Ardından Obama ve Clinton yönetimi geldi; Obama ve Clinton Türkiye için Ilımlı İslam ülkesi sözünü kullanmayı reddettiler, Anıtkabiri ziyaret ettiler.
Washington Post, İslam Alemi sözünü kullanmamalıyız, yollu yazılar yayımlarken (Nisan, 2009), Newsweekte Soner Çağaptay AKP ile gelen İslamlaşmanın tehlikelerine karşı uyaran yazılarıyla ön plana çıktı (Mart 2009).
Amerikanın İslamla dansı, Soğuk Savaş yıllarına, Komünizme karşı dini kullanma hevesiyle başladı. Amerikan Ulusal Güvenlik İşleri Danışmanı Zbigniew Brzezinskinin deyişiyle, İslam komünizme karşı bir kalkan oluşturacaktı, planları buydu.
Türkiyedekiler, Mehmet Şevki Eygilerin, Kızılları boğmanın vakti geldi, haykırışlarından, Fethullah Güleni de yetiştiren Komünizmle Mücadele Derneklerine, bu planı yakından tanıyor.
Ilımlı İslamsa, ABD emperyalizminin 1980lerde ürettiği bir kavram; ilk kez Türkiyedeki İslamcı akımlarla ilgili olarak Rand Corporationa sunulan Graham Fuller imzalı raporda geçiyor. Fullerın kendi deyişiyle Amerikanın Türkiyeye yönelik projesi şu temeller üstüne kurulu: Ilımlı İslamı benimseme, Atatürkün görüşlerinden vazgeçme, Ortadoğu ve Kafkaslarda serbest piyasanın ve ABDnin tavsiye ettiği İslamı yaymak.
ABDnin tavsiye ettiği İslam, Ilımlı İslam, kendi köklerinden de kopmuş, Amerikaya ve İsraile hiçbir itirazı olmayan, tersine kendi coğrafyalarında bunların yolunu açan bir İslam olarak anlaşılıyor; karşısına Radikal İslam konuyor.
Bush yönetiminin, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra benimsediği retorik de bütünüyle bunun üzerine kuruluydu.
Aslına bakarsanız, Amerikanın Ilımlı İslam projesi hatırı sayılır başarılara ulaştı. Simgesel bir örnek vermekle yetineceğim: Aşağıdaki Kuveytte hazırlanan bir çizgi roman. Yerde yatan Avrupai görünüşlü sarışın, çizgi romanın Ilımlı İslamcı kahramanı. Kahramanımıza saldıran kötü adamsa radikal İslamcı. Çizgi romanı hazırlayan, Müslüman ülkelerin çocuklarının artık kendi kültürlerinden kahramanlarla büyümek istediğini anlatmış! (Haaretz, 16.2.2009)

İsrailin önde gelen gazetelerinden Haaretz bunu haber yaparken, yalnızca Kuveytte değil, Suriyede de bu çizgi romanın benzerleri, aynı zamanda benzer video oyunları da bulunduğunu eklemeden geçmemiş.
İnsan, bu çizgi roman kapağına bakınca, Pakistan`daki okullarda verilen radikal İslam ağırlıklı eğitimine alternatif olarak, ülkede Fethullah Gülen Cemaatine bağlı olarak ılımlı İslam eğitimi veren Türk okulları alternatif gösteren New York Times haberlerini anımsamadan edemiyor. (New York Times, "Türkler Pakistana Ilımlı İslamı öğretiyor", 4.5.2008)
Sarışın Müslüman kahramanımızın akıbetini bilemiyoruz ama Fethullah Gülenin, Obamanın ziyareti ve Başbuğun açıklamalarına kadar, hayatının en verimli dönemlerinden birini geçirdiğini biliyoruz.
Ne oldu da, Amerika Ilımlı İslam projesinden uzaklaştı?
Yanıtını, Amerikanın önde gelen tüm gazetelerinde ardı ardına çıkan haber-analizlerde, Amerikan yönetimini uzun zamandır Türkiyedeki İslamlaştırma projesinin istenmeyen sonuçları konusunda uyaran Soner Çağaptayın yazılarında, Davos krizinde, seçim sonuçlarında bulabiliyoruz.
Amerika, Ilımlısını istediği İslamın, aynı zamanda Ilımlı İslamınki gibi, her türlü ilerici açılıma karşı duran, emperyalizme göbekten bağlı bir siyasetin pençesine düşen ve gün geçtikçe bıçağın kemiğe dayandığını hisseden yığınların radikalleşmesinden korkuyor.
Amerika ve İsrailin Türkiyeye biçtiği yol, hiçbir zaman gerçek bir laiklik ve ilericilik olmayacak kuşkusuz. Ancak her ikisinin de İslamlaştırma projesinin gelmiş olduğu boyuttan elleri yanmış görünüyor. Kendi yaratılarından korkar hale geldiler.
Öte yandan, Amerika ve İsrail, Türkiyenin İslamlaşmasını tek başına sağlamadı.
Atatürk diye diye, Köy Enstitülerini sola kayıyor korkusuyla kapatıp köyleri yeniden ağalara ve tarikatlara teslim eden, Komünizmle Mücadele Derneklerinin oluşumuna, imam-hatiplerin dört bir yanı sarmasına göz yuman, Kürt sorununu Hizbullah ve tarikatlarla çözmeye çalışan zihniyet de bugün kendi yaratısından korkar durumda değil mi?
Biz yaratmaya son vermediğimiz sürece Türkiyede ne Ilımlı İslamın, ne de dinin siyasete alet edilmesinin sonu gelecektir
Deniz Hakyemez
Odatv.com
26 Nisan 2009
