İnam ATA (Asif ATA) - Ulus

Forumda gereksiz, yanlışlıkla açılmış veya kilitlenmiş başlıklar buraya taşınır.

İnam ATA (Asif ATA) - Ulus

İletigönderen Uluruh » Prş Şub 26, 2009 7:30

İnam Ata
(ASİF ATA)

ULUS

(“Yol. Ata sözü” 3. Kutsal Kitapdan)


Ulus Ruhu ve toplumda var olan ideoloji – başka-başka olaylardır.
Ulus manevi geleneğin taşıyıcısı, Koruyanı ve gelecek soylara bahşedendir.
Ona göre de o, Ebedi Servetlerin rumuzudur.
Toplum değişiliyor, Ulus Ruhu ise çok az değişilmeye uğruyor, onun yalnız zahiri yönlerinde, üst qatında değişiklik görünüyor.
Ulus Ruhunda daim Ebedi nitelikler saklanıyor.
Her yeni toplum Ulus Ruhunu değiştirmeye inanıyor, ancak geç-tez bu hülya yok oluyor, aydın oluyor ki, Ulus toplum kanunlarına amel ediyor, öz kanunları esasında yaşıyor.
Ona göre de işgalçıların yarattıkları çirkin çevrede bile, Ulus Ulus olarak kalıyordu.
Çünki Ulus İnsanların sadece toplamı değil, Birliğidir.
Bu Birlik Maneviyatın derinliğinde oluşuyor, bu derinliğe ise toplum karışa bilmiyor.
Ona göre de toplum ölüyor, ancak Ulus yaşıyor.
Ulusu Ulus eleyen üç nitelikdir: Etnik Birlik, Manevi Birlik, Arazi Birliği.
Etnik Birlik - Ulusun yaranması, Hayata gelmesi, Irkı özelliklerile ilgilidir.
Manevi Birlik – Dini, Felsefi, Bedi Servetlerle soydan-soya geçen, dayanıklı Görenek-Geleneklerle ilgilidir.
Arazi Birliği – Yurt anlayışının coğrafi Anlamıyla, Ulusun yaşadığı bütün mekanı ifade ediyor.
Bu üç yönün her biri esasdır.
Bu bakımdam, yalnız İdeoloji Birlik esasında yaradılan ve yukarıdakı etmenleri düşünmeğen Ulus anlayışı çok yapay ve yanlış anlayıştır.
İdeoloji Birlik esasında araplar yendikleri Uluslar esasında yeni bütöv Ulus yaratmadılar.
Romalılar da öz büyük imparatorluğunda Ulusarın toplamından yeni Ulus yetirmediler.
Napoleon – özünü Fransa devriminin devamçısı kibi sundu, ancak devrimsel ideoloji esasında genel bir devrimsel Ulus yaratmadı.
Bir-birinden Etnik, Manevi ve Arazisine göre faklanan Ulusları genel, bütöv Ulus Birliği adı altında birleştirmek yalnız bir sonuc vere bilir, sayca küçük olan Ulusları sayca böyük olan Ulusların içerisinde eritmek, büyük ulusu daha da artırmak, genişlendirmek, güçlendirmek.
Dogmatizmin en büyük suçlarından biri Beşeriyeti Uluslara karşı koymakdır.
Aslında Dogmatizm çeşitli Uluslardan oluşmuş elvan ve buna göre de Hayati, Doğal Beşeriyet tanımıyor. O, çeşitliliklerini yitirmiş Uluslar, Görenek-Gelenekler elvanlığından kurtulmuş Beşer tanıyor.
Ona göre de o, Ulusların geç-tez aradan kaldırılmasını, bir-birine kavuşmasını ve sanki bir dilde konuşmasını, Bir Beşeriyet Varlığında yitmesini – karşısıalınmaz gelişmiş olay sayıyor.
Kayğılananları susturmak için Dogmatizm Ulusların bir-birine kavuşmasını uzak geleceğin umutuna bırakıyor. Ancak bununla zararlı fikrin korkulu anlamı değişilmiyor.
Her durumda biz bilmeliyiz ki, geç-tez ayrı-ayrı Uluslardan bir, tek beşer oluşacak, hemin beşerin vahid medeniyeti olacak ve böylelikle de çözülmesi çetin olan Ulusal mesele öz kesin, bütün “çözümü”nü bulacak.
Dogmatizm Ulusal meseleni Ulusların öldürülmesi şeklinde “çözüyor”.
Soruluyor: Hayatı Çeşitlilik, Elvanlık, Çokyönlülük Güzelliğinden ayıran yeknesak Dünya cennetden çok cehenneme benzemezmi?
Başka yandan, eğer Uluslar aradan kalkacaksa, onda onların çiçeklenmesi neye gerektir?
Bu neredeyse kesilecek koyunun kasap eline geçmemişden önce şişmanlaştırılmasına benzemirmi?
Ulusa diyorlar ki, Medeniyetini, Tarihini, Dilini öyren, sonra da aydın oluyor ki, Ulus özü geç-tez yitecek.
Bu ona benziyor ki, ürünü yetiştiriyorsun, biçiyorsun, ambara dolduruyorsun, sonra da anbarı yakıyorsun.
Dogmatizm Uluslara çok felaketli akıbet hazırlıyor.
Azerbaycanlıların özlerine has tarihi yazgısı var: Etnik bakımdan biz Oğuz Türkleriyiz, Selcukların varisleriyiz.
Medeniyet bakımından, bütün Doğu Dünyasının bir parçasıyız. Arap-Fars Medeniyetile temasdayız.
Arazi bakımından ikiye bölünmüşüz, küçük Ulusların sırasındayız.
Tarihi yazgımızda facialı yönler çoktur.
Faciamız Türklerin bir-birlerini sevmemesi, tanımaması, bir-birinden ayrı kalması, Dünyaya sepelenmesinden başlıyor.
Oğuzların bir kısmı Azerbaycanda kaldı, o biri kesimi Osmanlı Türkiyesini yarattı, ancak iki yakın ülke arasında asil kamusal Birlik yaranmadı.
Faciamızın nedeni bir de o oldu ki, Bağımsız Devletimizi yarada bilmedik, yazgımızı başkaları yazdı, yadlara inandık, aldandık.
Öz aramızda Birlik olmadı, hamcasına Azerbaycanı mahellelere böldük.
Milli Düşünce yetişmedi, Ulusla bağlı olan Gayetli Aydınlar ortaya çıkmadı.
Faciamız ulusumuzun adında da yaşıyor:
“Azerbaycan” – Odlar Yurdu demekdir ve Ulusu ifade etmiyor. Odlar Yurdunda – Oğuz Türkleri de yaşaya bilir, başka Uluslar da.
Ülkemizin adıyla Ulusumuzun adı arasında üzvi bağlılık yoktur.
Genellikle kimliğimiz de aleme hele belli değil.
Bizi Kafkas Tatarları, Fars Türkleri sayıyordular.
Bağımsız Devleti olmayan Ulus – evi olmayan erkekdir.
O, na kadar İstidadlı, Akıllı, Maneviyatlı, Tarihli, Yigitli olsa da, Erkekler arasında yeri yoktur.
Bağımsız Devlet olmadan – Bağımsız Ruhu tecavuzdan korumak çetindir.
Bağımsız Devletden yoksun olan Ulus – Bağımsız Ulusal İradeden yoksun oluyor.
Bağımsız Devlet – Ulusun kamusal-siyasi yaratıcılığıdır. Devletsiz Ulus bu yaratıcılıkdan yoksundur.
Azerbaycan türkleri öz Bağımsız Devletini yaratmalıdır, yad akından ayrılmalıdır.
Sonra o, çevresinde Türk Ruhu yaşatan Ulusları birleştirip Büyük Ülke yaratmalıdır.
Büyük balıkların küçük balıkları yediği, büyük devletlerin Küçük Ulusları esaret altına saldığı dönemde Devletin Bağımsız yaşaması çetindir.
Azerbaycan Güçlü, Bağımsız Devlet olmalıdır ve onun Özüne has kamusal-siyasi Tarihi başlamalıdır.
1984
Kullanıcı küçük betizi
Uluruh
Üye
Üye
 
İletiler: 19
Kayıt: Cum Oca 30, 2009 7:29

Şu dizine dön: Güncel Meydan Çöp Tenekesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x