İlk iddianame içinde bazı çelişkiler

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

İlk iddianame içinde bazı çelişkiler

İletigönderen z-zafer » Prş Oca 22, 2009 22:03

Mesela bir örnek daha vermek gerekirse iddianamenin bir bölümünde İlhan Selçuk bir bayanla görüşüyor ve bu görüştüğü bayan iddianamede ergenekonla alakalı değil, yani sanık değil. Bu bayanla telde görüşürken İlhan Selçuk diyor ki: "Kemal'i (Kemal Alemdaroğlu) İstanbula davet ettik, acaba uçak biletini almalı mıydık? Durumu nedir, var mıdır parası ?Usulü nasıldır(Ki bence usulü nasıldır derken davet edilen birinin uçak bileti alınmalı mı anlamında diyor; ama savcı birazdan yazacağım öyle yorumlamıyor) Bayan diyor ki gerek yok vs. Ve savcı bu tel görüşmesini göstererek İlhan Selçuk'un üst düzey yönetici olduğunu ve toplantıları organize ettiğini, usul derkende örgütün düzenini kastediyormuş ve toplantıları organize ettiğinden üst düzey yönetici durumundaymış. Tabi bu bölümü okurken hemen ilk işim baş sayfalara bakıp sanıklar listesinden bu görüştüğü bayanın isminin olup olmadığını ve varsa savcının iddiasında örgütte ne konumda olduğunu bunları öğrenmek amaçlı baktım. Bakınca çok şaşırdım; çünkü bayan sanıklar listesinde yoktu, yani ne örgüte üye ne de örgütte bir bağlantısı var. Hemen şu gelir insanın aklına ister istemez. Madem İlhan Selçuk örgütün üst düzey yönetici ise telde danıştığı, fikir aldığı, usulünü sorduğu(ki burda usulü savcı hani birini davet eden ev sahibinin bizim anladığımız hürmet usulü, misafiri ağırlama usulü, her masrafını karşılamak misafirin vs türünden değil örgütün programı, düzeni açısından anlıyor) bayan neden sanık değil. Öyle ya sormazlar mı İlhan Selçuk gibi örgüt üst düzey yönetcisi akıl danışıyor o bayana, o zaman o bayan ister istemez İlhan Selçuk'tan daha üst düzeyde; çünkü üst-düzey yönetici ona akıl danışıyor, usulünü soruyor, usulü bilen (yani savcının anladığı anlamda örgütün kurallarını) insanın örgütle bağlantısı olmaz mı?
Kullanıcı küçük betizi
z-zafer
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Cmt Kas 01, 2008 22:33

İletigönderen Panzehir » Prş Oca 22, 2009 23:03

Örneklerle çoğaltılabilir bir konu olacağını düşünüyorum ve bu yüzdendirki başlığı konuya uygun değiştirmek gerekir. Başlık öyle bir başlık olsunki; atılan iftiraları ve buna karşı gerçek belgeleri, iddaanamede yer alan tüm çelişkileri, sahte hahamcı Gay Güney'in hangi amaçlar doğrultusunda kasette yer aldığını, bu operasyona destek veren basın ve yayın yalamalarını içersin.


Siteye bazen ulaşmakta zorluk çekiyorum, açılmıyor. Ergenekon'dan ötürü siteyi arada bir yoklayıp salımıveriyorlar ne iş?

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02

İletigönderen receylan » Cum Oca 23, 2009 3:35

ülkemizde savcılarımızın pek çoğu bu haldedir...okuduklarını okudukları gibi değil anlamak istedikleri gibi okurlar...bir örnek...üsküdar adliyesinde yıllar önce elime geçen belge...bir savcı vatandaşın birini hırsızlık suçundan tutuklatıp dava açıyor... adam aslında karakolda bir olay için tanık sıfatıyla ifade vermiş...anlattığı şu...[...komşumun evinden sesler gelmesi üzerine yukarı kata çıktım...kapısını çaldım...] ifadeyi okuyan savcımız bu sözlerin altını çizerek işaretliyor...ve adamı tutuklatıp iddianamesini yazdırıyor...[sanık komşusunun kapısını çaldığını ikrar ettiğinden hırsızlık suçundan yargılanmasına...]dolayısıyla kardeşim savcı öz'ün böyle yorumlayıp kabul etmesi pek anormal değildir...
Kullanıcı küçük betizi
receylan
Üye
Üye
 
İletiler: 398
Kayıt: Çrş Eyl 26, 2007 5:15

Delil sorunu

İletigönderen z-zafer » Cum Oca 23, 2009 22:51

Kafamı kurcalayan bir soruda bugün yaşandı. Yalçın Küçük'ün serbest bırakılmasının nedeni delil yetersizliğinden dolayı olduğunu öğrendim. Yalçın Küçük'e savcı Kanadoğlu ile beraber yemek yemelerinizi (savcı özellikle toplantı olarak soruyor, Küçük ise yemekti toplantı değil diye cevap veriyor.) Savcının toplantı olarak tanımlanması kendince bu buluşmayı o şekilde değerlendirmesinden dolayıdır. Ama asıl sorun şimdi başlıyor. Yalçın Küçük bu davada delil yetersizliğinden serbest bırakılıyorsa, Küçük'ün bu olduğu iddia edilen örgütle bağlantısının olduğunun yeterli delili olmadığını gösterir. Şimdi Yalçın Küçük'ün örgütle bağlantısı bile netleşmemişken Kanadoğlu ile yemek yemesi Kanadoğlu'nun bu örgütle bağlantısı olduğu anlamına gelmez ki. Çünkü yemek yediği insanın bile olduğu iddia edilen bir örgütle bağlantısı olduğu bile delille kanıtlamadığına göre Kanadoğlu'nun bu insanla yemek yemesinden dolayı örgütle ilişkilendirilmesi hiç mantıklı olmaz. Çünkü Kanadoğlu örgütle ilişkisi olduğuna dair yeterli delil olmayan bir kişi ile yemek yiyor. Sadece bu mantıktan hareketle köprüden geçerken değmiş nedenlerden ülkenin yargısında üst seviyesinde görev yapmış bir insanın net deliller sağlanmadan evinin aramasını düşündürücü buluyorum. Çünkü iki kişi yemek yiyor, birisinin örgütle bağlantılı olduğuna dair yeterli delil yok, ikincisinin ise bu insanla yemek yemesi örgütle ilişkilendiriliyor. Çok çok düşündürücü.
Kullanıcı küçük betizi
z-zafer
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Cmt Kas 01, 2008 22:33

İletigönderen Panzehir » Cmt Oca 24, 2009 19:07

Tuncay Güney’in ifadesindeki çelişkiler

Tuncay Güney’in 2001 yılında Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulanırken çekilen görüntülerde tarih çelişkisi göze çarpıyor. Güney’in bir olayı anlatırken tarihini “2005’lerde” şeklinde vermesi ise sorgunun daha yakın bir zamanda yapıldığı şüphesini doğuruyor.

Ergenekon soruşturmasını başlatan Tuncay Güney’in sorgu kaydındaki ilk çelişkinin tarih konusunda olduğu görülüyor. Güney sorgunun başlarında bir arkadaşından bahsederken “Benden 3 yaş küçük, şimdi 33 yaşındadır” tarifinde bulunuyor. Sanık avukatları bu ifadeden yola çıkarak sorgunun 2001 yılında yapılmış olduğuna inanmadıklarını söylüyor. Tuncay Güney’in 1972 doğumlu olduğuna ve 29 yaşındayken verdiği ifadede kendinden küçük birinden 33 yaşında diye bahsetmesinin gerçeği ortaya koyduğu savunuluyor.

Tarih konusunda bir çelişki daha var. Güney bir olaydan bahsederken 2005’lerde diyerek zaman belirtiyor. Bu da sorgunun 2005 yılından sonra yapıldığı şüphesini doğuruyor. Güney, “Biliyorsunuz mesele Topal Osman değil, orada kalmış değil. Kendisi, yani 1999’larda değil 2005’lerde Topal Osman’ı sadece...” şeklinde bir cümle kuruyor.

Tarih konusunda bir diğer çelişki ise gazeteci Ruşen Çakır’dan bahsederken “Şimdi Amerika’da dediği” duyuluyor. Oysa bu tarih de gerçekle uyuşmuyor.

Bir çelişki de sorgunun son bölümünde bulunuyor. Sorguyu yapan görevli “Evet tamam... Yerine gönderelim, sonra konuşuruz” diyor. Bu da avukatlara göre bu görüntülerin devamının olduğuna işaret ediyor.

-Kaynak-

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x