İki Artı İki Her Zaman Dört Etmez... / Erol MANİSALI

İki Artı İki Her Zaman Dört Etmez... / Erol MANİSALI

İletigönderen TÜRKK » Pzt Kas 29, 2010 22:06

İKİ ARTI İKİ HER ZAMAN DÖRT ETMEZ...
Resim


Toplumsal gelişmeler matematik ve fizikteki gibi her zaman determinizm (illiyet) göstermezler; iki ile ikinin toplamı her zaman dört etmez: üç ya da beş ettiği de görülür. Çünkü toplumsal olayların kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan “dışsallıklar” ortaya çıkar. Örnek mi istiyorsunuz?

- 1919’daki koşullarda, Osmanlı’nın küllerinden bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya çıkmaması gerekirdi.

- KKTC’deki son başkanlık seçimlerinde, ABD’nin ve Avrupa’nın destekledikleri Mehmet Ali Talat’ın kaybetmesi beklenmezdi.

- Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye genel başkan olacağını 30 gün öncesinde kim tahmin edebilirdi?

- ABD’de, “bir siyahın başkan seçilmemesi gerekirdi”.

Değişik yönlerde ve açılarda çalışan itici ve belirleyici iç dinamikler ve küresel güçler umulmadık şekilde değişip birleşebilir veya tamamen karşıt hale gelebilir.

Özellikle demokrasinin yarım yamalak işlediği veya hiç bulunmadığı ülkelerde bu tür sürprizler, çok daha sık görülür.

İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Türkiye, İran, Irak, Mısır, Pakistan ve Afganistan’da iktidarların nasıl değiştiğine ve değiştirildiğine baktığımız zaman bu manzarayı açık bir biçimde görürüz.

Buna karşılık katılımcı demokrasinin (örgütlü demokrasinin) yerleştiği Avrupa ülkelerinde bu tür sürprizler hemen hemen hiç olmaz, değişim zamana yayılarak gerçekleşir.


Demokrasi ve asgari müşterekler

Katılımcı demokrasinin egemen olduğu gelişmiş ülkelerde asgari müşterekler vardır. Bu “toplumsal mutabakat”, demokrasiden çağdaş ortak değerlere kadar geniş bir alanı kapsar.

Asgari müşterekler demokrasinin ve çağdaş değerlerin uygulanmasını, kimi zaman bazı zorlamalarla da olsa sağlar. Yakın geçmişte Avusturya’da seçimleri aşırı sağcı faşist parti kazanınca Avrupa Birliği ülkeleri baskı yaparak bu yönetimi iktidardan indirttiler. Çünkü AB içinde böyle bir anormalliğe sessiz kalamazlardı.


Türkiye’nin sorunu


Türkiye’nin bugün yaşamakta olduğu derin iç ve uluslararası sorunlar içerde “sosyal mutabakatın sağlanamamasından kaynaklanıyor.”

Katılımcı demokrasinin (örgütlü demokrasinin) gelişmesi için başlatılan adımlar askeri darbelerle engellenmeseydi, asgari müştereklerin elde edilmesi daha kolay olacaktı.

- Dinci-laik çatışması,

- Örgütlü ve örgütsüz (biçimsel) demokrasi zikzakları,

- Cumhuriyet-Osmanlı kavgası,

- Vatandaşlık hakları yerine etnik ve dini farklılaşmayı öne çıkaran öğelerin alternatif olarak sunulması,

- Sosyal hukuk devleti yerine, her şeyi piyasaya bırakan görüşlerin cepheleşmesi ve kavgası bu denli ortaya çıkmazdı.

Katılımcı (örgütlü) demokrasi, kavgayı asgari müştereklere doğru iten bir işlev görür. Toplumsal çatışmaları ve cepheleşmeleri azaltır. Çünkü “taraflar meseleye, işlevsel olarak bakmak zorunda kalırlar”.

- İşçi, çiftçi, memur toplumsal refahta, “kendi payını arttırmak için çaba gösterir”. Kim Kürt, kim hangi kökenden, şunlar ne mezhebinden diye meseleye bakılmaz.

- İşveren, küresel rekabetle ekonominin (ülkenin) gücünü arttırabilmek için hükümet, sendika ve diğer sivil toplum örgütleri ile işbirliği çabası içindedir.

Etnik ya da dinsel ayrımcılık gibi meseleler esas gündemi oluşturmazlar. Hele türban tartışmaları yapmak abesle iştigaldir.

Katılımcı ve örgütlü demokrasi ile akılcılık ve çağdaşlık, işlevsel olarak ortaya çıkar. Bu bir bakıma “iktisadi ve demokratik hakların akılcı ve dengeli paylaşılması anlamına gelir”.

İnsanlar ve insanların kurduğu siyasal partiler ve sivil toplum örgütleri pastanın ve özgürlüklerin paylaşımı üzerine odaklanırlar.

Irkçılık ya da mezhepçilik konuları çok geri planda kalır. Vatandaşlık haklarının kullanılması ve sosyal haklar kendiliğinden öne çıkar. Kimse kimsenin etnik kimliği ya da inançlarıyla uğraşmaz. Bu sayede asgari müştereklerin (sosyal mutabakatın) elde edilmesi daha kolay hale gelir.

Gelişmişlik ve azgelişmişlik arasındaki temel fark budur. Azgelişmiş ve antidemokratik topluluklarda sosyal haklar yerine etnik ve dini kimlikler ve ayrılıklar özellikle ön plana çıkarılır. Bu da demokrasinin önündeki en büyük engeldir.




EROL MANİSALI, Cumhuriyet, 29 Kasım 2010

http://www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
Kullanıcı küçük betizi
TÜRKK
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Sal Mar 09, 2010 20:44

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x