Tam 18 yıl öncesi, 24 Ocak 1993 tarihi. MÇP'nin tekrar MHP olduğu kurultay.
Milliyetçi Hareket'in önderi Alparslan Türkeş ''Başbuğ Türkeş'' savsözleri ile salona gelirken dev MHP bayrağını öpüp alnına değdiriyor ve ülkücüleri selamlıyor. Türkeş MHP'lilere seslenmek için konuşmasına başlayınca bozkurt işaretlerinin yapıldığı, ''ülkücü hareket engellenemez'' yazılı pankartların yer aldığı o salonda Nazım Hikmet'in dizeleri yükseliyor:
"Dört nala gelip uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde
Dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve bir ipekli halıya benzeyen bu toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim."
Ülkücülerin alkışları arasında yükselen Türkiyede solun simgesi Nazım'ın şiiri... Alparslan Türkeş bu şiiri okumasındaki amacını şöyle dile getiriyor: "Bölücü gruplar Türkiye'nin birliği ve dirliğini tehdit ediyor. Ben Nâzım'dan İstiklal Savaşı ile ilgili bu şiiri okuyarak Milli Sol'a mesaj veriyorum, onlarla yakınlaşmaya çalışıyorum. Bu şiir Milli Sol'a uzattığımız bir zeytin dalıdır. Milli olan bütün değerleri benimsiyoruz. Nâzım'dan şiir okumanın temel sebebi budur."
Alparslan Türkeş'in hepimize çağrısıdır bu. ''Bölücü gruplar'' yani Azmanistan (ABD), AB, PKK ve iç destekçilerine karşı birlik çağrısı yapıyor Türkeş.
Sol elini kaldırarak ''Tek yol devrim'' diyen solcu da, zamanında dış kaynaklı kışkırtmalardan dolayı karşı karşıya gelip kavga ettiği ülkücü de, milli görüşe gönül vermişi de, diğerleri de bir olmalı artık!
İşte Atatürk'ün yol haritası budur! İç çekişmelerin zamanı değildir artık. Sağ-Sol diye ayrılmanın, can düşmanının oyununa gelip öz kardeşini vurmanın zamanı değildir! Memleketini paramparça etmek isteyenler tüm iştahıyla üstüne gelirken hedefi saptırmanın kimseye faydası yoktur! Sağdan sola, kuzeyden güneye, merkezden köktenciye herkesin ortak payda olan VATAN'da birleşmesi farzdır!
Ayrı ayrı eğilip bükülen cılız çubuklar değil, bir arada sapasağlam çelikten yürekler olmalıyız! Bu ülkenin bayrağını dalgalandıracak olan da biziz, ezanını semalarda yükseltecek olanı da... Gazi Mustafa Kemal'den sonra yok edilen Kemalist devrimi de hepimiz gerçekleştireceğiz yeniden! İşçinin, emekçinin hakkını da hep birlikte savunacağız... En önemlisi, bizi parçalamak isteyen kahpelere karşı, sömürgeciliğin üzerimizdeki oyunlarına karşı toprağımızı ve BAĞIMSIZLIĞIMIZI canhıraş savunacak olan, Deniz Gezmişler, Dursun Önkuzular, Necdet Adalılar, Mustafa Pehlivanoğlular, Nazım Hikmetler, Ziya Gökalpler, Mehmet Akifler, Mustafa Kemal'ler olarak tek tek biziz!..
İster solcu ol ister ülkücü. Kemalist, ulusalcı, muhafazakar, liberal, Türkçü, demokrat... Büyük Ortadoğu Projesi ile senden senin toprağını isteyen namertler kapımıza kadar gelmişken, dün ''cumhuiyetin sonu geldi'' diyenler bugün reis-i cumhurluğa yükselmişken, 43 ilde ''Demokratik özerklik'' seçimleri adı altında bölücülük yapılırken, İmralı'daki bebek katili devletle masaya oturmuş anayasa tartışması yaparken, her gün camilerden şehit cenazeleri kalkarken senin tek görevin hiçbir ayrım gözetmeksizin kardeşlerini yanına alıp bu gidişata bir dur demektir. Vatanın bugün senden beklediği budur!
Sol'a el uzatan rahmetli Türkeş'i, Asala'yı protesto etmek için Taksim'in ortasında kendini yakan Ermeni Artin Penik'i, TÜRK'lüğüyle gurur duyan Kürt kızı Müyesser Yıldız'ı düşün; düşün ve sor kendine, ''daha ne kadar ayrı gayrı olacağız'' diye bir sor! ''Faşist, din düşmanı, yobaz'' diyerek sen KARDEŞLERİNİ dışladıkça bu oyun son bulabilir mi?
Küresel Çete'nin oyununa son verme zamanı gelmedi mi hâla? Bu toprakların binlerce yıldır olduğu gibi sağıyla, soluya, sünnisiyle, alevisiyle, gayri müslimiyle, kürdüyle, lazıyla, çerkeziyle binbir çeşit rengiyle TÜRK'ün olduğunu göstermenin zamanı gelmedi mi?
Bizi en iyi anlayan, bizi en iyi dinleyen Banu Ablamızın sözleriyle veda ediyorum: ''Kahrolmayın! Kahır zamanı değil…AKIL ZAMANI… Akıl ve bilim diyor ki, bu böyle gitmez!
Bir yerden patlayacak… Anlamayanlar da MECBUREN anlayacak! Bir gün DANK edecek derler ya… Bu kan ve gözyaşı sahipleri, ZORUNLU olarak bir araya gelecek.. O güne hazır olun! Nasıl mı… En yakın çevrenizden başlayın…''
Erhan SANDIKÇI, Atatürkçü Yazılar