
Birkaç gün önce yazmıştım biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hukuk danışmanları internet sitelerini tarayarak Abdullah Gül ile ilgili haberlere okurlardan gelen yorumları inceliyorlar ve içinde hakaret içeren unsurlar bulunduğunu iddia ettikleri yorumların sahiplerine dava açıyorlar.
Yazım yayınladıktan sonra internet haber sitesi yöneten pek çok arkadaşımdan “Çok sıkıntıdayız, ne yapacağımızı bilemiyoruz” yönünde mesajlar aldım.
Çünkü Çankaya’nın incelemeleri nedeniyle internet siteleri de bunalmış durumda. Cumhurbaşkanlığı hukuk danışmanları haberlerin altına yorum yazanların kimliklerini internet sitesi sahiplerinden istiyor.
İnternet sitelerine yorum gönderen okurlar bazen kendi isimleri bazen sahte isimler bazen de rumuzlar kullanıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar hepsinin birer IP denilen kimlikleri var. IP kullanıcının hangi dağıtıyıcıyı ve hangi cihazı kullandığını belirliyor.
Yani dünyanın neresinde olursanız olun bir yere internet üzerinden bir bilgi aktardığınızda, yeri, zamanı hatta kullanıcısının kim olduğu saptanabiliyor.
İşte Cumhurbaşkanlığı, internet sitesi sahiplerinden bu IP numaralarını istiyor. Bazı internet sahipleri “Bu bizimle okurumuz arasında kalan gizli bir bilgidir” demişler önce. Ancak Çankaya bu kez savcılık emri getirip koymuş önlerine, onlar da çaresiz IP numaralarını vermişler.
İş bununla da bitmiyor. Çünkü savcılar IP numaralarını izlerken internet sitesi sahip ya da yayın yöneticilerinin de ifadesini alıyor. Bu nedenle hemen her gününü sırf bu nedenle bir savcılıkta ifade vermekle geçiren meslektaşlarımız var.
Şimdi gelelim işin en önemli noktasına: Çağın iletişim aracı internet kimi kendini bilmezlerin her türlü hakaret ve sululuklarının mecrası mı olmalı? Elbette hayır. Kimse bir süre için gizli kalsa bile, kimliğini gizleyerek aklına estiği an dilediği kişiye küfür ve hakaret etmemeli. Böyle yapanlar anında yakalanıp gerekli cezalara çarptırılmalı.
Ancak Cumhurbaşkanlığı’nın da “Kuruma yönelik hakaretleri önlemek bahanesi” arkasına sığınarak internet sitelerini baskı altına almaya hakkı olamaz. Hakaret sonuçta subjektif bir kavramdır ve eğer Çankaya beğenmediği her yorumu hakaret kapsamına sokarak dava açmaya devam ederse internet haberciliğine de darbe vurur. Bu konuda bir ölçü olması gerekir.
Tabii bazı internet haber siteleri işin kolayını bulmuş. Cumhurbaşkanı Gül’le ilgili haberlerin altındaki yorum sütunlarını kaldırmışlar. Hemen tüm internet siteleri herhangi bir yorumda Gül’ün de adı geçiyorsa hiç koymamayı tercih ediyormuş.
*****
İNTERNETE BASKIDA DAYAK OLAYININ PARMAĞI
Doğru olabilir mi bilemiyorum, ama internet çevrelerinde çok konuşulan bir olay var. Eski gazetecilerden Ahmet Sever Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e en yakın isimlerden biri. Sever şu anda Çankaya’nın basın ilişkilerinin başında.
Bir süre önce Ahmet Sever Ankara’da gittiği bir barda tartıştığı kişilerle kavgaya tutuşuyor. Sert kavga biraz da kanlı geçiyor. Ertesi gün hiçbir gazete bunu haber yapmıyor ama pek çok internet haber sitesi konuyu okurlarıyla paylaşıyor.
Haber siteleri çevrelerinde dolaşan dedikodulara göre Çankaya’nın internet operasyonu işte bundan sonra başlamış.
İnternet habercileri şu soruya cevap arıyor: “Okur yorumlarına dava açılması konusu bizzat Abdullah Gül’ün talimatıyla mı başlatıldı yoksa Ahmet Sever görevinin bir parçası olarak bunu hukuk bürosuna mı yaptırıyor?”
Can ATAKLI, 13 Ağustos 2009