KARAPARA DOSYASI GELDİ, MASAKTA BEKLİYOR
Almanyadaki kara para ve dolandırıcılık soruşturması Tayyip Erdoğan ve oğluna dayandı
* Almanyadan gelen karapara ve dolandırıcılık dosyası MASAKta bekletiliyor.
* Almanyada 25 Nisan 2007 günü 340 polis ve iki savcı tarafından yapılan operasyonla başlayan Deniz Feneri ve Kanal 7 soruşturmasında, Tayyip Erdoğan ve oğlu Burakın suçları araştırılıyor.
* Operasyondan önce Deniz Feneri ve Kanal 7yi dört ay izlemeye alan Frankfurt Savcılığı, Uluslararası hukuk yaptırımlarından faydalanarak Recep Tayyip Erdoğanın ifadesinin alınmasını talep edeceğiz diyor.
* Savcılık, izleme sırasında Tayyip Erdoğanın oğlu Burak Erdoğanın aynı binadaki Deniz Feneri ve Kanal 7ye sık sık gittiğini saptadı. Bu saptama, Burak Erdoğanla ilgili kurye kuşkusunun kamuoyuna yansımasına neden oldu.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bugün (23 Şubat 2008) partisinin İstanbul İl Merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek Almanyadaki kara para ve dolandırıcılık soruşturmasının Tayyip Erdoğana ve oğlu Burak Erdoğana dayandığını söyledi. Perinçekin açıklaması şöyle:
KARAPARA DOSYASI GELDİ, MASAKTA BEKLİYOR
Federal Almanya Frankfurt Savcılığı, kara para aklama ve dolandırıcılık suçundan geçen Nisan ayında açtığı soruşturmayla ilgili olarak Türk makamlarından bazı talepleri içeren dosyayı Ankaraya gönderdi. Dışişleri Bakanlığına iletilen dosya Adalet Bakanlığınca incelendikten sonra Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK)na devredildi. Dosya MASAKta bekliyor.
TUTUKLANMASAYDI AKPDEN ADAY OLACAKTI
Soruşturmada tutuklanan, Almanyadaki bütün hesaplarına el konulan, bütün mal varlığının satışı durdurulan Mehmet Gürhanın Türkiye ilişkileri konusunda Frankfurt Savcısı Doris Moeller-Scheu şunları belirtiliyor:
Mehmet Gürhan aldığımız bilgilere göre Türkiyede Temmuz ayındaki seçimlerde AKPden milletvekilliğine aday gösterilecekti. İncelediğimizde şahsın, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerini Ankaraya giderek bizzat gerçekleştirdiğini tespit ettik.
TAYYİP ERDOĞANIN İFADESİNİN
ALINMASINI TALEP EDECEĞİZ
Savcı Doris Moeller Scheuün açıklaması şöyle devam ediyor:
Erdoğan ailesi ile sıkı ilişkilerde olan Mehmet Gürhanın İzmir limanında demirleyen ve İtalyadan Türkiyeye gurbetçi taşımak için satın alınan geminin Deniz Fenerine yapılan bağışlarla alındığını tespit ettik. Ayrıca uluslararası hukuksal yaptırımlardan faydalanarak Recep Tayyip Erdoğanın ifadesinin alınmasını talep edeceğiz.
1992 yılında 2000 Mark karşılığı taksi şoförlüğü yapan Gürhanın 1,5 milyon Euro değerindeki filosuna nasıl sahip olduğunu, bir villa ve dört daireden oluşan 4,5 milyon Euroluk mülkiyeti nasıl ve hangi parayla aldığını Gürhandan sorduk. Gürhan gibi avukatları da çelişkili açıklamalarda bulundular.
BURAK ERDOĞAN KURYE Mİ?
Frankfurt Savcılığının 2007 yılının Nisan ayında başlattığı soruşturmada, en çok Mehmet Gürhan ile Türkiye arasındaki para trafiği üzerinde duruluyor. Buna göre Deniz Feneri Almanyadan Türkiyedeki bazı banka hesaplarına yüklü miktarlarda paralar transfer ediliyor. Para transferlerinde üst düzey bir bürokratın Ziraat Bankası hesaplarının kullanıldığı, savcılık tarafından belirleniyor. Bu konu, Ankaraya gönderilen ve şu anda MASAKta bulunan dosyaya da yansıtılıyor.
Alman savcılığı, kara para hareketlerinin yaşandığı dönemde bir başka noktaya dikkat çekiyor. Başbakan Tayyip Erdoğanın oğlu Ahmet Burak Erdoğan, tam da bu dönemde Deniz Feneri ve Kanal 7 Almanyanın bulunduğu binaya sık sık gidip geliyor. Savcılığın bu ziyaretleri önemsemesi ve para transferleriyle aynı döneme denk geldiğine dikkat çekmesi, gazetecilerin de dikkatini çekiyor. Akşam ve Güneş gazeteleri internet siteleri gibi bazı yayın organlarında, Burak Erdoğan kurye mi? soruları ortaya atılıyor. Burak Erdoğanın Başbakanın oğlu olarak VIP salonlarını kullanması, üstünün veya eşyalarının aranmaması gibi özellikler de bu soruların dayanağı olarak değerlendiriliyor.
İÇ İÇE İLİŞKİLER AKPYİ GÖSTERİYOR
Frankfurtta kapılar kırılarak girilen binada çok sayıda belgeye el konulmuştu. Operasyonun nedeni Deniz Feneri Derneğinin topladığı 16 milyon Euronun 8 milyon Eurosunu Kanal 7nin Avrupa bürosuna aktarmasıydı. Frankfurt Savcılığının baskında gözaltına aldığı dört zanlıdan üçünün, hem Deniz Feneri Derneğinde hem de paraların aktarıldığı Kanal 7 ve YİMPAŞ Grubu şirketlerinde yöneticilik yaptığı açıklandı.
Kanal 7, 1995 yılında, Almanyada Media 7 GmbH adıyla bir şirket kurdu. Gurbetçileri dolandıran Yimpaştan Media 7ye, Media 7den de Kanal 7ye milyonlarca dolar aktarıldı. Paralarını Yimpaşa ve patronu Dursun Uyara kaptıran gurbetçiler perişan olurken, onların paraları ile Media7 ve Kanal 7 palazlandı. Bu operasyonda görev yapan isimler daha sonra Deniz Feneri Derneğinin Avrupa merkezinde bir araya geldiler.
O dönemde şirketin başında son operasyonda tutuklanan Mehmet Gürhan ve arkadaşları vardı. Bu isimler aynı zamanda Kanal 7nin de yönetiminde görev yaptılar. Hortumlanan paralar Kanal 7ye akıyordu.
Gurbetçi paralarını hortumlayan Yimpaşın ortak olduğu Media 7 daha sonra iflas ettiğini açıkladı. Media 7 iflas edince yerine Euro 7 kuruldu.
Mehmet Gürhan Euro 7nin de ortağı. Mehmet Gürhan son operasyonda Deniz Fenerinin topladığı yardım paralarını Euro 7ye aktardığı için tutuklandı. Aslında Almanyada başlatılan operasyonunun Türkiyeye uzanan ilişkiler zincirinde hep aynı isimler ve bu isimlere ait şirketler var.
BURAK ERDOĞAN SIK SIK GİDİP GELİYORDU
Ön soruşturması yapılan davada Deniz Feneri Avrupa Başkanı ve Kanal 7 Avrupa Genel Müdürü Mehmet Gürhanın ve muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermişin de ifadeleri alındı.
Önceleri taksicilik yapan Mehmet Gürhanın Frankfurtta 17 taksiden olusan taksi filosunu nasıl elde ettiği ve Frankfurt yakınlarındaki Dietzenbach kasabasındaki daire ve villa gibi gayrimenkullerin kaynağı soruldu.
Frankfurt Savcısının yaptığı araştırmaya göre Tayyip Erdoğanın oğlu Ahmet Burak Erdoğanın da çeşitli zamanlarda Frankfurt Deniz Feneri ve Kanal 7ye gelip gittiği belirlendi.
Savcılık, araştırmanın en az bir yıl süreceğini, iki kamyon dolusu dosyanın incelenmesinin zaman alacağını, açıkladı.
Ayrıca İzmir limanında bulunan Atlas isimli gemiye el konulabileceğini, bunun için de Frankfurt savcılığı nezdinde ön çalışmaların tamamlandığını belirten Savcılık, ileriki günlerde bir grup Alman avukatın, Ankaradaki Alman Büyükelçiliği ile işbirliği yaparak, gemiye el konulması için hareket edilecek.
ALMAN POLİSİ KOSOVADA ARAŞTIRMA YAPTI
Federal Suç Dairesi (Kriminalamt) Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya ve İngilterenin yanı sıra Kosova, Türkiye ve Endonezyada topladığı bilgilerle makbuzları karşılaştırdı.
Savcılık, Kosovadan gelen ilk makbuzlarla Deniz Fenerinin kayıtlarında yer alan; Kosovada fakir köylere dağıtıldığı ileri sürülen yardımlara ilişkin makbuzların ilk karşılaştırmasında söz konusu Deniz Fenerinin bağışladığı miktarlar ve kişilerin hayal ürünü olduğunun belirlendiğini açıkladı.
Alman ve Kosova polisinin işbirliğiyle Deniz Fenerinin makbuzlarda verdiği adres ve köylere gidildi. Buna göre 28 köyün muhtarı ile yapılan görüşmelerde söz konusu makbuzlarda yer alan bu isimlere ait kayıtlar bulunamadı. Kosovadaki muhtarlar, Alman İnterpol yetkililerine, Hayatımızda ne Deniz Feneri duyduk, ne de sözü edilen kişiler köylerimizde var dediler.
PAKİSTANDA HAYALİ ÜNİVERSİTE KURMUŞLAR
Alman polisi, Kosovanın yanı sıra Pakistanda da araştırmalarını sürdürüyor. Pakistandaki araştırmalarda Deniz Fenerinin kayıtlarında yer alan üniversite yapımı işi de uydurma çıktı. Konu edilen üniversite ile ilgili hiçbir şeye rastlanamadı.
Fatihte muhtarların düzenledikleri sahte yardıma muhtaç kişiler ve yardım edildiği şeklindeki belgeler ayni zamanda araştırmanın diğer bir kanadını oluşturuyor.
3 Mart 2008 tarihinde aydinlik dergisine dayanilarak verilen haber boyle idi .
http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.as ... dhaber=987not: bir sure sonra isci partisi ve yayin organlari cetelere karisti

halbuki ne guzelde haber ve muhalefet yapiyorlardi .
not 2: yukarda ismi gecen tutuklanan sahsin ortagi ise ulkemizde onemli bir kurumun basinda 2005 den bu yana