Bu denli ani zenginleşen ve hemen medyaya giren tüm kişi ve kişiler mercek altına alınmalı.
Sadece bunların olmadığını biliyoruz.
Bakalım onlara da operasyon yapılacak mı?

Kaçakçılıktan Medya İmparatorluğuna: Can Holding’in Tartışmalı Yükselişi.
Türkiye’de medya sektöründe son yılların en kritik el değiştirmesi Aralık 2024’te yaşandı. Turgay Ciner, HaberTürk, Show TV, Bloomberg HT ve HT Spor dâhil tüm medya kuruluşlarındaki hisselerini Bilgi Üniversitesi ve Doğa Koleji’nin sahibi Can Holding’e devretti. Böylece Türkiye’nin en etkili medya gruplarından biri, geçmişte tütün ve akaryakıt kaçakçılığıyla anılan bir holdingin eline geçti.
Bu devir yalnızca ekonomik bir transfer değil; aynı zamanda medya bağımsızlığı, siyasi ilişkiler ve karanlık iddialarla gölgelenmiş bir yükseliş hikâyesi…
● Köken: Tütün ve Akaryakıt Kaçakçılığı
Can Holding’in ismi, 2000’li yıllardan itibaren defalarca tütün ve akaryakıt kaçakçılığı operasyonlarıyla gündeme geldi.
• 2002’deki “Duman Operasyonu”nda, Gürbulak, Kapıkule, İstanbul ve Mersin’de yapılan baskınlarda 8 trilyon liralık sigara kaçakçılığı saptandı. Operasyonda yaklaşık 4 milyon paket sigara ele geçirildi. Bu dosyada Can Holding’in patronu Murat Can gözaltına alındı.
• 2016’da ise 11 ayrı ülkedeki 1 milyar dolarlık kaçak sigara piyasasını yöneten baronlar arasında yine Can Holding yöneticileri sayıldı. Bu süreçte Murat Can ve Mehmet Şakir Can gözaltına alındı.
Kaçakçılık iddialarıyla gündeme gelen holdingin geçmişine dair içerikler, Ekşi Sözlük gibi platformlarda bile mahkeme kararlarıyla sildirilmişti.
● Siyasetle Yakın İlişkiler
Can Holding’in yükselişinde iktidara yakın bağlantılarının büyük rol oynadığı belirtiliyor.
• 2019 yerel seçimleri öncesinde Cemal Can, AKP’nin Ağrı Büyükşehir Belediye Başkan adayı Savcı Sayan’ı açıkça destekledi.
• 2022’de Kemal Can, trafik kazası geçiren eski TBMM Başkanı ve AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ı evinde ziyaret etti.
Bu ziyaretler, holdingin yalnızca ekonomik yatırımlarıyla değil, iktidar kanadıyla kurduğu siyasi bağlarla da güçlendiğini ortaya koyuyor.

● Muhammet Yakut’un İfşaları
Organize suç lideri Sedat Peker’in ardından videolarıyla dikkat çeken Muhammet Yakut da Can Holding’i hedef almıştı. Yakut, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Murat Can, Kemal Can, Türkiye’nin en büyük akaryakıt ve sigara kaçakçısı.
Afrika, İran, Mersin ve Avrupa’ya yapılan işlerin belgeleri bende.
Hakan Fidan, İbrahim Kalın, Binali Yıldırım bunlarla ne iş yapıyor? Evinde ağırlıyorlar. Devlet devletlikten çıkmış…”
Bu sözler, holdingin geçmişinin yalnızca kaçakçılık dosyalarıyla sınırlı olmadığını; devlet içindeki kritik isimlerle bağlantılı olduğu iddialarını da gündeme getirdi.

● Tartışmalı İhaleler: Formula 1 Pisti
Holdingin adı yalnızca kaçakçılık dosyalarıyla değil, büyük ihalelerdeki usulsüzlük iddialarıyla da gündeme geldi.
• 2024’te Formula 1 İstanbul Park Pisti ihalesinde tek teklif veren şirket Can Holding oldu.
• Şirketin sunduğu 7,6 milyon dolarlık teminat mektubunun sahte olduğu iddia edildi.
• Mapfre Kefalet Sigorta A.Ş adına düzenlenen mektubun aslında uluslararası Mapfre Sigorta ile ilgisi olmayan “fason” bir şirketten alındığı ortaya çıktı.
Bu gelişme, kamu kaynaklarının nasıl denetlendiğine dair yeni tartışmalar başlattı.
● Medyaya Giriş: 800 Milyon Dolarlık Satış
Tüm bu tartışmaların ardından Ciner Yayın Holding, medya yatırımlarını yaklaşık 800 milyon dolara Can Holding’e devretti.
Devir anlaşmasını, Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ yürüttü. İlginç olan nokta, Tekdağ ile Can Holding’in yöneticisi Kemal Can’ın amca çocukları olması.
● Kemal Can bu süreci şöyle özetledi:
“Kenan Tekdağ abimizdir, ailemizin büyüğüdür. Ayrımız gayrımız yoktur. Bundan sonra da işin başında o olacak. Bizim herhangi bir dahlimiz olmayacak.”
Böylece kaçakçılık operasyonlarıyla anılan bir holding, bir anda Türkiye’nin en güçlü medya kuruluşlarının patronu haline geldi.
● Cemal Can’ın Çelişkili Sözleri
Bugün şirketlerine el konulan Cemal Can, geçtiğimiz aylarda CHP’nin boykot çağrısını hedef almış ve şöyle demişti:
“CHP tarafından duyurulan boykot çağrısı bazı çevrelerce destekleniyor.
Bu çağrı ekonomik dengeleri bozma, piyasaları kilitleme, üretimi ve istihdamı olumsuz etkileme girişimidir.”
Ancak ironik bir biçimde, bugün 121 şirketi ve medya organları TMSF’ye devredilmiş durumda.
● Sonuç: Kaçakçılıktan Kamuoyunu Yönlendirmeye
Can Holding’in hikâyesi, kaçak sigaradan Formula 1 ihalesine, oradan medya devine uzanan tartışmalı bir yükseliş öyküsü.
Bugün gelinen noktada;
• Bir yandan tütün ve akaryakıt kaçakçılığı dosyaları,
• Diğer yandan iktidar çevreleriyle yakın ilişkiler,
• Ve nihayetinde Türkiye’nin en büyük medya gruplarından birinin kontrolü...
Tüm bunlar, Türkiye’de sermayenin siyasete ve medyaya nasıl nüfuz ettiğini gösteren çarpıcı bir örnek olarak kayıtlara geçti.