İlker Başbuğ’u izlerken üzüldüm…

İlker Başbuğ’u izlerken üzüldüm…

İletigönderen sessiz sedasız » Prş Nis 30, 2009 16:08

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, çarşamba günü Ankara’da gazete ve TV’lerin Genel Yayın Yönetmenleri ile temsilcilerini ağırladı. Başbuğ, yaklaşık 2.5 saat süren toplantı boyunca, karşısındaki gazetecilere adeta ‘’ders’’ verdi. Bu dersin içeriği ise; ne yazık ki; ‘’hukuk’’ ve ‘’etik’’ üzerineydi.

Aslında normal olan; ‘’kamu adına hareket eden’’ gazetecilerin devlet görevlilerini ‘’hukuk’’ ve ‘’etik’’ten yana tavır almaya zorlamasıdır. Zira; devleti yönetenler, hükümet üyeleri, bürokratlar ve askerler, evrensel kuralların belirlediği ilkeleri uygulamak istemezler. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Devlet her zaman, ‘’hukuk dışı’’ davranmaya eğilimlidir. Bu doğasında vardır. Çünkü; ‘’hukuk’’ devletin işlerini zorlaştırır. Bunun en somut örneğini, 1992 yılında gördük. Polis o dönem her gün evleri basıyor ve insanları katlediyordu. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ise kamuoyunda gelişen tepkiler üzerine, yine tarihi sözlerinden birini ediyordu: “Polisin elini soğutmayın.”

Yine bugünlerde pek bir demokrat geçinen, oysa ki; demokrasi sicili hiç de parlak olmayan Demirel, gözaltında kaybedildiği öne sürülen bir gencin yakınlarına “Cebimde mi ki çıkarıp vereyim’’ diyordu. Bu örnekler, ‘’devlet’’i temsil eden kafanın yansımasıydı. Bu kafa, bu zihniyet, onlarca gencin ölümüne yol açtı, demokrasiyi budadı.

Peki bugün değişen ne var?

Kuşkusuz hiçbir şey. Değişen hiçbir şey yok. Bugün de iktidarda ‘’seçilmiş’’ bir hükümet var. Onlar da ‘’demokrasi’’ için hareket ettiklerini söylemelerine rağmen, 1 MAYIS hala yasak! ‘’Demokrat’’ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üzerine hiç de vazife olmadığı halde, ‘’Taksim’e sadece iki bin kişi girebilir’’ diyor. Gül, ‘’gösteri hakkı’’nın ‘’sınırını çiziyor.’ AKP’li Başbakan ise, ‘’Taksim yasak’’ sözünden başka hiçbir şey bilmiyor. ‘’Mağdur’’ Erdoğan, ‘’Oraya yasağı biz koymadık’’ diyor. Evet doğru, orada işçilerin gösteri yapmasını asker yasakladı, cuntacılar engelledi. Peki; Türkiye’yi hala asker mi yönetiyor? Bu yasak neden kalkmıyor? ‘’Darbeci avı’’na çıkan AKP, neden askerin izinden yürüme ihtiyacı hissediyor? “Statükoya karşı savaşıyoruz’’ diye böbürlenenler, bu yasağı neden kaldırmıyor, ya da kaldıramıyor? Üstünü üstlük, bu yasağın uygulanabilmesi için bir de ‘’teori’’ler geliştiriliyor. Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise bir adım daha öne geçiyor. Çelik, ‘’Taksim’e çıkarlarsa, geçen seneki görüntüler yine olur’’ diyerek, işçileri tehdit ediyor.

Artık kabineyi bile değiştirebilcek gücü kalmayan Erdoğan ise, yine yüksek perdeden konuşmayı sürdürüyor. Gül’ün değiştirmesine izin vermediği kabine listesini cebinde taşımak zorunda kalan Erdoğan, ‘’Gül’e rağmen’’ yapılacak bir değişikliğin, partiyi parçalayacağını görüyor. Bu yüzden, ‘’revizyon’’ lafını unutturmaya çalışıyor. İçinde biriken hırsı ve öfkeyi, işçilerden, sendikalardan ve emekçilerden çıkarmaya çalışıyor. Başbakan’ın öfkesini bilen gazeteciler, anlamlı tek bir soru bile soramıyor. Başbakan, aylardan bu yana, kapsamlı bir basın toplantısı düzenlemiyor.

Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un durumu ise daha ilginç. Başbuğ, neredeyse her ay ‘’düzenli’’ basın toplantısı yaparak, TSK’nın görüşlerini ‘’ince ince yediriyor.’’ Başbuğ’un toplantıları, adeta bir ‘’think - thank’’e dönüşüyor. Entelektüel dünyanın tanınmış isimlerinden yapılan alıntılarla süslenen konuşmalar üzerine, binlerce yorum yapılıyor. Asker, kamuoyu önüne siyasetçilerden daha çok çıkıyor. Ve bu durum git gide ‘’olağanlaşıyor.’’

‘’Asker siyaset karışmasın’’ diyenler ise; bu toplantılarda ‘’baş konuk’’ olarak ağırlanıyor. ‘’Burada ne işim var?’’ demeden o toplantılara gidenler, düne kadar söylediklerini bir çırpıda unutuyor. ‘’Paşa’’nın yıldızları gözlerini ‘’kamaştırıyor’ belki de ‘’korkutuyor.’’

Bunun en somut örneğini Çarşamba günü bir kez daha gördük. AKP yandaşı medyanın temsilcileri, ‘’tören mangası’’ gibi dizilmişti paşanın karşısına. TSK’ya yayınlarında neredeyse ‘’çeteci’’ diyecek olan AKP yandaşı ATV’nin Haber Müdürü Fuat Uğur, karşısında ‘’paşa’’yı görünce, ‘’Doğum gününüz kutlu olsun’’ dedi. Oysa ki; daha sabahın erken saatlerinde, TSK on şehit vermişti. Kimse ‘doğum günü kutlayacak’ durumda değildi. Fuat Uğur ise belli ki bunu anlamıyordu. Yayınlarında ‘’Ergenekon’’ üzerine olmadık laflar edip ‘’örgüt’’ü TSK ile ilintilendirmeye çalışan Uğur, ATV’de o yayınları yapan kendisi değilmiş gibi; Paşa’nın gözüne girmek için çabaladı durdu.

Star’ın Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’nun durumu ise içler acısıydı. Yazı İşleri toplantılarında, etrafındaki gazetecilere ‘’Siz bilmiyorsunuz, Sayın Başbakan askerleri her toplantıda fırçalıyor. Askerler sesini bile çıkaramıyor’’ diyen Karalalioğlu, daha ilk soruda çuvalladı. Asgari gazetecilik nosyonuna sahip olmadığı ortaya çıktı. ‘’Konjonktür’’ gereği başına geçtiği gazeteyi nasıl yönettiği Başbuğ’un verdiği ‘’hukuk dersi’’yle gözler önüne serildi. Uzanlardan el konularak devşirilen ve AKP’nin ‘’demirbaş listesi’’ne yazılan gazetenin yayın yönetmeni, ne acı ve ne yazık ki; ‘’askerden hukuk dersi’’ almak zorunda kaldı. Başbuğ, Karaalioğlu’nun ‘’Ergenekon’’ demesi üzerine, ‘’Mahkeme özel isim kullanmıyor. Bu konuda kural var. Orada yargılanan insanlar hakkında henüz hüküm verilmedi’’ dedi.

Oysa ki; ‘’normal’’ olanı, gazetecinin ‘’hukuk’’ kuralları içinde davranmasıydı. İşte bu yüzden Başbuğ’u izlerken üzüldüm. AKP, tüm değerleri yok ettiği gibi, mesleki ilkeleri de ortadan kaldırdı. ‘’AKP’ci gazeteciler’’ hiçbir hukuk kuralı tanımadan yaptıkları yayınları o denli ‘’içselleştirdi’’ ki; ‘’infaz gazeteciliği’’ olağan hale geldi. Ancak bunun tüm kurumlarda ‘’olağan’’ karşılanmadığı çarşamba günü görüldü. AKP medyası bu kez sert kayaya çarptı.

Acı veren bir başka durum ise şuydu:

Gazetelerinde, ‘’askerin arkasından’’ konuşanlar, ‘’İLK YÜZLEŞME’’de duvara çarpıp sus pus oldu. ‘’JİTEM’’i, ‘’asit kuyuları’’nı "GATA-kulliyi köşelerinde yazanlar, ‘’paşa’’yı karşılarında görünce, yazdıklarını birdenbire unuttu. AKP’ciler, gazetecilik yapmak yerine “Paşam doğum gününüz kutlu olsun” dedi. TV yöneticisi, ‘’sivil’’ olduğunu belli ki unutmuştu… “Paşam’’ sözü bunun kanıtıydı. Neysi ki; ‘’paşa’’sı ona ‘’sivil’’ olduğunu hatırlattı, doğum günü kutlayan ‘’gazeteci’’ye yüz vermedi…

Barış YARKADAŞ

:arrow: http://www.gercekgundem.com/?c=58868
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Gazete Köşe Yazarları

İletigönderen jamesB07 » Cmt May 02, 2009 3:56

Ilker Basbug Pasa'nin;her hafta basin toplantisi yaparak,akp'nin 8 yildir yok ettigi butun ilkeleri tek tek yeniden ogret-
mek icin,canla basla cabalamasina bende cok uzuldum.Cunku;olmasi gereken;sivil kurumlarin butun etik degerlerini
koruyarak,Genelkurmay'a ornek olmalari gerektigiydi.Ancak;M.O 209 yilinda kurulan Turk Ordumuz,o gunden buyana
butun degerlerini korudugunu gosterdi,O yuzden;Sayin Basbug Pasa'nin karsisindaki dusmus insanlara ders vermesine
sevindim!Ilker Pasamiz'in sonuna kadar arkasindayim.
Kullanıcı küçük betizi
jamesB07
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Pzr Eyl 28, 2008 2:39


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x