İsyanlar isyanlar... / Arslan TEKİN

İsyanlar isyanlar... / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Pzr Şub 14, 2016 16:10

İsyanlar isyanlar...


Resim
24 saat içinde 9 şehit (Yazdığım dakika itibarıyla.)

Ne zaman şehit sayısı kabarsa, Genelkurmay’dan başka türlü açıklama gelir. Falan ilçelerde dün 20 terörist etkisiz hâle getirildi, toplam sayı 700 küsur gibi... Böyle halka moral mi verilmiş oluyor? “Etkisiz hâle getirme”yi ise hiç anlamam. Ya öldürdün, ya yakaladın. Söyleyin: Öldürdünüz mü, yakaladınız mı?!

Demek ki bir şeyler ters gidiyor, mücadele aksıyor. Dağda eşkıya kovalamak kolay; şehre inmiş, halkın içine karışmış eşkıyayı seçemezsin. (Bu arada; 1128+611 PKK destekçisi akademisyenden ne haber? Ses yok! Asıl asker ve polis katilleri onlar. Bunları Kandil’e sürmeyenler milletin ahını alırlar!)

İki gün sonra Şeyh Sait isyanının 91. yılı. 13 Şubat 1925’te Şeyh Sait’in avenesi tetiği çekmişti. Şeyh Sait isyanının mahiyeti PKK isyanından çok farklı ve belki taban tabana zıt. Ama dayanakları bir: Etnisite. Biri “din” adına, diğeri “dinsizlik” adına!

Nasıl oluyor bu?! İzahını sosyologlar yapsınlar...

Dört gün sonra 15 Şubat’ta da Abdullah Öcalan Kenya’da teslim alınıp Türkiye’ye getirilmişti. Yıl: 1999.

Şeyh Sait, Kürt de değil; Zaza’ydı. A. Öcalan, İmralı duruşmalarında kendisini hep önce Türkmen tarafından izah etmiştir. Ailesini anlatırken annesinin Türkmen olduğunu hususiyetle belirtmiştir.

Şu gerçek: İlk defa halktan biri, bir isyana öncülük etmiştir. A. Öcalan halktan biriydi. Şeyh Sait sıfatından da belli bir Nakşî şeyhi...

Şu zamanda, A. Öcalan eğer dindar biri olsaydı bu isyanı başlatabilir miydi? Etrafına adam toplayabilir miydi? Sanmıyorum. Dışarıdan destek görmesi mümkün değildi. Suriye’de de barınamazdı. Ortaya çıktığında, Marxistler için konjonktür çok uygundu.

Şeyh Sait’in isyanı, İstiklâl Mahkemeleri’ni kurdurdu, bir parti kapattırdı, Takrir-i Sükûn Kanunu’nu getirdi. PKK isyanı ise insanlarımızı birbirine yabancılaştırdı.

Ne verilse de isyan etmeseler? Etnik farklılık varsa mutlaka kaşıyanı da vardır.

O zaman İngilizler rol oynuyorlardı, şimdi Amerikalılar... Rusya’yı da katmalıyız artık.

Elini versen kolun gidiyor. Seni zayıflatmak, bir güç olmaktan çıkarmak isteyenler, dün Şeyh Sait’e, Seyit Rıza’ya bel bağlamışlardı; günümüzde PKK’dan medet umuyorlar. PKK’nın peşine takılanlar sanıyorlar ki Ankara’yı dize getirirlerse “PKK Demokratik Cumhuriyeti” diktatörlüğünü kuracaklar! Türkiye yok olursa istediklerini belki elde ederler. Onlara bırakırlarsa tabiî...

Şeyh Sait niye isyan etmişti? Şeyh Sait ve gibileri çok kolay “din”e sarılıyorlar. Cahil kitleye “Allah” dedikten sonra akan sular duruyor. Ama etrafını birileri çeviriveriyor ve isyanın gayesini belirliyor. “Millet” olabilmek için bir kök tespiti gerek. Hatta bir din tespiti de... Etnikçilerin kafasındaki “din” tezi o isyanlardan kalma. “Zerdüştlük” etrafında kitleleri birleştirme heyecanına kapılıyorlar. Şimdi HDP/PKK milletvekili olan bir ilâhiyat mezunu profesörle arada telefonlaşırdım. Zerdüşt’ün de peygamber olabileceğini söylemişti. Sonra rengini tam belli etti ve gitti PKK’ya kapılandı. Demek ki, “İsyancılar” İslâmı örtü olarak kullanıyorlar. (Devam edeceğiz.)

Arslan TEKİN, 11 Şubat 2016
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: İsyanlar isyanlar... / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Pzr Şub 14, 2016 16:28

İsyan ve din


Resim
Şeyh Said’in isyanının yarın 91. yılı olduğunu yazmıştık. 15 Şubat 1999’da da Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirilmiş ve İmralı’daki diğer mahkûmlar boşaltılıp PKK başının şanına yakışır(!) bir ada tahsis edilmişti.

Mustafa Kemal’in Nutuk’una baktım. Şeyh Said’in adı bir yerde geçiyor.

(Nutuk’un tamamını, şimdiye kadar yapılanlardan farklı olarak hiçbir kelimeyi değiştirmeden, rahat okunması için zamanımızın imlâsını uygulayarak yeni harflere aktardığımı yazmıştım. Osmanlı harfli metniyle birlikte yayınlanması yakın.)

M. Kemal’in Millî Mücadele’yi birlikte zafere ulaştırdıkları yakın arkadaşlarının kurduğu Terakkîperver Cumhuriyet Fırkası, Said’in isyanı sebep gösterilerek kapatılmıştır. M. Kemal şöyle der:

“Efendiler; yeni fırka, unvan ittihâz ettiği ‘terakkî’ ve ‘cumhuriyet’ nâmlarının zıdd-ı tâmlarıyla inkişâf etmiştir. Bu fırkanın rüesâsı [başkanları], hakikaten mürtecilere ümit ve kuvvet vermiştir. Buna misâl olarak arz edeyim; Ergani’de, usâtın [âsilerin] valiliğini kabul eden maslûb (asılmış] Kadri, Şeyh Said’e yazdığı bir mektupta ‘Millet Meclisi’nde, Kâzım Karabekir Paşa’nın fırkası, ahkâmı şer’iyeye riayetkâr ve dindardır. Bize müzâheret [arka çıkma] edeceklerine şüphe etmem. Hatta Şeyh Eyüb nezdinde bulunan kâtib-i mesûlleri, fırkanın nizamnâmesini getirmiştir..’ diyor. Şeyh Eyüb de, muhâkemesi sırasında ‘Dini kurtaracak yegâne fırkanın, Kâzım Karabekir Paşa’nın teşkil ettiği fırka olup, ahkâm-ı şer’iyeye riayet edileceğinin, fırka nizamnâmesinde ilân edildiğini’ söylemiştir.” (Nutuk, 1927, s. 624).

Nutuk’ta Şeyh Said’in isyanı “Şark İsyanı” diye adlandırılmıştır.

Sanırım, bu ağır ithamlara bir sebep de, Şeyh Said’in M. Kemal’in adını geçirdiği Arapça “fetva”sıdır. Said, kendisince verdiği fetvasında söylemediğini bırakmıyor: “Kurulduğu günden beri den-i mübin-i Ahmedi’nin temellerini yıkmaya çalışan Türk Cumhuriyeti Reisi ... Kur’ân ahkâmına aykırı hareket ederek ... Halife-i İslâm’ı sürdükleri için gayrimeşru olan bir idarenin yıkılmasının bütün İslâmlar üzene farz olduğu...” (Aytekin Ersal, Şeyh Sait’ten Dersim’e-Cumhuriyet’in Şark Meselesi, 2. bs., Tarihçi Kitapevi, 2016, s. 49)

Şimdi şeyhliği kendisinden menkul koyun tüccarı Said, belli kesimlerce dini kurtarmak isterken kellesini veren kahraman! Madem fetva “İslâm” adına, neden belli bölgede, belli aşiretler isyana katılıyorlar? Ve bu isyanı etnikçilik niye kullanıyorlar?

Hâlâ Said’i ciddiye alanlar var. “Din” adına hareket ettiğini yazanları dahi okuyoruz! “Bölücülük” ve “İslâmcılık” insanların gözüne perde indirince, iki kesim aynı noktada birleşiveriyor.

Said “din”i kullanmak istemişti. A. Öcalan Marxistken, baktı olmuyor, “İslâmcı” Ak Parti Hükûmeti’nin önünü açmasıyla İmralı’dan dinî konferans yapılması emrini veriyor.

Ak Parti “İslâmcılık” adına M. Kemal’i silmeye kalktı, Said’le, A. Öcalan’la aynı hizaya geldi, sonra rücû etmek istedi ama sayelerinde PKK’nın ne kadar yol aldığı işte getto savaşlarından belli.

İslâmcılığı Türk düşmanlığına yoranlar, dinin bazılarının zihinlerinde tartışılır hâle gelmesinde paylarının olduğunu hiç hesap ediyorlar mı?

Arslan TEKİN, 12 Şubat 2016
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x