İsviçre, Doğu Perinçeke vize vermeyeceğini açıkladı!
ENGİZİSYON YASAKLARINI TANIMIYORUZ:
PERİNÇEK CUMARTESİ GÜNÜ İSVİÇRE'DE OLACAK!
İsviçre devleti, hakkındaki kararın temyiz hazırlıklarıyla ilgili olarak avukatıyla görüşmek için hafta sonu İsviçreye gidecek olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçeke vize vermedi.
28 Haziran 2007 (bugün) saat 14.25de İsviçre Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada, Doğu Perinçeke vize vermeyecekleri belirtildi.
Büyükelçilik yetkilileri, Doğu Perinçeke vize verebilmeleri için Lozan Mahkemesinin ya da avukatının resmi davet mektubunun olması gerektiğini, o koşullarda dahi yalnızca davet günü için vize verilebileceğini söylediler.
Bu, uluslararası bir rezalettir. İsviçre devleti, yargıladığı Doğu Perinçeke vize vermiyor.
Ermeni soykırımı yalanını kabul etmediği için hapse atılmak istenen Doğu Perinçekin, avukatıyla görüşmesinin engellenmesi, İsviçre makamlarına doğrudan dilekçe verme olanağının ortadan kaldırılması bu engizisyon uygulamasının vardığı boyutları göstermektedir.
Durumu protesto ediyor, kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:
Beni yargılayan İsviçre devleti İsviçreye giriş vizesi vermiyor!
İsviçre, savunma hakkımı kullanmam için İsviçreye gitmeme izin vermiyor. Aslında Türkiye-İsviçre dostluğu üzerindeki karabulutlar dağılmaktadır. 24 Temmuz 2005 Lozan Harekatında, milletimize İsviçredeki Ceza hükmünü üç yıl içinde kaldırtacağımız sözünü vermiştik. 23 Temmuz 2005 günü bizi gözaltına alarak sorgulayan Winterthur Savcısına şunu söylemiştik: İsviçre parlamentosunun kararlaştırdığı kanun, İsviçre anayasasına aykırıdır. Önümüzdeki yıllarda İsviçre parlamentosunun bu hatayı bertaraf edeceğini göreceğiz. Sözümüzü tutmanın mutluluğu içindeyiz. İsviçre Adalet Bakanı Cristoph Blocher, 24 Mayıs 2007 günü İsviçre basınında yayımlanan açıklamasında, İsviçre Ceza Kanunundaki soykırımı inkar suçunu kaldıracaklarını veya maddenin fikir özgürlüğüne aykırı yönlerini değiştireceklerini açıkladı. Adalet Bakanı, bu konuda hazırladıkları tasarıyı bir ay içinde Milli Meclise (Nationalrat) sunacaklarını belirtti.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün (28 Haziran 2007, Perşembe) Partisinin İstanbul İl Merkezinde bir basın toplantısı yaparak, İsviçrenin kendisine vize vermediğini açıkladı. Perinçek, şu bilgileri verdi:
SAVUNMA OLANAKLARI YOK EDİLİYOR
Ankaradaki İsviçre Büyükelçiliği, vize için yaptığımız başvuruya şu ana kadar olumlu bir cevap vermemiştir.
Cuma günü, yarın yurtdışına çıkıyorum. Cumartesi günü İsviçreye giderek, Federal Mahkemeye yapacağım temyiz başvurusu için, avukatımla görüşeceğim ve hazırlıkları tamamlayacağım. Aynı zamanda Winterthurda bir konferans vereceğim ve Avrupa basınını davet ederek bir basın toplantısı yapacağım.
Bilindiği gibi, Lozandaki yargılama temyiz aşamasındadır. Lozan polis Mahkemesinin sözümona soykırımı inkar suçu işlediğim gerekçesiyle verdiği mahkumiyet kararına yaptığımız itiraz Lozan Kanton Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Şimdi İsviçrenin en üst temyiz katı olan Federal Mahkemeye başvuruyoruz.
HAKSIZLIK HAKSIZLIĞI GETİRİYOR
Çok garip bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz, Beni yargılayan İsviçre devleti, İsviçreye gitmem için vize vermiyor.
İsviçre devletinin benim İsviçreye gitmemden kuşku ve kaygı içine düşmesi, yaptıkları haksızlığın vardığı boyutları yansıtıyor.
Ermeni soykırımı yalanını kabul etmeyenleri hapse atmak gibi bir Ortaçağ uygulaması, başka Ortaçağ uygulamalarını da ister istemez gündeme getirmektedir. İsviçre topraklarına ayak basamayan, İsviçrede avukatıyla görüşemeyen, İsviçre makamlarına dilekçe veremeyen bir insan nasıl yargılanacak?
İsviçrenin bugün vizeyi vermesi için bugün son gündür. Bu hukuk dışı ve dostlukla açıklanamayan uygulama, çağdaş bir hukuk devletinin uygulaması olamaz. Hemen düzeltilmesini bekliyorum.
NE VAR Kİ KANUN KALKIYOR
Aslında gelişmeler Türkiye İsviçre dostluğu üzerinde dolaşan karabulutların dağılması yönündedir.
İsviçre Adalet Bakanı Cristoph Blocher, 24 Mayıs 2007 günü İsviçre basınında yayımlanan açıklamasında, İsviçre Ceza Kanunundaki soykırımı inkar suçunu kaldıracaklarını veya maddenin fikir özgürlüğüne aykırı yönlerini değiştireceklerini açıkladı. Adalet Bakanı, bu konuda hazırladıkları tasarıyı bir ay içinde Milli Meclise (Nationalrat) sunacaklarını belirtti ve konuyu tartışmaya açtı.
İSVİÇRE ADALET BAKANI
PERİNÇEKİN AVUKATI PROF. MOREİLLONA DANIŞTI
İsviçre Adalet Bakanı Christoph Blocher, bu açıklamadan önce aralarında Doğu Perinçekin avukatı Prof. Dr. Moreillonun da bulunduğu beş seçkin uzmanla görüştü ve fikirlerini aldı. Prof. Dr. Laurent Moreillon, hem Perinçekin avukatlığını yapıyor; hem de İsviçre Adalet Bakanı Blocherin beş kişilik danışma heyetinde yer aldı. Avukat, Adalet Bakanına Perinçekin mahkemeye verdiği 90 kilo Rus ve Ermeni belgesini özetleyerek, bu ceza hükmünün Ermeni meselesine uygulanamayacağını anlattı. Perinçekin avukatı, varolan hükmün bilim ve düşünce hürriyetine aykırı bulunduğunu da gerekçeleriyle belirtti.
MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTTUK
24 Temmuz 2005 Lozan Harekatında, milletimize İsviçredeki Ceza hükmünü üç yıl içinde kaldırtacağımız sözünü vermiştik. 23 Temmuz 2005 günü bizi gözaltına alarak sorgulayan Winterthur Savcısına şunu söylemiştik:
İsviçre parlamentosunun kararlaştırdığı kanun, İsviçre anayasasına aykırıdır. Önümüzdeki yıllarda İsviçre parlamentosunun bu hatayı bertaraf edeceğini göreceğiz.
Yine 8 Mart 2007 günü Lozan Mahkemesinde yaptığım savunmada İsviçrenin bu kanunu değiştirmek zorunda olduğunu belirtmemi, Savcı küstahlık olarak nitelemişi. Söylediğim şuydu:
İşte bizim yaptığımız provokasyon diye suçlanan eylemler, İsviçre devletini kanunu değiştirme noktasına getirmiştir. Demek ki yapılan iş provokasyon değil, İsviçreye yardımdır. Bana uygulanmak istenen kanun maddesi, Ermeni soykırımı açısından ölmüştür. Artık bu ölüyü ortadan kaldırmak gerekmektedir.
Kanunlar da ölürler ve defnedilirler. Yapılması gereken ve kaçınılmaz olarak yapılacak olan budur.
Sözümüzü tutmanın mutluluğu içinde milletimize bu raporu veriyoruz.
BÜTÜN DÜNYAYI ETKİLEYECEK
Bilindiği gibi Avrupa Birliği, bir süre önce Avrupa ülkelerinde asılsız Ermeni soykırımını inkar edenleri cezalandırma kararı almıştı.
İsviçrede mücadele ederek aldığımız bu sonuç, kuşkusuz Avrupa ülkelerinin Türkiye düşmanı tutumlarına ağır darbe indirmektedir ve süreci tersine çevirecek sonuçlar doğuracaktır.
YURTDIŞINDAKİ BEŞ MİLYON YURTTAŞIMIZI
AYAĞA KALDIRMA MÜCADELESİNE DEVAM EDECEĞİZ
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın başkanlığındaki Talat Paşa Komitesi olarak, yurtdışındaki beş milyon yurttaşımızı seferber ederek, Ermeni soykırımı yalanını çiğneye çiğneye yok etme çizgisinin başarısını milletimize sunuyoruz. Böylece Lozan 2005, Berlin 2006, Lozan 2007 ve Paris 2007 harekatlarında uyguladığımız başı dik ve atak dış politikanın doğruluğu ispatlanmış bulunmaktadır. Ermeni soykırımı yalanına karşı yurtdışındaki beş milyon yurttaşımızı seferber etmeye devam edeceğiz. Türkiyemize karşı düşmanlığı, emperyalist merkezlerden göğüsleyecek ve geri püskürteceğiz.
Milletimize, Fransa ve Almanya başta olmak üzere yeni başarılar kazanacağımız sözünü veriyoruz.
EK
Tagez Anzeiger, 24.05.07
Blocher ırkçılığı cezalandıran maddeye saldırısını sınıyor
Almancadan çeviren: Yunus Soner
İsviçre Federal Konseyi üyesi Christoph Blocher ırkçılığı cezalandıran maddeyi ya kaldırmak ya da yumuşatmak istiyor. Dün akşam Blocher sözkonusu kanun değişikliği için çeşitli önerilerini tartışmaya sundu.
Bettina Mutter, Bern
Christoph Blocherin ırkçılığı cezalandıran hüküm konusunda sahip olduğunu söylediği karın ağrısının sonuçları geliyor. Bir çalışma grubu sözkonusu maddenin değistirilmesini ya da tamamen kaldırılmasını tartışıyor. Mart ayında Adalet Bakani Blocher Tages-Anzeiger gazetesine yaptığı beyanda, içinde bulunduğumuz yarıyıl içinde Federal Konseye kanun değişikliği önerisini sunacağını belirtmişti.
Bu amaçla Blocher dün akşam uzmanları topladı. Birçok uzmanın arasında Freiburglu ceza hukuku profesörü Marcel Niggli, ırkçılık uzmanı Hans Stutz, ama aynı zamanda soykırımı inkar ettiği için mahkum edilmiş Doğu Perinçekin avukatı Laurent Moreillon da görüşlerini bildirdiler. Diğer yandan Weltwoche dergisinin genel yayın yönetmeni Roger Köppel ve İsviçreli Irkçılığa Karşı Komisyonnun Baskanı Georg Kreis da bu konuda düşündüklerini dile getirebildiler.
Oysa daha Mart ayında, İsviçre Halk Partisinin (SVP) bir delege toplantısında Blocher Kreis hakkında küçük görücü açıklamalarda bulunmuş ve Kreisin protestolarına yol açmıştı. Bu Blocher ve Kreis arasında yaşanan birçok çatışmadan sadece biriydi. Dünkü toplantı öncesinde Kreis, ceza maddesini değiştirmek için herhangi bir neden görmediğini söylemişti. Blocherin uzmanları ise 20 sayfalık bir raporda ceza maddesinin kamuoyunda tartışmalı bulunduğunu öne sürüyorlar. Ve uzmanlarin ortaya attığı soru: acaba ırkçılığa karşı bir kanun İsviçrelilerin kendi kimliklerini koruma hakkını ya da kendilerini yabancılardan ayırma hakkını uygunsuz bir ölçüde kısıtlamaz mı. Bunun ardında, Blocherin kanunun fikir özgürlüğünü kısıtladiğı yönündeki eleştirisi yatıyor. İsviçre Halk Partisine üye Federal Konsey Üyesi (Bakan) Blocher somut olarak şu seçenekleri ele alıyor: Irkçılığı cezalandıran maddenin ceza ve askerlik yasalarından tamamen çıkartılması. Şu anki haliyle bu madde aşağılayıcı, ırkçı ideolojileri yayan açıklamaları, ırk düşmanı propaganda eylemlerini ve soykırımı inkarı cezalandırıyor.
Soykırımların inkarının cezalandırılmasının kaldırılması
Gerçi bu noktayı Blocherin uzmanları fikir özgürlüğü açısından çok önemli buluyorlar. Ancak diğer yandan tanımlama meselesini de en büyük sorun olarak görüyorlar. Çünkü inkar edilen olayın bir soykırım oluşturup oluşturmadığına hep bir hakim karar veriyor. Blocher, sadece uluslararası mahkemelerin, Federal Konseyin ya da tarihçi kurullarının soykırım olarak değerlendirdiği olayları ceza yaptırımına bağlamak istiyor.
Diğer bir öneri ise, sadece Yahudilere karşı yapılan soykırımın inkarının cezalandırılmasını öngörüyor ve diğer soykırımları ve insanlığa karşı suçları kanun dışında tutuyor. Blocherin kendi uzmanları burada kuşkulular. Onlara göre Parlamento kanunu yaparken açık bir şekilde soykırım tanımını Yahudi soykırımı ile sınırlamaya karşı çıkmış.
Daha açık bir mahkeme pratiği
Bu yaklaşıma Zürihten Ulusal Konsey üyesi Yeşil Partili Daniel Vischer de katılıyor. Ulusal Konsey Hukuk Komisyonunun başkanına göre, her kısıtlama statükodan kötüdür. Ancak Vischere göre gelecekte daha açık bir mahkeme pratiğine ihtiyaç var. Ayrıca Vischer, Adalet Bakanı Blocherin amaçlarını paylaşmıyor. Gerçi Vischer, kendisinin ırkçılık maddesinin şiddetli bir taraftarı olmadığını, ancak maddenin bugünlerde kaldırılmasının yanlış bir işaret vereceğini öne sürüyor. Vischerin isteği kanunun tek taraflı uygulanmaması ve böylece Müslüman vatandaşların da kanun tarafından korunması.
28.06.2007
Not 1:Kamuoyunu bilgilendirme amaçlı İşçi Partisi duyurusudur,
http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.as ... dhaber=716
adresinden alınmıştır.
Not 2: "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar"
dizelerindeki canavar işte İsviçre'nin şahsındaki batıdır arkadaşlar.Düşünün,yargısız infaz yapmaya alıştıkları için kendi şahsında milletini savunan bir siyasi parti liderine kendisini savunma hakkı vermemek için ne numaralar çeviriyorlar.