Avrupalılar, geride kalan yüz yıl içinde bütün dünyada milyonlarca insanın ölümüne sebep oldular. Son elli yılda bu konudaki başrolü Amerikalılara kaptırmalarına rağmen, yardımcı rollerden hiç eksik kalmadılar.

Bir Avrupalı veya Amerikalıysanız, işlenen cinayetlerde suç ortağı olmamak için askerlik yapmayı vicdani olarak reddetmek, anlamlı ve mantıklıdır.

Şayet bu işi, Avrupalıların ve Amerikalıların yüz yıldır hedef aldıkları ülke olan, üzerindeki dış kaynaklı sivil-askeri, psikolojik-sosyolojik, medyatik-akademik, diplomatik-mafyamatik, gizli-açık saldırıların hiç mola vermediği, "Eğer vatan savunması için kaçınılmaz değilse, her savaş bir cinayettir" diyen kurucusunun izinden giderken, çoğu zaman ölçüyü kaçırıp kendi çıkarlarına zarar veren bir pasiflik derecesinde barışçı politikalar izleyen Türkiye Cumhuriyeti'nde yapmaya kalkışırsanız, sadece gülünç olmakla kalmaz, aklî veya ahlâki bakımdan da çok şüpheli bir duruma düşersiniz.

İşin hiç inandırıcı olmayan vicdani yönü daha da vahimdir çünkü, Türkiye'de vicdani ret, "Ben, üzerinde yaşadığım toprakları, yurtdaşlarımı ve beni koruyan, kollayan, besleyen, yetiştiren, yaşatan devletimi savunmayı, annemin, babamın, ailemin, akrabalarımın, arkadaşlarımın ve (eğer varsa) sevdiklerimin canlarını korumayı, vicdansızlık olarak görüyorum" demekten farksızdır.

Bu nedenle, halkımıza ve Silahlı Kuvvetlerimize karşı yapılan psikolojik harbin bir parçası olan "vicdani ret", Türkiye'de "İHANET HAKKI" anlamını taşır.

Zamanı gelince işi gücü bırakıp silahlı vatan savunması görevine koşan vatandaşların canları pahasına sağladıkları güven ortamında, bu topraklarda daima gözü olan yabancı devletlere karşı hakları, hukukları, malları, canları, şeref ve namusları koruma altına alınmış bir şekilde yaşayan ama, sıra kendilerine geldiğinde "vicdani ret" gibi vicdansız bir bahane ile kaytarmaya çalışan bu beleşcilerin durumu, en hafif tanımıyla sahtekarlıktır.

Silahlı mücadelenin korkunçluğunu ve ölüm korkusunun insanlar üzerinde yarattığı duyguları sömürerek, vatan savunmasını zayıflatmak amacıyla düşünülmüş bu psikolojik savaş tekniğinin hiç etki yaratamayacağı bir yer varsa, o da, askerlik görevine davullu-zurnalı şenliklerle gidilen tek ülke olan, Türkiyedir. Çünkü, Türk Silahlı Kuvvetleri bir HALK ORDUSUDUR.

Vicdansızlığın ve sahtekarlığın bir kanunla yasal hale getirilmek istenmesinin sebebi, bu olsa gerek.

Şu gerçeği asla unutmamak gerekir ki, ordumuz ne kadar güçlü olursa, savaş ihtimali de o kadar az olur. Herkes bu bilinçle hareket ederse, akılsızlık nedeniyle yaşadığımız can kayıpları, trafik ve depremle sınırlı kalır.

Selçuk Tınaz