Uploaded with ImageShack.us

Eski dönemleri pek bilemem ama yakın tarihimize baktığımızda görünen bir gerçek var. O gerçekte gelen hiçbir siyasi iktidar tarafından milletin önemsenmediğidir.
Evet…
Hepsinin meydan ağızlarında o meşhur söylem vardır;
“ Biz millete hizmet için göreve talibiz…”
Ama nedense ya bunlar için milletin tarifi başka yada hizmet anlayışı başka…
Bakıyorum şöyle, Demirel’in döneminde meşhur batık bankacı yeğen ve daha bir çok hısım akraba, yandaş candaş holdingler ve medya da meşhur olmuş dönemin kalemleri…
Tesadüf ki…
Özal döneminde de aynı senaryolar; medya patronu oğullar, şirketçikler, ihlasçılar, holdingçiler…
Çiller döneminde de aynı senaryolar…
Mesut Yılmaz döneminde de aynı kankacılık sistemi…
Ve…
Şimdi de bir AKP dönemi…
Bakıyorsun, pırlantacısı, mısırcısı, yumurtacısı, oğlu yetmedi holdingci damatlar, yakın akrabalar, yandan destekleyenlere kıyak geçmeler…
İstediğini söylettiği televizyon meşhurları, istenileni yazan sözde gazeteciler…
İktidar bunlara hizmet yarışında kusur etmemekte…
Peki millet?
Sorma canım ona hak getire…
Her gelen iktidar kendi çevresini bir anda ihya edip zenginliklerine zenginlik katmış durumda…
Hani ağızları söylüyor ya biz millete hizmet için göreve talibiz diye…
İşte o ağızlar iktidara geldikten sonra da şunu söylemeye başlıyor; efendim bugüne kadar siz yaptınız bundan sonra biz yapacağız…
Yani …
Bu söylemin esası bana göre şu; bugüne kadar siz yediniz bugünden sonra biz yiyeceğiz…
Ta ki…
Başka birileri çıkıp iktidara gelene kadar…
İşte o gün sahne aynı sahne oluyor da oyuncular değişiyor…
Eski iktidarın medya patronları, gazetecileri, şirket sahipleri ufak ufak devir teslim törenine zorlanıyor. Ahmet gidiyor Bilal geliyor yerine…
Kanallarda gördüğümüz meşhurlar sahneyi yuhalanarak terk ederken yeni yeni yüzler meşhur oluyor. İktidarın kıyısından köşesinden yakalayanlar başlıyor kaymaklı kadayıftan dilimler kapmaya…
İşin özü halka gene bir şey düşmüyor…
Birde bu arenada bukalemun cinsler mevcut, her iktidara ayak uyduran…
Hani halk arasında deriz ya; kimin arabasına binerse onun düdüğünü çalan cinsten…
Onlar her daim sahnede yer buluyor kendine, ne yüzleri eskiyor, ne anlattıkları masallar bitiyor. Düne kadar küfür ettiklerinin arabalarına yüzleri bile kızarmadan binip düdüklerini çalmaya başlıyorlar nazlı nazlı…
Tamam…
Bal tutan parmağını yalar da…
Bunlar bal peteğini kaptılar mı millete parmakla bile vermez oluyorlar…
Dedim ya!
Bunlara göre millet kavramı 3 kuşak hısım akraba, 2 kuşak yandaş, bir kuşakta şakşakçıdan ibaret olsa gerek…
Hizmet denildiğinde bunların dışında kimse akıllarına gelmiyor…
Her gelen iktidar kendi holdinglerini kurup kendi meşhurlarını yaratıyor…
Kendileri kaymaklı kadayıfı paylaşırken…
Size hizmet için geldik dedikleri halka ise geride kalan bulaşıkları yıkamayı bırakıyorlar…
Hani…
Diyorum ki…
Bu iktidarlar için halk hizmet anlayışının neresinde?
Ya da…
Bir gün bu halka, gerçekten hizmet edecek bir iktidar çıkıp gelecek mi?


Burçak YAZICI