Kanadalı gazeteciden şok iddia

Renkli Devrimlerin Sırrı -Yeni Soğuk Savaş adlı kitabın yazarı Mark MacKinnon, İstanbul’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açılış konuşmasını yaptığı Dünya Demokrasi Hareketi (World Movement for Democracy) adlı kuruluşun amacının, “Renkli devrimlerin Ortadoğu’ya ihraç edilip edilemeyeceğinin görülmesi” olduğunu iddia etti.


Renkli devrime açılış konuşması

Kanadalı gazeteci Mark MacKinnon, Dünya Demokrasi Hareketi adlı kuruluşun Erdoğan’ın da katıldığı toplantısını hatırlatarak “Türkiye az daha renkli devrim üretiminde rol alacaktı” dedi

“Renkli Devrimlerin Sırrı-Yeni Soğuk Savaş” adlı kitabı Türkiye’de de bir süre önce yayımlanan Kanadalı gazeteci-yazar Mark MacKinnon, ABD’nin Kafkasya ve Ortadoğu planına ilişkin ilginç iddialarda bulundu. MacKinnon kitabında 2-5 Nisan 2006 tarihlerinde İstanbul’da yapılan, “Dünya Demokrasi Hareketi (World Movement for Democracy)” adlı kuruluşun 4. Genel Kurulu toplantılarındaki asıl amacın, “Renkli devrimlerin Ortadoğu’ya ihraç edilip edilemeyeceğinin görülmesi” olduğunu iddia etti. MacKinnon, “Asıl amaç, ’halk gücü’hareketlerinin Ortadoğu’ya yayılıp yayılmayacağını görmekti” dedi. MacKinnon, açılışını Başbakan Erdoğan’ın yaptığı toplantılara Amerikan finansmanlı bağış kuruluşları olan NED, NDI ve IRI’nın yanısıra Türkiye’den de bazı sivil toplum kuruluşunun katıldığını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın açılışı yaptıktan sonra ayrıldığı toplantıda konuşmacılar listesinde adı görülmeyen NED, NDI ve IRI’nın üst düzey görevlilerinin orada bulunduklarını ileri süren MacKinnon, “Pek çok NDI görevlisi bana, açık seçik belli olan amacın, Ukraynalı, Gürcü ve Sırpları, Mısırlı, Filistinli ve Lübnanlılarla aynı odada buluşturmak olduğunu ve ilk grubun deneyimleri ve coşkularının, Arapları etkilemesini umduklarını söylemişlerdi” diye konuştu. Kendisinin toplantıya ilişkin haber yaptığını, Türk medyasının ise Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından sonra toplantılarla ilgilenmediğini, bu yüzden konunun Türk kamuoyuna taşınmadığını öne süren MacKinnon, “Türkiye de az daha bu devrim üretiminde rol alacaktı” dedi.


Ortadoğu’ya yönelik Soros darbeleri planlandı

Kanadalı yazar MacKinnon ile e-posta üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik. MacKinnon çarpıcı bilgiler verdi.


İstanbul’daki toplantı ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Toplantı süresince pek çok farklı konu başlıklarında seminerler düzenlenmesine rağmen asıl amaç Sırbistan, Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’daki hükümetleri deviren Amerikan destekli “halk gücü” hareketinin Ortadoğu’ya ihraç edilip edilmeyeceğine karar vermekti.

Toplantıya Sorosçu yapılar dışında katılan yabancılar var mıydı?
Bana göre, en önemli katılımcılar Amerikalılardı. Konuşmacılar listesinde adları yoktu ama NED, NDI ve IRI’nın üst düzey görevlileri oradalardı. Bazıları Turuncu Devrim’deki rollerini yeni bitirmişlerdi. Kimileri ise Ortadoğu’daki operasyonlara nezaret ediyorlardı.

Peki toplantının Türk konukları kimdi?
Toplantıda temsil edilen pek çok Türk grup vardı ve Başbakan Erdoğan da açılış konuşmasını yapmıştı.

Neler konuşulduğu, hangi kararların alındığı konusunda bilgi sahibi misiniz?
Toplantılarda konuşulan konu başlıkları çeşitlilik göstermekle birlikte, daha önce de söylediğim gibi, asıl amaç “halk gücü” hareketlerinin Ortadoğu’ya yayılıp yayılmayacağını görmekti. Pek çok NDI görevlisi bana, açık seçik belli olan amacın, Ukraynalı, Gürcü ve Sırpları Mısırlı, Filistinli ve Lübnanlılarla aynı odada buluşturmak olduğunu ve ilk grubun deneyimleri ve coşkularının Arapları etkilemesini umduklarını söylemişlerdi. Ancak toplantılara ilk başından beri, Hamas’ın o yılın ilk aylarında Filistin’de yapılan seçimlerde kazandığı zafer damgasını vurdu. Ortadoğu’da yaşayan kimseyi değil ama Amerikan hükümetini şoke eden bu galibiyet, NDI, IRI ve diğer “demokrasi destekçileri” nin kredibilitelerini derinden yaralamıştı. Buna bir de Lübnan’da Hizbullah’ın, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in ve Irak’ta Sadr’cıların seçim başarıları eklenince Bush yönetimi yavaş yavaş geri adım atmaya başlamıştı. Olup bitenlere bakılınca, Hüsnü Mübarek’ler ya da Kral Abdullah’lar gibi yakından tanıdıkları “canavarlar”ın o kadar da kötü olmadıklarına karar vermişlerdi.