Kabadayı,Külhanbeyi Mazi Oldu

Forumda gereksiz, yanlışlıkla açılmış veya kilitlenmiş başlıklar buraya taşınır.

Kabadayı,Külhanbeyi Mazi Oldu

İletigönderen Hasta » Cmt Nis 21, 2007 9:27

Kabadayı, külhanbeyi mazi oldu şimdi etraf çetecilerle doldu

Yıllarca Dündar Kılıç, Oflu Hasan, Kürt İdris gibi yeraltı dünyasının ünlü isimlerine hizmet etti

Onlarla racon kesti. Cinayet işledi, adam yaraladı, kaçakçılık yaptı. Sonuç: 44 ayrı cezaevinde geçen 23 yıl. Şu an 65 yaşında. Gençliğinin en güzel yıllarını yeraltı dünyasına harcadığı için pişman. Güç için girdiği bu karanlık dünyada yaşanan akıl almaz olayları anlatıyor. İbret olsun diye. Adı Ahmet Barıştı, nam-ı diğer Yandım Ahmet.

Askerden döndükten hemen sonra iş bulma telaşına girmiş Yandım Ahmet... Bir dönem yetiştiği Çitlembik Sokak’ta, kendi deyimiyle “İstanbul’un en asil sokağında” taksicilik yapmış. Belli bir dönemde baba mesleği olan TIR’cılığı denemiş. Ama o düzenli bir iş istiyormuş. Bu isteğini ordudan ayrıldıktan sonra kurduğu inşaat şirketiyle, 50’li yılların en önemli 4 inşaatçısından biri olmayı başaran dayısına açmış. Dayısı bu isteğini kabul etmiş. Şirkette ne iş verilirse hepsini eksiksiz yerine getiriyormuş. Malzeme sayımı, işçilerin denetlenmesi vs... Hatta yeri geldiğinde dayısının şoförlüğünü bile yapıyormuş. Ta ki tüm hayatını alt üst edecek o akşam yemeğine kadar... İnşaatta yorucu bir günün ardından dayısı, eşi ve kuzenlerini Tarabya’daki Garaj Restoran’a götürmüş. Onlar içeride karınlarını doyururken, kendisinden soğukta beklenmesi istenmiş. Kanından canından biri olan dayısının bu tavrı karşısında kahrolmuş. “Benim böyle insanların içinde ne işim var” diye söylenmiş içinden. Ani bir hareketle restoranın sahibi Hüsnü Bey’in yanına gidip, arabanın anahtarlarını teslim etmiş. Cebine bakmış otobüs bileti alacak kadar bile parası yok. Tarabya’dan Beşiktaş’a kadar “tabanvay” gitmiş. Aşağılanmakmış en ağırına giden. İşte o karanlık gecede, karanlık dünyaya, yani yer altı dünyasına inmeye karar vermiş. Ve günün birinde o restorana dayısı gibi güçlü olarak dönmeye yemin etmiş...

Dündar Kılıç salon Kürt İdris dağ adamıydı
Ertesi gün soluğu Emek Kulübü’nün önünde almış. Başlamış taksi şoförlüğü yaptığı sırada birkaç kez evine götürdüğü Oflu Hasan’ı beklemeye... Her ne kadar Oflu Hasan “Girme bu dünyaya” dese de dinlememiş. Benzincide öldürülen Ahmet Merter’in oğlu Tahsin Merter, Dündar Kılıç, Kürt İdris gibi isimlerin şoförlüğünü ve korumalığını yapmış. “80 ihtilaline kadar Kürt İdris’in hem korumalığını hem de şoförlüğünü yaptım. İki eşi vardı Kürt İdris’in. Bir gece birinde, bir gece diğerinde kalırdı. Alışveriş yaptığında bir kilo kaşar peyniri alıyorsa, mutlaka diğer eve de aynısından alırdı. Ama içtiği zaman tehlikeli olurdu. İdris Abi dağ, Dündar Abi salon adamıydı. Dündar Abi çok kitap okurdu. Özellikle sol görüşlü kitapları tercih ederdi. Yılmaz Güney’i çok seviyordu. Kazancının yarısından fazlasını ise ihtiyacı olan insanlara dağıtırdı. Bazı emekli polis arkadaşlara, fakirlere. Mesela bayramda on çek karnesi olurdu. Bir saat içinde hepsi tükenirdi” diyor Yandım Ahmet ve ekliyor:

Sedat Peker cezaevinde 2 milyon dolar harcadı
“Mafya, kabadayı, külhanbeyi ayrı şeyler. Eskiden hamamların altında külhanlar yani hamamları ısıtan ocaklar vardı. Evi barkı olmayan, mahallenin delikanlıları o külhanda yatarlardı. Onların başındaki kişiye külhanbeyi denirdi. Külhanbeyi ne zaman evlenir, ev sahibi olur, işte ona kabadayı denir. Şimdikiler kabadayı değil çeteci, organize suç. O zaman çekmiş, senetmiş, kılmış, tüymüş bunlar yoktu. Asıl mafya olan iş adamı, doktor, avukat... Diyelim ki inşaatçı bir iş adamının TIR filoları var. Elinde eroin var. Malını satması için isim lazım. İşte o zaman İdris Abi’ye gelir. İdris Abi’nin ismini kullanarak malı satar. Bunun karşılığında da kazanılan paranın yüzde 25’ini alır. Mesela Cuma günleri İdris Abi’nin kabul günüydü. Gelir adam sırasını bekler, arsasını başka birine daha sattıkları için İdris Abi’den yardım isterdi. İdris Abi de adamın arsasını geri alırdı. Ama böyle yardımlar karşılığında asla para talep etmezdi. Türkiye’nin en büyük kabadayısı Hasan Cevahir’di. Yani Oflu Hasan. Daha sonra kardeşi Oflu Osman, Dündar Kılıç ve Hüseyin Heybetli ve oğlu Hasan geldi.”

Cezaeviyle ilk tanışması ise askerlik günlerine dayanıyor. Kurallara karşı geldiği için askeri cezaevine giriyor. 94’e kadar tek başına çalışıyor. Silah kaçakçılığı yaparken yakalanınca 94’te Bayrampaşa’ya giriyor. Ancak içeride adam yaralayınca cezası 9 yıla çıkıyor. 2004’e kadar hapis yatıyor. Sedat Peker, Kenan Ali Gürsel ve Murat Sincar döneminde: “Sedat Peker, cezaevine geldiğinde 2 milyon dolar harcadı. Şöyle diyeyim sana 130 müzik seti, 100 buzdolabı, 40 çamaşır makinesi, kokoreç makinelerini ve daha neler neler. Kaşarları, karpuzları TIR’lar getiriyordu. Cezaevi kedilerinin karnı bile yere değiyordu. Fareler yemekten kocaman oldu. Cezaevini biz yönetiyorduk. Dış kapının anahtarı hariç tüm kapıların anahtarları bizdeydi. Her istediğimiz yapıyorduk. Bazı mahkumlar alışveriş bahanesiyle resmi araçlarla dışarı çıkıyordu. VIP mahkumlar için lüks mağazalardan çalınan markalı kıyafetler cezaevine getirilirdi. Düşünebiliyor musun? Cezaevinde Trussardi koku, Armani takım pırlantalı Rolex, Yves Saint Laurent gömlek... Mesela önemli bir misafir gelecek. Hemen sipariş verirdik. Gardiyanlar, kıyafetleri, cezaevi fırınının içine bırakırdı. Biz de gizli geçitten giderek kıyafetleri alırdık. Cezaevinde en büyük rant kumar, eroin satışı ve haptan elde edilirdi. Günlük rant 15-20 milyardı. Ancak Kenan Ali Gürsel, bunların hepsini yasakladı. Bir tek esrarı serbest bıraktı. Ama tek bir şartla. Esrarın parayla satılması yasaktı. Çay bardağıyla esrar dağıtırdı. Maksat millet hapa, eroine alışmasın. Uyuştucu cezaevine hep idare ve gardiyanlar tarafından sokuluyordu. Eskiden her şey Karadeniz uşaklarının elindeydi. Şimdi yer altı dünyası Doğulular’ın kontrolünde.

AB ayağına F tipi yaptılar gasp, tecavüz arttı
Mendil satıyor, cam siliyorlar. Kimse onlara para vermesin. Çünkü onlar teşkilat. Toplanıyor, para terör örgütlerine gidiyor. Bize silah olarak geri dönüyor. Eskiden bu kadar kapkaç, tecavüz var mıydı? Yoktu! Çünkü o zaman F tipi yoktu. Şimdi rahat rahat yatıp, ellerini kollarını sallayarak sokaklara dönüyorlar. İstanbul’da 4 bin gerçek İstanbullu olan aile var. Geri kalan hep Doğulu. 7-8 ay önce evime giderken tinerciler önümü kesti. 3 kişiydiler. “10 liram var yarı yarıya bölüşelim mi” dedim. Hepsini istediler. Bir de cep telefonuma musallat oldular. Ama onlara çok ağır bir ceza verdim. Geçtiğimiz haftalarda ise polis aradı. “Gasp yapmışsınız, iki Diyarbakırlı genç sizden şikayetçi oldu” dedi. Sabıkalıyız ya hemen yapıştırıyorlar damgayı. Olanları anlatınca, gerçekler su yüzüne çıktı.

Utancımdan evime dahi gitmek istemiyorum
“Neden bunları şimdi anlatıyorsunuz? Korkmuyor musunuz?” sorusunu karşısında ise ilk önce derin bir sessizlik hakim oluyor. Belki korkuyor ama söylemiyor: “Gençliğimin en güzel yıllarını yeraltı dünyasına verdim. Ömrüm tükendi. Ne uğruna? Yaşım 60’ı çoktan geçti. 50 sene esrar, 27 sene kokain kullandım. Ama kumardan, eroinden, kiralık tetikçilikten ve pez....n uzak durdum. Hayatta bir dikili ağacım bile yok. Sabıka yüzünden kapılar hep yüzüme kapandı. Evim kira. Bugün, yarın doğalgazı de keserler. Şu an bir arkadaşımın yanındayım. Mahkum kadrosundan, temizlik ve yemek işlerine bakıyorum. Ama bu böyle ne kadar devam eder bilmiyorum. Çünkü çıktığımdan beri eve karşı hiçbir şey yapamadım. Utancımdan eve dahi gitmek istemiyorum. Çocuklarımın, torunlarımın yüzüne bakmaya utanıyorum. Belki gençler benim bu yaşadıklarımı okur ve kendi hayatları için ders çıkarır. Güçlü olmak için girilen yeraltı dünyasının insanı nasıl güçsüzleştirdiğini görürler. Kendi hayatlarında benim düştüğüm hataları tekrarlamazlar. Silaha, Kurtlar Vadisi’ne özenmezler. Keşke, tüm bunları yaşamadan önce ufak bir sermayem olsaydı da, ailem ve çocuklarım için namuslu bir tezgah kurabilseydim. Yanlış tercihlerle bugünlere geldim. Hayatımın böyle olmasını istemezdim. Canını yaktığım insanlar her gece rüyama giriyor. ”

Kurtlar Vadisi fasarya
Kurtlar Vadisi dizisindeki konuların birçoğu yanlış ve eksik. Tamamıyle gerçekleri yansıtmıyor. Oysa gerçek hayatta yaşanan bazı olaylar çok farklı gerçekleşti. Mesela dizideki Halo karakteri Gaziantepli Halil Havar’dı. Halil Havar, ünlü silah kaçakçısı Mehmet Havar’ın oğlu. Zamanında Gaziantepspor Kulübü başkanlığı da yapmıştı. Uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle Hollanda’da Leeuwerden Cezaevi’ne konuldu. 19 Şubat 1991’de İtalyan mafyasının ünlü ailelerinden Trappaniler tarafından helikopterle cezaevinden kaçırıldı. Dizideki kaçırılma bölümünde tek başınaydı. Oysa İtalyan mafyası tarafından kaçırılırken, Ankara’nın en önemli kuyumcularından biri de yanındaydı. “Sen nereden biliyorsun?” diye sorarsan Halil Abi’nin kardeşi Ökkeş ile de hapis yatmıştık. Bu işin detaylarını konuşmuşuzdur. Havar, kırmızı bültenle arandığı sırada 1992 yılında Türkiye’de yakalandı. Savcılık tarafından serbest bırakılınca yeniden kayıplara karıştı. 1994’te tekrar yakalandı. Şimdi Uşak E tipi cezaevinde.


15.04.2007
Haber: Dilek ŞANLI



Vatan
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen Veled » Cmt Nis 21, 2007 11:53

nurdi, haber için teşekkürler sağolun
Kullanıcı küçük betizi
Veled
Satılmıştır
 
İletiler: 3
Kayıt: Çrş Mar 07, 2007 20:46

İletigönderen Hasta » Cmt Nis 21, 2007 12:02

Semih R.Cabalar, ben teşekkür ederim... :wink:
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52


Şu dizine dön: Güncel Meydan Çöp Tenekesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x