
Elimde bir istatistik yok.
Ama çok iddialı şekilde şunu söyleyebilirim.
İkisini bir araya getirseniz, taş çatlasa 5-10 bin öğrenciyi geçmez.
Eminim bu bile mübalağalı bir rakamdır.
Nitekim Yahudi cemaatinin önde gelen isimlerinden birine sordum.
"Türkiyede kalan cemaat mensubu 20-25 bini geçmez. Üniversitelerde olsa olsa 2 bin öğrenciden fazla yoktur" dedi.
Ermeni öğrenci derseniz, hadi olsun olsun bir iki bin fazladır.
Şuraya geleceğim.
YÖKün, sayısı bu kadar az öğrenci için, daha şimdiden tartışma açmaya aday böyle bir izin konusunu gündeme getirmesi çok mu gerekliydi?
Bir saniye düşünmeden kendi cevabımı vereceğim:
Evet gerekliydi.
Hem de çok gerekli...
* * *
Tabii önceki gün Sefa Kaplan bu haberi önümüze getirdiği zaman benim aklıma gelen ilk şey, Savunma Bakanı Vecdi Gönülün sözleri oldu.
"Türkiye Rum ve Ermenilerini göndermeseydi, ulusal devleti kurmak mümkün olamazdı."
Bazı arkadaşlarımız bu sözün teorik olarak doğru olduğunu yazdılar.
Üstelik bu görüş tam ters zaviyeden, yani hiç ummadığımız kişilerden geldi.
Mesela haklı olarak Hrant Dink olayını en ısrarla takip eden bazı kişilerden.
Açık isimle örnek vereyim, mesela Cengiz Çandardan.
Ben teorik olarak da bunun doğru olmadığını düşünenlerdenim.
Bugün Türkiyede 1 milyon Ermeni, 1 milyon Rum ve Yahudi yaşıyor olsaydı, eminim ülkemiz çok daha demokrat bir hoşgörüye sahip olabilirdi.
Ne yazık ki kalamadılar.
Önce mübadele, ardından 6-7 Eylül olayları, Kıbrıs Harekátı.
Edgar Morinin, "Gerçek uygarlıklar, kozmopolit toplumlardan çıkar" sözüne de çok inanıyorum.
Türkiyenin dini bakımdan bu kadar homojen olmasının, demokrasimize büyük zararlar verdiğini düşünüyorum.
AKPnin bugün içine düştüğü hoşgörüsüz zihniyetin de bu homojen inanç ikliminin yarattığı "biat" anlayışından kaynaklandığına inanıyorum.
İşte o nedenle, ülkede kendini "azınlıkta" hisseden her insanın hayat tarzının kültürel farklılığını dikkate alacak zarif bir yaklaşımın herkesin menfaatine olacağına eminim.
* * *
Tabii hepimiz biliyoruz ki, böyle hassas konularda hepimizin ayağındaki en ağır pranga, bunun bazı dinciler tarafından istismar edilmesi riskidir.
Nitekim, Türkiyedeki imam hatip okulları yüzünden Heybeliada Ruhban Okulu sorununu çözemiyoruz.
Şimdi burada da biri çıkıp, "Biz de cuma günü tatil olsun istiyoruz" diyebilir.
O takdirde ne diyeceksiniz?
Dikkat ediniz, burada da Yahudiler ve Ermeniler için özel bir kanun çıkarılmıyor.
Olay, biraz tolerans ve iyi niyetle çözülüyor.
Bunun arkasını biraz araştırdım.
Geçmişte, oğlu Koç Üniversitesinde okuyan bir Yahudi yurttaşımız, cemaat liderliğine başvurup, "Oğlum Yom Kipur Bayramında izin yapmak istiyor. Mümkün mü" diye sormuş.
Bunun üzerine cemaat Milli Eğitim Bakanlığına yazı yazmış.
O tarihte de izin verilmiş.
Bu defa farklı olan şey, YÖKün bunu yazılı hale getirmesi.
Bence şekli açıdan bu yola başvurulması son derece önemli.
Konuştuğum Yahudi cemaati üyesi, "AKPliler azınlıkların dini konularında çok hassas davranıyorlar" dedi.
Bunu ben de gözlemliyorum.
Burada önemli olan, azınlıklara bu zarafeti gösterirken, bu kılıfın altına girmek isteyen istismarcılara yüz verilmemesidir.
Başbakan Erdoğanın bunu dikkate alacağını tahmin ediyorum.
Ertuğrul ÖZKÖK
Hürriyet