“İşte Yeni Dünya Düzeni” Banu AVAR / Kemalist Gençlik Gazetesi / Söyleşi

Gazeteci-Yazar-Yapımcı

“İşte Yeni Dünya Düzeni” Banu AVAR / Kemalist Gençlik Gazetesi / Söyleşi

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Çrş Haz 20, 2012 21:53

Resim

“İşte Yeni Dünya Düzeni” Banu AVAR / Kemalist Gençlik Gazetesi / Söyleşi

Söze Banu Avar’ın kim olduğuyla başlamak gerekirse onu en güzel anlatan cümle şöyle olacaktır: Banu Avar; yurtdışı ve yurt içi olmak üzere bir çok yayın kuruluşunda gazetecilik yapmış, dünyada ve Türkiye’de neler olup bittiğini kendine has üslubuyla yaptığı belgeselleri seyirciyle buluşturan, anti emperyalist duruşuyla bilinen, Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli Kemalist gazetecilerden biridir.

Kemalist Gençlik (K.G.) :Merhaba Banu Hanım. Öncelikle Türkiye’de gerçekleri olduğu gibi ekranlara yansıtan gazeteci denildiği zaman aklıma ilk Banu Avar gelir. Zaten TRT’den kovulma sebebinizin de bu olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Usta bir gazeteci olarak Türkiye’de basın özgürlüğünü değerlendirir misiniz?

Banu AVAR (B.A.) : Dünyanın hiçbir yerinde şu anda basın özgürlüğünden bahsedilemez. Medya küresel efendilerin savaş oyuncağı olmuştur.. Yaygın medya savaş aracıdır.. Amerika’da basın, yayın, sinema sektörü, müzik, sanat bu küresel çetenin hedefleri doğrultusunda yayın yapmaktadır.. Demokrasi havarisi AmerİKA’DA ‘ÖZGÜR BASIN’DAN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.. Meraklısı araştırsın, ABD’de kaç gazeteci faili meçhuller listesindedir… Önemli siyasi araştırmalar yapan kaç bilim adamı ve yazar gazeteci ani ölümle hayata veda etmiştir…

Bugün Türkiye basını aynı küresel efendilerin denetimindedir.. Batıdan doldurulan kalemlerle Türk milletine ateş edilmektedir. Türkçe konuşan kalemler susturulmaktadır. O nedenle basın özgürlüğü denince biz nasıl bir düzenek içinde yaşıyoruz diye sormak gerekir. Birileri buna ‘İleri demokrasi’ diyor.. Tam demokrasilerde basın özgür müdür? Birinci soru bu? Tam demokrasi toplumların yaşamına hangi şartlarda gelir..? Atatürk’ün bir sözünü anımsayalım: demokrasinin tek bir ön şartı vardır der: Mali bağımsızlık.. Detaylı bilgi için Sinan Meydan’ın AKL-I KEMAL kitabı 2. Cilde bakınız. Mali bağımsızlığın olmadığı yerde basın özgürlüğünden söz edilemez. Batının uydusu olmuş, batının deli gömleği içine sokulmuş ülkelerde basın da deli gömleği içindedir.

(K.G.) : Sizce yerel basın ne durumda, etkili mi?

(B.A.) : Kendimden ve tanıdığım bazı yazarlardan yola çıkarak söyleyeyim, belli isimler tüm medyalarda yasaklı, ambargolu.. Ya sadece internet yayını yapıyorlar ya da yerel gazete ve televizyonların bazılarında seslerini, duyurabiliyorlar. Ben gittiğim kentlerin çoğunda yerel basınla biraraya geliyorum, bir çok arkadaşım da kent gazetelerinden seslerini duyuruyor.. had safhada önemli olduğu açık.. BBC bile gelip Türkiye’deki yerel basınla biraraya gelme projeleri içinde…neden, yerel basını denetimde tutmaları gerek…

(K.G.) : Size göre aynı görüşü temsil eden yerel basının birleşmesi gerekli mi?

(B.A.) : Yerel basın arasında basın ilan gelirlerini almak için gazete çıkaran bunu gelir kaynağı olarak görenler var… Ama milli duruş sergileyen bu düsturla hareket eden bir çok basın yayın organı da var… bunların yurt çapında biraraya gelmesi büyük bir alternatif adım olurdu.. madem yaygın medya işgal altında, yerel medya BİRLİK olarak güçlenebilir ve büyük bir ilgi göreceğinden eminim…

Önce internet üzerinden bir birlik platformuna dahil olup neler yapılabiliri konuşabilirler..

(K.G.) : İçinde bulunduğumuz coğrafya tam bir cadı kazanına döndü. Yaşananları değerlendirir misiniz?

(B.A.) : 1912’de Wilson’un bir sözü var. Batının enerji kaynakları sınırlı. Avrasya’nın kilidi kırılmalı.. Ve Avrasya’nın doğal zenginliklerine el koymak için ve ‘kutsal topraklara’ oturmak için hareket planı yapılmalı mealinde… İşte artık daha fazla bekleyemiyorlar. Yaşadığımız günler 3. Bir paylaşım savaşının işaretlerini veriyor… Önce Büyük Ortadoğu Projesi dediler.. Sevimsizleşip maskesi inince ‘Arap baharı’ diye bir laf çıkardılar ortaya. . Mısır’da hareketin başını çekenler Katar’da Amerikan istihbarat memurlarından ödül aldılar. Türkiye’de ‘aydın’ kesimin bir kısmı da ‘demokrasi geliyor’ zannetti.. Arap baharı’nı destekledi.. Bahar geldi kapımıza dayandı şimdi.. bahar’ı Hataylılara, Gazi Anteplilere Kilislilere sorsunlar.. Onlar ‘Bahar yada katliam havasını’ yakinen izliyor. Sonuçta Irak’a Afganistan’a El Kaide’yi terörü bitirmek bahanesiyle giren ABD Suriye’yi maşası El Kaide, Müslüman kardeşler, İslami Cihad birlikleriyle kana boyuyor! Washington Enstitüsü adlı ‘düşünce’ (!) kuruluşu , açıkça, ramazan ayında hem suriye hem Türkiye’de diğer terör örgütleri ile beraber PKK’nın toplu katliamlara imza atabileceğini vurguluyor.. Tüm bölgeyi kaosa sokup buradan fırsat elde etmeye çalışacaklar.. Her işgal ettikleri bölgede yenik çıktıkları ve borçta tavan yaptıkları için örtülü operasyon dönemine döndüler.. Şimdi bölge ülkeleri birbirini kırsın.. Sonra biz nemalanalım diyorlar.. Suriye’de katliam yapıyorlar.. Rusya İran Çin başta olmak üzere karşılarında Avrasya güçleri var.. O zaman Türkiye bizim kirli işlerimizi Suudi parası, Ürdün ve İsrail askeri desteği ile hallediversin görüşünü ortaya attılar.. El Cezire, El Arabiya, CNN BBC üzerinden dehşet verici bir medya operasyonu ile bölge halklarını savaşa hazırlamak için uğraştılar netice vermedi.. Yönetimler denetimde ama bölge halkları ikna olmadı.. Önümüzdeki gün ve aylarda gerek medya operasyonu gerek halkları ikna yöntemlerinde en gelişmiş yöntemleri kullanacaklar ve yalan imalatı inanılmaz boyutlara varacaktır.. PKK- Esad birlikteliği masalıyla Türk milleti kışkırtılmaya çalışılacaktır…Bu çerçevede kanlı operasyonları devreye sokacaklardır.

(K.G.) : Fakat Türkiye komşularla sıfır sorun dedi.

(B.A.) : ‘Sıfır Sorun’ dediler.. Şu anda SIFIR BARIŞ pozisyonundayız! Bu adım da bir CIA önerisiydi..Önce Sıfır sorun diyerek sınırlar açıldı. Suriye ile vize kaldırıldı, sınırlar açıldı, serbest geçiş sağlandı…içeriye silahlar, ajanlar aktı, konuşlandı, gelecek günler için hazırlıklar tamamlandı.. Zamanı gelince de düğmeye basıldı hadi Türkiye ‘Ortadoğu jandarmamız olduğunu göster!’ dendi. Esad işimize gelmiyor, yeni bir cephede işgale girişmek zor, Suriye başlı başına bir kale.. Bizim yerimize sen öl! Diyorlar.

(K.G.) : Ahmet Davutoğlu bundan çok değil 2 sene önce kardeş ülke ilan ettiğimiz Suriye’yle savaşabilir diyor.

(B.A.) : Türkiye’dekilere bakarak bir şey öğrenemeyiz. Küresel sırtlanların pay kavgasında aldıkları pozisyonları takip etmeliyiz.. Buradaki adımları onlar attırıyor çünkü. Şuan da dünya sermayesinin %65’ini elinde bulunduran Rockefeller ve Rotschild çeteleri gırtlaklaşıyor. Bakın İran’a yaptırımı İsveç kabul etmedi.. Amerika kınadı.. Kuzey Avrupa çetesi ile ABD çetesi çıkar kavgasında.. Almanya ABD politikalarını eleştiriyor, Rusya ile yakınlaşıyor.. Ve içerdekiler iki çete arasında beynamaz!

(K.G.) : Suriye’ye bir askeri müdahale olursa bunun bize faturası ne olur?

(B.A.) : Suriye düşerse Türkiye düşer…Irak’ın hali ortada.. Üçe bölündü.. Amaçları, Suriye, İran ve Türkiye’yi de bölüp 2. İsraili nbölgeye yerleştirmek oradan devam etmek. Güncel Meydan ve benim feysbuk sayfamda onlarca değerlendirme var.. Meraklısının okumasını öneririm. Suriye ilmeği çekildiği zaman esas hedef İran ve ardından Çin’ kadar olan bölgeyi hedefliyorlar.. İran Rusya Çin bunu bilmiyor mu? Onlar da armut toplamıyor.

(K.G.) : Kürdistan hedeflerine nasıl ilerliyorlar?

(B.A.) : Şablon her ülkede aynı. Ülkede özelleştirmelerle işsizlik istikrarsızlık yaratıyor, medya operasyonları yapıyor, beyin yıkıyor, paralı ordular kurdurup, terör örgütleri oluşturup iç kaos yaratıyor iç savaşı körüklüyorlar.. Aynı anda bölge devletlerini birbirine karşı kışkırtıyorlar..

Üzerlerinde etnik ve mezhepsel çalışma yapılan insanlar bir kıvılcımla patlayıp birbirlerine giriyorlar. ‘yeteri kadar’ katliam yapılınca BM Barış gücü askerleri , NATO askerleri bölgeye intikal ediyor..ve bir ‘tampon’ bölge oluşturuluyor..Bunun için gerekli ‘uluslararası yasa’lar yapıldı.. R to P bunlardan biri. Responsability to Protect.. Nato BM gizli anlaşmasıyla Koruma Yasası adı altında bağımsız devletlere MÜDAHALE meşru hale getirirldi! Bu Bosna’da da Irak’ta da, Libya’da da yapıldı.. Şimdi sırada Suriye var.. Küresel çakallar, Hatay’dan Halep’e kadar olan bölgede tampon bölge istiyor. Böylece, ‘Kuzey Irak’ gibi yeni bir ABD derebeyliğinin ilk tohumu oluşturuluyor.Sonra çeşitli devletlerden etnik ve mezhepsel bazda ‘yırtılan’ parçalar birleştirilerek yeni İsrailler yaratılıyor.

(K.G.) : Peki tüm bunlar cereyan ederken, gerek iktidar gerekse muhalfet partilerinden herhangi bir beklentiniz var mıdır?

(B.A.) : Hayır.. Zaten durum apaçık ortada. Hepsi aynı dalın gülleri! Mustafa kemal paaşa Sivas ve ERrzurum kayıtlarında açıkça görüleceği gi,bi İttihat ve Terakki ile ‘PARTİ KURULMASI’ konusunda sert tartışmalar yapmıştır. Herkes okusun. İttihatçılar Parti diye dayatırken, bunun milleti böleceğini savunmuş ve parti yerine HER CENAHTAN milli güçleri biraraya getiren Müdafaayi HUKUK örgütlenmesini sağlamıştır.. Bu konu çok ayrıntılı olarak araştırılmalıdır.. Futbol takımı gibi parti tutarak bir noktaya varılsaydı çoktan varılırdı.. Seçim KUKLA TİYATROLARIYLa milleti 70 yıldır aldattılar . ‘DEmokrasicilik’ oynattılar.. ‘Lampedusa’nınsözünü hatırlıyorum: ‘Hiçbir şey değişmesin diye bir şeyleri değiştirirler..’ Sen de milli iradenin tecelli ettiğini sanırsın’! Oysa 1938’den beri milli irade mecliste değil!

O halde Türkçüler, Solcular ve dini hassasiyeti öne çıkaran MİLLİ kesimleri kucaklayacak şekilde öncelikle YEREL olarak halkın biraraya gelmesinin yolu araştırılmalıdır.

(K.G.) : Yoğun programınıza rağmen bize zaman ayırdığınız için teşekkür eder, başarılar dileriz.

(B.A.) : Ben de sizlere teşekkür ederim.

KEMALİST GENÇLİK, 20 Haziran 2012
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Re: “İşte Yeni Dünya Düzeni” Banu AVAR / Kemalist Gençlik Gazetesi / Söyleşi

İletigönderen GODOT » Cmt Haz 23, 2012 18:48

NİLGÜN BAŞTUĞ yazdı:Resim

“İşte Yeni Dünya Düzeni” Banu AVAR / Kemalist Gençlik Gazetesi / Söyleşi

Söze Banu Avar’ın kim olduğuyla başlamak gerekirse onu en güzel anlatan cümle şöyle olacaktır: Banu Avar; yurtdışı ve yurt içi olmak üzere bir çok yayın kuruluşunda gazetecilik yapmış, dünyada ve Türkiye’de neler olup bittiğini kendine has üslubuyla yaptığı belgeselleri seyirciyle buluşturan, anti emperyalist duruşuyla bilinen, Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli Kemalist gazetecilerden biridir.

Kemalist Gençlik (K.G.) :Merhaba Banu Hanım. Öncelikle Türkiye’de gerçekleri olduğu gibi ekranlara yansıtan gazeteci denildiği zaman aklıma ilk Banu Avar gelir. Zaten TRT’den kovulma sebebinizin de bu olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Usta bir gazeteci olarak Türkiye’de basın özgürlüğünü değerlendirir misiniz?

Banu AVAR (B.A.) : Dünyanın hiçbir yerinde şu anda basın özgürlüğünden bahsedilemez. Medya küresel efendilerin savaş oyuncağı olmuştur.. Yaygın medya savaş aracıdır.. Amerika’da basın, yayın, sinema sektörü, müzik, sanat bu küresel çetenin hedefleri doğrultusunda yayın yapmaktadır.. Demokrasi havarisi AmerİKA’DA ‘ÖZGÜR BASIN’DAN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.. Meraklısı araştırsın, ABD’de kaç gazeteci faili meçhuller listesindedir… Önemli siyasi araştırmalar yapan kaç bilim adamı ve yazar gazeteci ani ölümle hayata veda etmiştir…

Bugün Türkiye basını aynı küresel efendilerin denetimindedir.. Batıdan doldurulan kalemlerle Türk milletine ateş edilmektedir. Türkçe konuşan kalemler susturulmaktadır. O nedenle basın özgürlüğü denince biz nasıl bir düzenek içinde yaşıyoruz diye sormak gerekir. Birileri buna ‘İleri demokrasi’ diyor.. Tam demokrasilerde basın özgür müdür? Birinci soru bu? Tam demokrasi toplumların yaşamına hangi şartlarda gelir..? Atatürk’ün bir sözünü anımsayalım: demokrasinin tek bir ön şartı vardır der: Mali bağımsızlık.. Detaylı bilgi için Sinan Meydan’ın AKL-I KEMAL kitabı 2. Cilde bakınız. Mali bağımsızlığın olmadığı yerde basın özgürlüğünden söz edilemez. Batının uydusu olmuş, batının deli gömleği içine sokulmuş ülkelerde basın da deli gömleği içindedir.

(K.G.) : Sizce yerel basın ne durumda, etkili mi?

(B.A.) : Kendimden ve tanıdığım bazı yazarlardan yola çıkarak söyleyeyim, belli isimler tüm medyalarda yasaklı, ambargolu.. Ya sadece internet yayını yapıyorlar ya da yerel gazete ve televizyonların bazılarında seslerini, duyurabiliyorlar. Ben gittiğim kentlerin çoğunda yerel basınla biraraya geliyorum, bir çok arkadaşım da kent gazetelerinden seslerini duyuruyor.. had safhada önemli olduğu açık.. BBC bile gelip Türkiye’deki yerel basınla biraraya gelme projeleri içinde…neden, yerel basını denetimde tutmaları gerek…

(K.G.) : Size göre aynı görüşü temsil eden yerel basının birleşmesi gerekli mi?

(B.A.) : Yerel basın arasında basın ilan gelirlerini almak için gazete çıkaran bunu gelir kaynağı olarak görenler var… Ama milli duruş sergileyen bu düsturla hareket eden bir çok basın yayın organı da var… bunların yurt çapında biraraya gelmesi büyük bir alternatif adım olurdu.. madem yaygın medya işgal altında, yerel medya BİRLİK olarak güçlenebilir ve büyük bir ilgi göreceğinden eminim…

Önce internet üzerinden bir birlik platformuna dahil olup neler yapılabiliri konuşabilirler..

(K.G.) : İçinde bulunduğumuz coğrafya tam bir cadı kazanına döndü. Yaşananları değerlendirir misiniz?

(B.A.) : 1912’de Wilson’un bir sözü var. Batının enerji kaynakları sınırlı. Avrasya’nın kilidi kırılmalı.. Ve Avrasya’nın doğal zenginliklerine el koymak için ve ‘kutsal topraklara’ oturmak için hareket planı yapılmalı mealinde… İşte artık daha fazla bekleyemiyorlar. Yaşadığımız günler 3. Bir paylaşım savaşının işaretlerini veriyor… Önce Büyük Ortadoğu Projesi dediler.. Sevimsizleşip maskesi inince ‘Arap baharı’ diye bir laf çıkardılar ortaya. . Mısır’da hareketin başını çekenler Katar’da Amerikan istihbarat memurlarından ödül aldılar. Türkiye’de ‘aydın’ kesimin bir kısmı da ‘demokrasi geliyor’ zannetti.. Arap baharı’nı destekledi.. Bahar geldi kapımıza dayandı şimdi.. bahar’ı Hataylılara, Gazi Anteplilere Kilislilere sorsunlar.. Onlar ‘Bahar yada katliam havasını’ yakinen izliyor. Sonuçta Irak’a Afganistan’a El Kaide’yi terörü bitirmek bahanesiyle giren ABD Suriye’yi maşası El Kaide, Müslüman kardeşler, İslami Cihad birlikleriyle kana boyuyor! Washington Enstitüsü adlı ‘düşünce’ (!) kuruluşu , açıkça, ramazan ayında hem suriye hem Türkiye’de diğer terör örgütleri ile beraber PKK’nın toplu katliamlara imza atabileceğini vurguluyor.. Tüm bölgeyi kaosa sokup buradan fırsat elde etmeye çalışacaklar.. Her işgal ettikleri bölgede yenik çıktıkları ve borçta tavan yaptıkları için örtülü operasyon dönemine döndüler.. Şimdi bölge ülkeleri birbirini kırsın.. Sonra biz nemalanalım diyorlar.. Suriye’de katliam yapıyorlar.. Rusya İran Çin başta olmak üzere karşılarında Avrasya güçleri var.. O zaman Türkiye bizim kirli işlerimizi Suudi parası, Ürdün ve İsrail askeri desteği ile hallediversin görüşünü ortaya attılar.. El Cezire, El Arabiya, CNN BBC üzerinden dehşet verici bir medya operasyonu ile bölge halklarını savaşa hazırlamak için uğraştılar netice vermedi.. Yönetimler denetimde ama bölge halkları ikna olmadı.. Önümüzdeki gün ve aylarda gerek medya operasyonu gerek halkları ikna yöntemlerinde en gelişmiş yöntemleri kullanacaklar ve yalan imalatı inanılmaz boyutlara varacaktır.. PKK- Esad birlikteliği masalıyla Türk milleti kışkırtılmaya çalışılacaktır…Bu çerçevede kanlı operasyonları devreye sokacaklardır.

(K.G.) : Fakat Türkiye komşularla sıfır sorun dedi.

(B.A.) : ‘Sıfır Sorun’ dediler.. Şu anda SIFIR BARIŞ pozisyonundayız! Bu adım da bir CIA önerisiydi..Önce Sıfır sorun diyerek sınırlar açıldı. Suriye ile vize kaldırıldı, sınırlar açıldı, serbest geçiş sağlandı…içeriye silahlar, ajanlar aktı, konuşlandı, gelecek günler için hazırlıklar tamamlandı.. Zamanı gelince de düğmeye basıldı hadi Türkiye ‘Ortadoğu jandarmamız olduğunu göster!’ dendi. Esad işimize gelmiyor, yeni bir cephede işgale girişmek zor, Suriye başlı başına bir kale.. Bizim yerimize sen öl! Diyorlar.

(K.G.) : Ahmet Davutoğlu bundan çok değil 2 sene önce kardeş ülke ilan ettiğimiz Suriye’yle savaşabilir diyor.

(B.A.) : Türkiye’dekilere bakarak bir şey öğrenemeyiz. Küresel sırtlanların pay kavgasında aldıkları pozisyonları takip etmeliyiz.. Buradaki adımları onlar attırıyor çünkü. Şuan da dünya sermayesinin %65’ini elinde bulunduran Rockefeller ve Rotschild çeteleri gırtlaklaşıyor. Bakın İran’a yaptırımı İsveç kabul etmedi.. Amerika kınadı.. Kuzey Avrupa çetesi ile ABD çetesi çıkar kavgasında.. Almanya ABD politikalarını eleştiriyor, Rusya ile yakınlaşıyor.. Ve içerdekiler iki çete arasında beynamaz!

(K.G.) : Suriye’ye bir askeri müdahale olursa bunun bize faturası ne olur?

(B.A.) : Suriye düşerse Türkiye düşer…Irak’ın hali ortada.. Üçe bölündü.. Amaçları, Suriye, İran ve Türkiye’yi de bölüp 2. İsraili nbölgeye yerleştirmek oradan devam etmek. Güncel Meydan ve benim feysbuk sayfamda onlarca değerlendirme var.. Meraklısının okumasını öneririm. Suriye ilmeği çekildiği zaman esas hedef İran ve ardından Çin’ kadar olan bölgeyi hedefliyorlar.. İran Rusya Çin bunu bilmiyor mu? Onlar da armut toplamıyor.

(K.G.) : Kürdistan hedeflerine nasıl ilerliyorlar?

(B.A.) : Şablon her ülkede aynı. Ülkede özelleştirmelerle işsizlik istikrarsızlık yaratıyor, medya operasyonları yapıyor, beyin yıkıyor, paralı ordular kurdurup, terör örgütleri oluşturup iç kaos yaratıyor iç savaşı körüklüyorlar.. Aynı anda bölge devletlerini birbirine karşı kışkırtıyorlar..

Üzerlerinde etnik ve mezhepsel çalışma yapılan insanlar bir kıvılcımla patlayıp birbirlerine giriyorlar. ‘yeteri kadar’ katliam yapılınca BM Barış gücü askerleri , NATO askerleri bölgeye intikal ediyor..ve bir ‘tampon’ bölge oluşturuluyor..Bunun için gerekli ‘uluslararası yasa’lar yapıldı.. R to P bunlardan biri. Responsability to Protect.. Nato BM gizli anlaşmasıyla Koruma Yasası adı altında bağımsız devletlere MÜDAHALE meşru hale getirirldi! Bu Bosna’da da Irak’ta da, Libya’da da yapıldı.. Şimdi sırada Suriye var.. Küresel çakallar, Hatay’dan Halep’e kadar olan bölgede tampon bölge istiyor. Böylece, ‘Kuzey Irak’ gibi yeni bir ABD derebeyliğinin ilk tohumu oluşturuluyor.Sonra çeşitli devletlerden etnik ve mezhepsel bazda ‘yırtılan’ parçalar birleştirilerek yeni İsrailler yaratılıyor.

(K.G.) : Peki tüm bunlar cereyan ederken, gerek iktidar gerekse muhalfet partilerinden herhangi bir beklentiniz var mıdır?

(B.A.) : Hayır.. Zaten durum apaçık ortada. Hepsi aynı dalın gülleri! Mustafa kemal paaşa Sivas ve ERrzurum kayıtlarında açıkça görüleceği gi,bi İttihat ve Terakki ile ‘PARTİ KURULMASI’ konusunda sert tartışmalar yapmıştır. Herkes okusun. İttihatçılar Parti diye dayatırken, bunun milleti böleceğini savunmuş ve parti yerine HER CENAHTAN milli güçleri biraraya getiren Müdafaayi HUKUK örgütlenmesini sağlamıştır.. Bu konu çok ayrıntılı olarak araştırılmalıdır.. Futbol takımı gibi parti tutarak bir noktaya varılsaydı çoktan varılırdı.. Seçim KUKLA TİYATROLARIYLa milleti 70 yıldır aldattılar . ‘DEmokrasicilik’ oynattılar.. ‘Lampedusa’nınsözünü hatırlıyorum: ‘Hiçbir şey değişmesin diye bir şeyleri değiştirirler..’ Sen de milli iradenin tecelli ettiğini sanırsın’! Oysa 1938’den beri milli irade mecliste değil!

O halde Türkçüler, Solcular ve dini hassasiyeti öne çıkaran MİLLİ kesimleri kucaklayacak şekilde öncelikle YEREL olarak halkın biraraya gelmesinin yolu araştırılmalıdır.

(K.G.) : Yoğun programınıza rağmen bize zaman ayırdığınız için teşekkür eder, başarılar dileriz.

(B.A.) : Ben de sizlere teşekkür ederim.

KEMALİST GENÇLİK, 20 Haziran 2012
Kullanıcı küçük betizi
GODOT
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Pzt May 21, 2012 16:52


Şu dizine dön: Banu AVAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x