YOLRUH ATALI
İNAM TÜRKÇÜLÜĞÜ NEDİR?
İnsan sevdiğini nasıl seviyor? Seven sevdiğini gözünde yükseltmezse, yüceltmezse, ona değer vermezse, sevemez. Asil Sevgide, Akıdede, Amaçda yalnız durmadan sevmek gerekdir, özü de İnamla, İdrakla, Maneviyatla ve İradeyle.
Türkçülük de bir sevgi ister. Bu yolun özülünde, temelinde duran yüce Türk ulusuna, onun Türklük mahiyetine, Türk ırkına kutsal, sonsuz Sevgi!
TürkçüTürk insanını, ulusunu ve onun Türklük mahiyetini bütünlükle seven, bu sevgiyi kutsal akıdeye çeviren, onun yolunda bin türlü çetinliklere, kavğalara dözen, ancak bu kavğadan doymayan, onu hayatının anlamı sayan kimsedir. Türkçübir vurğundur, aşıkdır; Türklük adlı bir hakikatın aşıkı. TürkçülükTürkü ve Türklüğü sevmenin ruhsal yolçuluğudur. Türklüğün sırlarıyla dolu, onun yüceliğine, kamilliğine yetmek yolçuluğu.
Türkçülük bir İnam işidir, inam kaynağıdır. Türkün ezeliliğine, ebediliğine inanıp, değer verip onu sevmekdir. Türkü onun gerçekliğine beraber saymamak, her an olduğundan yüce tutmak, yüksek görmek işidir. Onun mahiyetindeki kudrete, peygamberliğe, büyüklüğe, yigitliğe, dünyaya her an hava ve su kibi gerek olmasına inamdır. İnam kaynağı olmak ölmezlikdir, türkün ölmezliğine inamdır.
Türkçülük bir İdrak işidir, düşüncemize yön veren, özü hakkında düşünce yaratan. Türkçülük o kadar kudetli bir olay ki, idrakımızı onun üzerinde kökleye biliyoruz, onunla dünyanı, hayatı, insanı alğılaya biliyoruz.
O bir Maneviyat yönü. Dünyaya türk kibi gelmek, bu gelişi bayram saymak, soyumuzdan gelen bütün yüce niteliklerimizi ömrümüzün anlamına çevirip sona kibi bu anlam üzerinde yaşamak. Biryüzlü, sözübütöv, dövüşken, korkmaz, yendiğinin başını kesmeğen Türk! Sona kibi yüce türk maneviyatına sığınıp yüce yaşamak mutluluğu.
Türk İradesiyle Türk Ruhu bütünleşiyor ve tasdik olunuyor. Türk İradesini yaratan Türk benliğidir. Türk bencil değil, benlikçidir. Benlikçilik benliği korumak, yüksek tutmak özelliğidir. Benliğinin yüceliğinde görünüyor, biliniyor Türk Vakarı, Türk İradesi!
Bu yazıda sunulan İnam türkçülüğü türkçülüğün şimdiyedek olmayan, yeni, görünmemiş seviyyesidir. Bu türkçülük yaratıltığı yerdeAzerbaycanda, öylece de dünyadakı bütün türkler için kurtarıcı türkçülük sayılıyor. Bu türkçülüğün yaratıcısı türkün büyük evlatı Asif Atadır (1935-1997). Türkçülük onun yarattığı Mutlaka İnam dünyabakış sisteminin öz adıyla bilinen terkip hissesidir. Mutlaka İnam dünyabakışı Asif Atanın türk peygamberi olarak öz ulusuna ve bütünlükde beşere sunduğu kurtuluş yoludur, harayıdır, peygamberliğin yeni düzeyidir. Mutlaka İnam dünyabakışı, felsefesi 45 kutsal kitapı kapsıyor. Kitaplar türkce yazılıp. Bu dünyabakışının başlıca ideası İnsanlaşmakdır. Felsefemize göre, yalnız İnsanlaşmadan sonra asil beşer yarana bilir ve insanlığın bütün sorunları öz çözümünü bulur. Atamız özünekadar olan türkçülükden konuşarken onu üç yere ayırıyor: ruhani türkçülük, tarihi türkçülük ve ideoloji türkçülük. O, ruhani türkçülüğün mahiyetinin en çok Azerbaycançılıkda, tarihi türkçülüğünse Türkiyede, Osmanlı tarihinde ifade olunduğunu vurğuluyor, ideoloji türkçülüğün Ziya Gökalp, Ali bey Hüseyinzade ve Mehmet Emin Resulzade yaratıcılığında ortaya çıktığını gösteriyor. Atanın yaratdığı İnam Türkçülüğü türkçülükde yeni, şimdiyedek olmayann olaydır. Bu yazıda onun başlıca yönlerini açmaya çalışacağız.
Bu çağacan olan türkçülük neye dayanıp, neyin üzerinde yükselip? Geçmiş türkçüler islamçılık ve Batıçılık kibi etmenleri türkçülüğe ortak etmişler. Aslında islam ve Batıçılık türk özümlüğünün, benliğinin, yüzünün, ruhunun neden ortağı olmalıdır, bunu bilmiyoruz!? Neden Türkçülük türk insanının ömründe özünün ruhsal ve gerçek yetkilerini yad değerlerle paylaşmalıdır? Bütün faciamız buradan başlıyor. Biz sayıyoruz ki, şimdiye kibi bu gidişlerle türk ulusu kurulmayıp ve bundan sonra da kurulamaz. Sonuc budur: türk, türkçülük ağacı islam ve Batı miyvesi yetirip, yene de bitirmekde. Bu meselede türkçülüğe birleştirilen, eklenen kazanıp, türkçülük yok. Çünki türk özümlüğünü, benliğini, yönünü, ideolojisini yaratmak için onları başının üzerine kaldırıp, onları kurtuluş sayıp. Bunun sonucudur ki, Türk insanının, ulusunun yaşam yönünü, yöntemini islamçılık ve Batıçılık belirliyor, bu işde türkçülük kesin olarak hiç bir iş göre bilmiyor ve bununla da formallaşıyor. Ona göre ki, türk onları başından indirmek, zor tahtından düşürmek istemiyor. Türkün özüyse islamın ve Batıçılığın ağır yükü altında inildiyor, ölüyor, beniliğini, yüzünü yaratanlar onun benliğini alıyorlar, yüzsüzleştriyorlar. Böylelikle, Türkün öz yüzü yitiyor. Onun yüzü dünyanın yüzünden seçilmiyor. Türk dünyaya benzemesiyle övünüyor. Dünyaya benzemek kurtuluşu hem de türkün ölümünü gerçekleştiriyor. O ölümüse her kes görmüyor.
Şimdi bütün türk ülkelerinde Türkçülük değerlendirilmiyor, milletçiliğe karşı yad, zararlı, azgın kuvvetler durmadan dövüşüyorlar. Çünkü türk ülkelerinin içerisi yadlıklardan oluşup. Yadlık o kadar güçlenip ki, türkçülük türk ülkelerinde bile ayak açıp yürüyemiyor. Milletçileri, türkçüleri hakimiyete yakın burakmıyorlar. Çünki ülke içindeki yad islam ve Batı değerleri kenardakı sahipleri tarafından her an destekleniyor. Hem islamın, hem Batıçılığın dünyada öz sahipleri var. Onları var oldukları ülkelerde kenardakı asil sahipleri, yaratıcıları koruyor, bunun için çoklu paralar işletiyorlar. Asil sahipler türklere islamı ve Batıçılığı kabul ettirdikden sonra, ona adıgeden yadlıklara sahiplik etmek olanağı veripler. Ancak bu sahiplik köleyin köleliğini yaratan bir şeye sahipliği, onu göz bebeği kibi korumasıdır. Türk Türkçülüğün sahipi olmalıdır, onunla özünü kurmalı, yaratmalıdır. Bu tür olmazsa, yad eller içimizi karıştıracak, sonuçda şimdi olduğu kibi türkün kurtuluşu baş vermeyecek.
Akıde işi çok çetin. İnsan bir yolun yolcusu ola bilir. Bir yolun bir ideası olur. Eski türkçüler Türkçülük, Batıçılık ve İslamçılık idealarını bir araya getirdiler ve bununla Türk ulusu kurtula bilmiyor. Üç şeyi bir arada tutmak ne demek? Bilmeliyiz ki, bunların her üçü özlüğünde ayrı-ayrı, yad yollardır. Neden bu yadlıklar türkün ömründe bir-birine böyle yakın oldu? Türk neden bu yadlıkların içerisine girmesine yol verdi? Şimdi türk hanki ideanın arkasınca gitsin? Özellikle türkçülükden kenardakı her iki yol daha zorlu, ağalık için daha gerekli! Türkün bu yolla gidip hanki duruma düştüğü, ne kazandığı gözlerimiz karşısındadır. Facianın içindedir türk! Neden türkün kurtuluşu yaranmıyor? Çünki hemen yadlıklar koymuyor! Hem islamçılık, hem de Batıçılık türkün yurtunda öz yadlıklarını sürdürmekde, işlerini görmekde! Türkçülük, türk değerleriyse ayaklar altında inildemekde, ölmekde. Türk ulusunun bir kısımının kiblesi islam, bir kısımının kıblesi Batı. Türkü öz yurtuna bağlayan bir kuvvetse yoktur!!! Şimdiki türkçülüğünse kıble olmak güçü yok! Türkün, Türklüğün öz kıblesi öz yurtunda yaranmazsa, türk soyu varlığını yitirecek! Şimdi Türkçülük denilen bir şey varsa, o, aslında islamçılık ve Batıçılıkla barışan, onunla anlaşan, öz sözü olmayan bir Türkçülükdür. Eğer çağdaş türkçülük bu değilse, o zaman yadlıklardan imtina etsin!
Bizim türk dünyasına sunduğumuz İnam türkçülüğü insanlaşmağa dayanıyor ve o hem de İdrak, Maneviyat, İrade türkçülüğüdür. Burada başlıca iş türk insanınını yaranmasıdır: özünü nakıslıklardan temizlemiş, öz dünyabakışı olan, yadlıklara yok değen, başkalarından idea dilenmeğen, insanlaşan, kamilleşen türk! Peygamberi özünden, ruhu özünden, kıblesi özünden, kitapı özünden! Bu dünyabakışı türkün başka ülkelerde kutsallık aramasına, bulmasına yol vermiyor, türkün kıblesini öz toprağında yaratıyor, onu türk toprağına bağlıyor! Bu büyüklükde türk dünyasında öpülmeğe, secdeye toprakmı azdır, yoksa secde edilesi, öpülesi kişi kabrimi? Bizler Asif Atanın sunduğu kibi dünyaya bakıyor ve insanlığımızı tasdik ediyor, kamilleşiyor, yadlıklarla kavğa ediyor, dünyaya gerek oluyor, beşere öğretmenlik yapıyoruz.
Mutlaka İnam felsefesi Türk mahiyetinden yaranıp, türk için yaranıp. Felsefe özü çok büyük. Burada dünyanın, hayatın, insanın yaranmasından başlamış ahlak, ekonomik, toplum, siyaset ve insanlığı düşündüren her bir şey öz düzgün çözümünü buluyor. Asif Ata eserlerini ilk olarak türkler, sonrasa bütün insanlar için yazıp. Söylediğimiz kibi, Mutlaka İnam insanlaşmakamilleşme felsefesidir. Türkün insanlaşması onun ulusallığı, türklüğü üzerinde gidiyor, arapçılık, Batıçılığa dayanmıyor, hiç bir yadlığa esaslanmıyor, ona göre de bu insanlaşma türke, türkçülüğe sevgi yaratıyor. Burada Türkçülük İnsançılığa beraber oluyor. Türk İnsançılığı hem de beşere bir örnek kibi sunuluyor. İnsanlaşdıkca ulus, onun varlığı, türk insanı daha yakşı alğılanıyor. Burada Türkçüden kamilleşme isteniliyor, o kamil olmazsa, Türk ulusu şimdiki durumdan çıkamaz.
Ata felsefesinde İnsana, özellikle Türk insanına büyük değer veriliyor, onun beşere gerekliği vurgulanıyor. Türk ulusu, ırkı bu İnam felsefesinde göklere kaldırılıyor, onun beşere kurtuluş getireceğine inanılıyor, bugünkü dünyanın türk ruhuna muhtac olduğu söyleniliyor. Asif Ata türk ulusunu peygambersizlik felaketinden, onun yarattığı İnamsa ulusumuzu din geriliğinden, gereksizliğinden, anlamsızlığından kurtarıyor. Ata bizlere her zaman Mutlaka İnamın türk inamı olduğunu, özünün de türk peygamberi olduğunu söyleyip. Bu dünyabakışı yalansız, abuk-sabuksuz, cennet-cehennemsiz, kıyametsizdir, bütünlükle bilime, felsefeye esaslanıyor ve insanlığa düzgün, doğru, mutlak yön veriyor. Bu dünyabakışıyla türklerin öğreniciliğine son koyuluyor, o beşere öğretmenlik etmek hakkına yükseliyor. Azerbaycanda tam 50 yıldır Asif Atanın işi ortada. Azerbaycan önceki kibi türk dünyasının yüreğine dönüşmekde. Biz sayıyoruz ki, Azerbaycan yalnız türk dünyasının yok, dünyanın ruhani merkezine dönüşmekdedir.
İnam türkçülüğünde türk dinçi ve Batıçı değil. O, yalnız türkçü-insançıdır. Eğer türkçülük ermeniçiliğe, farsçılığa, ingilisçiliğe, yunançılığa, yaponçuluğa... beraber olacaksa, o, bize gerek değil. Çünki onlarda dünyaya ağalık isteği var. Birincisi dünyanın o çağı değil, ikincisi, ağalık çıkış yolu değil. Biz türkçüler imparatorluk hülyasıyla yaşamıyoruz. Beşere türkün ağalığı yok, atalığı gerekdir. Asif Ata cografi ve siyasi anlamda Turançılığı kabul etmiyor. Başlıca olarak türklerin ruhsal birliğini, Ruhsal Turançılığı İnam, İdrak, Maneviyat ve İrade birliğini kaçınılmaz sayıyor, şimdiki türklerde olmayan. Türklerin Mutlaka İnam ideasıyla birleşeceğini ulusumuz için tek kurtuluş yolu biliyor!
Bizim türkçülüğümüz, ulusçuluğumuz insanlıkdan kenarda değil. Ulusçuluğu gayri insani yönle yok, insani yönle tasdik etmek olur. Çünki insançılıkdan kenardakı türkçülük başka ulusları sevmemeğe, öldürmeğe, yok etmeğe başlar. Ona göre Asif Ata inanıyor ki, türkçülük türkün yaratdığı, insanlaşma felsefesine dayanmakla öz büyük, yüce, hakiki tasdikini bula bilir. Şimdi Azerbaycanda İnam türkçülüğü öz kutsal işini görmekde, yadlıklarla durmadan kavğada. Bizim türkçülüğe bakışımız önceki, hay-küy, kışkırık, sözde türkçülük bakışlarından çok farklı. Fark özü keskin karşıdurma, tezat seviyesinde görünmekdedir. Biz türkçülüğe hiç bir yad ideanı ortak etmiyoruz, birleştirmiyoruz, onları türkçülüğün yaratılmasında, var olmasında gerekli, kaçınılmaz değerler saymıyoruz. Ona göre ki, Mutlaka İnam Türk dünyabakışının içerisinde türkçülük ideası öz doğru çözümünü buluyor.
Bizlerle başkaları arasında bu keskin tezatı yaratan nedir? Mutlaka İnam fesefesinin taleplerinden ileri gelen imtina kesinliği. Biz yadların her hanki yakşılarını değerlendiriyoruz, öğreniyoruz, ancak ruhumuzun mayasına katmıyoruz, ruhumuzu onunla yoğurmuyoruz. Biz bizi kurmak adıyla yok eden yadlıklardan, onların verdiği mutlulukdan imtina ediyoruz. İmtina etdiğimizin yerinese özümüzün yarattığımızı koyuyoruz. Bizim imtinamız Mutlakdır: ya özümüz olmalıyız, olamasak... Olmamak yoktur bizde. Çünki, felsefemiz ancak var olmak! ideası tanıyor. Bizden kenardakı türkçü insanlar türkü, türkçülüğü ancak tarihin geçmişinde, kitaplarda arıyorlarsa, biz özümüz soydaşlarımızın gözü karşısında türk için yeni değer yaratıyor ve hem de o değerle yaşıyoruz. Azerbaycanda bizden kenardakı türkçülük aslında demokratçılıkdan başka bir şey değil, ona göre ki, bu çağdaş siyasi dünyanın durumuna çok uyarlıdur. Biz Azerbaycanda, öylece de bütün türk dünyasında İnam Türkçülüğünden kamil, yetkin, gelecekli, türkü kurmak, yaratmak güçünde olan türkçülük görmüyoruz ve tanımıyoruz. Bu ilk bakışda bencillik kibi görünüyor, aslındasa böyle değil, başımızın üzerine kaldırdığımız idea ve bayrak doğrudan da çok büyükdür. Bizim Yolumuz uzun, işimiz ağır, İnamımız Mutlak, İdrakımız güçlü, Maneviyatımız vicdanlı ve temennasız, İrademizse yeterlidir!
Biz türkçülüğe felsefemizin içerisinde bakmakla onu büyük bir dünyabakışıyla kapsıyoruz, hemin dünyabakışı türkçülüğümüzün özülü, temeli oluyor ve bununla da türkçülüğümüz din düzeyine kalkıyor. Türkçülüğe bu tür yüce bakış nerede var? Din dediğimiz söz aslında İnamdır ve dinden de yücede duruyor.
İnam türkçülüğü ulusdin karşılaşmasında ulusa yüce, büyük değer veriyor, ulusu ebedi olay, ulusçuluğu ebedi idea adlandırıyor. Dini Ulusun yaşamından, ruhundan siliyor, yok ediyor, (çünki din olay kibi ruhsallığa yok, daha çok siyasete uygundur ve aslında onlar hem birlikde, hem de ayrılıkda insana karşıdırlar) onun yerine Mutlaka İnamı getiriyor. İnsanın İnsanlaşarak Kamilleşmesi ve Allahlaşması inamını! Dünyanı, Yaşamı, insanı bu kamil noktadan görüyor ve değerlendiriyor Türk. İnsan ulusun özüdür! Ulusal özellik birincidir, başlıcadır, ezelidir, ebedidir, onu nice yok ede bilirsin? İnsan ulusun özüdürse, demek ulus da insanın özüdür!
Biz sayıyoruz ki, din hiç zaman ebedi olay olmayıp, olamaz da! Din ulusdan ve insandan sonrakı geçici bir olaydır. Dini uluslar yaratıp, ulusu din yaratmayıp. Şimdi görün, müslümanlığı kabul etmiş ve etmemiş yüzlerle uluslara, öylece de yüce türk ulusumuza ne sunuluyor: bütün insanlar Yeryüzüne doğulanda islam, müslüman kibi geliyolar, ancak bunu onların özleri bilmiyorlar. Hiç deme, sözde ilk insan Ademden yüzü bu yana böyleymiş!
Güçle insanların beynine sokuyorlar ki, insan dünyaya dinçi kibi müslüman olarak geliyor. Bu boyda yalan ne içindir? Ben bir türküm, yakşı, ben neden şimdiye kadar müslüman olduğumu duymamışım? Ya beni müslüman olmağa koymayan nedir? Yanıtım bu Türklüğüm! Ben türk dünyabakışı Mutlaka İnamı kabul etmemişden önce bile bir an da dinçi, müslüman olmamışam, soyumdam gelen yüce ulusal değerler, gelenek ve göreneklere esasında yaşamışım.
İslam bin beş yüz yıldır ki, türkün içinde öz işini görmekde. Bütün türkler müslümanlaşıp, türkün islama kadar olan değerleri ölüp, islam değerleri türkü özünden bağımlı edip, arap değerlerinin türkün içine girmesine ve ona etki göstermesine yol açıp. İslam değeri ayrıca olarak gökden düşmeyip, o arapın doğal değerleri üzerinde boy gösterip, gelişip ve dünyaya yayılıp. Çünki değerin öz sahipi, sahipin de öz hükmü var.
Türk o şeyi özüne değer, yol kabul edip ki, arap onunla türkün başını kesip, esarete sokup. Çok facialıdır. Gerçeklik odur ki, türk arap tarafından soykırıma uğratılıp. Arapların bize etdiyi soykırımı unutmakmı olur? Dedelerimizin, analarımızın başını kesipler, ruhumuza itaat getiripler. Bakın adlarımız hepsi arap adları, müslüman adları. Eğer müslüman adı birebir arap adı değilse, onda araplap da evlatlarına türkün, farsın, afkanın... adını koysun! Müslümançılıkarapçılıktır aslında!
Türkcemizin yarısı arap sözleridir. Dünyaya arapın bakışıyla, düşüncesiyle bakıyoruz. Yaşamımızı onun dediği kibi kuruyoruz, onun haram saydığını haram, onun helal saydığını helal sayıyoruz. Onun dediği kibi giyiniyoruz. Kadına, erkeke onun düşündüğü kibi yanaşıyoruz. Türkün arap dönemi bitmeli, öz asıl dönemi, ebedi İnam Türkçülüğü aşaması başlamalıdır!
Türkler islamı kabul etdikden sonra aslında türklüğü, kardaşlığı, birliği yitirdiler, bir birine düşman kibi baktılar. Tarihen Osmanlı türkleriyle Azerbaycan türklerini bir-birine kırdıran şie-sünnülük olmayıpmı? Özlerinin şie ve sünnü olduklarını unutmayanlar türk olduklarını tezce unutdular. İslam ulus anlayışını aradan çıkardığı için şimdi de türkler özlerini ulus olarak müslüman adlandırıyorlar. Bireyimiz özünün müslüman olduğunu biliyor, ancak türk olduğunu anlamıyor. Korkulu bir durum yaranıp. Azerbaycanda müslüman sözü türk sözünü bedelleyip, onun karşılığında işleniyor. Dünyada onlarca ulus müslüman olurken neden türkler ulus olarak adlarını müslüman çağırsınlar? Bu onu gösteriyor ki, türk islam ümmeti yalanına yürekden inanıp, ne yazılkar ki şimdi de inanmakdadır.
Ulus yaşayacağı için ulusla ilgili her şey yaşayacak: dili, musikisi, yazısı, devleti, erdemliği, güzelliği, ruhu, boyu, saçı, gözü... hiç ne yitmeyecek yüce Türk ulusumdan! Biz ona göre varız ki, her an ulusdan yapışmışız, onun varlığında varlığımızı bulmuşuz. Ulusumun kökeni derinliklerde, dünyanın ilk yaranışında. Dinse dünkü bir olay. Bu boyda yüce ulusu nice dine sığıştırmak, sokmak olur? Eğer mahiyetce türk ulusu, türklük olayı islamın içine sığışıyorsa, bu, türkün küçülmesinden haber veriyor.
Bu çağa kibi bir çok gidişler, felsefeler ulusları, o sıradan Türkleri yok etmeğe çalışıplar. Sosyalizm de Sovyetler Birliğinde din kibi ulusların özgürlüğünü tanımıyordu, onları bir yere yığarak yapay ad vermişti: sovyet ulusu! Soysuz, kökü havada olan bir ulus! Ancak hiç kim özüne sovyet ulusu demiyordu, her ulus öz adıyla biliniyordu.
Batıyın oyunu olan şimdiki küreselleşmede de uluslar yoka çıkmalı, sınırlar götürülmeli, bir medeniyet, bir dil... yaranmalıdır! Bu ideanı ortaya atan Batı dünyasının özünde buna karşı çıkıyorlar. Kim öz ölmünü istiyor? Eğer insanlar, uluslar gereksiz bu idea için öz yokluklarına, ölümlerine razıdırlarsa, onda yurtlarını dünya ağaları amerikalılara, ingilizlere şimdiden versinler.
Aslında dinse sosyalizmden ve küreselleşmeden önce ulusu yok etmeğe başlayıp. Ancak nedense, sovyet ulusu kibi islam ulusu da yaranmıyor. Böyle bir ulus yoktur, olamaz. Bu sözü siyasi istekler için işletiyorlar. İran dünyaya dinle ağalık etmek istiyor. İranda neden islam ümmeti, ulusu oluşmuyor? Çünki ilk olarak fars özü farsçılığından, siyasi hegemonluğundan kurtula bilmiyor, özü birinci islam ümmeti olmuyor, başka ulusları, özünden iki defe çok olan 35 mılyon yüce türk ulusumu eziyor, öldürüyor. İslam ümmeti olmak farslaşmaktırsa, neden türk fars olmalıdır? Din daha çok siyasete gerek olduğu için yaşıyor, öz güçüyle yaşamıyor.
İnam Türkçülüğünde ulus ezeli, ebedi doğal olaydır! O, labaratuvarlarda yaratılmıyor! Asif Ata ulus hakkında diyor: Ulusu Ulus eleyen üç nitelikdir: Etnik Birlik, Manevi Birlik, Arazi Birliği.
Etnik Birlik - Ulusun yaranması, Hayata gelmesi, Irkı özelliklerile ilgilidir.
Manevi Birlik Dini, Felsefi, Bedi Servetlerle soydan-soya geçen, dayanıklı Görenek-Geleneklerle ilgilidir.
Arazi Birliği Yurt anlayışının coğrafi Anlamıyla, Ulusun yaşadığı bütün mekanı ifade ediyor.
Bu üç yönün her biri esasdır.
Biz yüce, kutsal Atamızın dediğinden kenarda ulus tanımıyoruz.
Bugün türkün arapla, farsla, kürtle ve müslümanlığı kabul etmiş bir çok uluslarla etnos birliği yoktur. Üstelik, türkün onlarla dil ve arazi birliği de yoktur. Türküm, özünü nice islam ümmeti saya bilirsin? İslam milleti olan Türk milleti olamaz! Biz buna inanmıyoruz, kabul etmiyoruz.
Dinin gitdiyi yol sosyalizm, küreselleşme yoludur. Her üç yol ulusları yokluğa götürüyor. Ben senin yokluğunu istemiyorum, Türk Ulusum!
Atamız var olsun!
Kar ayı 29 yıl. (Ocak 2007). Bakı.www.mutlakainam.tr.gg