Kafkaslarda üstünlük arayışları hız kesmiyor
Kazananı olmayan savaş
Cavid VELİEV
TUSAM Kafkasya ve Yakındoğu Masası
cveliev@tusam.net
Kafkasyanın 11 Eylülü olarak nitelendirilen Rus-Gürcü Savaşında sonra bölgedeki jeopolitik mücadelede yeni bir dönem başladı. Bu jeopolitik mücadeleyi iki alt başlıkta toparlayabiliriz. Rusya, Türkiye, Azerbaycan, İran, Gürcistan ve Ermenistan arasında yaşanan iç jeopolitik mücadele ve dış jeopolitik mücadele. Ayrıca Kafkasyadaki jeopolitik mücadelenin biri ayrılıkçı bölgeler diğeri ise enerji kaynakları ve hatları olmak üzere iki önemli karakteristik unsuru vardır. Bu iki unsurun ikisinde de öne geçen taraf bölgedeki jeopolitik mücadeleyi kazanır. Bu anlamda Rus-Gürcü Savaşında sonra bölgede yeniden ön plana çıkan ayrılıkçı bölge statüsündeki Dağlık Karabağ meselesi ve enerji projelerinin (Nabucco, Trans-Hazar ve Odessa-Brody) sonucunda bölgedeki jeopolitik mücadelenin galip ve mağlupları belli olacak. Ağustos savaşında Güney Osetya ve Abhazyanın bağımsızlığını tanıyan Rusyanın, 2 Kasım 2008de Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan-Ermenistan arasında bir bildirge imzalattırması ayrılıkçı bölgeler konusunda Moskovanın tartışmasız bir diplomatik başarısıydı. Böylece Rusya Kafkasyada devam eden jeopolitik mücadelede uzun yıllardan sonra ilk defa Batı önünde 1-0 öne geçti.
Diğer taraftan Rusyanın Gürcistana müdahalesi Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye odaklı enerji ve taşımacılık projelerinin geleceğini de tehlikeye atmış ve hatta petrol taşımacılığı açısından Batum ve Poti limanları çalışamaz duruma gelmişti. Rusyanın BTCyi hedef aldığı iddialarının gündemden düşmediği bir ortamda Azerbaycanın Rusya güzergahlı Bakü-Novorossiskte petrol miktarını artırma planları ve İranla swap anlaşmasına yanaşması Gürcistanın istikrarlı ve güvenli bir enerji güzergahı olduğu düşüncesini tartışmaya açmıştı. Hatta Rusyayı devre dışı bırakacak söz konusu projeleri engellemek için birtakım diplomatik baskılar söz konusu olmuştu. Moskovanın Azerbaycan gazını Avrupa piyasasından satın almak için yaptığı teklif ve Orta Asya enerji kaynaklarının Nabuccoya katılmasını engellemek için daha önce taraflarla imzaladığı anlaşma, Rusyayı saf dışı bırakacak enerji projeleri açısından bir tehlike idi. Fakat Orta Asya ülkelerinin ve Azerbaycanın Nabuccoya yönelik halen destek mesajları vermesi Rusyanın başarısını gölgeleyecek nitelikteydi.

Enerjinin bölgesel mücadele açısından ne kadar önem taşıdığını gösteren diğer bir gelişme de 14-15 Kasımda Baküde yaşandı. Krakov, Vilnus ve Kiev zirvelerinin devamı olan IV. Bakü Zirvesi en kritik dönemde, en kritik yerde ve en kritik konuyu görüşmek üzere toplanmıştı. Bakü zirvesi önceki üç zirveden farklı olarak sadece Odessa-Brody hattını değil Nabucconun da görüşüldüğü bir zirve oldu. Hem enerji üreticisi hem de transit ülke olması özelliği nedeniyle Rusya ve İranın ortasındaki Azerbaycanda yapılması da zirvenin en kritik noktasıydı. Zirve katılımcısı ülkeler için Azerbaycanın desteğini almak önemliyken Azerbaycan, otomatik olarak Rusya ve İranın baskısını hissediyordu. Baküde Rusya ve İranı devre dışı bırakacak projelere destek verecek bir sonuç çıkması Güney Kafkasyayı ve Hazar havzası enerji kaynaklarını kaybetmek istemeyen Rusyaya ikinci defa kafa tutmaktı. Bunun ilki BTCde yaşanmıştı. Hem Medvedevin Bakü ziyaretinde hem de Aliyevin Moskova ziyaretinde basına yansıyan haberlere göre, Rusya Karabağa karşılık Azerbaycanın Rusyaya alternatif projelere destek vermemesini istiyordu. Bu zirve Karabağ meselesinde Rusya ve Azerbaycan arasında sıkı pazarlıkların devam ettiği bir dönemde yaşanması ise Azerbaycan açısından hem risk hem fırsat yaratıyordu.
Zirvenin Baküde yapılacağı çok önceden belirlenmesine rağmen Ağustos Savaşından sonra Rusyaya rağmen bu zirvenin yapılıp yapılmayacağı tartışma konusu oldu. Zirve Baküde yapıldı ama Azerbaycanın hazırladığı sonuç bildirisi genel ifadeler içerdiği için katılımcılar arasında tartışma çıktı. Romanya ve Bulgaristan temsilcileri sonuç bildirisine Nabucconun desteklendiğini ifade eden maddenin dahil edilmesini istiyordu. Bunu Türkmenistanla birlikte sonuç bildirinse imza atmayan Kazakistan da destekledi. Uzun tartışmalardan sonra sonuç bildirisi değiştirilerek Nabuccoya destek ifadeleri dahil edildi. Bu şekilde Azerbaycan Rusyayı memnun etmeyecek bir bildirinin sorumluluğunu üstünden atmış oldu.
HAZAR GEÇİŞLİ TAŞIMACILIK
Zirvenin gündeminde sadece sonuç bildirisi değil bölgesel jeopolitik mücadeleyi etkileyecek ikili anlaşmalar da vardı. 14 Kasımda Kazakistan Devlet Petrol ve Doğalgaz Şirketi (KazMunayGaz) ile Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) arasında Trans-Hazar Petrol Taşımacılık Sisteminin kurulmasına dair anlaşma imzalandı. Tanker filolarından ve kayıklardan oluşan sistem Kazakistanın Aktau limanıyla Bakü arasında petrol taşımacılığını yürütecektir. Trans-Hazar Petrol taşımacılık sisteminin kurulması için Azerbaycan ve Kazakistan 3 milyar dolarlık bir sermaye yatıracak ve ilk hesaplamalara göre sistem 2013 yılında çalışmaya başlayacak. İlk adıma Trans-Hazar Sistemi günlük 500 bin varil daha sonra ise 1,2 milyon varil petrol taşıma kapasitesine ulaşacaktır. Petrolün bir kısmı BTCye aktarılacaktır. 16 Haziran 2006de İlham Aliyevin Kazakistan ziyareti sırasında Kazakistanın BTCye petrol vermesi için taraflar arasında anlaşma imzalanmış ve Kazakistan Ekim 2008in sonu itibariyle BTCye petrol vermeye başlamıştı.
Trans-Hazar sistemiyle taşınacak petrolün geri kalanı ise tankerlerle Gürcistan limanları üzerinden Odessa-Brodyye taşınacaktır. Böylece Kazakistan da zamanla Batı destekli projelere destek vermiş olacaktır. Petrol Taşımacılık sistemi çevresel nedenlerden dolayı Trans-Hazar Boru hattına karşı çıkan İran ve Rusyaya karşı başarılı bir taktiktir. Bu şekilde Kazakistanın BTCye katılması karşısındaki Rusya ve İranın vetosu aşılmış oluyor. Kazakistanın BTCye katılması ve petrol ihracatında Rusyaya bağımlılıktan kurtulması dış politika stratejisini etkileyecek ve Azerbaycan-Kazakistan arasında işbirliğini daha da geliştirecektir.

Zirvede enerji içerikli fakat aynı zamanda siyasi anlam da taşıyan başka bir anlaşma da Azerbaycan-Gürcistan arasında imzalandı. Rusya ve İran Azerbaycan gazını daha yüksek fiyattan satın almayı teklif etse de Azerbaycan, Gürcistanla daha düşük fiyattan beş yıllık yani uzun dönemli sabit fiyattan doğalgaz anlaşması imzaladı. Bu anlaşmaya göre beş yıl içinde Azerbaycan Gürcistana sattığı doğalgazın fiyatını değiştirmeyecek ve buna karşılık SOCAR Gürcistan içinde doğalgaz dağıtımı yapacak. Böylece Gazpromun Avrupada yapmak istediğini SOCAR Gürcistanda yaptı. Türkiye ve Gürcistanda enerji şirketleri satın alan, petrol rafinerileri ve terminalleri kuran SOCAR üzerinden Azerbaycan bir enerji oyuncusuna dönüşme yolunda hızla ilerlemektedir.
Bu anlaşma hem fiyatın sabitlenmesi hem de uzun dönemli olması açısından Gürcistan açısından önemlidir. Siyasi olarak ise bu anlaşma Gürcistanı Kafkasyada izole etmek isteyen Rusyaya ve baskılarına karşı ciddi anlamda bir direniştir. Rus-Gürcü Savaşından sonra Rusya, Azerbaycan ve Kazakistana baskı yaparak Gürcistana destek vermemelerini istemişti ve bunun sonucu olarak Kazakistan Gürcistandaki bazı yatırımlarını askıya almıştı. Fakat Azerbaycan farklı olarak, dış dünyayla bağlantısı açısından çok önemli olan Gürcistana desteğini sürdürdü. 2005 yılında da Rusya baskılarına karşı Türkiye ve Azerbaycanın Gürcistana doğalgaz desteği vermesine rağmen Gürcistan bu iki ülkeye karşı aynı hassasiyeti göstermemektedir.
Rusya-Gürcistan Savaşının beklenmedik sonuçlarından biri de bölgesel jeopolitik kaymalardır. Bu bağlamda Türkiye ve Azerbaycan Rusya ile yakınlaşırken Gürcistan Ermenistanla yakınlaşmaya başladı. Bu savaştan sonra iki ülke arasında ziyaretler sıklaştı ve Eylül ayında Sarkisyanın Gürcistan ziyareti sırasında Saakaşvili Sarkisyanı Gürcistan Devlet Şeref Madalyası ile ödüllendirdi. Gürcistanın bu davranışı Azerbaycanda rahatsızlıkla karşılandı. Gürcistan-Azerbaycan arasında doğalgaz anlaşması imzalandığı sırada Ermenistan Savunma Bakanı Seyran Ohanyan Gürcistanı ziyaret ediyordu. Bu ziyaretin soncunda iki ülkenin savunma bakanının yaptığı basın açıklamasına göre taraflar askeri ve askeri-teknolojik alanda işbirliğini devam ettirmek için bir anlaşma üzerinde çalışmaktadırlar. Diğer taraftan Azerbaycan basının haberlerine göre Gürcistandaki tank fabrikalarında Ermenistan tanklarının onarımı için anlaşmaya varıldı. Bu haberler Azerbaycanda üst düzeyde de rahatsızlıkla karşılandı ve Azerbaycanın Gürcistan-Ermenistan askeri işbirliğinden rahatsızlığını ifade etmek için Dışişleri bakanlığı bir açıklama yaptı. Zirve sırasında Gürcü ve Azerbaycanlı uzmanlar arasında yapılan video toplantısında tarafların Ermenistanın bölgesel işbirliğine katılması konusunda farklı düşüncede oldukları ortaya çıktı.
KAZANAN BELLİ DEĞİL
Savaştan hemen sonra Azerbaycanın Rusya güzergahlı Bakü-Novorossisk boru hattındaki petrol miktarını artıracağını açıklaması, ardından Azerbaycan-Rusya arasında yapılan doğalgaz görüşmeleri ve Kazakistanın Gürcistandaki yatırımlarını rafa kaldırması enerji alanında da Rusyanın başarı kazandığı izlenimi vermeye başladı. Fakat ABD ve ABli yetkililerin sıklaşan ziyaretleri, Ekim ayında Kazakistanın resmen BTCye katılması, Bakü enerji zirvesi ve zirvede Azerbaycan-Kazakistan ve Azerbaycan-Gürcistan anlaşmaları Rusyanın enerji alanında ipleri eline alamadığını göstermektedir. Ayrıca 2007 yılında Rusya-Türkmenistan-Kazakistan arasında imzalanan anlaşma Nabucco ve Trans-Hazara bir darbe olarak değerlendiriliyordu fakat o anlaşmaların uygulanırlığı da sorgulanmaktadır. Öte yandan Türkmenistan ve Kazakistan Rusya dışındaki hatları besleyebilecek enerji kaynağına sahip olduklarını açıklaması da Nabucconun şansının devam ettiğini göstermektedir. Buna bir de Özbekistanın katılarak alternatif güzergahlar arayışında olduğunu açıklaması Özbekistana da Trans-Hazar yolunu açmaktadır. Kısaca bölgede ayrılıkçı bölgeler konusunda öne geçen Rusya, enerji alanında mücadeleyi henüz tamamen kazanmış değil.
Bakü zirvesinin gerçekleşmesi ve tarafların anlaşmalar imzalanması bu alanda Rusyayı devre dışı bırakacak projelerin zafer kazandığı anlamına da gelmiyor. Bunun için tarafların projeleri çalışır vaziyete getirmesi gerekiyor. Bu projeler çalışır vaziyete gelene kadar Rusyanın bu alandaki mücadelesi devam edecektir. Hatta projeler çalıştıktan sonra da bu devam edebilir. Kısaca ne Dağlık Karabağ meselesinin çözümlenmesi ne de enerji hatları konusunda Batı ile Rusya arasında devam eden jeopolitik mücadelede kazanan taraf henüz belli değil.
Cavid VELİEV, 1 Aralık 2008 - cveliev@tusam.net
Cumhuriyet / Strateji