Kandıra Cezaevi ziyaretinin artık “zamanı da gelmişti”.

Genel & Güncel Konular

Kandıra Cezaevi ziyaretinin artık “zamanı da gelmişti”.

İletigönderen önder kadan » Prş Eyl 04, 2008 14:37

Paşalara ayıp edildiğinden değil…


Ergenekon’da “deniz bittiğinden”…

Eğri oturup doğru konuşalım; Ergenekon davası buradan öte nereye gidebilir? Çok gizli MİT belgesinden makarna tarifine, aşk dedikodusundan harekât planına kadar üstümüze bir kamyon kâğıt boca edildi mi, edilmedi mi?


Fatih Ürek bile daha fazla dayanamayıp “Çüş!” dedi mi, demedi mi?




--------------------------------------------------------------------------------

Ya Ergenekon’da Deniz Bitti, Yada Askerler ‘İnce’ Siyaseti Öğrendi…

İkisinden biri…



Veya ikisi de!



TSK’nın iki aydır tutuklu bulunan emekli orgenaralleri “resmen” ziyaret etme kararı, akla bu iki ihtimalden başka bir şey getirmiyor.

Yok efendim, İlker Başbuğ Paşa “tarzını konuşturmaya” başlamışmış da, yok ziyaretin “sembolik değeri” çok önemliymiş de, yok artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış da…


Geçelim bunları…



Tutuklu paşaları ziyaret kararının, tam da Abdullah Gül’ün Ermenistan’a gitmeye karar verdiği (kararı baştan vermişti de, nazlanıyormuş gibi yapmayı uygun gördü nedense…) saatlere denk gelmesi ne tesadüf!



Madem herkes bir şey söylüyor, ben de bunu sorarım. Sitemizin adı, “komplo teorileri sitesine” çıktığından değil… Mantık; “Askerin Ermenistan ziyaretinden son derece rahatsız olması gerektiğini” fısıldıyor da ondan…



“Ne alaka?” mı dediniz?


Eh, bu ülkede sadece siyasi parti ve cemaatlerin tabanı yok, TSK’nın da bir tabanı var. Hem ordu içinde, hem de temsil ettiği “değerler” bakımından toplumun içinde…


İşte bu “taban” son yıllarda öyle bir şamar oğlanına döndü ki, başa daha büyük felaketler de gelmedi değil ama Ermenistan’ı ziyaret, bardağı taşıran son damla olabilirdi.



“TSK’nın temsil ettiği değerlere inanan” toplum kesimi, özellikle Dolmabahçe Zirvesi’nden sonra yaşananlara inanamıyor. Milli devlet artık açıkça hedef alınıyor. Bölücü fikirleri temsil eden, PKK’lı katilleri açıkça savunan bir milletvekili, Çankaya’da, “Atatürk’ün sofrasında” ağırlanıyor..



Ömrünü terörizmle mücadeleye vakfetmiş askerler, PKK’lı tetikçilerin “gizli tanıklığına” dayanılarak tutuklanıp, teröristlerin barındırıldığı F Tipi Cezaevlerine konuluyor…



Daha saymayalım da yazı uzamasın…



Ne demişti Yaşar Paşa?



“Kâbusla uyanacaklar!”



Kim “kâbusla” uyandı?



Doğu Perinçek, İlhan Selçuk, Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Kemal Kerinçsiz, Vedat Yenerer, Behiç Gürcihan vs…



Hepsi de “sağdan-soldan” milli görüşleri ve bölücülüğe karşı mücadeleleriyle bilinen insanlar…



Onlar “kâbusla uyanırken”, Allah’ın teröristi gidip Atatürk’ün sofrasına oturdu, iyi mi?


E bu kadarı da fazla ama…



Hem, “çete arıyoruz” adı altında yürütülen bir büyük ihanete göz yumulsun, hem de Türk Devleti’ni temsil eden makamın, bütün tarihi tezleri çiğneye çiğneye Ermenistan’a gitmesine sessiz kalınsın…



Karnı ağrıyanların gazını alacak “güzel bir hareket yapmanın” vakti gelmiş de geçiyordu bile…


Ben burada “Paşaları ziyaret ettiler” diye sevindirik olayım; “Üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı”, emperyalistler öyle istedi diye gülümseye gülümseye Erivan’ın yolunu tutsun…



Sanki “Ermenistan’ı tanıyın” baskısına bu derece onur kırıcı bir biçimde boyun eğmek, iki paşanın teröristlerin ifadesiyle tutuklanmasından daha hafif bir felaketmiş gibi…



Hep “höt-zöt yaptığı”, muhtıra yayınladığı, darbe gerçekleştirdiği için “siyasete kaba müdahaleden” sicili bozuk olan TSK, artık “ince siyaseti” öğrendi mi ne? “Sembolik değeri yüksek” hareketler yap, “teorik düzeyi yüksek” konuşmalar yap, bir de gazoz gibi mideyi rahatlatıcı mesajlar ver; gerisini merak etme sen!


İşin bir tarafı bu…



Öte yandan;



Kandıra Cezaevi ziyaretinin artık “zamanı da gelmişti”.



Paşalara ayıp edildiğinden değil…


Ergenekon’da “deniz bittiğinden”…

Eğri oturup doğru konuşalım; Ergenekon davası buradan öte nereye gidebilir? Çok gizli MİT belgesinden makarna tarifine, aşk dedikodusundan harekât planına kadar üstümüze bir kamyon kâğıt boca edildi mi, edilmedi mi?


Fatih Ürek bile daha fazla dayanamayıp “Çüş!” dedi mi, demedi mi?



Savcının sağlık durumu konusunda soru işaretleri oluştu mu, oluşmadı mı?


Ergenekon’da yeni dalgalar, yeni tutuklamalar olabilirmiş…


Doğru, olabilir.


Olabilir de…Olsa ne olur, olmasa ne olur? Bundan sonraki tutuklamalar, Ergenekon davası sayesinde Dede Korkut Destanı boyutlarına ulaşan söylence sanatımıza yeni hiciv unsurları katmaktan başka ne işe yarar?


İş öyle bir çığırından çıktı ki; Ergenekon davasına adı karışan RTÜK Başkanı Zahid Akman bile, “yargısız infaz yapılıyor” diye Ergenekon sanıklarının haklarını savunmak zorunda kaldı!



Saçmalamada ‘zirve yapıldığını’ yandaş medya bile görmeye başladı ki, Star gazetesi, Savcı Zekeriya Öz’ün ne kadar da “sağlıklı ve usûle uygun bir soruşturma yürüttüğünü” kendince ‘belgeleyen’ haberler yapmaya başladı…


Ortada fol yok, yumurta yokken, “Savcı’nın işin başından beri Genelkurmay ile ‘işbirliği içinde’ hareket ettiği” haberlerine hız verildi. Gelişmeler hiç de öyle söylemiyor ama…Ne dedi Hava Kuvvetleri Komutanı? “Bu Ergenekon’un ne olduğu daha belli değil” dedi…



Savcıyla “işbirliği” içinde olanın edeceği laf mı bu?



Ya da mevcut “işbirliği tiyatrosuna” son vermenin zamanı geldi belki de;



Ne dersiniz?


O bakımdan, hiç kimse “Genelkurmay Paşaları ziyaret etti” diye sevinmesin, kezâ hiç kimse de “Ergenekon davasına Genelkurmay destek veriyor” diye fazla kendine güvenmesin…


Hem deniz bitti, hem de Ordu ‘siyaseti’ öğrendi çünkü….











Kaynak: Fatma Sibel Yüksek-Açık İstihbarat
Kullanıcı küçük betizi
önder kadan
Üye
Üye
 
İletiler: 46
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 10:25
Konum: balıkesir

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x