İbiş ile Memiş Mahkemeleşmiş mi, Mahkemeleşmemiş mi?
Böyle başlayan bir tekerleme vardır. Dil geliştirme, güzel konuşma için uydurulan bu tür tekerlemelerde, türetilerek, ek eklenerek uzatılan sözler hızlı hızlı, takılmadan bir çırpıda okunur.
İbiş’le Memiş mahkemeleşmiş mi yoksa mahkemeleşmemiş mi bilemem ama Memiş Hoca dincilerin açığını fena ortaya koydu. Bu anlayışın, dincinin, dini kullananın nasıl bir kafa yapısına sahip olduğunu dosta düşmana farkında olmadan gösterdi. Önce kendisini kutlarım!
Kendine Memiş Hoca diyen Mehmet Memiş, Güneş gazetesinde günlük köşe yazıları yazıyor. Ramazan nedeniyle de Ramazan sayfası hazırlıyor.
Bir rastlantı geçen günkü Ramazan sayfasında yazdığı bir yazı gözüme çarptı.
Okudum. Okudum, bir daha okudum.
Aklım tutuldu. Öyle kalmışım…
Başlık atmış:
“Hizmetçi ve işçinin işini hafifletin.”
İçeriği peygamberimizin bir hutbesinde dedikleri ile ilgili. Şöyle:
“Bu ayda her kim kölesinin ( işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve cehennemden uzak tutar.”
Bu tümcede ayraç içine alınan kısım Memiş Hoca’dan. Sözün aslı:
“Bu ayda her kim kölesinin işini hafifletirse Allah onu affeder ve cehennemden uzak tutar.”
Memiş Hoca ne eklemiş buraya ayraç içinde? “İşçi ve hizmetçisinin” sözünü.
Sözü söylendiği biçimde alacağına, o çağa göre değerlendireceğine, okura aslını aktaracağına, hutbeye kendince ekleme yapmış. Hoca olur ya kendileri. Derin bilgili hoca… Gün onların. Meydan onların.
Davul da, tokmak da boyunlarında.
Benim valim, benim polisim, benim benim… demenin anlamı anlaşılmış oldu bu işçiyi hizmetçiyi köle sayan anlayış açığa çıkınca, umarım bunu bu güne dek anlamayan kalın kafalılar da anladı.
Yani ona göre neymiş?
Köle ile işçi ve hizmetçi aynı anlama geliyormuş.
İşçi ve hizmetçi olmakla köle olmak aynı şeymiş.
İşçi, emekçi demek. Emeğiyle kazanan. Beynini, bedenini, becerisini kullanarak ücret karşılığı bir iş yapan kişi.
Hizmet, birinin işini görme, yararlı bir iş yapma. Görev de hizmet demek. Vatan görevi, vatan hizmeti gibi... Hizmetçi, ücret karşılığı genellikle evlerde hizmet eden, çalışan kişi.
Dünyada en çok değer verilmesi gereken kişiler işçiler değil midir? Üreten, çalışan kesim. Alnının teriyle, emeğiyle parasını kazanan. Hizmetçi yine alın teriyle, alnının akıyla, emeğinin, hizmetinin karşılığını alır.
Bu iki çalışan kesimin kölelikle ne ilgisi var bir söyler misiniz?
Kölelik, özgür olmama durumu. Birinin buyruğu altında olma, özgür olmama, esir olma.
Kölelik, çağımızda ortadan kalkmış bir kavram. Köleler, sömürgeci Avrupalı’nın pek iyi bildiği, satın alınarak, savaşlarda esir alınarak zorla, boğaz tokluğuna çalıştırılan, hiç bir hak tanınmayan, insan sayılmayan kişiler… Başkalarının iradesine bağlanan, eşya gibi kullanılan insanlar… İlkçağlarda zevk için öldürülürlermiş… Her çağda kölelik olmuş… Eski çağlardan beri toplumlarda kölelik kurumu varmış. İnsan tacirlerinin kaçırıp parayla sattığı kişilere köle denirmiş. Türkler kölelikle pek tanışmamışlar ama Arap toplumunda kölelik yaygınmış. Bin sekiz yüzlü yılların başında köleliği kaldırmak için dünya ülkelerinde çalışmalar başlamış, kaç kez devletlerarası ortak sözleşmeler yapılmış, bildiriler yayınlanmış… Ancak yirminci yüzyılda bu kurum, bu anlayış ortadan kaldırılabilmiş…
1956 yılında Birleşmiş Milletlerin girişimiyle hazırlanan bir sözleşmeyle kölelik tamamen kaldırılmış. Türkiye bu sözleşmeyi 1964 yılında onaylamış…
Köleler, efendilerine eskiden çok hizmet etmişler, mal gibi satılmışlar, çok güç şartlarda zorla çalıştırılmışlar. Hele Afrikalı zenciler eski dönemlerde en çok köle edilen toplumlarmış… İnsanlık kölelik yüzünden çok acılar çekmiş… Çok canlar yanmış… Bunları biliyoruz.
Şimdi günümüzde, köleyle, işçi ve hizmetçiyi aynı görmek neyin nesidir?
Bu kafaya göre sen işçi misin, kölesin! Kimin kölesi? Çalıştıranın. Daha geniş düşünürsen çalıştıranı çalıştıranın, en üsttekinin kölesisin aynı zamanda. İktidarın kölesisin yani…
Bir evde iş mi görüyorsun, ihtiyacı olan birinin yanında çalışıyor musun, sen de kölesin. Seni çalıştıran sahibin. Sana ne isterse yapar. İster asar, ister keser!
Makarna nohut verdikleriniz, sadakaya muhtaç ettikleriniz, gösterişli sofralarda yılda bir kez göz boyamak için iftar yemeği yedirdikleriniz, göze soka soka, ortalık yerde yardım ettikleriniz zaten iktidarınızın destekçileri, hepsi kulunuz köleniz…
Öyle mi Hoca Memiş?
Size din adamı sanı verenlere, size bu tür söz söyletenlere ne demeli bilmem?
İktidar yardakçılığınız yetmiyor, güce övgüleriniz, iktidarı överken ölçüyü kaçırmanız, desteksiz atışlarınız yetmiyor, daha da ileri gidiyor, kraldan çok kralcı oluyorsunuz.
İşçi ve hizmetçiye köle demek!..
Allah sizin gibilere, desteksiz atanlara, halkı, işçiyi hizmetliyi köle görenlere akıl ve ruh sağlığı versin!
Feza Tiryaki, 12 Temmuz 2013