İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı neye hizmet ediyor

İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı neye hizmet ediyor

İletigönderen Erkan Güçiz » Cmt Haz 09, 2012 8:53

İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı neye hizmet ediyor
Kabul olan dualar

24 Mayıs 2012’de Özgür Kocaeli gazetesi, “Protestan Kilisesi, Avar’a dava açıyor” başlığı altında şu haberi verdi.
İstanbul Protestan Kilisesi vakfı İzmit Temsilcisi Emre Karaaili, gazeteci yazar Banu Avar’ın 20 mayıs günü Kocaeli Kitap Fuarı’nda yaptığı konuşma ile, kendilerini hedef gösterdiğini öne sürdü, Banu Avar hakkında Savcılığa dava açtıklarını söyledi.
http://www.ozgurkocaeli.com.tr/haber/protestan-kilisesi-avara-dava-aciyor-95862.html

Owen Mattews, 19 Haziran 2011 tarihli, “Kabul olan dualar Türkiye Başbakanı Erdoğan anayasayı yeniden yazıyor. Neden bu dindar Müslüman kişi Hristiyanlar için yararlı” başlıklı aşağıdaki yazısından anlaşılıyor bu küstahlığın nereden destek aldığı ve amaçlarının ne olduğu.

İstanbul’un yaşamın güç olduğu bir semtinde büyüyen Erdoğan Müslüman din adamı olmak için eğitim aldı. Fakat rüyası, yerel Kasımpaşa futbol takımında profesyonel bir oyuncu olmaktı. Sonunda bu iki heves te gerçekleşmedi; yerine Türkiye Başbakanı oldu. Şimdi, dokuz yıllık bir iktidardan sonra üçüncü ve en fazla oy aldığı genel seçim yarışını, Türkiye’nin anayasasını da değiştirmeyi hedefleyen hırslı bir program ile kazandı. Kasımpaşalı ilahiyat öğrencisi, din özgürlüğü kısıtlamalarını kaldırarak Türk Devleti’ni kökten değiştirmek, Fransa modeli güçlü bir başkanlık sistemi (kendisi de ilk aday olmak üzere) getirmek, ülkenin hâkimlerini, üniversitelerini ve orduyu parlamentoya karşı daha sorumlu tutmak istiyor; bu liste de, pek çok Türk’ün ve Türkiye dostlarının kulaklarında alarm zilleri çaldırıyor. Ülkenin eski laik toplulukları, Erdoğan’ın İslam kökenli AK Parti’sine hâkimlerin, okul müdürlerinin ve üniversite rektörlerinin seçimi ve tayininde yetki verilmesi ile ülkenin daha fazla Müslüman ve daha muhafazakâr olacağından korkuyorlar. Amerika’da ve İsrail’de uzmanlar ve politikacılar, hele de seçim kampanyaları sırasında Yahudi basınına, kendine komplolar düzenlediği iddiası ile çattıktan sonra, Erdoğan’a daha fazla yetki verilmesi fikrini hoş karşılamıyorlar. Türkiye’nin sesini duyuran kesimi Erdoğan’ın gün geçtikçe eleştiri kaldıramaz hale gelişinden endişeli. Bir karşıt basın baronu belini büken vergi yükü ile karşılaşırken, hapiste Çin’den de çok, 60’dan fazla gazeteci var (2012 Haziran, bu sayı 104).

Beklenmedik bir şekilde, Türkiye’nin küçük fakat eski Hristiyan cemaati AK Parti’nin bu son seçimdeki büyük başarısını memnuniyetle karşıladı. Erdoğan koyu dindar bir Müslüman, partisinde içki içmeyenler ve türbanlılar çoğunlukta olabilir. Müslüman tabandan gelmesine rağmen Erdoğan, Türkiye’nin 80 yıllık Hristiyan karşıtı kurallarının yumuşatılmasını savunuyor. En önemlisi, 1700 yıllık Konstantinapol Patrikhanesini kurtarmaya yardımcı oldu. Şimdiki patrik Bartholomeos, Ortodoks Kilisesi’nin en yüksek rütbeli piskoposu olarak 300 milyon dünya Ortodoks’unun dinî lideridir. Fakat 1923 tarihli bir Türk yasası, patrik ve kilise meclisi üyelerinin şu anda sayısı 2500’e düşmüş Türk vatandaşı Rum azınlıklardan olmasını gerektiriyor. Patrik Bartholomeos 71 yaşında, kilise meclisi üyeleri de ondan pek genç değil; görünüşe göre Patrikhane’nin sonu gelmiş gibi idi. Erdoğan, Türkiye dışında diğer ülkelerden genç Ortodoks piskoposlara Türk vatandaşlığı verdi; böylece Bartholomeos’a bir halef getirilme imkânı doğdu, Patrikhane’nin devamı güvence altına alınmış oldu.

Patrikhane’den Peder Dositheos Anagnostopulos, “yaşamım boyu Türk devletinden duyduğum en olumlu şey” dedi. Erdoğan’ın hükümeti, Hristiyanlara, geçmişte yasa dışı yollardan el konulmuş arazi ve mallarını geri almalarına imkân veren bir yasa çıkardı. 1915’de yüz binlerce Osmanlı Ermenisi’nin katliamından sonra harabe halinde terkedilen Türkiye’nin doğusunda eski bir Ermeni kilisesi masrafları devlet tarafından karşılanarak onarıldı, Ermeni papazların orada ayin yapmasına izin verildi. Kısa zamanda önce de, Rum Ortodoks Sümela Manastırında da ayin yapılmasına izin verildi.

Erdoğan’ın amacı açık: Hristiyanlara mülkleri ve dinî eğitimlerinde daha fazla idare ve denetim hakkı tanıyarak İslami kurumlara da daha geniş bir özgürlük alanı tanımanın yolu açılacak. Ve Türkiye’nin ileri gelen din âlimleri de Hristiyan hakları konusunda olumlu görüşlerini belirttiler. Yakın geçmişte, AK Parti’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirdiği Mehmet Görmez, “dinî azınlıkların özgürlüğü bizim de özgürlüğümüzdür, onların duyduğu baskıyı biz de duyuyoruz” dedi.
http://www.thedailybeast.com/newsweek/2011/06/19/why-turkey-s-prime-minister-is-good-for-christians.html


İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı’nın arkasında kimler var

Protestan Kilisesi, kendilerine destekleyici olarak yalnız Erdoğan ve AKP’yi görmüyor. HRİSTİYAN GAZETE ilk sayfasına tıklanacak İngilizce bir kare koymuş. “Çalışmamızı destekleyin. Bağışta bulunun. ABD vatandaşları vergiden düşebilir.” İnternet yolu ile “Hristiyanlara” bağışta bulunanların çoğu ABD vatandaşı olmalı. Neden tamamı Türkçe olan bir basın organında yalnız bağış işi İngilizce, buraya bağış yapanların beklentileri nedir?
http://www.hristiyangazete.com/2012/05/istanbul-protestan-kilisesi-vakfindan-banu-avara-dava/

Resim


İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı’nın ayrıcalığı nedir

İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı kendini, İnternet sayfalarının İngilizce bölümünde, Rum, Ermeni, Süryani, Latin ve Arap gibi diğer azınlıkların tabi olduğu Lozan Antlaşmasının, kendi deyişleri ile, “azınlıklara uygulanan kısıtlamalar”ı, (aslında tanınan ayrıcalıklar bunlar) dışında görüyor. Türkçe sayfalarında ise bu konu ile ilgili bir tek kelime yok.

Unlike "ethnic" churches (Greek, Armenian, Syriac, Latin and Arabic), The IPCF and its communities are not subject to the restrictions of the Lausanne Covenant, signed at the end of the First World War after the armistice. Therefore our Foundation enjoys all the rights and privileges pertaining to other civil foundation of the country. http://www.istpcf.org/our-churches/


Lozan Antlaşması’nın neresinde bu “kısıtlamalar” diye sorarsanız böyle bir şeyin olmadığını, aksine aşağıdaki “AZINLIKLARIN KORUNMASI” başlıklı bölümünde azınlıklara tanınan ayrımcı haklar olduğunu görürsünüz. Kasıtlı olarak toplumu yanlış bilgilendirerek, yönlendirerek ne türlü çıkarlara hizmet ettiklerini anlamak güç değil. Banu Avar’ın, “Böl ve Yut” da anlattıklarını aynen uyguluyorlar. Banu Avar’ı engelleme çabaları da yaptıklarının, gayelerinin geniş halk kitleleri tarafından bilinmesinden korktuklarından.

KESİM :III
AZINLIKLARIN KORUNMASI
Madde 37 — Türkiye, 38.den 48.e dek Maddelerde belirtilen hükümlerin temel yasalar [Les Lois fondamentales] olarak tanınmasını ve hiç bir yasa, hiç bir yönetmelik ve hiç bir resmi işlemin bu hükümlerle çelişkili ya da onlara aykırı olmamasını ve biç bir yasanın, hiç bir yönetmeliğin ve hiçbir resmi işlemin söz konusu hükümlere üstün sayılmamasını yükümlenir.
Madde 38 — Türkiye Hükümeti, doğum, milliyet, dil, soy, ya da din ayırtetmeksizin, Türk halkının tümünün yaşam ve özgürlüklerimi, en geniş biçimde, korumayı yükümlenir. : Türkiye'nin tüm halkı, kamu düzeni ve genel ahlak ile bağdaşmazlık göstermeyen her din, mezhep ya da inanışın gerek genel, gerek özel biçimde özgürce kullanılması hakkına sahip olacaktır. Müslüman olmayan azınlıklar, Türkiye Hükümetince ulusal savunma ya ila kamu düzeninin, korunması için ülkenin her yerinde ya da bir bölümünde alınan ve tüm Türk yurttaşlarına uygulanan önlemler saklı kalmak koşulu ile, dolaşım ve göç özgürlüğünden bütünü ile yararlanacaklardır.
Madde 39 — Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurtdaşları Müslümanlarla özdeş medeni ve siyasal haklardan yararlanacaklardır.
Türkiye'nin tüm halkı, din ayırtedilmeksizin, yasa önünde eşit olacaktır.
Din, inanç ya da mezhep farkı hiçbir Türk Yurtdaşının medeni ve siyasal haklardan yararlanmasına ve özellikle genel hizmetlere kabulüne, memurluğa ve yukarı derecelere ulaşmasına, ya da çeşitli meslekleri ve sanatları yapmasına bir engel sayılmayacaktır. Herhangi bir Türk yurtdaşının gerek özel ya da ticaret ilişkilerinde, gerek din, basın ya da her türlü yayın konusunda ve gerek toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmasına karşı hiçbir sınır konulmayacaktır.
Resmi dilin varlığı kuşkusuz olmakla birlikte, Türkçeden başka dil ile konuşan Türk yurttaşlarına yargıçlar önünde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için gerekli kolaylıklar gösterilecektir.
Madde 40 — Müslüman olmayan azınlıklara ilintili olan Türk yurttaşları hukuk bakımından ve fiilen öteki Türk yurttaşlarına uygulanan işlemlerin ve sağlanan güvencelerin tıpkısından yararlanacaklar ve özellikle, harcamaları kendilerince yapılmak üzere, her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları, her türlü okul ve benzeri öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini özgürce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestçe yapına bakımından eşit bir hakka sahip bulunacaklardır.
Madde 41 — Genel öğretim konusunda Türk Hükümeti, Müslüman olmayan yurttaşların önemli bir oranda yerleşmiş oldukları kentler ve kasabalarda, bu Türk yurttaşlarının çocuklarının ilk okullarda kendi dilleriyle öğretim görmelerini sağlamak üzere, gerekli kolaylığı gösterecektir. Bu hüküm Türk Hükümetinin söz konusu okullarda Türk dilinin öğretilmesini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır.
Müslüman olmayan azınlıklara ilintili Türk yurtdaşlarının önemli oranda bulundukları kentlerde ya da kasabalarda, bu azınlıklar Devlet bütçesi Belediye ya da benzeri bütçelerde eğitim, din, ya da yardım amacıyla genel gelirlerden verilecek paralardan yararlanma ve ödenek ayrılması konusunda hakça bir pay alacaklardır. Söz konusu paralar ilgili kurumların, yetkili temsilcilerine ödenecektir.
Madde 42 — Türkiye Hükümeti Müslüman olmayan azınlıkların aile ya da kişi statüleri konusunda, bu sorunların sözügeçeıı azınlıkların törelerine göre çözümlenmesine uygun her türlü hükümleri koymayı kabul eder
İşbu hükümler Türkiye Hükümeti ile ilgili azınlıklardan her birinin eşit sayıda temsilcilerinden oluşan özel Komisyonlarda düzenlenecektir. Anlaşmazlık olursa, Türkiye Hükümeti ile Milletler Cemiyeti Meclisi, birlikte, Avrupalı hukukçular arasından bir üst hakem atayacaktır.
Türkiye Hükümeti söz konusu azınlıkların Kiliseleri, Havraları, mezarlıkları ve öteki dinsel kurumlarına her türlü koruyuculuğu göstermeyi yükümlenir. Bu azınlıkların bugün Türkiye'de bulunan Vakıflarına ve dinsel ve yardım kurumlarına her türlü kolaylığı gösterecek ve izinleri verecek ve yeni dinsel ve yardım kurumları kurulması için, benzeri öteki özel kurumlara sağlanmış olan gerekli kolaylıklardan hiçbirini esirgemeyecektir.
Madde 43 — Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurttaşları, inançlarına aykırı ya da dinsel ayinlerini bozucu herhangi bir işlem yapmaya zorlanamayacakları gibi, hafta tatilleri gününde Mahkemelerde hazır bulunmaktan ya da herhangi bir yasal işlemin yapılmasından kaçınmaları nedeniyle, onların hiç bir hakkı ortadan kalkmayacaktır. Bununla birlikte, bu hüküm söz konusu Türk yurttaşlarının, kamu düzeninin korunması bakımından, öteki tüm Türk yurttaşlarının bağlı olduğu yükümlerden bağışık kılmayacaktır.
Madde 44 — Türkiye, işbu Kesimin yukarıdaki Maddelerinin, Türkiye'nin Müslüman olmayan azınlıklarına ilişkin bulunduğu ölçüde, uluslararası toplumu ilgilendirici nitelikte yükümler getirdiğini ve onların Milletler Cemiyetinin güvencesi altına konulmasını kabul eder. İşbu hükümler Milletler Cemiyeti Meclisinde çoğunlukla ahsan, bir karar olmaksızın değiştirilemeyecektir. Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japonya Milletler Cemiyeti Meclisinde işbu Maddeler konusunda, yöntemine uygun biçimde, çoğunlukla kabul edilecek olan her hangi bir değişikliği reddetmemeyi bu Andlaşma ile yükümlenirler.
Türkiye, Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerinden her birinin bu yükümlülüklerden her hangi birine aykırılık olması ya da olma tehlikesi üzerine, buna Meclisin dikkatini çekmeğe yetkili olacağını ve Meclisin, duruma göre, uygun ve etkin sayılacak bir davranışta bulunabileceğini ve yönerge verebileceğini kabul eder.
Bundan başka, Türkiye, işbu Maddelere ilişkin hukuksal ya da edimsel sorunlarda, Türkiye Hükümeti ile bağıtlı öteki devletlerden her hangi biri ya da Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerinden her hangi bir devlet arasında görüş ayrılığı ortaya çıkınca bu anlaşmazlığın, Milletler Cemiyeti Andlaşmasının 14. Maddesi uyarınca, uluslararası nitelikte bir anlaşmazlık gibi sayılmasını kabul eder.
Türkiye Hükümeti bu türden olan her hangi bir anlaşmazlığın, öteki Taraf istemde bulunursa, uluslararası Daimi Adalet Divanına götürülmesini kabul eder. Daimi Divan kararı istinaf edilemeyip Milletler Cemiyeti Andlaşmasının 13. Maddesi uyarınca verilmiş bir kararın güç ve hükmünün tıpkısına sahip olacaktır.
Madde 45 — İşbu Kesim hükümleri ile Türkiye'nin Müslüman olmayan azınlıkları için tanınan haklar, Yunanistan tarafından da, kendi topraklarında bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır.


Ne yapmak istiyorlar

Şimdi, “Kabul olan dualar: Türkiye Başbakanı Erdoğan anayasayı yeniden yazıyor. Neden bu dindar Müslüman kişi Hristiyanlar için yararlı” yazısını bir daha okursak laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için kimlerin işbirliği içinde olduklarını daha kolay anlarız.

Erkan GÜÇİZ, 9 Haziran 2012
erkanguciz@gmail.com
Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir.
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk

Erkan Güçiz

Facebook - TC ERKAN GÜÇİZ
Kullanıcı küçük betizi
Erkan Güçiz
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 421
Kayıt: Çrş Eyl 29, 2010 5:18

Şu dizine dön: Erkan GÜÇİZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x