Hepsi aynı elin mahsulü

Hepsi aynı elin mahsulü

İletigönderen İrfan Tuna » Sal Haz 23, 2009 9:52

23 Haziran 2009-YENİÇAĞ GAZETESİ

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_hab ... ityaz=8986

Hepsi aynı elin mahsulü

Selcan Taşçı

1 Mayıs 1977’de Taksim’de 36 kişinin öldüğü kargaşanın, 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere çarpan uçağın ve 20 Haziran 2009’da İran’da fitili ateşlenen iç savaş girişiminin altında aynı imza var...

1 Mayıs 1977’de ‘Bizim Çocuklar’ın beklediği ‘şartları olgunlaştıracak’ bir kargaşaya ihtiyacı vardı...

Sular İdaresi’nden ilk kurşunu ‘o’ attı. Kazancı Yokuşu’nu tıkayan ‘o’ kamyon 36 kişiyi ölüme hapsetti. 136 kişi yaralandı... Rivayet odur ki; CIA ajanları olaydan bir gün önce Intercontinental oteline yerleştiler, görevlerini tamamladıktan sonra da otel kayıtlarıyla birlikte yok oldular.

11 Eylül 2001’de işleyeceği cinayetleri nefsi müdafaa olarak gösterdiğinde kimsenin şüphelenmeyeceği kadar göz boyayacak bir nefrete ihtiyacı vardı; yerel saatle 08.46:30’da Dünya Ticaret Merkezi’nin 94. ve 98. katlarının arasına dalan uçağa ‘çakıl’ emrini ‘o’ verdi. 2974 kişi öldü. Rivayet odur ki; “Medeniyetler çatışması” tezini sunarak, terörizmi demokrasi ile vurma kampanyası başlatmak hevesindeki ABD, Afganistan ve Irak işgallerine meşruiyet kazandırmak için bir gizli servis şovu sergilemiştir.

20 Haziran 2009’da vahşi pençelerini gizleyecek güzel, masum bir mağduriyet maskesine ihityacı vardı; olayların görüntülenemediği İran’da bütün dünyanın görebileceği biçimde ilk kurşunu yine ‘o’ attı... Rivayet o ki, ağulu merhemini bulamak için önce derin yaralara, ilacını pazarlamak için önce amansız bir virüse, parayla bağlamak için önce diz çöktüren bir yoksulluğa; özetle kendi düzeni için önce iyi kurgulanmış bir kaosa ihtiyacı olan Amerikan emperyalizmi bu aralar fazla mesaide!

Gazete ve televizyonlar, Musevi yanlısı gösteride slogan atarken efsaneleştirmeye uygun biçimde, tam kalbinden vurularak öldürülen Nida adlı genç kızı “Yeşil Devrim’in şehidi” ilan etti. Böylelikle İran’daki sivil darbe girişimi “sembolü”nü bulmuş oldu.
İran’dan yansıyan son fotoğrafa bakan her mantıklı insanın sorduğunu umud ettiğimiz soruyu biz de soruyoruz: Bütün dünyanın gözü üzerindeyken, işbirlikçi Şah’ın mirasçıları ‘dış müdahale’ diye mandacı çağrılar yaparken, halkı çeşitli vaadlerle kışkırtılırken hangi lider ülkesinin iç savaşa sürüklenmesini sağlayacak işaret fişeğini ateşler?

Her yandan kuşatıldığı ve kendisini köşeye sıkışmış hissetmesi için her tür baskıya başvurulduğu bir dönemde, Ahmedinecad’ın, ‘hem kadın, hem adı Nida, hem de kalbi hedef alınan çok fonksiyonlu bir kurban’ seçtiğine, kameraların görüntü almasının engellendiği, ser verilip sır verilmeyen ortamda, bir göstericinin cep telefonuna poz vererek naklen cinayet işlettiğine inanmak fazlasıyla ahmakça değil mi?

Haberi “İran’ın Nida’sı susturuldu” diye, tam da “bildik” tezgahta dokunduğu haliyle, hiç sorgulama ihtiyacı duymadan yayımlayanların 1. sayfaya koydukları o fotoğrafa biraz da tersten bakıp “Ahmedinecad’a karşı uygulanan ambargo da İran’ın nidasını kesmeye yönelik değil miydi?” diye sorması gerekmez mi?

70’lerde “umudunuz Kıbrıs’a harekat yapan Ecevit olmasın” mesajını vermek için gaz kuyruklarına mahkum edilen; sorgulayan, o veya bu yan da, ama bir davası olan insanlara “darbe” indirebilmek için sokakları kan gölüne dönen, binlerce cenaze kaldıran, Başbakan’ı idam edilen, nitekim acı tecrübelerle yoğrulmuş olan bir ülkede, ‘yuh artık kör gözüm parmağına’ dedirten İran manzarasına bakıp “romantik devrimci” edebiyatı yapmak için insanın beyninin bütün fonksiyonlarını yitirmiş olması gerekmez mi?

Nida adlı o genç kız gerçekten de bir sembol olmalıdır.

Ama sadece İran için değil; sömürgeleşmeyi demokratikleşme gibi gören, algılarıyla oynanmış bütün gaflet toplumları için...


Çünkü ABD’nin, etinden, sütünden, tüyünden, derisinden faydalanıp, kemiklerini de işbirlikçilerinin önüne atmayı planladığı bütün ülkeler;

Gürcistan gibi, Ukrayna gibi, Sırbistan gibi, Moldova gibi, Irak gibi, Pakistan, Afganistan, Lübnan ve Türkiye gibi; zerrece ekonomik, politik veya askeri çıkar vaad eden;

ABD’den bakınca petrol petrol, maden maden, toprak toprak, Mehmetçik Mehmetçik gözüken bütün ülkeler tehdit altında;

Hiçbirinde rejimi tehdit için sokağa dökülen sivil bir gencin, kendisine biçilen karıştırma misyonunu tamamlamak üzere ‘o’ kurşunun hedefi olmayacağının garantisi yok!
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

İletigönderen yahac » Sal Haz 23, 2009 15:45

Nida isimli genc kizin videosuna dikkatle baktiginizda kizin nasil da cep telefonunu gozlerinle takip ettigini fark ediyorsunuz. Ve gozlerinde derin bir dehset ve saskinlik, sanki Azrail bu cep telefonunu tutan kisiymis gibi. Onun olumunu kaydedip onu kullanmaya calisan zihniyete karsi bir saskinlik sanki...
Yazik oldu gececik kiza... Allah rahmet eylesin...

O Musavi korkagi da milleti atesleyip arkanizdayim diyecegine biraz cesaret gosterip bence o protestolarin en onde gideni olmaliydi. Boylece taraftarlarini da kontrol etmeye calisabilirdi. Televizyon karsisinda kahramanlik taslayan lidere bakin siz...

Anlasildi, bu devrime de bir renk bulunmus. Ukrayna'da turuncu burada yesil... Dunyayi gokkusagina cevirdiler...
Kullanıcı küçük betizi
yahac
Üye
Üye
 
İletiler: 154
Kayıt: Pzt Kas 05, 2007 17:05


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

cron

x