Hektor... / Mustafa BALBAY

Hektor... / Mustafa BALBAY

İletigönderen Başkomutan » Cum Nis 30, 2010 4:34

Hektor

Nisan ayındaki kitap eklerinden birinde Homeros’a ilişkin güzel bir yazı vardı. “Edebiyat 25 yüzyıldır, Homeros’tan besleniyor” diyordu.

Homeros, Troya savaşlarını öylesine güçlü bir dille anlattı ki, zaman geçtikçe ‘İlyada’nın, ‘Odysseus’un ömrü artar. Troyalılara saldıran Akhaların kahramanı Akhilleus, Troyalıların yiğidi Hektor, Akha ordusunun komutanı Agamemnon yüzyıllar sonra da önemli tarihsel olayların simgesi oldular.

Anlatılan odur ki, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde Hektor için övgü dolu sözler söyledikten sonra, “Troya’nın da öcünü aldık” der.

1915 Çanakkale Savaşları’nda İngilizler Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u işgal etmek için çıktıkları seferde Başkomutanlık gemisinin adını “Agamemnon” koydular.

Yenildiler...

Yine anlatılan odur ki, Atatürk de “Troya’nın öcünü aldık” diye mırıldanır, tarihe “Çanakkale geçilmez” diye yazdırırken.

Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde Osmanlı’ya mütareke imzalattırılırken seçilen geminin adı bir sözü anımsatır:

Agamemnon.



Hektor, bir başka şekilde alır tarih sahnesindeki yerini...

Savaşın en ateşli bölümünde Akhilleus Troyalıları püskürtürken “kudurmuş” gibi saldırır. Troyalılar korkar, hepsi surların içine sığınır.

Dışarıda, surların dışında, korumasız tek kişi kalır:

Hektor...

Troyalılar onun da surların içine girmesi için yalvarır. Dinlemez. Müthiş bir iç hesaplaşmaya girer.

Bir yanda kaçıp surların içine sinmek; bir yanda kaderin dayattığı, Troya’yı, ülkesini koruma mücadelesini yiğitçe verip ölmek...

Bir ara korkuya da kapılır ama yılgınlığa düşmez. Gözleri çoktur korkunun, çok şey üretir. Onu yendin mi, ötesi kolay!

Tanrılar da Hektor’u korumaktan vazgeçer.

Hektor mücadeleden vazgeçmez...

Akhilleus’un karşısına çıkar.

Çarpışırlar ve Hektor ölür!

Akhilleus kazanmıştır ama, kahraman Hektor’dur. Shakespeare, bu çarpışmayı tiyatro sahnesine taşırken Hektor’u dürüst, namuslu, gözüpek bir yiğit, Akhilleus’u ise gülünç, kibirli bir tip olarak çizer...



Homeros’un destanlarının yıllar, asırlar geçtikçe gençleşmesinin, çoğalmasının nedeni, en acımasız savaşı bile insanın özünü öne çıkararak anlatması...

O yüzden bu destanları her okuyuşta insan içinde bulunduğu duruma göre başka şeyler anlar. Her okuyuşta değişik çağrışımlar, dersler doğar içinde...

İnsan ülkesi için, önem verdiği değerler için mücadele etmeyi kafasına koydu mu, ne olursa olsun kazanmış demektir.

Öyle mücadeleler vardır ki, kaybetmeye değer!

Gün olur, yaşamı boyunca savundukları, topluma anlattıkları, “suç” olarak karşısına çıkarılır.

Gün olur, insanlığın en büyük özlemi “barış” için verdiği mücadele, yazdığı kitaplar “savaş malzemesi” gibi önüne konur.

Gün olur, “gerçek aydın hem devletiyle hem toplumuyla barışık olmalı” temeline oturttuğu aydınlanma mücadelesi, “halkı isyana teşvik” olarak dosyasına konur!

O gün ne yapacak?

Kazandım mı kaybettim mi diye bakmayacak.

Doğru yerde miydim yanlış yerde miydim diye bakacak.

Doğrularına inanıyorsa, içinde bulunduğu durum ne olursa olsun kazanmış demektir.

Benim sonum ne olur diye düşünmeyecek.

Savunduğum değerlerin sonu ne olur diye soracak. Bu mücadeleye girenlerin sonuyla ilgili zaten birkaç gerçek var; onlardan biri olur. Ama savunduğu değerleri yerde bırakmayacak, nerede olursa olsun, hangi koşullarda olursa olsun başının üstünde tutacak...

Herkes surların arkasına çekilip kendisini koruma altına aldı. Hektor tek başına kaldı.

Akhilleus’la çatıştı.

Dövüşü kaybetti ama davayı kazandı.

Değerleri uğruna ölmek, ölmemek üzere dirilmekti. Hektor’u izleyenlere sözüm Shakespeare’in diliyle olacak:

Yanında mısın karşısında mısın Hektor’un?

İşte bütün sorun!



MUSTAFA BALBAY Cumhuriyet
30.04.10
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Hektor... / Mustafa BALBAY

İletigönderen kush » Cum Nis 30, 2010 11:35

Balbay bu yazi ile cok güzel özetlemis icinde bulundugumuz ve bulundugu durumu. Bu güzel paylasim icin tesekkürler. Hektorlar yanliz kalmasin dilegiyle!
kalbinizdeki vatan ve bayrak sevgisine selamım olsun!

ya istiklal ya ölüm!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
K. ATATÜRK 20 Ekim 1927
Kullanıcı küçük betizi
kush
Üye
Üye
 
İletiler: 905
Kayıt: Çrş Ara 12, 2007 1:49

Re: Hektor... / Mustafa BALBAY

İletigönderen istanbul.ap » Cum Nis 30, 2010 21:52

Ne güzel demiş.
Kullanıcı küçük betizi
istanbul.ap
Üye
Üye
 
İletiler: 12
Kayıt: Cmt Ara 19, 2009 16:57

Re: Hektor... / Mustafa BALBAY

İletigönderen Deli Haydar » Pzt May 03, 2010 15:29

Vatanın bağrına dayamışsa Agamemnon yine hançerini,
Silivri'den taşanlar yazacaktır Anadolu'nun yeni kaderini.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x