19/11/2008

Avrupa Birliğinin Türkiye halkından gizlenen 'kaynaşma' stratejisi, öncelikle Trakya'yı ABye dahil etme amacı güdüyor. Verilen fonlarla halk yeni bir kimliğe hazırlanırken, Edirne Valiliği tabelasından TC ön ekini çıkarma denemeleri yapılıyor.
soL (Çorlu) Avrupa Birliğinin Türkiye halkından gizlenen kaynaşma stratejisi, "ulusal sınırların böldüğü bölgeleri ABye entegre etme" amacını taşıyor. İlk "kaynaşacak" saha olarak seçilen Trakyada eğitim, sağlık, emek piyasası ve ortak tehdit yönetimi sınır ötesine terk edilecek ama kendisine sınır ötesi kimlik biçilen bölge halkı üst-kimliksiz kalmayacak!
Avrupa Birliği (AB) 2004 yılından bu yana aday ülke Türkiyeyi, Sınır Ötesi İşbirliği (Sİ) kapsamında destekliyor. Katılım Öncesi Mali Yardım (KMY) adı verilen bir AB fonu tarafından finanse edilen işbirliği programları, AKP hükümeti ve AB muhipleri tarafından, Türkiye kamuoyuna AB bizi tam üyeliğe hazırlıyor hem de para vererek kalkınmamıza yardım ediyor ifadesiyle yansıtılıyor. Oysa ABnin hiç de gizli olmayan stratejik kararlarına ve düzenlemelerine bakıldığında, asıl niyetin Türkiyenin belirli bölgelerinin fiilen AB toprağı haline getirilmesi olduğu görülüyor. Birçok AB sözcüsünün Türkiye çok büyük sözleri hatırlandığında, parça parça Avrupalılaştırma niyeti anlam kazanıyor.
ABnin desteklediği etkinlikler dikkate alındığında, ilk özerk sınır ötesi eyalet projesinin Trakyayı kapsadığı anlaşılıyor. Edirne ve Kırklareli illeri, kara sınırları itibariyle Bulgaristan'la ilişkilendirilerek Sınır Ötesi İşbirliğine dahil edilirken, Tekirdağ ve Çanakkale de deniz ötesi işbirliğine sokulmuş vaziyette. AB resmi belgeleri bu tür işbirliklerini stratejik seviyede görüyor ve şu tespite dayanıyor: Ulusal sınırlar kalkınmaya engeldir!
Strateji: Bölgelerin entegrasyonu
ABnin bu tespiti, birliğin karar organı denilen Avrupa Konseyinin 6 Ekim 2006 tarih ve 2006/702 Nolu basımı zorunlu olmayan kaydıyla sınıflandırılmış, ama AB Resmi Gazetesinin 21 Ekim 2006 tarih ve L291 sayısının 11-32. sayfalarında yayınlanmış stratejik kararında yer alıyor. ABnin her çeşit müktesebatını çevirtmekle meşgul AKP hükümetinin, kaynaşma stratejisi başlıklı 22 sayfalık bu kararı çevirmeyerek bir anlamda gizleme yoluna gitmesi, AKP açısından pek anlamlı. Fakat bunun kadar manidar olanı, Avrupa Takımı üyesi kimi akademisyenlerin, Trakya bölgesinde verdikleri konferanslarda, bilim insanı namusuna aykırı bir biçimde AB kararının sınır ötesi kimlik ve Avrupa vatandaşlığı gibi kimi vurgularını saklayarak veya çarpıtarak halka sunmaları.
Konseyin ilgili kararı, Trakyadan dört ili içine almış Sİlerinin nihai amacını net olarak açıklıyor: Ulusal sınırlar ile bölünmüş bölgelerin entegrasyonunu sağlamak. Kararın Ek 2.4 maddesinde Sİlerdeki ön koşul, mevcut ulaşım ve iletişim altyapısının iyileştirilmesi olarak açıklanırken, devamında ilginç kavramlar ortaya atılıyor: sınır ötesi işletme, sınır ötesi eğitim-öğretim, sınır ötesi sağlık ve sınır ötesi emek piyasası.
2007-2013 dilimindeki AB stratejisini açıklayan karara göre, Sİler sınır bölgelerinin rekabetçiliğine odaklanırken, eğitimi, sağlığı ve giderek emek piyasasını Avrupaya ve üçüncü taraflar olarak tanımlanan uluslararası sermayeye açmalı. Ortak tehditlerin yönetimini de Sİlere yükleyen Konsey kararı, işbirliği alanlarını, İngilizcede hakimiyet sahası manasına gelen territory kavramıyla ifade ediyor. Daha önemlisi, hakimiyet sahalarındaki halk için sınır ötesi kimlik oluşturulması öngörülürken, bu yeni kimliğin Avrupa vatandaşlığının bir bileşeni olacağı belirtiliyor. Konsey, KMY fonunun da, kapsamı sayılan ilkelerle çizilmiş bölgesel entegrasyon için kullanılacağını, aynı kararda düzenliyor.
Muhatap yerel yönetimler
Eğitim, sağlık, emek sömürüsü ve kimlik problemi çözülmüş sahanın siyasal iktidar sorununa yanıt arayan Konsey, kamu yönetimi reformunu adres gösteriyor. Konseyin KMYyi kuran 1085/2006 nolu kararı, reformun çerçevesini şöyle çiziyor: Yardım alabilmek için kamu yönetimini, işbirliğinin ve mali yardımların yönetimini yeni bir sisteme devredecek ölçüde yerelleştirmek ön şart! Açıkçası, AB, sahalarını yönetirken ve mali olarak desteklerken, o ülkenin merkezi otoritesiyle değil, sınır ötesi kimlikli yerel yönetimlerle muhatap olmak istiyor.
AKP hükümeti, şartı yerine getirmek için, gerekçede Konseyin karar numarasına (1085/2006) doğrudan atıf yaparak, 5449 sayılı yasayı çıkardı ve öngörülen yeni sistemi Bölge Kalkınma Ajansları (BKA) olarak isimlendirdi. Kamu İhale Yasası ve Sayıştay denetimi dışında tutulacak BKAlar ABnin diyaloğu için gereken yetkilere sahip. BKAlar soLun TRAKAB ve İMPnin bölge planı açısından ele alındığı AKPnin Trakya Planı başlıklı haberinde detaylı olarak anlatılmıştı. http://haber.sol.org.tr/mansetler/anamanset/3400.html
Edirne, Türkiye Cumhuriyetine bağlı değil mi?
Özerk Trakya, gelinen noktada önemli evrelerden geçiyor. Özellikle ulaşım altyapısı alanında birkaç yatırım birden ilerliyor. Projeleri hazır durumda olan Halkalı-Bulgaristan Hızlı Tren Hattı ve Kırklareli Demirköy TIR geçişleri Avrupa Yatırım Bankasından onay beklerken, en önemli gelişme Çorlu Lojistik Bölgesi-Asyaport Limanı ekseninde görülüyor. Sovyetler Birliği karşıtı sivil istihbarat kuruluşu olarak karanlık bir geçmişe sahip olan ve bir süredir Avrupalı lojistik tekellerinin denetimindeki Gemi Taşımacılığı ve Ekonomisi Enstitüsü (ISL), Çorlu Lojistik Bölgesinde danışmanlık yaparken, projenin yürütmesini TOKİnin üstlenmesi karara bağlandı. Trakyanın Avrupa Erişim Ağına daha sıkı bağlanmasında yeni proje ve adımların AKPnin kamu yönetimi reformunu beklediği ifade ediliyor. O kapsamda 5 Kasım 2008 tarihli son AB Genişleme Raporunda AKP hükümetinin KMYnin devamı için yerel düzeyde gerekli yönetsel yapıları kurması gerektiğinin altı çizilmişti.
Trakyayı özerkleştirme projesinin sınır ötesi kimlik kazandırma ayağında garip etkinlikler dikkat çekiyor. Edirne Valiliğine bağlı AB Bilgi Bürosu Avrupalı olmak başlıklı çeşitli yarışma ve programlarla gençlere seslenirken, bölgedeki ilköğretim okullarına dek projecilik aşılanıyor. KMY fonu da belediyeler, etnik dernekler, ticaret-sanayi odaları ve sivil toplum örgütlerine ulufe dağıtarak her kesimden Avrupalı yaratıyor, AKPli bakanlar ise bölgedeki Trakların ilk ataları ve tapınakları türünden tuhaf araştırmaları finanse ediyor. Dikkat çekici bir halk yeni kimliğe hazır mı? yoklaması ise Edirne Valiliğinden geldi. Sembolik de olsa bir deneme yapıldı ve valilik tabelasından TC ön eki kaldırıldı. Halktan tepki gelmesi üzerine İçişleri Bakanlığı TC ibaresinin kullanım yerleri için yeni çalışma yapıyor diyerek 7 ay direnen AKP bürokratları, ancak geçen Ekim ayı sonunda Edirne Valiliğini Türkiye Cumhuriyetine bağladı.
ABnin Türkiye kamuoyundan gizlenen kaynaşma stratejisi kararı, 2007-2013 dönemini kapsıyor. Türkiyenin tam üyelik görüşmelerinin 2014ten önce başlayamayacağını defalarca söyleyen AB yetkilileri, anlaşıldığı kadarıyla önce sınır ötesinde kaynaşalım demeye getiriyor. AB ve AKPnin karşılıklı olarak yürüttüğü stratejinin önüne geçilmez ve AKP gitmezse, 2014 yılına gelindiğinde, Türkiyenin kaynaşan bölgeleri, Avrupa vatandaşlarının yaşadığı topraklar olarak ABye tam üye olabilecek. ABnin hazmetme kapasitesi herhalde o kadarına yetecek!
Kaynak: http://haber.sol.org.tr/mansetler/anama ... nuyor.html
[img]http://haber.sol.org.tr/themes/tpl_4001/img/soLlogo.png[/img]