Hey Gidi Günler

Hey Gidi Günler

İletigönderen Feza Tiryaki » Cmt Şub 29, 2020 10:10

Hey Gidi Günler

Eskiye özlemin çığlığıdır: “Hey gidi günler!”
Geriye dönüşü olmayan, eski güzel günlerimizi anma...
Dinin, yaşamın ortasına oturtulmadığı, vicdanlarda kaldığı,
Okulların; devletin okulu, kurumların; bağımsız olduğu...

Geçmişi aratırken bize bu iktidar, devletin televizyon kanalında,
Şirin görünme adına, bu adla yıllardır müzik yayını yaptırırmış...
Böyle bir yayına denk geldim önceki gün, içim yandı üzüntüden:
Sanki bir masal ülkesiydi gösterilen; bir, içler acısı durumumuza baktım,
Bir, eski aydınlık günlerimize... çağdaş Atatürk Cumhuriyetine...
Şaşırdım kaldım şarkı söyleyenlere, çalgıcılara, giyimlerine kuşamlarına;
Erkekler; traşlı, saçları düzgün taralı, takım elbiseli, efendi...
Seyirciler de aynı, bulabilirsen bul, tek bir türbanlı, dinci, kafası gözü sarılı.
Kadınlar çağdaş giyimli, ne öyle açık saçık, ne de, entarili, hırkalı.
Piyanoda ince uzun parmaklar, bu nasıl iş, kim bu müzisyen gençler?
Tango mu kaldı, eskiye toptan çektiler set, şimdi ortalıkta yalnız, popla, arabesk.
“Papatya gibisin...” Esin Engin söylermiş, yıl yetmiş altı, “Beyaz ve ince...”
“Eziliyor ruhum seni görünce...”
*
Görüntüler siyah beyaz, Nil Burak, Hümeyra, Nilüfer, Barış Manço, Ali Rıza Binboğa...
İç titretiyor halk ezgileri, “Ha’di gülüm, yandan yandan / Biz korkmayız ondan bundan.”
“Dere boyu kavaklar”, karayağız delikanlı Barış’tan... Filmler Kemal Sunal’dan.
Filmlerde doktor ve hemşireler sanki Avrupa’dan, sakallı tek bir ticani kılıklı ara, bulamazsın.
Nereye götürdüler eski çağdaş Türkiye’yi, nerede o güzel ülke şimdi?
Daha bölücü terör örgütü kurulmamış, yobazın Gülen’i yeraltından çıkmamış,
Kötülük, her yana yayılmamış, öğretmenler öğretmen, başımıza kara örtü henüz geçirilmemiş...
*
Bir öğretmen, “okulda şiddet”miş, yaptığı, sınıfta küçük çocukları yere yatırıp dövmüş,
Açtım baktım görüntüsüne bilgi ağında, kadın, öğretmen değil, sanki temizlikçi, komşu apartmanda.
Bir, elinde toz bezi eksik, başı bağlı, başörtüsü iniyor alnının ortasına,
Pantolonun üstünde pembe hırka, dar, uzun, yerde ayak bileği boyunda,
İki hafta önce atanmışmış “Hatice”, olay duyulur duyulmaz da alınmış işten...
O derece oynanıyor kamu görevlisiyle, atanma - işten atılma iktidarın buyruğuyla...
Kişilerin iki dudağı arasında yasa, hak - adalet arama...
Ne öğretmenlik öğreten okul bıraktılar, ne yönetici yetiştiren eskinin “Siyasal”ı var!
Badem bıyıklılar sarmış kamuyu, tarikat ehli olmak yetiyor görevlendirmeye, laiklik nerede?
Orta öğretime öğretmen yetiştiren okullarımızı n’aptılar? Gazi Eğitim’in yeni adı “Hacı Bayram”.
Hacılar hocalar, sarıklılar... emirleri tartışılmaz, buyruğun adı yeniden oldu fetva!
Atatürk Havalimanının adından yenice “Atatürk “adı çıkartıldıysa,
Viyana’ya Alman’ın yetiştirdiği, Ermeninin, bölücü terörün destekçisi biri elçi olduysa...
Malezya’da; Amerikan vatandaşı, Meclis’ten kovulan başı kapalı elçi yapılıp; yine elçi olmuşsa Belçika’dan başka bir kadın türbanlı.
Demek ki, sona gelindi, sıra bölünme aşamasında...
Bu atananlar yardımcı olacaklar, çıkarlar çatışınca Batı’yla, şüphe yok buna.
*
Bir altın devir yaşamıştı ülkemiz, bir düş gibiydi o günler, koruyabilseydik Atatürk’ün ilkelerini
Yaşatsaydık kurduğu partisini, doldurmasaydık içine “Altı ok”un düşmanını, yobazı, liboşu, aşırı solu.
Sağ – sol diye ayrılmasaydı Atatürk’ün gençliği, ordusuna darbe indirilmeseydi,
“Ergenekon, Balyoz, Casusluk...” Utanmazlar, ordusuyla davalı, yüreği satılmışlar...
*
Daha geçen gün tartışıyordu bir televizyonda sözde vatanını sevenler, aydın geçinenler
İşe göre atama yapılmıyor diyor, peygamberden örnek veriyor sözde okumuş, eski vekil.
Kabenin anahtarını vermeyince görevli kâfir, ayet inmiş, o haklı, görevli iyi, denmiş.
Bu yüzyılda örneğimiz bu, düşünün, Batı ülkelerinden birinde bunun yapıldığını,
“İsa’ya bu indiydi, o öyle yapardı!” dendiğini... Aklın, bilimin ışığının yitirildiğini...
*
Araplaşıyor ülkem, Arapla birleşiyor; birtakım Arapla da Amerika için savaşılıyor.
Katar’a vermeye doymuyorlar, Suudi, doksanlık “Arap Kral” ölünce yas, "din" her yerde artık referans!
Suriye’de, Libya’da ne işi var Mehmet’in? Kırıma uğrattığı canlara hiç mi acımaz siyasetçi dediğin?
“Otuz üç” can gitmiştir bizde, hain pusularda, 1993’te Bingöl’de, 1937’de “Dersim”de.
Yoksa dün gece İdlip’te yiten canlar daha çoktu da, bu yüzden mi dediler “otuz üç” diye.
Kore savaşından beridir ülkemizde, bu sayıda bir toplu ölüm yaşanmamış askerlerimizde.
“Yurtta barış dünyada barış!”demez siyasi İslam, savaşları bile yurtta değil başka yerlerde.

Biz ne günah işledik de çarpıldık böyle? Yüz yıl geriye gittik, savrulduk bin yıl öteye!
“Hepsi kendi elimizle, bizi yönetsin diye seçtiklerimiz eliyle!
Kendimiz ettik, kendimiz bulduk...

Bir de, “Hey gidi günler!”demez miyiz?..

Ne büyük utanmazlık!

Feza Tiryaki, 28 Şubat 2020
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 986
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x