Katilleri Biliyoruz
Sorumlusunu Tanıyoruz
Odatv / 31 Mayıs 2010


İsrail'in katil bir devlet olduğu bilinmiyor mu? Biliniyor.
16 masum sivili kimin katlettiği biliniyor mu? Evet, faşist İsrail devleti.

Sanırız bu konuda kimsenin farklı bir görüşü yok.
O halde... Şunu sormalıyız:

AKP Hükümeti bu olacakları bilmiyor muydu?

Dışişleri Bakanı'ndan istihbarat birimlerine kadar İsrail'in böyle bir hain saldırıya girişeceğini bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı. Bilmemelerine olanak yok.

O halde... Niye gerekli önlemleri almadılar?
Niye gemiler yola çıkmadan önce diplomatik yollara başvurmadılar?

Yüzlerce insan bir başlarına Akdeniz'e nasıl gönderilir?
"Yapsınlar da görelim" ya da "Korkarlar yapamazlar" mantığıyla hareket edenlerin bu hain saldırıda hiç mi sorumlulukları yoktur?

AKP Hükümeti sorumludur; vatandaşlarını bile bile ölüme göndermiştir.
Hep yaptığını yapmış bu kanlı oyunu öngörememiştir.

Türkiye'de birileri hala görmek istemiyor:
Göklere çıkarılan Başbakan'dan Dışişleri Bakanı’na kadar bu siyasi oluşum Türkiye'yi yönetemiyor. Meselelerin altından kalkamıyorlar. Bağırıp çağırarak, popülizm yaparak Türkiye dış politikasını tehlikeli sulara çekiliyorlar. Türkiye'yi "Ortadoğu bataklığı""na çekmek isteyenlerin ellerine fırsat veriyorlar.

Bakınız...
Akdeniz'deki hain İsrail saldırısıyla, İskenderun'daki terör saldırısı arasında fark yoktur. İkisinin sebebi de beceriksiz dış politikadır.

Biliyorsunuz ki, ne kadar terör konusunda sabıkalı ülke varsa vizeyi kaldırdık.
Suriye ile vizenin kalkmasıyla İskenderun'a yapılan hain saldırı arasında bağ vardır.
Şimdi de Pakistan'la vizeyi kaldıracaklarmış!

Bütün mesele bu. Hiç önünü arkasını düşünmeden atılan dış politika adımları.
Uzatmaya gerek yok. AKP Hükümeti sorumluluğunu kimsenin üstüne atamaz.

Biz katillerin kim olduğunu biliyoruz: İsrail devleti.
Ama biz bu faşistlere, politikalarıyla zemin hazırlayanları da biliyoruz: AKP Hükümeti.

Saldırırlarsa Kabine Düşer
Odatv / 31 Mayıs 2010


İsrail’in İHH’nin başını çektiği yardım gemilerine saldırıda bulunması sonucu en az 10 kişinin öldüğü bilgisi veriliyor.

Gece yarısı gerçekleşen saldırı öncesi İHH Başkanı Bülent Yıldırım son röportajını El Cezire kanalına verdi.

Röportajda Yıldırım, İsrail kendilerine saldırırsa karşılık vereceklerini ve geri göndereceklerini söyledi. Yıldırım, İsrail içinde bir kuvvetin kabineyi düşürmeye çalıştığını; dünyada İsrail’i zor durumda bırakarak bunu yapmayı planladığını; eğer İsrail müdahale ederse İsrail hükümetinin düşeceğini anlattı. Yıldırım, Gazze’ye kesinlikle gireceklerini söyledi.

---

Bu Saldırı Görünüşe Göre
"O Anlama" Geliyor
Odatv / 31 Mayıs 2010


İsrail’in Gazze’ye giden yardım gemisine silahlı müdahalesi gündemi belirlemeye devam ediyor. Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere kendi kara sularının, hatta arama kurtarma sahalarının da dışındaki bir yerde müdahale ettiğini belirtti.

Pek çok kaynak da bunu doğruluyor. Geminin İsrail'in karasularına 77 mil uzağında olduğu biliniyor. Peki uluslararası sularda yapılan bu saldırının anlamı ne?

"Casus Belli"

Pek çok hukuk yorumcusuna göre bir ülkenin bayrağını taşıyan geminin uluslararası sularda vurulması "Casus Belli" yani savaş nedeni sayılabilir. Uluslarası hukukta açıkça savaş nedenleri tarif etmek hukuka aykırı sayılsa da ülkeler olası gerginliklerde hangi durumları savaş nedeni sayacağını ilan ediyor.

Türkiye Yunanistan’ın kara sularının sınırını artırmasını “Casus Belli” sayacağını 1995’te ilan etmişti. 1976 Yılında ise MTA Sismik 1 (Hora gemisi) Ege'de petrol ararken yine Türkiye, Yunanistan'ın karasularının 12 mil olmadığını, uluslararası sularda petrol arayan Hora gemisine müdahale edilmesinin "Casus Belli" sayılacağını açıklamıştı.

ABD, Pearl Harbor Baskını’nı “Casus Belli” sayarak, 2. Dünya Savaşı’na girmişti. 1. Dünya Savaşı öncesinde Avusturya Macaristan veliahtı Ferdinand’ın öldürülmesi “Casus Belli” sayılmış ve Avusturya Macaristan bu nedenle savaş başlatmıştı.

Savaş Nedeni Olabilir

“Casus Belli” savaşı açıkça meşru hale getiren olarak yazılı olmayan hukukta tarif ediliyor. Elbette bunun gerçekleşebilmesi için iki ülke arasında birikmiş sorunların “Casus Belli” sayılan eylemle patlaması gerekiyor. Türk-İsrail ilişkilerinin son yılları düşünüldüğünde İsrail’in bir Türk gemisini uluslararası sularda vurması savaş nedeni sayılabilir.

---

İsrail Ordu Sözcüsü: "Yolcu Başlattı"
Milliyet Gazetesi / 31 Mayıs 2010


İsrail ordusu, Gazze’ye yardım konvoyuna düzenlenen baskında en az 10 yolcunun öldüğünü ve düzinelerce kişinin de yaralı olduğunu duyurdu. Ordu sözcüsü, çatışmanın, İsrail komandolarından birinin elindeki bir silahı ele geçiren bir yolcunun ateş açmasıyla başladığını öne sürdü.

Jerusalem Post, yardım gemilerine baskın yapan en az altı İsrail deniz komandosunun da açılan ateş sırasında yaralandığını öne sürdü. Gazete, askerlerden birinin başından aldığı kurşunla yaralandığını ve durumunun ciddi olduğunu iddia etti.

İsrail Savunma Bakanlığı da gemilerdeki sivil ve asker yaralıların helikopterlerle Hayfa ve Tel Aviv’deki hastanelere nakledildiğini bildirdi.

İsrail ordu sözcüsü, çatışmanın, bir yolcunun İsrail komandolarına ait bir silahı ele geçirerek ateş açmasıyla başladığını iddia etti. Sözcü, “İsrail askerleri başta kalabalığı dağıtmaya yönelik ölümcül olmayan silahlar kullandı. Ancak bir eylemci, bir İsrail askerinin silahını ele geçirerek ateş edince şiddet tırmandı” diye konuştu.

Sözcü, altı geminin de İsrail askerleri tarafından ele geçirilerek Axdod Limanı’na doğru götürüldüğünü kaydetti. Kanlı operasyona İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Marom’un komuta ettiği açıklandı.

Mesele çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir olay.

1.TERÖRİST DEVLET İSRAİL(Tayyip Erdoğan ile aynı terminolojiyi kullanmak da varmış kaderde).

2.İç politikada siyaset, ekonomi, iç güvenlik konularının hepsinde çuvallamış olan AKP.

3.Ülkemizin dört bir yanında yüzbinlerce aç vatandaşımız olduğunu bile bile; sokaklardan,çöplüklerden, pazarlardan artıkları toplayan insanlarımız olduğunu bile yıllardır bilmem kaçıncı kez Filistin'e yardım adı altında düzenlenen bu kampanyayı düzenleyen kurumlar-kişiler ve bunların bağlantıları.

4.Saldırıdan sadece birkaç saat sonra başta İstanbul ve Ankara olmak üzere yurdun dört bir yanında sokaklara dökülen çember sakallı, çarşaflı, türbanlı, çarşaflı vatandaşlarımızın organize hareketleri-birliktelikleri; bu kişilerin bazılarının üzerlerinde ki İSRAİL'İN KORKUSU, MUHAMMED'İN ORDUSU basılı tişörtler(Önceden bu durumun yani İsrail'in bu gemilere saldırıların beklendiğinin açık ispatı değil midir bu durum? Ergenekon diye ne olduğunu bizlerin hala anlayamadığı bir terör örgütü peşinde olan, milyonların katıldığı Cumhuriyet mitinglerini bile bu sözde örgüt ile ilintileyen sayın savcılarımızın acaba bu organize birliktelik konusunda kafalarında soru işaretleri oluşmuş mudur? Ayrıca yıllardır binlerce şehit verdiğimiz teröre karşı neden aynı çember sakallılar, şalvarlılar, türbanlılar, çarşaflılar yürümezler, protesto gösterilerinde bulunmazlar da BOSNA için, AFGANİSTAN için, FİLİSTİN için sokaklara dökülürler? Bu şehitler, bu Mehmetler bizim şehitlerimizken onların şehitleri değil midir?)


Bu ülke çok hem de çok kötü durumda.
Tanrı Türk'e daha beterini göstermesin.

"Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı"nın gözbebeği "Internationale Humanitaere Hilfsorganisation": O Müslümanlara hiç ama hiç benzemeyen, ithal din pazarlamacılarının şu nefsani yardım örgütü...

Hükümetleri "gidin" dedi. Belediyeleri vapur verdi. Can düşmanları İsrail ise "gelmeyin, vururum" diye uyardı. Ama onlar bile bile, göre göre ölüme gittiler. Bize bu saatten sonra yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet dilemek düşer.

Ama birileri geride kalan yardımsever kişilere, birilerinin bir elinde İsrail'in, öteki elinde AKP'nin ipleri olduğunu söylemeli! Kendilerine, bu oyunda yalnızca "piyon" oldukları anlatılmalı!

O birileri kağıt üzerine çizdikleri sınırları gerçekleştirebilmek için artık kanlı-canlı savaş istiyor; terör etkinlikleri kesmiyor, belli. Ama asıl dertleri bizimle! O da bir o kadar belli! Kendilerine "Türk Kurtuluş Savaşı"nı bir kez daha anımsatmak isteriz: Varsınlar dayasınlar bıçağı kemiğimize; dayasınlar hançeri bağrımıza... Yerinde olur! Biz başkasından anlamayız zahar!

Bugün "İsrail karşıtlığı" en yüksek sesten, en yüksek sesle dillendiriliyor; cemaat de doğal olarak imamına uyuyor; uyutuluyor. Tepkinin ölçüsü yakın zamanda daha da artacaktır. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları her türlü kışkırtmaya karşı, her zamankinden uyanık olmalı. Yazık ki savaş davullarının tokmakları kafalarına kafalarına inse de, çoğusu aymazlık uykusunda. Ancak yılmayacağız. İrfan Bey'in dediği gibi, "uyanacağız, uyandıracağız"; başka çaremiz yok.

Bakalım biz uyurken, Albert Pike neler demiş:

Nadim Macit yazdı:15 Ağustos 1871’de Pike, Mazzini’ye dünyayı fethetmek ve sonunda "yeni dünya düzeni"ni oluşturmak için üç "Dünya Savaşı"nın taslak planını sunar.

Bu taslağa göre Birinci Dünya Savaşı, İllimünatilerin Rus Çarı'nı kontrol ederek sahneye sürmeleriyle gerçekleşecektir. Sonunda Rusya ve aptal bir yaratık olarak Bavyera İllimünatilerin planlarına hizmet edecektir.

İkinci Dünya Savaşı bütün sebepleri kullanarak milliyetçi Almanlarla, Siyonistler arasında farklı düşünceler harekete geçirilerek çıkarılacaktır. Bu savaş Rusya’yı kendi nüfuz alanlarına çekecek, Filistin’de bir İsrail devleti kurulacaktır.

Üçüncü Dünya Savaşı’nın planı İllimünatilerin, Araplar ile Siyonistler arasında çıkaracağı fikir ayrılıkları üzerinde olacaktır. Bu dünya geneline yayılan bir çatışma olarak planlanacaktır...

---

Yeniçağ Gazetesi / 25 Ocak 2008

Silivrili Mustafa Balbay'ın sözleri, İsrailli katiller ile onların yapay düşmanlarının kulaklarında çınlasın: "Ülkelere değil, savaşa düşmanım!"

İsrail komandolarının saldırdığı görüntüleri izlerken İHH adlı kurumun Başkanı buna benzer bir cümle kullandı: "Bir şey yapılmayacaktı. Sadece Sessiz Operasyon uygulanacaktı."

Bunun üstüne daha ne denebilir ki?

Çetin Taş yazdı:Bu ülke çok hem de çok kötü durumda.
Tanrı Türk'e daha beterini göstermesin.

ALAS (Eski Türkçe'de Amin karşılığı)

Van Münit
Cumhuriyet Gazetesi / 2 Haziran 2010


Amaçları üzüm yemekse, yiyemediler; yardım paketlerini Gazze’ye ulaştıramadılar. Amaçları bağcıyı dövmekse, dövemediler; üstelik bağa giremeden ölümüne dayak yediler. “Başka bir amaca ulaştılar, İsrail’in 'haydut devlet' yüzünü dünyaya gösterdiler” derseniz...

İsrail’in "haydut devlet", "terörist devlet", "eşkıya devlet", "korsan devlet" olduğunu bilmeyen mi var! İsrail’in öyle ya da böyle sonuçta bir devlet olduğunu da unutmamak gerek. Bir devletle ancak başka bir devlet başa çıkabileceğine göre adama “sen kimsin” diye sorarlar.

İnsani Yardım Vakfı’ymış...
İslamcı AKP iktidarında Türkiye’de kurulmuş İslamcı “hayır kurumu” veya “sadaka şirketleri”nden biri. Deniz Feneri gibi!

Birleşmiş Milletler, Kızılhaç, Kızılay ve benzeri uluslararası yardım kuruluşları dururken Gazze’ye yardım yapmayı kendine vazife edinmişler. Gazze’ye yardım ulaştırmak için gemi bile satın almışlar! Gemiyi de sormak gerek!

İslamcı AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Deniz Otobüsleri işletmesinin İstanbul, Marmara Adası, Avşa Adası arasında sefer yapan yolcu gemisi Mavi Marmara ne oldu da satışa çıkarıldı? Yaklaşık iki ay önce 24 Mart’taki ihaleye kaç şirket katıldı? Bin küsur yolcu kapasiteli gemi, İnsani Yardım Vakfı’na ortalama bir kotra fiyatı olan 1 milyon 800 bin liraya hangi koşullarda satıldı?

Gemiyi satın alan “hayırseverler” ilk iş Türk bayrağını indirip göndere Komor bayrağı çekmişler. Komor, Afrika’nın doğusunda Mozambik ile Madagaskar arasındaki adalardan oluşan vergi kaçakçılarının cenneti ve tam adıyla İslami Komor Cumhuriyeti!

İslamcılar, Türkiye’deki İslamcı iktidardan gemi alıp İslamcı bir devletin bayrağını çekmiş terörist devlet İsrail’in ambargosu altındaki Gazze’ye çoluk-çocuk sanki piknik yapmaya gidiyorlar. Gazze, İslamcı terör örgütü Hamas’ın kontrolünde. Yardım Gazze’ye mi gidiyor, Hamas’a mı belli değil! Bu arada yardımın ne olduğunu da İslamcılardan başkası bilmiyor.

Sonuçta, Türkiye adına konuşanların, “van münit” diyerek İslamcılara müdahale etmesi ve diplomatik kanalları sonuna kadar kullanması gerekirken sessiz kalarak ortak olduğu bir insanlık ayıbı daha yaşanıyor!


Deniz Som

Değerli arkadaşlar, tüm bu yaşananların özeti şudur;

AKP Hükümeti ve yandaşları, ABD kanatları altına sığınarak, kendi küçük hesapları uğruna ülkemizi büyük maceralara sürüklüyorlar. Devamını getiremeyecekleri sahte kahramanlıklar yapıyorlar. Attıkları her adımda, uyguladıkları her politikada ülkemize ve halkımıza büyük acılar yaşatıyorlar.

Ama gün ola devran döne. Bu güzel ülkeyi küçük durumlara düşürenlerden yaptıklarının hesabını soracağımız günleri de ''kaderimize'' yazmıştır herhalde yüce mevlam.

Bir de yeni bir ulusal kahramanımız var artık:
Kendileri Hakan Albayrak adı ile tanınır.

Hani şu, Hocaefendimizi "ak perde"de güzelce canlandıran Sinan Albayrak'ın ağabeyi...

Hani şu, Milli Gazete'de yayımlanan bir makalesi nedeniyle, 2003 yılında 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Yasa'ya karşı gelmek suçundan -15 ay hapis cezası alıp- altı ay için içeride "mağdur olma hakkı" kazanan yazarımız...

Hani şu, "Kemalizm Terakkiye Manidir" kitabının tanıtım yazısında:

"Mustafa Kemal ve arkadaşları, o dönemin şartlarında kendilerine göre bir siyaset izlemiş ve Anadolu'yu Ustad Necip Fazıl'ın ifadesiye 'mekan planında' kurtarmışlardır. Ne yazık ki Anadolu sadece mekan planında kurtarılmış olmakla kaldı, çünkü Anadolu'yu mekan planında kurtarma başarısı Türk'ün gidilebileceği en uç nokta kabul edildi. Daha fazlası için gayret edilmedi, gayret edenlerin önü kesildi. 'Ulu Önder', 'En Büyük Türk, 'Edebi Şef' Mustafa Kemal putlaştırılarak, Türk Milleti'nin yeni bir sıçrama yapması, Lozan'da vurulan İngiliz zincirini kırması, 1920'li-30'lu yıllardaki Frenk dayatmalarını aşması ve mekan planındaki kurtuluşunun hayrını görmesi engellendi. Hikmetli bir adam, 'Atatürk heykelleri ilerlemenin önünde psikolojik bir engeldir' demişti. Kesinlikle öyle. Bu heykeller millete Batı Medeniyeti'nin üstünlüğünü kabul etmeyi ve mekan planında kurtulmuş olmakla yetinmeyi telkin ediyor." diyebilme acarlığını gösterebilmiş ufuk açıcı aydınımız...

Hani şu, eşi: "O gemiye saldırı başladığında benim de gönlüm isterdi ki Türk uçakları gitsin onları bombalasın ama..." diyerek gönlünden geçeni açık eden kişi.

"Ama"sı yok hanımefendi! Sizin derdiniz belli: Türkiye Cumhuriyeti'ni savaşa sokmak!

Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğinde iken, bizleri Birinci Dünya Savaşı'na sokan Osmanlı bayraklı Göben ve Breslav'ın izinde, İslami Komor Cumhuriyeti bayrağı ile Mavi Marmara mı çıkıyor meydane yoksa!

Kusura bakmayın baylar, bayanlar: Komutanların bir bölümü kendini öldürdü, bir bölümü de içeride! Medet umduğunuz askerlere şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra yeniden deneyin...

Deneyene kadar da askerlerinizi kimler öldürüyor, askerlerinizi kimler içeri tıkıyor, bir düşünün. Çok derin düşünmenize de gerek yok, biliyorsunuz...

---

Allah'ın izni ile hepsinden hesap sorulacak İrfan Bey.
Ama bizden önce-bizden öte kendi vicdanları yargılayacak onları...

Haydar Bey yazdı:
Hani şu, eşi: "O gemiye saldırı başladığında benim de gönlüm isterdi ki Türk uçakları gitsin onları bombalasın ama..." diyerek gönlünden geçeni açık eden kişi.
...

"O hanımefendinin" yandaşlık ettiği Akepe hükümeti , Türk ordusunun subaylarını, iftiralarla yalan düzmece tertiplerle hapislere doldurup esir alırken kime güveniyordu ?

Yahudi cemaatlerinden aldığı Cesaret ödülüne ve BOP eşbaşkanlığını yaptığını söylediği ABD ye mi ?
Ki, kendi yönettiği ülkenin ordusuna yani TSK lerine düşman ordusu gibi davranıp, Irakta Müslümanları katleden "Amerikan ordusunun askerlerinin sağ salim evlerine dönmesi için dua ettiğini" ifade ediyor...

Analar ağlamasın diye , çadır mahkemelerinde aklayıp paklattığı eşkiyayı dağdan şehre indirip , Mehmetçiğin anasını ağlatıyordu.

"O hanımefendi" şimdi Türk ordusundan medet umarken o zamanlar aklı , vicdanı nerdeymiş acaba ?

Bir kac sorum olacak:

IHH'nin ve Vakitcilerin arasinda nasil bir bag var?

varsa, bu gemi olayini isler sarpa saracagini bile bile bunlar ve AKP duzenlemis olmasin?

Bu yardim olayini IHH mi baslatmistir?

AKP islerin kotuye gittigini anlayip son bir delilik mi yapiyim dedi?

bunlardan hersey beklenir, kendi askeri olurken gik demeyen adamlar masum sivillerin dini duygularini somurup olume de gonderir...

Aslinda baslik herseyi özetliyor. Tabii bu sefer seneryo genisledi, figuranlar ve kurbanlar eklendi...

Israilin bu kadar pervasiz olmasi bir hesap olmaksizin mümkün degil...

RTE'nin Türkiyedeki ümmetine arap illerinde yenileri eklendi ve eklenmeye devam ediyor..

Du bakalim ne olacak...

Iki gun once Istanbul Taksim Meydani'nda yobazlar toplandi, sozde Filistinn'i desteklemek icin. Ama bunlar sadece bahane, madem Filitin'e tonlarca para toplayabiliyorlarsa, neden Turkiye'nin sehitleri icin toplamiyorlar? Ellerinde de hep yesil bayraklar ve Arapca yazilar, bunlarin yaptigi sadece seriat propagandasiydi, tabi o yobaz Vakit yazari Abdurrahman Dilipak da ordaydi, sumukler, salyalar agizindan burnundan cika cika bagirdi cagirdi.

Can Ataklı yazdı:Yardım Derneği Neden Gemi Alır?

Yardıma gitmemişler, 'Gaza'ya gitmişler!

ABD'den İsrail'e açık destek

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İsrail'in Gazze'ye giden gemileri silah kaçakçılığını önlemek için durdurma hakkına destek verirken, ülkesinin oradaki Filistinlilerin içinde bulundukları durumdan endişe duyduğunu da belirtti.


PBS televizyonunda "Charlie Rose Show" adlı programda soruları yanıtlayan Biden, İsrail'in, gemilerdeki malzemeyi arama hakkına sahip olduğunu ifade ederken, "İsrail, gemiye askerleri çıkarmalı mıydı, çıkarmamalı mıydı, bunu tartışabilirsiniz. Ama işin doğrusu, Hamas ile savaş halindeki İsrail'in, silahların kaçırıp kaçırılmadığını bilmeye hakkı var. İsrail'in kendi güvenlik çıkarlarıyla ilgilenmeye kesin bir hakkı bulunuyor" diye konuştu.

Biden, "İsrail, 'Buyurun, işte Akdeniz'desiniz. Birazcık kuzeye kırıp yükünüzü boşaltırsanız, biz bunları Gazze'ye sokacağız' dedi. Bunda ne sorun var? Doğrudan Gazze'ye gitmede ısrar etmenin ne anlamı var? İsrail'in, 'Gemide ne olduğunu bilmiyorum. Bu kişiler (Hamas) benim halkına 3 bin roket atıyor' demesi meşru" diye konuştu.

ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısında meydana gelenlere dair şeffaf ve tarafsız bir soruşturulma yürütülmesine olan desteğini yineleyen Biden, ülkesinin olaya dair, uluslararası katılımın da olduğu, İsrail tarafından yürütülecek bir soruşturmayı desteklediğini kaydetti.

Bununla birlikte, Amerikan yönetiminin, abluka altındaki Gazze'ye yardımlar konusunda İsrail hükümetini etkilemeye çalıştığını da söyleyen Biden, ülkesinin İsrail'e, inşaat malzemesi ve diğer insani yardımların Gazze'ye girişine izin vermesi için, yapabildiği kadar baskı ve ikna yolunu uyguladığını ifade etti.

Biden, ABD ile İsrail arasındaki ilişkilerde "çatlaklar" olduğu yönündeki fikirleri de reddederek, "İsrail hükümetinin izlediği taktiksel yollarda ya da bazı bakanlarının, yapıcı olmadığını düşündüğümüz bazı söylemlerinde görüş ayrılıklarımız var mı? Evet, ama bunlar her zaman var" dedi.

ABD Başkan Yardımcısı Biden, tarihteki hiçbir Amerikan yönetiminin, şimdiki yönetim kadar İsrail'in güvenliği konusunda bu derecede olumlu ve destek veren bir tavır içinde olmadığını savundu.


milligazete.com.tr

...resimdeki tokalaşma hoşuma gitti.Peres - Obama TBMM'de konuşan zâtlar.AKP hükümetinin müttefikleri...Bu olay van münüt senaryosunun bana göre aksiyon sahnesi.

İsrail'in kuruluşunda Yahudiler tarafından batırılan Yahudi yolcu gemisi...Yüzlerce ölü.
Dünya kamuoyu...
Ortadoğu işgalinin başlamasının işaret fişeği 11 Eylül...
Binlerce ölü...

Yahudi ADL ve CFR ... AKP
Türkiye'nin truvası AKP'nin Davos senaryosu ve bugün ... Çünkü sömürülmesi gereken duygular var bu duygular ayakta tutacak truvayı...

İsrail,Ortadoğu,Kürdistan için katliam yapıyor adamlar(!)
"..çocuk öldürmesini çok iyi bilenler AKP ile kuruyor Kürdistan'ı"

... çok ilginç şeyler oluyor.


Yıl 1991 Tayyip henüz Erbakan'ın yamacında...

"Körfez savaşı ABD emperyalizmi ve siyonizmi dünyaya hakim kılmak için yaptığı bir savaştır.ABD Rusya sorununu çözdükten sonra bütün dünyayı kendi emrinde tek bir devlet yapma kararı aldı.Böylece Siyonizmin egemenlik planı yürürlüğe konuldu."

Bu saldırıyı aslında -kanlı senaryoyu daha iyi anlamak için soru şu?

Kerkük Gazze'den daha mı uzak?
BOP eşbaşkanı Tayyip kimlerin yamacında?