
Hükümet Güvenlik Mahkemeleri!
Hukukla, güncel olaylarla ilgili herkes, “DGM’nin açılımı nedir” sorusuna doğru yanıt verecektir:
Devlet Güvenlik Mahkemeleri!
DGM’ler 1973 yılında özel bir yasayla kurularak yargıdaki yerini aldı. Yıllarca eleştirildi.
Özgürlüklerin önündeki en büyük engellerden biri olarak ilan edildi. “DGM’lere hayır” toplumsal, siyasal muhalefetin başlıca sloganlarından biri oldu.
DGM’ler 2004 yılında kaldırıldı.
Böyle, özel amaçlı mahkeme kurulamazdı. Anayasaya aykırıydı.
Yerine ne kondu?
2005 yılında yürürlüğe giren Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) uyarınca Özel Ağır Ceza Mahkemeleri (ÖACM) getirildi.
Bu mahkemelerin DGM’lerden farkı ne?
Daha demokratik bir yargılama sistemi mi geldi, yoksa ciddi bir karmaşa mı var?
Prof. Köksal Bayraktar, Güncel Hukuk dergisinin mayıs sayısında bu konuyu ele almış. Prof. Bayraktar yazısında özellikle Erzurum-Erzincan hattında yaşananları da özetliyor ve şu saptamayı yapıyor:
“Son iki yılda çok önemli nitelikteki suçlar karşısında ÖACM’lerin işlemleri, soruşturma kovuşturma biçimleri tıpkı DGM döneminde olduğu gibi tartışmalara ve eleştirilere neden olmaktadır.
Yaşanan görev ve yetki anlaşmazlıkları, dava dosyaları hakkında verilen gizlilik kararları.. tepkileri yoğunlaştırmaktadır. Acaba yargı sistemi içerisinde sadece ve sadece belirli suçlara bakmakla görevli mahkemelerin kurulması uygun mudur? Olağan ve demokratik sistem içerisinde olağandışı ve hukuku zorlayıcı kuralları ile yargı birliği ve bütünlüğü bozulmakta mıdır? Yaşanan somut olaylar ve sorunlar bizi bu sorularla karşı karşıya bırakmaktadır.”
Konu çok sorunlu olunca doğal olarak çok sorulu.
Köksal Hoca’nın hukuk dilini tam kullanarak ÖACM diye kısalttığı bu yargı organı, özel yetkili mahkemeler olarak da biliniyor. Akılda kalıcılık bakımından ÖYM olarak da kısaltılabilir.
Başta Silivri’deki yargılamalar olmak üzere ÖYM’lerin yapısını, hukuk ve demokrasi merceğine yatırmak kaçınılmaz görünüyor.
Bize göre konunun iki ayağı var:
1- ÖYM’lerin işleme biçimi.
2- Baktıkları davaların özellikleri.
Prof. Bayraktar’ın vurguladığı gibi ayrıcalıklı bir mahkeme yaratmanın sonuçlarını tartışmanın zamanı geldi. Başta yargı kurumları olmak üzere Türkiye’nin tam bir hukuk devleti olmasını isteyen her kesime sorumluluk düşüyor.
ÖYM’lerin baktığı davaların özellikleri konusunda söylenecek çok şey var. DGM’lerle karşılaştırmak gerekirse, DGM’ler devletin güvenliği diyor başka bir şey söylemiyordu. ÖYM’lerin ise tek söylemi şu:
Hükümetin güvenliği diyor, başka bir şey söylemiyor.
Siyasal iktidarın hukuka bakışıyla örtüşen bir tablo. Türkiye neredeyse şu çizgiye geldi:
Devletin güvenliğine ilişkin suçlar azaltılıyor, hükümetin güvenliğine ilişkin suçlar arttırılıyor!
Silivri’deki iddianamelerde bu anlamda dikkatimizi çeken pek çok nokta var.
Bu anlayış, Türkiye’nin temeli olarak özetlediğimiz “laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti” ilkesini nereye götürür?
İyi bir yere götürmez.
Bu yolun devamında belki de bu mahkemelere şu ad verilecek:
Hükümet güvenlik mahkemeleri (HGM)!
Böylesi yasal zorlamalar hükümetleri güçlendirmez, demokrasiyi daraltmaktan başka bir işe yaramaz...
İleride hesap dönünce de en çok yakınan bugünün iktidarı olur...
Mustafa BALBAY
23.05.10