İhanetin pençesi ve Ermeni kıskacında Malta sürgününe gönderilen kişiler İttihat ve Terakki Komitesinin en ünlü üyeleridir. Öyle ki, gerek tamamen Müttefiklerden yana olan bu günkü hükümeti ve taraftarlarını yüreklendirmek bakımından gerek buradaki (İstanbul’daki) ve gerek taşradaki İttihat ve Terakki Komitesi taraftarlarının cesaretini kırmak bakımından bu kimselerin kaçıp kurtulmalarına karşı sıkı tedbir alınması son derece önem taşıyordu.
Bu sanıkların, hapisten kurtulur kurtulmaz hemen bütün İttihatçı taraftarların çekirdeği olacakları açıktı. Bunun sonuncunda başkentte bile son derece ciddi karışıklıklar çıkacağından korkuluyordu. Bu karışıklıklar, yalnız hükümetin değil, fakat aynı zamanda Müttefiklerin de maddi, manevi çıkarlarının son derece zararına olacaktı. Tehlike açık ve acildi. Mahpuslar 28 Mayıs (1919) günü gemiye yüklendi ve gemi aynı gece yola çıktı.
(Amiral Arthur Calthorpe, İngiliz Yüksek Komiseri, 30 Mayıs 1919)
İngilizler, Mondros Silah Bırakışması’nın (30 Ekim 1918) ardından, 13 Kasım 1918’de, İstanbul’a donanma gönderdi. Anadolu’nun parçalanması, paylaşılmasından pay almak ve kuracakları Ermeni devletine öncülük yapmak istedi.
Amiral Calthorpe, 2.1.1919’da çektiği telgrafta, sömürge valisi yetkilerinin verilmesini isteyerek:
“Kabine (Tevfik Paşa hükümeti) bize her iyi niyeti gösteriyor ama onun emirlerine uyulmuyor. Kafkasya ve Kilikya’da mütarekeye uyulmadığını, Ermenilere karşı davranışların her zamanki gibi saldırgan olduğunu görüyoruz. Bu nedenle durum, yeni eylem gerektiriyor. Kendileri aleyhinde delil bulunduğu sanılan kimselerin hemen yakalanıp Müttefik askeri makamlarına teslim yetkisinin bana verilmesi, en etkin çare olacaktır kanısındayım.”
Emperyalistlerin asıl amacı, İşgale direnme ihtimalleri olan Osmanlı Komutan ve görevlilerini, pasife ederek esir almaktı. Bu gözdağı ile Anadolu’da beklenen Milli direnişin ve kurtuluşun önüne geçeceklerini umuyorlardı. Padişah ve Hükümet işgalcilerin elinde idi… Bu durumu İngiliz Komiser, Padişah’ı kendi halkına ihanet eden ve işgalci güçlerle işbirliği yaptığını iddia eden bir mesajı Londra’ya aktarır:
“Padişah, uzun zamandan beri, İttihat ve Terakki Komitesi’nin hafiyeleriyle sarıldığını ve onlardan çok çektiğini söyledi. Kendisi her zaman İngiliz taraftarı idi. Şimdi bütün ümidini İngiltere’ye bağlamaktadır. İngiltere’nin savaş tutsaklarına barbarca davrananlar ile kırımdan sorumlu olanların cezalandırılmasını istediğini bilmekte ve İngiltere’nin isteyeceği her kişiyi, yine İngiltere’nin arzusuna göre yakalatıp cezalandırmaya hazır. Ancak geniş bir eylem ihtilal olacağından, kendisinin devrilip öldürüleceğinden korkmakta... Sert biçimde eyleme geçince Müttefiklerin desteğine güvenip güvenemeyeceğini, Müttefiklerin bunu Türkiye’nin bir iç işi olduğunu söyleyip kenarda durup durmayacaklarını öğrenmek istemektedir.”
Savaş suçlusu yaratmak için vatansever insan avına çıkan İngilizler, kendilerinin oluşturacakları bir Yüksek Mahkemede, Ermenilere karşı sözde suç işlemiş, kırım yapmış asker, sivil Osmanlı yöneticilerini yargılayarak, bir Ermeni kırımının yapıldığını tüm dünyaya duyurmak istiyorlardı.
Amaçlarına ulaşmak için 1919–1920 arasında, işbirlikçiler dışında, sorgusuz, sualsiz keyfi olarak tutukladıkları Osmanlı üst düzey görevlileri, direnebilecek komutanları, toplumun ileri gelenlerini, önce İstanbul’daki Bekirağa Bölüğü’nde bir süre tuttuktan sonra, Malta Adası’na sürgüne gönderiyorlardı.
İngilizlere göre, Malta, “adaletin pençesi suçluların yakasına erişebilecek kadar yakın ve sanıkların kurtulup kaçamayacakları kadar uzak ve güvenilir bir yerdir.”Aslında sürgün politikası, İngilizlerin bütün sömürgelerinde uyguladıkları hain savaş yöntemlerinden biriydi. Bu çerçevede, İngilizler, 1919 başlarından itibaren kendilerince suçlu gördükleri, kendilerine karşı çıkan ve ilerde direnebilecek olanlar hakkında, “kara listeler” hazırlar. Rum ve Ermeni azınlık örgütleri, Ermeni Patrikhanesi, İngiliz Muhipler Derneği bu konuda İngilizlere yardımcı olur. Dış ülkelerle ‘Ermeni Haberler Bürosu ‘ aracılığıyla temas kuran Ermeni-Rum Şubesi, casus muhbir örgütü gibi çalışır…
İşte, bir furyanın anatomisi… Hiçbir haklı, doğru ve dürüst yanı, orijinal, objektif bilgisi, belgesi bulunmayan, başlı başına bir yalan, korkunç bir iftira ve kara, kirli oyun olan 24 Nisan gerçeğinden “ibret ve dehşet verici” bir kesit!.. Hem de başkaca bir yoruma gerek bırakmayan!.
Mustafa Nevruz SINACI - 24 Nisan 2012
Anayurt
(*) İstanbul'un işgalinde Damat Ferit işgalcilerle birlikte
29 Mayıs 1919 İstiklal Gazetesi
Bekirağa Bölüğü, Malta Sürgünleri İngiltere, Vahdettin, Damat Ferit
Malta Sürgünleri (1919-1921)
Atatürk’ün Emperyalist Yalana Cevabı...