
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih KANADOĞLU
Anayasanın 84üncü maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte milletvekilliği sıfatı sona erer. Seçildikleri dönem içinde yapılacak ara seçimler için herhangi bir parti tarafından aday gösterilmeleri olanaklı olmadığı gibi bağımsız olarak da aday olamazlar.
Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Kuşkusuz, siyasi partiler olmadan demokrasiden bahsedilemez. Ancak bu vazgeçilmezlik siyasi partilere kuralsız faaliyette bulunma olanağı tanımaz. Demokrasi her şeyden önce bir kurallar rejimidir. Anayasamızda da siyasi partilerin, anayasa ve yasa hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürecekleri özellikle vurgulanmıştır (Anayasa md. 68/3). Devam eden 4üncü fıkrada da siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemlerinde uymaları gereken kurallar sıralanmıştır. Bu kurallar üç ana başlık altında; Laik Devlet, Üniter-Ulus Devlet ve Hukuk Devleti İlkeleri olarak toplanabilir. Siyasi partiler bu ilkelere uymak ve bu ilkeler içerisinde faaliyette bulunmak zorundadırlar. Anayasanın Siyasi partilerin uyacakları esaslar başlığı altındaki 69uncu maddesinin 5inci ve 6ncı fıkralarında, bir siyasi partinin tüzük, program ve eylemlerinin 68inci maddenin 4üncü fıkrasına aykırılığı, temelli kapatılma nedeni olarak öngörülmüştür.
Beyan ve faaliyetleri (eylemleri) ile bir siyasi partinin temelli kapatılmasına neden olan parti kurucu üyeleri dahil üyeleri hakkında, anayasada iki ayrı hüküm yer almaktadır. Bunlardan birincisi, siyasi partilere yöneliktir.
Diğeri ise milletvekili olan parti kurucu üyeleri dahil üyeler hakkında öngörülen işlemdir.
Aday gösteremezler
I- Anayasanın 69/9. maddesinde yazılı olduğu üzere partilerinin kapatılmasına beyan veya eylemleri ile neden olan kurucular dahil üyeler, Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamazlar.
Anayasada kurucusu veya üyesi olduğu siyasi partinin temelli kapatılmasına neden olan kişinin bir başka partide, sayılan sıfatlarla ve beş yıllık süreyle görev alması uygun görülmemiş ve siyasi partilere bu yönde ve koruyucu nitelikte ve de uyulması gerekli bir hüküm olarak getirilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 95inci maddesinde, 12.8.1999 tarihine kadar yer alan fiilleriyle siyasi partinin kapatılmasına neden olanlar on yıl süreyle başka bir siyasi partiye alınamazlar ve milletvekilliği için aday olamazlar hükmü, 4445 sayılı yasanın 14üncü maddesiyle değiştirilmiş ve anayasanın 69/9. maddesine uygun hale getirilerek milletvekilliği için aday olamazlar ibaresi Siyasi partiler bu kişileri hiçbir surette seçimlerde aday gösteremezler biçiminde maddede yer almıştır. Böylece bu kişilerin onaylarıyla parti listesinden bağımsız aday olmaları önlendiği gibi Milletvekili Seçim Yasasının 16ncı maddesi uyarınca parti üyesi olmadan da siyasi partiden milletvekili adaylığı olanaklı olduğundan, bu hükümden hareketle milletvekili adaylığı da engellenmiştir.
Görüldüğü gibi sayılan önlemler, siyasi partilerin uyacağı esaslar olarak kabul edilmiştir. Kuşkusuz bu önlemler bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleri ile neden olanları da etkilemekte ve 5 yıl süreyle siyasi partilerle ilişki kurmalarını önlemektedir.
II- Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle neden olan milletvekillerinin durumu ayrıca anayasanın 84üncü maddesinde düzenlenmiştir. 84üncü madde Milletvekilliğinin düşmesi başlığını taşımaktadır. Maddenin 5inci fıkrasında, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında partinin kapatılmasına beyan ve eylemleriyle neden olduğu saptanan milletvekilinin, milletvekilliğinin, kararın gerekçeli olarak Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte sona ereceği vurgulanmıştır. Maddeyle bu kişilere milletvekili olamama süresiyle ilgili herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.
Anayasanın 77nci maddesinde TBMMnin seçim dönemi başlığı altında TBMM seçimlerinin 4 yılda bir yapılacağı öngörülmüş, ancak Meclisin bu süre dolmadan, seçimin yenilenmesine karar verebileceği veya anayasada belirtilen koşullar altında Cumhurbaşkanınca verilecek karara göre de seçimlerin yenileneceği ayrıca belirtilmiştir. Yine süresi biten milletvekilinin yeniden seçilebileceği de madde hükmü gereğidir.
Bu bilgilerin ve yasaklama, kısıtlama, sınırlandırma gibi durumlarda dar yorumlama yapılmasına ilişkin evrensel hukuk ilkesinin ışığında durumu irdelediğimizde:
A- Partilerinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle neden olan ve milletvekili sıfatı taşımayan parti kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacaklar ve bir parti tarafından aday olarak gösterilemeyeceklerdir. Siyasi Partiler Yasasının 95inci maddesinde 12.8.1999 tarihinde yapılan değişiklikten sonra bu kişilerin bağımsız aday olarak milletvekili genel veya erken genel seçimleriyle ara seçimine katılmalarını önleyecek bir hüküm bulunmamaktadır.
B- Milletvekili sıfatını taşıyan parti kurucusu dahil üyeleri, anayasanın 69/9 ve 2820 sayılı yasanın 95inci maddesinde sayılan ve yukarıda gösterilen 5 yıllık yasaklama hükümlerine bağlıdırlar.
Milletvekilliği sıfatı sona erer
Ayrıca anayasanın 84üncü maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte milletvekilliği sıfatı sona erer. Seçildikleri dönem içinde yapılacak ara seçimler için herhangi bir parti tarafından aday gösterilmeleri olanaklı olmadığı gibi bağımsız olarak da aday olamazlar. Bu sonuca varılmasının iki ayrı nedeni vardır:
a- Amaca uygun yoruma göre anayasa bu kişilerin bağımsız aday olabileceklerini kabul etseydi, milletvekilliğini sona erdirmek yolunu seçmezdi.
Partisi kapatılan milletvekilinin bağımsız olarak görevine devam etmesi olanaklı iken, milletvekilliğinin sona erdirilmesi, o kişinin seçildiği dönem içinde partili veya bağımsız milletvekili olarak TBMMde yer almasının önlenmek istendiğinin yeterli kanıtıdır.
b- Anayasanın 153/son maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı vurgulanmıştır. Belirli bir dönem için milletvekili seçilen ve Anayasa Mahkemesi kararı ile milletvekilliği sona erdirilen bir kişinin, aynı dönemde bağımsız milletvekili olarak yeniden TBMMde yer alması, kesin bağlayıcı nitelikte olan bu kararın, hukukun dolanılması yoluyla kaldırılması, başka bir deyişle hukuka karşı hile anlamını taşır ki hukuk devleti ilkesi buna izin vermez.
C- Anayasanın 84üncü maddesinde, milletvekilliğinin sona erdirilmesi durumunda kısıtlamanın süresi gösterilmemiştir. 69 ve 84üncü maddeler ayrı hukuksal konu ve kuralları düzenlemektedir. 69uncu maddede yer alan sürenin kıyas yoluyla 84üncü madde için uygulanması olanaklı değildir. Bu nedenle milletvekilliği sona erdirilen kişi hakkında anayasanın 69uncu ve 2820 sayılı yasanın 95inci maddelerinde öngörülen yasaklar kuşkusuz uygulanacaktır. Ancak sona erdirilen milletvekilliği, sadece seçildiği dönemle sınırlıdır. Zamanında veya erken bir milletvekilliği genel seçiminde bağımsız aday olmasını önleyecek hiçbir yaptırım yoktur. Yüksek Seçim Kurulunun 19.9.2002 gün ve 610 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Ancak yukarıda yazılı nedenlerle, aynı dönem içerisinde yapılacak bir ara seçimde aday olabilmeleri olanaklı değildir.
Anayasada, 03.10.2001 gün ve 4709 sayılı yasa ile yapılan değişikliklerde, gerekli özenin ve amaçlanan uyumun gözetilmemesi, ilerde yeni tartışmalara ve benzer garabetlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır.
