Her şey boş mu;

Her şey boş mu;

İletigönderen zafer atun » Çrş Mar 29, 2023 10:54

Yaşamdaki gayeniz nedir? Amaçlarınızın ne kadarını gerçekleştirebildiniz? Daha önünüzde gerçekleştirebileceğiniz ne kadar hedef kaldı? Çevrenizde ya da dünyada olan bitenin ne kadar farkındasınız?

Herkes, kadını erkeği iyi bir okul bitirip, iyi bir işe girmeyi, iyi güzel bir aile kurmayı ve güzel ferah bir yaşam sürmeyi hedefler. Fakat farkında olmadıkları doğdukları coğrafya ve sahip oldukları ailenin onlara nasıl bir yön çizeceğidir. Doğduğunuz coğrafya ülkemiz coğrafyası olsun, aileniz de ortanın altında fakir olmayan ama fakirlikle orta tabakanın arasında olan bir aile olsun.
Ülke koşulları siz allemi cihan da olsanız sizin önünüze ketler koyacak ilerlemenizi engelleyecektir.
Ailenizin kısıtlı geçim endeksi de sizin iyi bir okulda iyi koşullarda okumanızı engelleyecektir.
O zaman çeperinizi nasıl kırıp kurtulacaksınız?
Kurtulamayacaksınız. Lanet okuya okuya, söylene söylene size biçilen elbiseyi giyip ona göre yaşayacaksınız.
Süreç içerisinde bakış açınız, insanlarla olan ilişkiniz, ahlâki yapınız, dürüstlüğünüz, şen şakraklığınız, maddi olanaklarınız törpülenecek denizdeki bir kum tanesine dönüşeceksiniz.
Devamlı yanlı ve algınıza dönük gerek görsel, gerek yazınsal bir beyin yıkamaya maruz kalacaksınız ve robot insanların saflarına katılacaksınız.

Fazla umutsuz bir yazı gibi geliyor olabilir size ama bana göre aşırı realist bir yazı bu.
Şöyle düşünün 6 Şubatta bir deprem yaşandı. Bu depremde liyakatsızlığın ve cehaletin nelere mâl olacağını çok acı bir şekilde gördük. Depremde ölmeyenler yıkıntıların altında soğuktan ve müdahale edilmediği için belki de aldıkları yaralardan öldüler. Resmi açıklamaya göre vefat edenlerin sayısı 50 bin küsur, gayriresmi açıklamalara ve tahminlere göre ise asıl rakam bunun 4 veya 5 katı.
Depremin 10’uncu gününden sonra Türk siyasal yaşamından bir siyasi kadın karakter 6’lı masa denen masayı yıkınca ne deprem kaldı, ne ekonomi herkes siyasete odaklandı. Gündem değişiverdi.
Buna toplumun balık hafızası ve çok kolay manipüle edilen algılarla yönetilebilmesi diyebiliriz.
Aslında her gün yeni bir toplum mühendisi çalışmasına maruz kalıyorsunuz.
Siyaset, toplum algısında futbol ile zaman zaman önceliği yer değiştiren bir olgu.
Peki ne kadar önemlidir siyaset? Bu, toplumun neyi temel alarak geliştiği ile ilgilidir.
Türkiye’de siyaset; değişenin olmadığı bir yerde, değişen ne olacak algısını öngörebilmektir.
Kısacası ha kel ali gitti, ha ali kel geldi.

Öncelike ülkemiz 3’üncü dünya mı 5’inci dünya ülkesi mi buna karar verelim.
Üzerinde yaşadığımız topraklar bir ağır sanayi, bir tarım, bir teknoloji, bir eğitim ülkesi değil.
Doğal güzelliklerimiz, suyumuz vb. değerlerimiz de yok. 3 tarafı denizlerle çevrili coğrafyada, susuzluk tehlikesi ile karşı karşıyayız. İktidara gelir gelmez ülkenin 110 ayrı yerine altın madeni ruhsatı verirseniz olacağı budur. Bir altın madeni saniyede 130 Litre su tüketiyor. Buna ülkemizin su kaynakları nasıl yetişsin ve sonrasında kullanılan bu su siyanürlenerek bir daha kullanılamaz hale getiriliyor, siyanür havuzlarında depolanıyor. Peki bu siyanür havuzları bir doğa olayı (deprem, sel vb.) olur da yıkılırsa ne olur? Doğa diye bir şey kalmaz. Zaten altın madeni demek bir numaralı geri dönülemez doğa tahribatı demek. Sonra da görsel medyada dişini fırçalarken musluğu kapat diyerek saçma sapan yayınlar yapılır.
Yani lafın özü yaşadığımız coğrafyayı yaşanılmaz hale getirmekle, verimli topraklara tarım alanlarına yumuşak topraklara sel taşkın yataklarına ev yapmakla, toplumu çalışma yaşamında kölelik düzenine getirmekle, ülkenin geleceği olan gençliği daha da cahil, yeteneksiz ve bağnaz hale getirmekle, bilimi teknolojiyi reddetmekle, insan haklarını görmezden gelmekle, tarımı, sanayi ve hayvancılığı bitirmekle nereye kadar gidilebileceğinizi zannediyorsunuz.

1965-70’lerin İran, Afganistan, Irak vb. ülkelerine baktığınızda Türkiye’nin bu coğrafyada bir kutup yıldızı olduğunu ve örnek alınan bir ülke olduğunu görürsünüz.
Peki ya bugün?
Son yirmi yılda yıkılmadık, içi boşalmadık, aşındırılmadık hiçbir şey kalmadı.
Cumhuriyet yönetiminden garibesk bir başkanlık sistemine geçilerek, ülke KHK’lar ile yönetilmeye başlandı.
Cumhuriyet değerleri yerle bir edildi.
Bugün hala yaptığınız veya yapacağınız seçimler ile düze çıkacağınızı kurtulabileceğinizi zannediyorsunuz.
Çok hayalperestsiniz. Yirmi senede kazanılan saflar öyle bir seçimle bırakılmaz, bırakmazlar.
Toplumda hırsızlık ve ahlâksızlık meşru hale gelmiş, devlet kriminal bir hale dönüştürülmüşse baştan ayağa tam anlanımyla bir yeniden yapılanmaya gitmek zorundasınız.
Belki de bu seçim ile bir başlangıç yapılabileceğini düşünmek istiyorsunuz.
Sadece altılı masa ortaklarına ve Türkiye’de kendine sol diyen oluşumların demeçlerine ve yaptıklarına bir bakın.
Bakalım bir umut taşıyabilecek misiniz.
Tepedekini değiştirmekle bir şey yapamazsınız çünkü organize ve kriminal bir yapı kurulmuş durumda.
Herkes ucundan bucağından suça karıştığı için de bu düzenin değişmesi kimsenin işine gelmez.

Zaten elinizde olan olanaklar ile de bir şeyler yapabilme yetiniz yok.
Sadece bunu görmüyor görmek istemiyor, umut tacirliğine devam etmek istiyorsunuz.
Görünen ise sadece yapılagelen bir kayıkçı kavgası.
Ama en azından Türkiye tarihinde ilk defa görülen en radikal sağ ittifaka oy vermeyin, bir kere bile olsa kişisel çıkarlarınız toplumsal çıkarlarımızın önüne geçmesin.
Geçmesin ki çoluğunuzun çocuğunuzun yüzüne bakabilin.
Son söz Cumhuriyet direği yıkılırsa herkes o direğin altında kalacaktır.

Zafer ATUN
25/03/2023
zaferatun.wordpress.com

* * * Okuma Önerisi Altın Ölüm İbrahim Gündüz (Türkiyede altın madenciliği fotoğraf ve belgelerle)
Kullanıcı küçük betizi
zafer atun
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Pzr Ara 09, 2012 15:26

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x