa işte bu kanundan istifade etmesini bilememiş ve Kânunî Sultan Süleyman da Belgrad ve Rodos seferlerini muvaffakiyetle başaran büyük Sadrazam Pirî Mehmet Paşa'nın yerine bu şımarık ve haris devşirmeyi getirmiş olmasının cezasını işte bu muvaffakiyetsizliğiyle çekmiş demektir."

Genç Osmân, atalarının yaptığı hatâları, "Gelenektir" diyerek kabûl etmiyordu. O, oğluna atalarının adını değil, lâlâsı Ömer'in adını vermişti. Amasyalı Ömer Efendi'nin kafasına işlediği devşirme düşmânlığı ile yetişti; câriyelerle birlikte olmadı, devşirmeleri yok etmek istedi. Bunun bedelini ise hayâtıyla ödedi.

“Bu şekâvet değil, kuvvetli bir ihtilâldi: Çünkü bütün tımar ve zeâmet Türklerden ziyade gayr-i Türklere verilmekte idi. Türkler'e vezaret, kanunen memnû gibi olmuştu. Bütün makam-ı iktidar gayri-Türkler'e münhâsırdı. Türkler ancak uzak yahut küçük vilayetlere beylerbeyi olabiliyorlardı.”

İtalyan kökenli Safiye Sultân'ın İngiliz Kraliçesi Elizabeth'ten aldığı rüşvetler sonucunda, 1601 yılında, İngiltere'ye çok geniş imtiyâzlar (=kapitülasyonlar) verilmişti. Diğer devletlerden alınan gümrük vergisi % 5 iken, İngilizler'den % 3 alınmaya başlanmıştı.

İtalyan kökenli Safiye Sultân, "Baş musâhibi Kira'yı kirli işlerde kullanmış, devlete ihânet etmekten bile çekinmemişti. Kira aracılığıyla Venedik elçisiyle mektûblaşırlardı. Aynı zamânda Catherine de Medici ile haberleşme hâlinde idi. Osmânlı İmparatorluğu'nun Venedikliler'le savaşmaması için elinden gelen her şeyi yapıyordu."

İtalyan kökenli "Safiye Sultân, oğlu III. Mehmed zamânında, yönetimi tamâmen eline almış; başta Vezîriâzam Hadım Hasan Paşa ve Vezîriâzam Ahmed Paşa olmak üzere, bu mevkîleri onlara satmıştı. Kızı Ayşe Sultân'ın kocası İbrâhim Paşa'yı tutmuş, birkaç defâ sadrâzamlığa getirmişti."

İtalyan kökenli Safiye Sultân, "İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in gönderdiği hediyelere dayanamayarak, gerek politik ve gerekse ticârî ve iktisâdî bakımlardan İngilizler'e yardım edeceğini, hem İngiliz sefîrine, hem de Kraliçe Elizabeth'e yazmaktan geri durmuyordu. Bu, Osmânlı Devleti için bir ihânetten başka bir şey değildi."

– İsmâil Hâmi DÂNİŞMEND
Resim
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!

@MK-Müzik.Kutusu

Müzik Kutusu Müzik Kutusu
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2572
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x