
Musul’un ardından Kerkük de düşmek üzere iken Başbakan belediye başkanlarına “Ne verdiyseniz geri alın.. Bu paralelcilerin hiçbir işini yapmayın. Verdiğiniz arsaları, binaları geri alın..” talimatı veriyordu. Derken, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Musul’daki durumu değerlendirip Çankaya Köşkü’nde “Haritalı zirve”ye katıldı. Gazetelerin birinci sayfasında masanın üzerine serilmiş harita üzerinde çalışma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın fotoğrafı var. Dışişleri Bakanı Davutoğlu New York’ta olduğu için, yardımcısı Fehmi Koru’nun kardeşi Naci Koru var. Habere göre askeri müdahale dahil tüm seçenekler ele alınmış. Hemen aklıma Dışişleri konutunda Süleyman Şah Kabri ile ilgili toplantının sızdırılan ses kayıtları geldi. Hani “üç-beş adam gönderip bombalatalım” laflarının havada uçuştuğu konuşmalar. Ardından dinleme kayıtlarının servis edilmesi ve seçim öncesi Erdoğan’ın “bunlar devletin sırlarını çalıyor” diye halka şikayet ettiği dinleme rezaleti ne de olsa seçim bitince unutuldu. Hiç temenni etmem ama yarın öbür gün Çankaya Köşkü’ndeki bu zirvenin dinleme kayıtları servis edilir de bütün dünyaya rezil olursak şaşırmayacağım. Kaçırılan TIR şoförleri için 5 milyon dolar fidye isteyen IŞİD’in elinde Başkonsolos dahil 49 görevli var. Ağanın eli tutulmaz.. Örtülü ödenekten 300-500 milyon gönderip “sağ-salim kurtardık” havası bile atılır. Ne de olsa “algı operasyonu”nun en kolay uygulandığı memlekette yaşıyoruz. İki bin Türk şoförün mahsur kaldığı Musul ve çevresinde petrol gelirinden fazla rehine fidyesi oluşuyor.
Benim asıl garibime giden Erdoğan’a övgüler dizip, Davutoğlu’nu diplomatik sihirbaz olarak gören malum medya yazarlarının ‘U’ dönüşü oldu. Kimileri Orta Doğu batağına saplandığımızdan, kimileri ise Afganistan ile komşu oluşumuzdan dem vuruyor. Erdoğan’ın şu sıra başı sıkışık. Gazetelerin neler yazdığına dair raporları okuyacak vakti yok. Ama ilk fırsatta söz konusu yazarların kovulması için patronları telefonda ağlatacağından şüphemiz yok.
Savaş kapımıza dayandı. Suriye ve Irak’tan sonra IŞİD, sınırlarımızın içinde rahatça eylem yapabilir. Ne de olsa Suriye bahanesiyle yedirip, içirdik, silah ve mühimmat verdik. Kendi kışlası içindeki bayrağa sahip çıkamayacak duruma gelen ordunun gölgesi bile yok edilmişken fırsat bu fırsat...
Yavuz Selim DEMİRAĞ, 13 Haziran 2014
ysd592@gmail.com