Hoşgörüsüz ve düşüncesiz bir toplum / Levent BULUT

Hoşgörüsüz ve düşüncesiz bir toplum / Levent BULUT

İletigönderen Oguzhan34 » Pzr Nis 01, 2018 9:15

İzlediniz mi bilmiyorum ama Türkiye'de yine ilginç bir olay yaşandı. Vapurda müzik yapan gençler, takkeli yaşlı bir adamın saldırısına uğradı. Yanlış yaptığını söyleyenlere karşı ise kendini, "Onlar misyoner." diyerek savundu.
***
İlk emri "Oku!" olan ve Allah tarafından defalarca düşünün, sorgulayın denilen bir dine tâbiyiz. İslâmın özü hoşgörü ve merhamettir deriz. Ama gelin görün ki, ülkece artık kendimiz gibi düşünmeyen ve davranmayanlara tahammül edemiyoruz. Kendin gibi düşünen olursa sorun olmuyor. Örneğin; yukarıda verdiğim olayda o müzik yapan gençler ilâhî söylüyor olsa yaşlı adamın tepkisi nasıl olurdu? İlâhîyi geçtik, ya "dombıra" çalıyor olsalar? Siyasî görüşünü falan boş verin, gürültüsünden bile rahatsız olsa bırakın saldırmayı "Rahatsız oldum." diyebilir miydi?
***
Şüphesiz hoşgörüsüzlük toplumun her kesiminde var.
Sanata, hayvana, müziğe, doğaya, insana, giyime kuşama hoşgörüsüz bakıyor ve öyle davranıyoruz.
Malum, üç ayların içindeyiz. Ramazana 2 aydan az kaldı.
Şöyle bir örnek vereyim. Meselâ adam oruç tutuyor.
Öbür tarafta birini yerken görüyor.
Anında ne kâfirliğini bırakıyor ne gâvurluğunu.
İman metre var sanki elinde.
***
Oysa inancın gereği tutmuyor musun?
Karşılığını Allah'tan almayacak mısın?
Buna inanarak niyet etmiyor musun?
Eee, bir başkası tutar tutmaz sana ne!
Belki hasta, nereden biliyorsun?
Hatırlarım… Bize misafir gelirdi. Niyetli değillerse annem yemek yapardı.
Ha iftara yakın bir saatse o zamanda misafir bizi beklerdi.
Ne güzel bir karşılıklı saygı ve hoşgörü değil mi?
***
Öbür taraftan tutmamasına rağmen, niyetlileri düşünerek yemesini içmesini gizli yapanların haricinde bir de herkese saygısızlar var. Bunlar sabah sabah, yeni aldığı dumanı üstünde tüten poğaçasını, şapırdata şapırtada yerler. Hele metro ve metrobüste… Bana göre bırakın Ramazan ayını, normal günde bile yapılmaması gerek.
Aç olan, kahvaltı yapamamış olan vardır. Canı çeken, parası olamayan vardır. Ama kimin umurunda. Maalesef karşındakini düşünmeyen ve birbirini hoş görmeyen bir toplum olduk. Allah sonumuzu hayır etsin.
ŞAŞIRMAMAK ELDE DEĞİL
Ülkemizde 1964 yılından bu yana mart ayının son pazartesi Kütüphaneler Haftası olarak kutlanıyor. Burada amaç öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmak. Desteklenmesi gereken bir etkinlik. Buraya kadar bir sözüm yok. Ama beni şaşırtan olay bazı belediyelerin, kütüphaneciliğe katkısından dolayı ödül aldıklarına dair haberler.
***
Arkadaş ne ödülüymüş bu diye girip baktım.
Ödül dedikleri ne biliyor musunuz?
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün belediyelere verdiği teşekkür beratı.
Yani ödülü veren bir sivil toplum kuruluşu, bir üniversite, bir lise, bir vakıf falan değil.
Öyle olsa anlayacağım. Fakat tam bir al gülüm ver gülüm modeli gibi geldi bu durum bana.
***
Normalde kütüphane ve arşiv hizmetleri her belediyenin görev ve sorumlukları içindedir.
Aynı yol, park, altyapı hizmetleri gibi.
Yani bunda teşekkür beratı verilecek ne var?
Anlayabilmiş değilim.
Herhalde dostlar alışverişte görsün, bakın çalışıyoruz demek içindir.
Ama bence çok abes duruyor.
Zira siz hiç bilmem kaçıncı karayolları şefliğinden bir belediyeye, yol yaptıkları için teşekkür beratı verildiğini gördünüz mü?
Ha, burası Türkiye!
Bu işgüzarlıkla yakında o günleri de görürüz.
Levent BULUT
Kullanıcı küçük betizi
Oguzhan34
Üye
Üye
 
İletiler: 214
Kayıt: Cmt Eyl 08, 2012 0:34

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x