İtina İle Devlet Yıkılır

Demokrasi, insan hakları, STK, seçim benzeri kelimeler çağımızın olmazsa olmazı. Gelin görün ki ABD'nin elinde silaha dönüşmüş durumda. Son on yıldır çevre devletlerde olup bitenin temelini oluşturuyor.

İşin içinde ABD olunca, 'kavramlarla oynuyorsun' diyen çıkmıyor. İşin özü, devletleri Washington'un projeleri çerçevesinde dönüştürme, yok etme işlemi için kullanılıyor o kelimeler. Yüzbinlerce asker ve milyonlarca doları toprağa gömmek yerine, ülkelerin insanları proje bedeli ile satın alınarak yandaşlaştırılıyor.

STK/NGO'lardan bahsediyorum. AKP iktidarı, Vakıflar Yasası ile yabancı vakıfların ülkede at koşturmasının önünü açtı. Meselâ Rockefeller Vakfı faaliyet gösterebilmek için, yerel ayağa ihtiyaç duyuyordu geçmişte. Türk insanına 'tarih arıyoruz' diye azınlık mallarını araştırtıyor, çok değil seksen yıl önce bu topraklarda Yunanlılar, Ermenilerin yaşadığını, hülasa bu topraklarda onların da hak sahibi olduğunu zihinlere işliyordu.

O dönem azınlıkların işgalcilerle birlikte devleti kan çanağına çevirdiğini, Türkler vatan müdafaasını kazanınca gitmek zorunda kaldığına kimse girmiyor. Neyse efendim, Washington 'Amerikan Yüzyılı' stratejini gerçekleştirmek için üniter yapıyı çözmeye çalışıyor. Küreselleşmenin tercümesi, Amerikan menfaatini Amerikalı gibi korumak demek.

BOP'u, AB'yi ele alalım. Avrupa ekonomik alanda birlik, Pazar sağlama amacıyla çıktığı yolda kendisini 'Avrupa Devleti' kapısında buldu. Küreselleşme piyonları Avrupalı devletlerin üniter yapıdan sıyrılarak, 'Tek Avrupa Devleti' çatısı altında birleşmesini telkin ediyordu. Fransa ve Almanya uyandı, kısmî küreselleşmeye ket vurdu.

Aynı durum Ortadoğu başta olmak üzere birçok yerde karşımıza çıktı. Meselâ BOP ile ABD sadece kendisine sömürge değil, uzun vadeli dönüşüm ile insanların devlet zırhından, millet kalkanından sıyrılmasını istiyor. Washington kontrolünde memurlar oluşturuyor. Komünizmin kapitalist versiyonu küreselleşmenin öncü kuvveti ise STK.

NGO/STK'nın önemi Türk Milliyetçilerince henüz kavranamadı. TESEV benzeri tabanı olmayan STK miyadını doldurdu. Yerine devletle entegrasyonlu, tabanı olan meselâ TOBB bünyesinde TEPAV kuruldu. Geçtiğimiz günlerde epeyce kavga koparan TEPAV'ın mütevellisindeki Türk Ocakları büyüğümüz halen arzı endamda.Orada bulunuşunun anlamını mantığın kabul edeceği şekilde açıklasa da rahatlasak.

Milleti çözmenin yolu duyarsızlaştırma, uyuşturma. Basın ayağı sözünü ettiğim STK ile aynı kulvarda yol alıyor. Türklerin devlete olan güveni kullanılıyor. Türkiye siyasal, teknolojik, sosyolojik, ılımlı İslâm, AB kapısında değerlerini yitirme benzeri silâhlarla maddi/manevi çözüldü. 36 etnik köken söylemiyle, millî birliğini yitirmeye doğru da sürükleniyor.

O bakımdan Türk Milliyetçilerinin sırtındaki yük giderek artıyor. Karşı koymak için düşmanın yeni silâhlarını öğrenmek, el ele/gönül gönüle olmak gerek. Gereksiz polemiklerle el arabasından yumruk sallayanların peşine düşmek, kılavuzu karga olanın haline döner.

***

Teknoloji Fakiriyiz

İsrail'den alınan insansız hava uçağı Heron ve Amerikan terminatörleri PKK'yı zaafa uğratır mı? Beyin bölümündeki aktarıcı, TSK'ya ne gösterirse düşman olarak o algılanıyor. O bakımdan Uludere'deki faciada, vur emrini kim verdiden çok İsrail/ABD kökenli teknoloji ile düşman avlanmayacağını görmeli. Başbakan bireysel 3 çocuk projesi ile uğraşacağına, teknolojik gelişmeyi ön görmeli.

Bölgede 'Büyük Kürdistan' gibi çok fonksiyonlu yapı oluşturmaya soyunmuş stratejik güç, vaktinden önce PKK'nın bitirilmesine razı olur mu?

Radarlara yansıyanın varlığını, teknolojinin sahibi saptıyor.'Muhaberesiz, muharebe olmaz' denmiş yaonun gibi bir nevi. Şimdi haberleşme(muhabere) de elden çıktı. Ne haberleşme elimizde, ne de teknolojik gelişme içindeyiz.

Neval KAVCAR, 14 Haziran 2012
ORTADOĞU